KR Kitap Kulübü #15 H. G. Wells - Zaman Makinesi

Upuzun bir aradan sonra @Nemo’dan bayrağı bendeniz Korkut Hatun ve @yavrurobot devralıyoruz. Bu da demek oluyor ki Kayıp Rıhtım Kitap Kulübü kaldığı yerden devam ediyor.

Epey çekişmeli bir oylamadan sonra seçilen eserimizse H. G. Wells’in kaleminden Zaman Makinesi!

Unutmadan ekleyelim, 27 Temmuz itibariyle sürprizbozanlı yorumlarımızı paylaşmaya başlıyoruz. Buna dikkat etmeyi unutmayalım.

Volkan Gürses’in çevirmen koltuğunda oturduğu İthaki Yayınevi’nden çıkan eserin tanıtım bülteni şöyle:

Wells’in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanı Zaman Makinesi, 1895’ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin!peşinden yıllardır sürüklüyor bizi. Volkan Gürses’in Türkçeye çevirdiği Zaman Makinesi’nin bu yeni baskısı, roman tarihi ve H.G. Wells üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan akademisyen Patrick Parrinder’ın önemli makalelerinden biriyle zenginleşiyor. Elif Ersavcı’nın Türkçeye kazandırdığı bu makalede Parrinder, Wells’in Zaman Makinesi’ni yazarken, “yaratıcılık düzeyinde de olsa, kendi ölümünün ötesine geçmeyi” öğrendiğini iddia ediyor. Zamana karşı bir makinenin, ölümlülüğe karşı bir yaşamın hikâyesi bu. Wells’in en büyük üç romanından biri olan Zaman Makinesi’ni okurken, hepimiz bir Zaman Yolcusu’yuz!

Şimdiye kadar yaptığımız tüm etkinliklere buradan (eski etkinlikler her zaman tartışmaya açıktır) bakabilirsiniz. Aynı zamanda etkinlikleri Goodreads ’ten takip etmek için KR Kitap Kulübü’nün grubuna uğramayı unutmayın.

Beraber bir şeyler okumak ve paylaşmak her zaman güzel. Keyifli tartışmalar. :yellow_heart:

8 Beğeni

Tartışmadan önce kitap hakkında ilk izlenimimi aktarmak istiyorum.
Okumaya birkaç gün önce başladım. Tek seferde bitirmeyi planlıyordum lakin olmadı ama muhtemelen bu gece zaman gezgini ile olan sohbetim son bulacak. Kitabı okuyamadığım bu birkaç gün içinde sık sık hakkında düşündüm. Yazıldığı zamanı düşündüğümde yazarın hayal gücüne hayran kaldım. Aslında yazar bilimin alevlendiği bir dönemde yaşıyor fakat fikirlerinin tutarlı olması (büyük bir kısmının) ilginç geldi. Bu durum diğer kitaplarını da merak etmeme ve okumak istememe neden oldu. :smiley:
Daha öncesinde böyle ciddi bir şekilde bilim kurgu- fantastik kurgu okumamıştım. Bu kitapla önyargım yok oldu. Hatta bu türe duyduğum açlık arttı :smiley:

6 Beğeni

Daha altı gün varmış. Çok erken bitirmişim ben. :joy: Bekle bekle geçmiyor zaman. @axolot umarım sonlarına doğru okuma hızınız düşmez. :slight_smile:

3 Beğeni

Ben öyle uzaktan bakarım. Unutmuşum epeyce, hatırlatma olur benim için. Hem unutmamış olsam bile Azerbaycanca okumuştum, bazen terimler farklı olabiliyor.

3 Beğeni

Şu an sahip olduğum okuma hızının bir alt seviyesi yok :smiley:
Kitap epey ilgimi çekti sıkılacağımı sanmıyorum.

5 Beğeni

Kitabı bitirdim ve beğendim. Ama akıcı değildi. 3 gün içinde bitirdim. Pdf okudum kitabı. Bazen kitabı anlamıyordum ve bir kerede okuyordum. Sanırım bilim-kurgu sevmiyorum. :slightly_smiling_face:

3 Beğeni

Birkaç sene önce okumuş olmama rağmen hâlâ aklımda, harika bir gelecek tasviriydi bence. Medeniyet kavramını sorgulattı bana. En gelişmiş medeniyet sanatta (vs.) ilerlemiş bir toplum mudur yoksa (örnek olarak veriyorum) dil gibi bir konuda temel ifadelerden başka sözler olmayan çünkü ihtiyacı da olmayan toplum mu? Ayrıca yeraltında ve yerüstünde yaşayan canlıların, her iki türün de insan olmasına rağmen şartların gerektirdiği şekilde yaşam biçimlerini değiştirmeleri çok ilgimi çekmişti.

5 Beğeni

Benimde ilgimi çekti. Filmini yarın izleyeceğim. :slightly_smiling_face:

4 Beğeni

Zaman Makinesi benim ikinci kez okuduğum ilk kitap oldu. Yaklaşık bir hafta önce bitirmiştim. İlk okuduğumda aldığım zevki ikinci okumamda da aldım diyebilirim.

Öncelikle H. G. Wells’in Zaman Makinesi’ni yazıldığı döneme göre değerlendirmek gerekiyor. Eserin 1895 yılında yayımlandığını düşünürsek yazarın muazzam bir iş başardığını da söyleyebilirim. Yazarın sosyalist kişiliğini tamamen yansıtan Zaman Makinesi yazıldığı dönemi de yansıtmasıyla tam bir klasik. Sınıfsal çatışmalar, Evrim, Ahlaki değerler ve Sosyalizm gibi konuların Bilimkurgu temasıyla eşit gittiğini düşünüyorum. Ne Bilimkurgu ön plandaydı ne de bahsettiğim kavramlar.

Wells’in romanındaki kurgu da övülmesi gereken diğer bir nokta. Kurgunun çevresindeki karakterlerin ve olayların geliştiği mekanlar kafamızı karıştıracak kadar çok değil. Hatta Wells yan karakterler üzerinde çok fazla durmamakla doğru bir karar vermiş. Yoksa konu dallanıp budaklanıp sıkıcı noktalara varabilirdi. Bununla beraber yazarın üstünde durduğu zamanda yolculuk fikrinin de bilimselliğe en yakın şekilde anlatılması da roman için avantaj diyebilirim. İşte Bilim işte Kurgu!

Geleceğin tasvirini akıcı ve dinamik bir anlatım ile bizlere sunan H. G. Wells’in romanı teknolojik aletlerden ne kadar yoksun olursa olsun bünyesindeki Zamanda Yolculuk fikriyle edebi bir roman olarak çoğu okuru etkileyecek bir eserdir.

7 Beğeni

Başta yanlış başlıkta görüşlerimi bildirdikten sonra @SJack sağ olsun doğru yeri buldum :smiley:

Ayrıca yazar sosyalist görüşlerini de metine harika bir şekilde işlemiş. Eloiler ve Morlocklar hakkında daha fazla şey okumak isterdim ama o zaman metin ana amacından biraz sapmış olurdu sanırım.

Yazardan daha fazla kitap okumayı dört gözle bekliyorum :slight_smile:

6 Beğeni

80’lerde popülerleşen ve bu popülerliğini 40 yıldır bir nebze olsun kaybetmemiş “cyberpunk” temalı gelecek tasvirlerinin (Başka galaksilere kurulan koloniler, yüzlerce metrelik yapılar, gökdelenlerin üzerindeki coca cola reklamları, kanji alfabesinde neon tabelalar, yağ kir pas içindeki şehirler, mazgallardan çıkan dumanlar, android sex işçileri gibi…) gerek beyaz perdede, gerek oyunlarda, gerek edebiyatta artık beni sıkmaya başladığı bir dönemde okumuştum Zaman Makinesini.

Toprak sahibi seçkin sınıfın yeryüzündeki yaşanabilir toprakları özel mülk edinmesi, bunun sonucunda üretim araçlarının ve proletaryanın yerin altına taşınması ve insanların 800.000 yıl boyunca bu şekilde evrimleşmesinin bir öngörüsünün yapılması çok ilgimi çekmişti.

Şöyle bir alıntı da ekliyim ;

Zihinsel çok yönlülüğün değişim, tehlike ve belanın telafisi oluşu, gözden kaçırdığımız bir doğa yasasıdır. Alışkanlık ve içgüdü çaresiz kalmadıkça doğa zekâya asla başvurmaz. Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur. Yalnızca çok çeşitli ihtiyaçları ve tehlikeleri karşılamak zorunda olan hayvanlar zekâdan paylarını alırlar.

Hepimizin hayali olan, tüm insanlığın sonsuz barış ve refah içinde yaşadığı, tüm enerjisini daha iyi bir yaşam için bilim yapmaya harcadığı bir ütopyada, insan ırkının varacağı nokta zihinsel olarak çok gelişmiş üstün zekalı canlılar olarak değil, sandığımızın aksine fiziksel olarak oldukça zayıf, çocuk gibi davranan, kısmen “gerizekalı” olan Eloi’ler ile betimlenmiş ki tarihdeki bilimsel gelişmelerin özellikle büyük çaplı toplumsal olaylarda ve savaş dönemlerinde sıçrama yaptığı gerçeğini de göz önüne aldığımızda sonuna kadar katıldığım bir öngörü.

8 Beğeni

Tersine Evrim konusu işlenildiği zaman gerçekten de çok etkili bir konu. Wells’in de Zaman Yolculuğu temasından sonra buna ağırlık vermesi eseri iyi kılan diğer bir etkendi.

7 Beğeni

27 Temmuz’dan itibaren konuşmaya başlamayacak mıydık? :thinking:
Ben yanılmıyorsam mayıs ayında okumuştum. Su gibi akıvermişti ve ne zaman başladım ne zaman bitti anlamamıştım. İnsanı düşündüren ve toplumu sorgulamaya iten bir eser. Toplumun üst seviyelerindeki insanlar yükseliş basamaklarını tırmanırken alt seviyeleri ayaklarının altında ezerlerse ve yıllar sonra en üst basamakta hiçbir dertleri olmadan yaşarlarsa ne hale gelebilecekleri ve olayların nasıl ters düz olabileceğini gözler üzerine seriyor. Bir nevi toplum eleştirisi yapan bir yönü de var. Kısacık ama içinde barındırdığı anlam büyük.
Ayrıca H. G. Wells bu eserini William Morris’in Hiçbir Yerden Haberler isimli ütopya eserine tepki olarak yazmış. Morris’in gelecek hakkındaki pozitif düşüncelerine zıt olarak yozlaşmış denebilecek bir geleceği kaleme almış.
Benim aklımda kalanlar bunlar oldu. Zaten ilk okuduğumda o kadar çok etkilenmiştim ki 1000kitap’a yazdığım incelemeye 3-5 cümleyi zar zor yazmışım.

Dünden itibaren spoiler ile yazmak serbestti diye hatırlıyorum ama unutanlar olmuşsa diye bundan sonrasını gizleyeceğim.

Kitapta aklımda kalan ve çok üzüldüğüm tek şey Weena’nın sonunun meçhul olması. O karaktere o kadar ısınmıştım ki bir anda ortadan kaybolması beni çok üzdü. En azından gerçekten öldü mü yoksa kurtulabildi mi onu öğrenebilseydik. Weena’yla bağlantılı olarak da kitabın sonundaki cümle çok etkileyiciydi.
“Beni avutsun diye de yanımda iki yabancı, beyaz çiçek taşıyorum; akıl ile güç gittiğinde bile minnetin ve karşılıklı sevgi duygusunun insanoğlunun yüreğinde yaşamaya devam ettiğine tanıklık etsin diye…”


image
image

5 Beğeni

Evet dün başladık konuşmaya. :slight_smile: H. G. Wells’in sürekli birilerine karşı olarak yazdığı birkaç şey daha var diye anımsıyorum ben yoksa yanlış mı hatırlıyorum bilemedim.

3 Beğeni

Ben sadece bunu biliyorum ama belki başka da vardır. :slightly_smiling_face:

4 Beğeni

Ben Zaman Makinesi’ni okuyalı epey oluyor. Arkadaşlar da zaten çok güzel özetlemiş kitabın güzelliğini.

Klasik bilimkurgudan farklı olarak evrime, yani biyolojiye değinmesi beni en çok etkileyen şeylerden biri oldu. Wells’in gelecek tahminleri gerçekten ürkütücü sayılabilir.

Dili muazzam, kısa bir kitap için bile su gibi akan bir anlatımı var. Her şeyiyle gerçekten çok güzel ve okunması gereken bir kitap.

4 Beğeni

Herkes çok güzel yorumlar yapmış. Ben de Zaman Makinesi ile ilgili yorumlarımı paylaşayım:

Öncelikle kitap zamanının ötesinde düşünceler içermesi açısından okurken beni içine aldı. Uzay-zaman ve zamanın dördüncü boyut olması, zaman yolculuğunun teorik anlamda mümkün oluşu, evrimsel bir temele oturtulmuş gelecek tasvirleri, distopyan anlatı yapısı ve ele aldığı konuya yakışan belirsiz sonuyla tartıştığı konular benim için ufuk açıcı oldu.

Karakter benim için harika bir bilim insanı tasviri yarattı. Hırsı, korkuları, cesaretiyle ve diğerlerinden ayrışması, hem hayran olunan hem güvenilmeyen ama her halükarda anlaşılmaz konumuyla diğer karakterle arasına çizilen perde hoşuma gitti. Yakın zamanda okuduğum kitaplar arasında aklıma kazındı bu karakter.

Anlatımına gelecek olursam iki ayrı karakter üzerinden hikayenin anlatılması ezoterik ve egzoterik olarak tanımlanıyormuş, başlangıçta bu egzoterik yapı sonra ezoterik anlatıya geçiyor ve o kasvetli odadan çıkıp geleceğe gidiyorsunuz siz de.

Yazardan okuduğum ilk kitaptı Zaman Makinesi, dilini sevdim yer yer ironik tarzı hoşuma gitti. Kitapta yaptığı göndermeler ve düşüncelerini ifade ediş şekli etkileyiciydi.

Kitap Sanayi Devrimi sonrası sınıfsal ayrışmaların çatallanmasının gelecekte bir seçilim baskısı yaratıp insanın iki ayrı türe ayrılacagı öngörüsü üzerinden gelecek tasviri yapmış. Bu bakış hoşuma gitti özellikle ekonomi-politik/sınıf ayrımı gibi konular ilgimi çektiğinden de olabilir.

Kitabın önsözü gerçekten arkadaşların söyledikleri kadar varmış, uyarılar için teşekkürler bittikten sonra okudum. Birkaç isimden bahsedilmiş önsözde özellikle William Morris’in Hiçbir Yerden Haberler kitabına göndermeler yaptığı ve iyimser gelecek bakışına bir cevap olduğuna dair. Kitabı okumayı istiyordum zaten şimdi daha da ilgimi çekti. Karşılaştırma yapmak açısından aynı dönemi iki farklı bakışla ele almak için okunabilir. Onun dışında Darwin, T. H. Huxley ve Malthus da anılmış önsözde. Önsöz çok bilgilendiriciydi.

Kısacası iyi ki okumuşum dediğim bir kitap ve yazar oldu. Yazardan ve yazarın etkileşim içinde bulunduklarından da okumak istediklerim var. Oyunu bu kitaptan kullanan arkadaşlara teşekkürler:)

Ağustos ayı için anket açmadan önce benim ilgimi çeken iki seri vardı Metis Bilim ve İş Bankası yayınevinden En Güzel Tarih serisi. Ne dersiniz bu iki seriden birinden bir seçim yapmaya ya da sizin önerileriniz var mı? Buradan ya da özelden (@KorkutHatun ya da bana) önerilerinizi bekleriz🤘🏻
resim

  1. Kitap Kulübü etkinliğinde görüşmek üzere:)
6 Beğeni

Ben bu kitabı bu yılın ilk aylarında okudum, kitap kulübü etkinliğinden yeni haberim oldu. Çok güzel bir kitaptı, okurken Doctor Who izliyormuşum gibi hissetmiştim ki Doctor Who H.G Wells’den etkilenmiş ve klasik seride karakter olarak canlandırılmış yazar. Bilimkurguya başlamak için de çok güzel bir kitaptı ve kesinlikle tavsiye ederim okumayanlara.

4 Beğeni

Zaman Makinesi benim için en değerli ve en sık söz ettiğim eserlerden biri, önceden okumama rağmen eve dönünce tekrar göz atma fırsatı buldum. Yeniden hayran oldum.

Herkes pek güzel pek uzun yazmış ve bana söyleyecek cümle kalmamış aslında ama yine de birkaç övgü etmeden geçmeyeyim. Beni en etkileyen kısmı, her şeyin makineleşerek kolaylaşması ve bunun sonucunda insanların aptallaşmaları oldu. Bunu toplumda hep görüyoruz gibi bir cümle etmek istemiyorum zira ben bilhassa kendimde bu aptallaşma halini görüyorum. Problem çözme kapasitemiz modernleştikçe yok oluyor. İleri gideceğimiz halde geriye gidiyoruz. Kafka’nın Dönüşüm’ünü sabahın erken bir saatinde, yatakta yuvarlanırken okumuştum ve o günü asla unutamıyorum. Beni sarhoş etmişti, yıkmıştı. Zaman Makinesi de benim için öyle. Bu eserden sonra aynada hep aciz bir ben görüyorum.

Yazarın ustalığı, eserin dili ve daha nicesi övülmeye değer ama bana kalırsa en değerlisi eserde kendimizi görmemiz. Aptal, beceriksiz, rahat kendimizi.

Sevgili ortağım @yavrurobot ne güzel ettin bu etkinliği canlandırarak. :yellow_heart:

7 Beğeni