2022’ye kadar çıkacak inşallah. En azından ben öyle tahmin ediyorum.
Bende kitapları yeni bitirdim ve kendi nacizane fikrimi belirtmek isterim.Bast karakteri bana göre iki kitapta gri oalrak nitelendirilebilir ancak onda belli bir değişim görmek isterim.Seri genel olarak bize hikayeler veriyor ve bunların gerçek olup olmadığını sorgulatıyor.Zaten Kvothe karakterinin ününü nasıl aldığını görüyoruz yani hikayeler değiştirilip farklı aktarılabilir.Bast ünlü Kvothe a hayran biri ve onun çırağı olmuş.Ve Bast aynı biz okuyucalar gibi hikayelerin aslını öğreniyor aslında Kvothe un sandığı kişi olmaması durumu söz konusu ve bence hayranlığı bir tür hayal kırıklığına döndü.Son nokta Cthaeh ile konuşmasıydı zaten.O noktada hepten karamsarlığa döndü ve belirsiz bir karakter olarak kaldı gibi?(iyi yada kötü anlamda)Ve Bast ın dediklerine göre Ctheah ile konuşan herkes öldürülürmüş.Bu da demektir ki tarihçi eğer ki bu hikayeyi yayınlarsa sadece üçü değil , okuyan herkes ölebilir? Ve bardaki hancı Kote nin güçlerini kaybettiğini falan düşünmüyorum.Hala rol yapıyor.Ya birini bekliyor yada bir haber,zaman bilemiyorum ama bekliyor.Buna sunacak pek argümanım yok sadece ikinci kitabın sonunda şöyle bir kısım hatta direk sonu böyle bitiyor ‘‘Adam geceleyin işe çıkmış bir hırsızın hemen göze çarpmayan güveniyle hareket ediyordu.hanın alt katına indi.Orada,panjurları sıkıca örtülmüşpencerelerin ardında ellerini bir dansçı gibi kaldırdı,ağırlığını öne verdi ve yavaşça hareket ederek mükemmel bir adım attı.Yoltaşı onundu,tıpkı üçüncü sessizliğin de onun olduğu gibi.Bu da münasipti,zira bu sessizlik en büyüğüydü ve diğer ikisini sarıp sarmalıyordu.Güz sonuna kadar derin ve genişti.Üzerinden nehirlerin aktığı kocaman bir kaya kadar ağırdı.Ölmeyi bekleyen bir adamın sabırlı,sapı kesilen bir çiçeğinkine benzer sesiydi’’
Burda yaptığı şeyin Bast tan bile gizli olduğunu kastettiğini düşünüyorum.Lethani ye devam ediyor ve bu seride ki bir felsefe diyebiliriz.Hareketleri yapmaya devam ediyor ,disiplin gerektiren bir şeydi bu eğitim ve hareketler.Dansçı gibi mükemmel adım attı derken iması hala aynı Kvothe gibi hareketleri yapabildiği sanırım.Ve sessizlikte beklediğinin iması. Kote olması neye hizmet edicek bilmem ama Kvothe un ortadan kaybolması belli ki daha da efsaneleşmesine yol açmış.Ancak Kvothe karakteri fiziksel yönüyle öyle göze batmadan tanınmıcak biri değil aslında.Bunu da en uç teorime Kvothe un isimci olmanın yanında şekilci olmasına bağlıyorum.Yoksa ünü almış yürümüş kızıl saçlı birinin sadece adını değiştirerek sırra kadem basması mantıklı gelmiyor bana?
Kitapları yeni bitiren biri olarak üçüncü kitap için merak edip bakarken burayı keşfettim.Bende bir iki fikir belirtmek isterim.Kitapları bir kere okudum çok detaya hakim değilim o yüzen çok saçma olabilir teorim. Bana göre Kvothe isimci olamnın yanında aynı zamanda bir şekilci. Seride şekilcilik ile isimcilik var ve bunlar zamanında savaşmışlar diye biliyoruz.İsimciliği baya görüyoruz ama şekilcilik pek yok.varda mantıken direk bildiğimiz şekilci biri henüz yok.Olanlar efsaneleşmiş ve hikayelerin nasıl çarpıtılıp nasıl yanlış aktarılabildiğini bir çok kez gördük.Denna’nın olayı da burda patlak vericektir.Denna ve Kvothe farklı amaca hizmet eden kişiler ancak asıl soru hangi amaç doğru yada gerçek olan? Bu ayrı mesele şekilciliğe gelelim. Bildiğimiz Fey diyarı çarpık bir yer.şekilcilerin fantezileri sonucu ortaya çıkmış,değiştirilmiş bir diyar.(Ctheah i hangi şekilci niye ne için yaptı tabi orası ayrı konu,orjinali neydi ki?) Burda Felurian dan gördük ki gögeden pelerin yapılıyor,ay ışığından iplik oluyor falan.Bunlar Fey diyarında normal iken diğer dünyada olmayan şeyler.Burda gölge gölgedir.Ancak bir isimci gölgeyi tamamen çözüp adını bilirse onu yönetebilir de değil mi?kvothe rüzgarı kovalayan ve adını bir kaç kere bulan biriydi.Elodin ona felsefik anlamda rüzgardan ne zaman yüzük yapıp parmağına takacağını sorduğunda Kvothe un cevabına şaşırıyordu. Orda ustalaşmasında yani parmağında yüzük olup olmasından sa iması dah aderin gibi gelmişti bana.İsimci olması zaten açıkça bilinen ve bunun üzerine eğitim gören biri.Ancak gördük ki öyle her şeyin ismini bilmek de pek kolay değil.Fela bile ancak taşı isimlendirmeyi başarmıştı.kvothe rüzgarın adını yakalamakla kalmadı üstüne Felurian ı da kontrol etti.istese rüzgarla adam öldürebileceği gibi,Felurian ı da öldürebilirdi. Yani benim tezime göre şekilcilik için isimcilik şart olamlı.Bir şeyin adını bilmeden,onun tüm doğasını kavrayamadan onun şeklini de değiştiremezsin.Mantıken böyle bir döngü olmalı.Kote olarak da o handa o kadar göze batacak fiziksel bir görünümle ancak bu şekilde yanıltabilir sanırım.Üstelik ünü diyarda yürümüş biri,katil olmasını geçtim yani öncesinde de baya abartılı hikayelerin kahramanı yada kötü karakteri olan biriydi.Şekilcilerden korkulmasının sebebi de belki bundandır.Üst düzey birden çok şeyin ismini bilebilen isimciler şekilci olabiliyorsa bu feci bir duruma yol açardı zaten.Şekli değişen cismin ismi değişir ,öyle olmalı,isimcilerin karşı olma mantığını da buna yoruyorum.İki uçuk teorim daha var bu konuda da onlar baya uçuk ve saçma ,amaç da bulamadım:)
Karakter konusunda katılıyorum.Mükemmel bir karakter bence de değil ve baya hüzünlü bir öyküsü de var ki orda tahminler tutarsa daha da trajik bir durum yaşamış bile olabilir.Diğer yandan karakterin zeki olması beni etkiledi okurken.Sivri dilliliği yada faydacılığı olsun ,davranışalrı olsun okurken bana zevk veren şeylerdendi.Denna ile olan bölümleri sevmemein asıl nedeninin de bu zeka durumundan olduğunu düşünüyprum hatta.Çünki Kvothe kızın karşısında aptal aşık gibi davranıyor ve kızın onu kullandığı falan imaları da cabası.Şahsen insanların eleştirdiği mükemmel karakter olmasını çok isterdim.Üçüncü kitap çıkarsa-ki azcık olan umudum da bu forumla gitmiş bulunmakta-şahsen karakterin herşeyi planlayan,olacakalra hazırlıklı olmasını Denna yı bile kullandığını falan görmek şahane olurdu.Bu benim beklentim elbette birçok beklentim var ama Kvothe karakteri benim sevdiğim bir karakter ve karakterin bu seride ki haliyle mükemmel olamsı beni rahatsız etmezdi.Örneğin yazarın bu Kvothe un hikayesini üçleme yaptıktan sonra ,evren hakkında başka eserler de yazacağını söylediğini duymuştum.-bunu bitirsin de bir önce diyesim geliyor tabi- Aynı evrende geçen hikayeler açısından meseal kvothe karakteri de Ulu Taborlin in bu serideki anıldığı gibi yada Iax gibi biri olarak anılacağını düşünüyordum.Yada baya baya kötü bir karakterin aslında felakete yol açan daha kaotik bir evrenin oluşumuna yol açan biri olarak da sunabilir yazar isterse? Bunu nasıl anlatsam bilemedim en basitinden misal LOTR serisindeki Melkor yada Sauron un daha kapsamlı sevilen biri oalrak sunulup kötülüğe geçişi gibi diyebilirim.Doğru oldu mu bilmiyorum gerçi de böyle bir yola bile çıkabilir bu seri benim için.Okurken bana çok uçuk ihtimaller vermişti şahsen. Belli ki onun(yazarın)da pek fikri yok sanırım?
Bu konuda Kvothe un hikayesini üçleme yapıcanı ama aynı evrende geçen başka eserler de yazacağını duymuştum.Kaynağım yok nerden duydum bilmiyorum ama duyduğuma yani bir yerde okuduğuma eminim. Bu doğru ise bize karakter ve en azından onunla bağlantılı gizemlerin cevaplarını verse yeterli olabilir bence.En azından üçleme için?
Mükemmel falan değil kesinlikle.Ama zeki ve ben bu durumu seviyorum.Abartıyor olabilirim ancak ben genelde fazla kitap okumayan ve okudukalrım da popüler gençlere hitap eden seriler olunca burda ki karakteri yaşına göre olgun ve zeki bulmuştum.Benim için etkileyici bir karakter ancak serideki büyü çeşitleri olsun,felsefeleri gizemleri olsun kesinlikle yabana atılacak unsurlar değiller.Tabi o kadar övdüğüm karakterim iki kitap sonunda aptal da çıkabilir işte o zaman şaşırabilirim:)
Bende iyi ki oraları geçmiş demiştim okurken:) Asıl kumpanyasının başına gelenlerin olduğu gece ki bazı şeyleri geçiştirmesi beni üzdü.Bu yazarın kasıtlı yaptığı birşey gibi ,karakter istediği şeyelri anlatıyor istemediği yerleri uzatmayayım diyerek kesiyor,buda daha çok gizem yada en basit tabiriyle sonradan da eklenebilecek aralıklar oluşturuyor bana kalırsa.
O dediğin kısım seride var zaten.Kan bağı bahsi epeyce geçen hatta karakterin de bir süre cebelleştiği bir durum.Hatıralrsan Dena ya tefeci kıza kanını bırakıyordu ve başına işler gelince onun kanı kullandığını sanmıştı.Aslında kanı kullanan Ambrose tu ancak kanın kime ait olduğunu bilmeden dengesiz bir bağ kurmuştu.bağın ne kadar mükemmelse etkisi de o kadar mükemmel oluyordu.Kvothe bunun için kendine korunmak için bir tür cihaz(adını unuttum)yapıyordu. Kan ile navigasyon gibi yerini tespit edebiliyor hatta vücut ısısını da etkileyebiliyordu ki seride kan bağı yasaklanmış bir bağdı.Üniversitede hatta yasal olarak yasaktı diye hatırlıyorum.
O ceset konusunda da önünde direk ölü bir beden var ve aynı kıyafetli,zırhlı birbirine benzer adamalrı ceset ile bağlayarak öldürüyor.Kvothe bunu ilk düşünen değil de yapmaya yeltenen biri olarak düşününce daha mantıklı olur.Bunu yapmayı birçok kişi akıl etmiştir ancak bu etik görülmüyor yani.Kvothe un ölüm kalım arasında pek falza bunu düşünecek vakti yada zihnide yoktu üstelik.
Kvothe gibi bir karakterin bence olayı üç kitapta bitmeyebilir.Üçüncü kitapta onun olayı sonlara yaklaşır. Başka bir karakterini hikayesine katkıda bulunabilir ya da onun yanına katılabilir hiç belli olmaz. Ayrıca o mükemmel bir karakter
Evet öyle olabilir,bir çok potansiyel yolu var gerçekten.Ayrıca ben gerçekten onun mükemmel zeki bir karakter olmasını istiyorum,çok şey mi istiyorum yani
Kvothe’nin en salak hali bile zeki. Şu ana kadarki zekası ona yetti ve sonuna kadar kullandı bunun üstü olsa karakter ve hikaye yürümezdi.
Serinin Türkçe olarak bölüm bölüm özetine ulaşabileceğimiz bir adres var mıdır acaba önerebileceğiniz? Rothfuss ve Sanderson için defter tutacağım artık.
Ben bu bağ konusunda bir cevap yazmıştım ancak size mi başkasına mı hatırlamıyorum? Yazdıysam da altta cevap olarak görünmesi lazımdı ama göremedim.
Bağ konusuna gelecek olursak saçma değil aslında. İlk kitaptan bu kan bağı olayı veriliyordu zaten. Kvothe tefeci Devi’ye aldığı borç karşılığında bir şişede kanını veriyordu hatırlatırım. İstemiyordu aslında çünki kanını kullanarak istese Kvothe’u öldürebilirdi de. Seride bağ kurmak için gerekli şeyler vardı ve bu bağın gücünü anlatıyordu. Bir bal mumunu insana benzetirse ve ona bir adet saç eklerse bağ daha kuvvetli oluyordu, yani benzerlik önemli. O ceset ile diğer öldürdüğü kişilerin zırhları genel olarak aynıydı ve hepsi insandı. Bir insan üzerinden diğer insanlara direk bağ kuruyordu. Kvothe’un alar-ı çoğu kişiye kıyasla güçlüydü. O zihnini altı parçaya kadar bölebiliyordu buda altı farklı odak demek oluyor. Seride en fazla zihni sekize bölebilen bir öğrenciden bahsediliyordu diye hatırlıyorum ama emin değilim. Anlıcanız kan bağı seride mevcut ve bunu düşünen akıl eden kişi Kvothe değil. Ambrose da kan bağıyla saldırmaya çalışmıştı (Kvothe’a )ancak elindeki kanın kime ait olduğunu bilmiyordu bu yüzden bağ zayıftı. Ona rağmen Kvothe nerdeyse ölecekti,arkadaşları bunun için o uyurken başında nöbet tutuyorlardı falan. Kan bağı yasaklanan birşey. Üniversitede de yasaklanmış. Öğrenciler ısı çekmek için kendi kanlarını kullanırlardı bazen ama bu çok tehlikeliydi , vücut ısısını düşürüp hipotermiye yol açabiliyordu.
Ölü birinin cesedi üzerine örneğin Ambrosa ait bir eşya ,saç eklese yada daha tesirlisi kan dökse çok kuvvetli bir bağ kurmuş oluyor zaten. Kvothe’un orda yaptığı kanla başka kanı bağlamak değil orasını karıştırmışsınız. Orda bağladığı cesetle diğer haydutlardı. Bağ cesetti yani. Cesede bıçak saplıyor diğer haydutları ceset bağıyla aynı yerlerinden kesiyordu. O anda bunu rasgele hatta acemice yaptı çünki mesela direk boğazını kesse cesedin daha kolay direk öldürürdü adamları. Neyse yani bağ konusu seride mantıklı demek istiyorum. Diğer örneğim de mesela Kvothe Ambros’a karşı kanını yapraklara sürüp rüzgar ile savrulmalarını sağlamıştı. Ambrose aradığı kişiyi kan ile tespit etmeye çalışırsa Kvothe’u daha zor bulması için,kanla navigasyon gibi yer de tespit edebiliyordu sanırım. Kvothe bu saldırılardan korunmak için kendine bir araç yaptı hatta ,engellenebilen bir durum yani ama öyle herkes o araçtan yapamadığından Kvothe ve arkadaşları bunun için kütüphanede araştırma yaparak kendileri yapmıştı. Gemi kazasında kaybetti onu tabi:)
Neyse yaptığı bu yöntem bal mumundan daha etkili oluyor ama kan bağı değil tam olarak, dediğim gibi o an bulundukları durumda Kvothe ne merhameti nede yanlış yada yasak bir bağı düşünemezdi. Planları ters gitmişti en başında ve o gece üstelik olabilecek en kötü durumda kalmışlardı.
Ben öyle düşünmüyorum. Kitap öyle bir yazılmış ki -bunu gerçekten öyle planlayarak mı yaptı yoksa öyle denk mi geldi bilmiyorum tabi- Kvothe kandırılarak manipüle edilen ve hatta kullanılan bir karakter olabilirken diğer yandan da aslında herşeyin farkında olup planlı olarak son raddeye gelen bir karakter de çıkabilir. Yazar bunu nasıl yapmak isterse yani. Bana göre ikinci kitabın sonunda ve hatta ilk kitabın sonunda handa bekleyen sessizlik kısmı, hani üçüncü sessizlik durumu. Kitapta o üçüncü sessizliğin Kvothe’a ait olduğunu zaten veriyordu ve bana göre de bekliyor, doğru anı bekliyor, birini bekliyor, sabit durarak aslında daha çok riske giriyor olmalıydı ancak hala güçlerini kullanıyorsa bu onun için keklik olur. Kasıtlı olarak orda yani saklanmıyor aslında yine her zaman yaptığı gibi abarttığı hikayelerinden birini anlatarak yine ününü yaymakta:) Gerçekten Kvothe şimdiye kadar hep anlatarak ünlendi, yalan yanlış dedikoduları bile besledi kendisi. Bunu neden yapıyor orasını kestiremedim elbette, şöhreti seviyor evet ama bunun hancı olduğunda ki durumu farklı olmalı. Seriye göre Kvothe yanlış bilgilere inanıp o yanlışlara göre birşeyler yaparak felakete de yok açabilir ama diğer yandan da bu yanlışı düzelterek iyi birşey de yapabilir. En basit örnek , Bast’ın anlattıkları doğruysa eğer tarihçinin yazdığı hikayeyi okuyan herkes öldürülebilir. Kvothe eğer saklanmak istiyorduysa Fey diyarında saklanabilirdi. Bast ile nerde tanıştığını bilmiyoruz mesela Kvothe Fey diyarına tekrar gidip orda yine bir süre kaldıysa , oranın zamanı farklı yıllarca kalsa bile geri döndüğünde az bir zaman geçmiş olurdu. Bu da onun zeki olmasına artı bir neden daha katar. Karakter yaşına göre diğer çoğu kişiden daha büyük aslında demektir, buda daha çok şey bilmesini telafi eder bence. Ha çok gezen mi bilir, çok okuyan mı dersek de Kvothe her ikiside oluyor Demek istediğim şu, ben okuyucu olarak zekasını daha üstün kullanmasına hayır demem hatta benim beklentim bu yönde. Kvothe karakteri ilk iki kitapta henüz çocuk daha çok genç ama tecrübe ettiği şeyler ve sahip olduğu soy,kan gibi etkenlerle durumu hep kurtardı. Üniversite için harç ücretlerinin belirlendiği seviye tespit sınavlarını çalışarak geçti. Yani onda ezber yeteneği var ve kuvvetli bir hafıza üstün zeka demek değil. Devi yada Fela,ikiside akıllı mesela ama Kvothe ile nerdeyse aynı seviye sayılırlar. Hatta Dena baya saf ayağına yatan bir karakter çok şey bilip söylemiyor, Kvothe ise bildiği herşeyi açığa vuruyor gibi daha çok. Merak ve kuvvetli ezber Kvothe’nin ana tanımı iken, buna dediğim gibi soyu yani doğuştan olan şeyleri de ekleniyor. Eğer seri boyunca gerçekten Yll düğümlerini kullandığının farkında değilse ve insanları bu şekilde etkilediğinin farkına varırsa mesela, üstün zekasını o zaman göstermesini beklerim şahsen:) Neyse yani tamamen okuyucunun beklentisine bağlı bir durum. Hikaye benim için öyle de yürüyebilir. Bu da karaktere kalıcı bir özellik katmış olur.
Kitabı ben de okudum, özet geçtiğin için teşekkür ederim ama ben de biliyorum bunları.
Ben diyorum ki bir herhangi bir ceset ile böyle katliam yapılabiliyorsa, herhangi bir kanla da bir insan diğerine zarar verebilir, illaki o kişinin kanı olma zorunluluğu yok. Ya da adam kadavradan çalar milleti bağlaya bağlaya öldürür. Ya da mezar açar, ne bileyim akla ne gelirse.
8’e bölebilen Devi’ydi galiba. Kvothe ile vs attığında Kvothe 6’ya bölüyor ve Devi karşısında başarısız oluyordu. Ayrıca okuldan da atılmıştı.
Olabilir evet bende pek hatırlayamadım. Zaten Aları sekize bölmek bir, sekiz telle çalgı çalmak iki:) Bu sekiz olayı seride sembolik yer ediyor sanırım. Büyü çeşidi de sekizdi galiba. Değil mi?
Sen ‘‘yüzüğü kartallarla niye götürmediler’’ diyorsun
Hayır söylediğini anlıyorum ama senin yorumunda bu kan bağı sanki ilk Kvothe düşündü gibi cümlelerin vardı. Ve ‘’ Ya da adam kadavradan çalar milleti bağlaya bağlaya öldürür’’ bu dediğin zaten Kvothe un yaptığı şey. Kadavradan kan çalınamaz taze ceset olması lazım,kan kalp organının pompaladığı bir şey ve üretilmesi için bir çok işlem süregelmekte. İnsan vucüdunda bile bu basit ama karmaşık bir durum. Senin kanınla benim kanımı direk eşleyemiyoruz değil mi? Gruplarımız var yada oranlarımız farklı. Seride oranlar, doğru ölçüler de çok önemli mesela. Hem simya hemde kimya açıklamaları bilimsel bulgulara da dayalı, seride büyü ile ayrıştıran noktaları da mevcut. Neyse işte eleman çalmadı da öldürüdüğü cesedi bağ olarak kullanıp diğer haydutlara saldırdı zaten.Seride taşın adını bilen tüm taşlara hükmedemiyor. Rüzgarı yakalayan tüm esintilere hakim olamıyor. Birinin adını bildiğinde ancak tam olarak ona hakim olmak söz konusu ama bu başka bir durum. Seriyi tekrar okursan bence gayet oturaklı ve açıklanan mantıkla oluştuğunu anlarsın. Tekrar okursan(kendi yorumunu) bir çok şey yazdın ve bende ona göre cevapladım. Seride kan bağı mevcut, ilk kez kullanılması birinin bunu akıl edememesi gibi bir durum yok bu bir… Diğeri de seride ki büyü çeşitlerini ve nasıl işlediklerini yazar gayet açıklamış. Elinde herhangi birinin kanıyla herhangi birine zarar vermek gibi bir durum yok. Bu çok mantıksız çünki kişi kanla rasgele birine saldırsa kendi kanı da buna dahil olur. Elinde ki kanla istediği kişinin kanıyla bağ kurmak konusu öyle basit değildi. Eğer zaten olsa kan kişinin kendinde de mevcut ve kendi kanıyla da istediği herkese tek atar madem cesede ona buna hiç gerek yok yani:d Yada Avada Kadavra Zaten kendi kanını kullanarak düello yapanlar da mevcuttu ama bu çok riskli oluyordu. Kan kandır ve eğer kendi kanını ayırt edebilmek gibi bir imkanı olursa zaten başkaları için de geçerli olur. The Last Airbander’da ki su bükmek ve kan bükmek gibi bir durum söz konusu burda da. Tabi daha derin ve kapsamlı kuralları mevcut. Kvothe o cesetle diğerlerini öldürürken kan bağını değil bedeni kullanıyordu. Öldürdüğü ceset ile diğerlerine bağ kurarak cesede zarar verip onları avlıyordu. Ama o cesedin kanıyla diğerlerine bağ kuramıyor. Kvothe’un kanını kullanan Ambrose kimin kanı olduğunu bilmediğinden o kişiye direk zarar veremiyor. kişi yani Kvothe zarar görğyor evet ama bunun seviyesi düşük oluyor. Ambrose o kanın kime ait olduğunu bilip onu kukla bebeğe koyup bağ kursa mükemmel bir bağ olur. Aksi halde yakınlarda ki bir hayvanın kanı da etkilenebileceğinden öyle rasgele kanla aklında dilek tutar gibi kişinin idıyla yada hayaliyle de işlemiyor. Bu bu serinin kuralı. Death Note da bile bir isim yazdığında aynı isimden başka biri ölebiliyordu , kimliği net belirtmen gerekiyor. Bu seride kan parmak izi işlevine sahip. Elinde ki kanın diyelim ki kime ait olduğunu biliyor ve saldıracak. Bu da dediğim gibi kan bağı olayında seride kurallara çıkıyor. Yasak ve yakalanan ceza yiyor onu geç. Olası durumlarda da kişi kendine zarar veriyor,vucüt ısısı düşüyor hipotermi riski gibi durumlar mevcut. . Her serinin kendi içinde mevcut düzen ve kuralı vardır. Seride kara büyü tarzı şeyler de var zaten aykırı yollar falan. İnsanlar herahngi bir tehdide karşı da kendilerini koruyacak şeyler icat ediyorlar zaten. Dediğin şey olursa ondan korunma yöntemini herkes uygularsa yine elde kalan sıfır olur:)
Büyü çeşidini hatırlamıyorum ama evet 7 ve 8’i yazar çok sık kullanıyor seride.