Önceki resimlere birkaç büyücü eklemiştim. Son olarak bu büyücelere ellerinde kılıç ve baltalarla askerlerin saldırmasını çiz dedim. Uzuvlar havada uçuşsun, sokakları kan götürsün dedim. Bozuldu…
Kubbeler tarif ediliyordu diye hatırlıyorum ben de. Bir de şehrin ismi -istan ile bitince sanırım herkesin aklı bir tık eski Bağdat taraflarına gidiyor
Aslında merak ettim, acaba adını kullanmadan şehri anlatsak, bir de hiçbir şey anlatmadan adıyla çizdirsek ne yapardı bing reyis
Kubbeler ve oryantal esintiler ilk kitapta tarif ediliyordu, minareler ve sivri kulelerse Toll The Hounds’da tarif ediliyormuş. Ben bunları ortaçağ İstanbul’uyla harmanladım.
“Domes, minarets, and spires could be seen from outside the city’s walls.” TTH / Bölüm 22.
Darujihstan bende tipik bir Arap şehrinden çok bizdeki birçok dini unsuru ve mimariyi kaynaştıran Osmanlı şehirlerini çağrıştırıyor.
Bence de İstanbul çok makul bir analog(?) gibi duruyor hocam.
Diğer yandan bu bana yılankavi külhanbeyi Kruppe, keser Crokus vs. ile çekilen dönem filmleri hayal ettirdi. Bence olurdu Ali Atay’a bi çıtlatalım hahahah.
İstanbul’da geçen bir Malazan filmi güzel olurdu. Benim aklım da Yeşilçam’a gitti hocam.
Zeki Alasya üçkağıtçı Kruppe’yi, Tarık Akan genç aşık Crokus’u, Cüneyt Arkın ağır abi Rallick Nom’u, Kartal Tibet Whiskeyjack’i, Edis Hun da başına uzun saçlı beyaz bir peruk geçirip Anomander Rake’i oynasaydı. Bence olurdu.
Bu seriye başlamamda ısrarcılığı ve katkısıyla başta @isos81 hocam olmak üzere tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Herkese başlaması yönünde de baskılarımı sürdüreceğime ant içerim:)
Tüm sorularımı eksiksiz cevaplayan @nefarrias_bredd hocama da ayrıca saygılar.