Bu sorunuz konuyu çarpıtıyor. Karşımdaki insan bana değer vermeli ki ben de ona değer vereyim. Benim kitaplara verdiğim değeri bile bile “ödünç aldığı kitabı geri vermeme, kitaba hasar verme” vb durumları sergiliyorsa, o insan zaten bana saygı duymuyor demektir. Böyle bir kişi için tabi ki kitaplar ondan değerlidir.
Bir örnek vereyim. Bir süre önce evimize konuklar geldi (eşimin tanıdıkları). Küçük bir çocukları vardı. Çocuk eline geçirdiği bir kalemle kitaplıktaki bir kitabı alıp karalamaya başladı (hem de Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’nin ikinci cildini; yani benim kutsalım). Eşim duruma müdahale edip “Yapma yavrum kitap çizilmez.” dedi. Ve çocuğun annesinin karşılığı şu oldu: “Amaaan canım… Kitap değil mi? Çiziversin çocuk…” Bu yanıttaki terbiyesizliği görüyor musunuz? Ayrıca cehaleti de… Sonunda ben durumu oldukça sinirli bir biçimde açıklayınca sus pus oldular…
Sözün kısası, bu dünyada her insan değer görmeyi hak etmez… Önce insanın insanlığı yaşaması, insanlığını sergilemesi gerekir…
Evet kesinlikle haklısınız bu yargınıza katılıyorum ben. Ama iş kitaplara geldi mi maalesef bazen durum karışıyor, sevdiğiniz biri bile sizi hayal kırıklığına uğratabiliyor bunu demek istemiştim.
Küçük çocukların zaten öyle duvar, kitap vb çizmelerine izin veren ebeveynleri anlamıyorum. Özellikle de kendi evleri değilse, büyük saygısızlık bence, ve terbiyesizlik tabi ki
Ama yine de etrafımdan bazen ne yani kitapların daha mı değerli yorumu alıyorum.
Burada suç çocukta değil ailesinde, çocuk belki de hayatında ilk defa kitap görüyordur. Benim 6 yaşında yeğenim var, odama sürekli girip çıkar ve çok şımarık bir çocuk olmasına rağmen kitaplarıma zarar vermemesi gerektiğini öğrettim. Bana kızdığı zamanlar bile en fazla öne sıraladığım kitapları arkaya doğru itiyor. 1 yaşında başka bir yeğenim daha var bıraksam kitapları yere atacak şimdi de onu eğitmeye çalışıyorum.
Mesela geçen bir olay olmuş; adamın birisinin köpeğini öldürüyor komşunun birisi, adamda onu 17 yerinden bıçaklıyor. Şimdi köpek canlı bir varlık ayrı bir konu neyse de sen karşındakinin sahip olduğu herhangi bir şeyi gasp ediyorsun, daha da ilerisi öldürüyorsun, canlı bir varlığı öldürmeni geçtim yani.
Burada köpek yerine kitapta olabilirdi olay. Karşındaki insanın malına, mülküne zarar verip “aman, boşver kitap değil mi, köpek değil mi?” diyerek yaşayan insan varsa affederseniz ama hakediyordur yaşanabilecek sonucu.
Çevrenizde ona kitap vermediğiniz için size tavır alan insanlar mı var? Ve anladığım kadarıyla onları kırmaktan korkuyorsunuz. Konu kitap değil de sizin yapmak istemediğiniz bir şeyi başkalarını üzmemek için yapmak zorunda kalmanız. Gerçekten size değer veren arkadaşlarınızsa sizi anlarlar ve o kitaba çok iyi bakarlar. Belki biraz bencilce ama öyle olması gerekiyor en önemlisi sizin istekleriniz kimse için taviz vermeyin. Biraz bilmiş konuştum sanırım rahatsız ettiysem kusura bakmayın.
Kadının tepkisine ağzım açık kaldı. Nası ya? Başkasının bi eşyasına zarar vermek ve bunu hiç umursamamak. Türk milleti beni her geçen gün daha şaşırtıyor.
Hayır sadece annem (ki kendisi de kitaplara değer verir) şehir dışında olan arkadaşım kitaplarımı sorunca ama vermezsen nasıl iyi arkadaş olabilirsin ki demişti, aklıma takıldı kişinin kendisine net bir yanıt vermedim.
Gece olunca evlerini goblinler bassın. Karanlık sokaklarda gezerken sokak trolleri kovalasın onları emi. Sen git o kadar kitap içinden Yüzüklerin Efendisini bul çiz. Olacak iş değil vallahi.
Ne güzel çevreniz var bol bol kitap isteyen mevcut. Benim çevremde “salonda kitaplık mı olur yaa” diyenler çok .
Konunun başlarında yazmıştım. Ben kitaplığımdan özel bir anlamı olmayan her kitabı veririm. Zaten paylaştığım iki üç kişi var. Lakin yine paylaşmak istiyorum, bilgi paylaştıkça çoğalır.
Birkaç kere kitap ödünç verdim. Hiçbiri geri gelmedi neyse ki o kişiler ile artık görüşmüyorum. Artık kitaplara ilgilisi olan tanıdıklarımın kendi kütüphaneleri var. Benimkilere ilişmiyorlar.
Ben de böyle düşünüyorum. Okuyan insan zaten sizin hassasiyetinizi de anlayacaktır. Diğerleri kısa hevesler.
Konuyla ilgili birşey söyleyecek olursam da etrafımdaki kişilerle okuma zevklerimiz uyuşmuyor. O nedenle kimseye kitap vermek zorunda da kalmıyorum ve bundan çok memnunum Ama olur da verirsem muhtemelen o gelene kadar gözüme uyku girmez
Aldığı gibi verenlere (hem kondisyon, hem de süreyi kast ediyorum) can feda, onlara ödünç veriyorum. Hem geç teslim etmiş hem zarar vermişse o saatten sonra günahımı bile ödünç alamaz.
“Tüfek, mikrop ve çelik”'i çıktığı hafta sipariş verdim, iş yerinde kargoyu açtığımda gören bir abinin ilgisini çekti, okuyup getireyim dedi, ben de o dönem başka kitap okuduğum için olur dedim. Gidiş o gidiş, haftasında okuduğunu söylemişti ama daha geri vermedi. İstemeye de ben çekiniyorum. Sanırım tekrar sipariş vermem gerekecek