Youtube’da Dragonlance: Dragons of Autumn Twilight yaz ve ne çıktığını gör.
Güzel video olmuş, izleyeyim boşlukta. Hepsini ayrı ayrı izleme zahmetinden kurtarmış .
İzledim şimdi, güzel bir çalışma olmuş epey kişiyi toplamış ama hiç beklemediğim ve bilmediğim garip serilere de en beğendiğim diyenler çıkmış .
Malazan tahmin ediyordum, ama WoT ve Discworld tahmin ettiğimden daha az çıktı
Robin Hobb un Elderlings serisinin bu kadar favori bir seri olduğunu bilmiyordum, biz Farseet ve Fitz den sonrasını göremedik tabi .
Yeni tanıştığımız John Gwynne’in diğer serisinin de bu kadar beğenilmesi bir diğer sürpriz oldu. Tanrıların Gölgesi tutarsa The Faithful and the Fallen ı da Türkçe görürüz belki ileride.
Videonun en güzel taraflarından biri ise video da olmayanda, hiç kimse Kingkiller Chronicle dememiş
.
Para alamamışlar Pat reizden…
Bu videoda yok ama bir başkasında Kingkiller vardı bir tane.
Hobb’a ben de şaşırdım açıkçası, beklemiyordum. Discworld daha çok British’lerin favorisi beklendiği üzere.
John Gywnne’e ben de şaşırdım hatta hemen listeme ekledim. Birkaç tane de duymadığım seri vardı, onları da ekledim listeye.
WoT konusunda ise bilemiyorum, sanırım biraz eskidi. Alternatifleri çoğaldı. Bi 15-20 yıl önce olsa muhtemelen en çok oyu o alırdı gibi hissediyorum.
Para mı kaldı Pat de Kendi ayağına sıktı sakallı hep. Seriyi sevenler bile illallah etmiş, kimse adını ağzına almıyor
.
@isos81 Aynen hiç duymadığım seriler çıktı 3-5 tane benim de. WoT biraz eski nesil kalıyor sanırım dediğin gibi, ben daha çok yeni duyup deneyenlerin olduğunu ama devam etmediklerini ve favori olamadığını düşünüyorum Diskworld için de geçerli hatta bu düşüncem, fazla uzun kalma problemi de var bu seriler için sanki.
Gerçi Robin Hobb ablam da 16 kitap yazmış, okuyan okumuş .
Tanrıların Gölgesi etkinliğine sırf bu yüzden katılmadım. O da devam eden bir seriymiş. Sağ ol kardeş bizim travmalarımız var deyip yoluma devam ediyorum artık bitmemiş serileri görünce.
Pat reiz kirli çıkıdır. Önümüzeki ay yeni kitabı çıkıyor. Şimdi bir de 1000 adetlik koleksiyon sürüm geliyor. Bilge Adamın Korkusu da var resimli ciltli köşeleri boyalı.
Neyse bakalım devamını getirir umarım.
He ya bende okumayacaktım ne güzel alıp alıp kenara atacaktım Etkinlik yapalım denince hadi dedim katılayım
Şimdi bekle dur devamını olacaz ama bakalım.
@Artorias Öbür aya sakallı;
Neyse Pat mevzusu böyle. Kasımda kitabı çıkınca çokça konuşuruz zaten.
Bu ay Malazan 4. Kitap çıksa da diğer kitaplara tekrar göz atsam. Unuttum olayları hep.
Hangi kitabı çıkıyor?
Vakti zamanında (geçen yıl olabilir, öyle çook eski tarihler değil ) Farseer ciltliyi 105 tlye almadığım için pişmanım Papaz efendi.
Ara kitabının yeniden yazılmış, büyütülmüş hali geliyor. Numaratik olarak 2.5 kitap.
Tuhafmıs, umarım yakın zamanda çevrilirde bizde okuruz.
Epeydir takip ettiğim okumaktan keyif aldığım bir başlık. Bahsedeceklerimin bazıları fantastik mi tartışılır ama yine de bende iz bıraktıkları için bir iki şey söylemek istiyorum. Tamamen öznel ve duygusal yazı olacak. Baştan söylemiş olayım.
Harry Potter: İlk göz ağrım desem yeridir. Defalarca baştan okudum. Her okuyuşumda kabul görmenin, bir yere ait hissetmenin verdiği sıcaklığı hissettim. 11 yaşıma gelince Hogwarts mektubu gelir diye hayal ettim. Ben büyüdükçe onlar da büyüdü kitaplar aynı şekilde karanlıklaştı. Uzun süre Melez Prens’in Türkçe çevirisini bekledim. Hiç unutmam basıldığı zaman Ramazan ayıydı. Akşama kadar babamın gelmesini beklemiştim söz vermişti çünkü alacağına. Okurken hissettiğim heyecan hala aklımda. Harry Potter çocukluğumdur ve gözbebeğimdir.
Narnia: Hakkını okudukça veren bir seri bence. Beşer sene ara ile toplamda 3 kere okudum. 11,16 ve 21 yaşta farklı noktalarına hayran oldum. Bir kitap hayatın farklı aşamalarında sana hitap ediyorsa o iyi bir kitaptır. Dini alt metni var evet ama bu hiçbir zaman beni rahatsız etmedi. Masalsı atmosferini çok severim. Mr. Tumnus ile Lucy’nin çay partisini hep çok tatlı bulmuşumdur.
Zaman Çarkı: Daha yeni bitirdim. Gerçekten var olduğuna beni ikna eden, yaşayan, kültüründen ekonomisine düşünülmüş ulusların olduğu muhteşem yazılmış bir evren. ZÇ okurken şunu fark ettim esas karakterler dışında hiçbir şey düşünmüyormuşum. Sanki onların dışında kimse yok yaşanan süreçten kimse etkilenmiyor. Rand’ın sokak çocuğuna para verdiği bir bölüm vardı. Bahsedilmeyen sıradan insanların da olduğunu bana hatırlattığı için ZÇ iyi bir seri. Olumsuz noktaları olarak gereksiz uzatılmış bölümlerin olması, romantik ilişkilerin saç baş yoldurması ve bütün kadın karakterlerin şirret olmasını söyleyebilirim. Emek isteyen zor bir seri ama türü sevenler için okumaya değer diye düşünüyorum.
Yerdeniz: Çok naif(nahif mi doğrusu sosyal medyada o kadar çok konuşuldu ki karıştırmaya başladım) bulduğum bir seri. Kitaplar bağlantılı ancak birbirinin devamı değil. Birinci kitap Yerdeniz Büyücüsü beni büyülemişti. İsmim Sparrowhawk da oradan geliyor zaten. Diğer kitaplar da çok güzel ama gözümde ilk kitabın seviyesine çıkamadı. Anlatımı semboller ile dolu herkese hitap etmeyebilir. Her kitap bir konu üzerine diyebilirim. Ölüm,büyümek, cinsellik gibi. En azından ilk kitaba şans verilmeli. Kendi içinde sonlandığı için devamlılık elzem değil.
A Song of Ice and Fire: Okurken beni şoklardan şoklara savuran spoiler yesem bile keyfimin hiç kaçmadığı bir seri. Entrika dozu yüksek, hikayede ejderha olduğu için fantastik katagorisinde diyebilirim. Yarım kalmış olması üzücü tabii.
Amber Günlükleri: Orijinal konusu ve esas adam Corwin ile ilk 5leme benim için muazzamdır. İnce olmasına rağmen doyurucu. Aslında 5 kitabı tek olarak da düşünüp ara vermeden okumak daha mantıklı. Farklı bir tat arayanlar şans verebilir.
Discworld: Her kitap ayrı bir dünya. Ne söylesem eksik kalır. İnsanın birikimi arttıkça yapılan göndermeleri anlayıp daha çok keyif alması kuvvetle muhtemel. Kadim Uygarlıklar ve Bekçiler alt serileri favorim.
Gormenghast: Bunu benden başka okuyan yok sanırım. Fantastik ögeler yok ama gerçekçi de diyemem. Konusu anlat deseler anlatamam. Sanırım neden popüler olmadığını anladım. Yazarın hastalığı nedeniyle zayıf bir kitapla biten üçleme. İlk iki kitap muazzam okurken aldığım keyif hala damağımda.
Açlık Oyunları: Genç yetişkin kategorisinden girdi. Distopyaya olan ilgimin temelidir ve lisede bir dönem kendimi Katniss sandığım doğrudur.
Percy Jackson: Çocuk kategorisinden girdi. Hem eğlenceli hem de okudukça ufak ufak Yunan mitolojisi öğreniyorsun. Sonrasında Mısır konulu kitaplarını okumaya çalıştım ama yaşım geçmiştı sanırım pek sarmadı.
Dune: Bilimkurgu olarak geçiyor ama bana pek bilimsel gelmedi. İlk kitaba aşığım, 2-3 harika, 4 güzel. Sonrasında gereğinden fazla gizem nedeniyle takip edemedim. Kim nerede ne yapıyor anlamadım. Son kitabın yarısında koptum bitiremedim. 5 ve 6’da zaman atlaması olduğu için asıl beğendiğim hikaye sonlanmıştı. Saygı çerçevesinde ilişkimizi sonlandırdık.
Talihsiz Serüvenler Dizisi: Fantastik sayılır mı emin değilim. Hak ettiği değeri görmeyen bir seri. Hem çocuklara hem yetişkinlere hitap eden sayılı eserlerden. Tekinsiz atmosferi ve tuhaf mizahı ile daha çok okunmayı hak ediyor.
Kralkatili: Çok severek okumuştum ancak hakkında konuşacak hevesim yok. Sebebi herkesin malumu. Geçiyorum.
Türk yazarlardan Pir-i Lezzet, Puslu Kıtalar Atlası ve Amat çok iyidir.
Yüzüklerin Efendisi: Yani. Silmarillon çok başarılı bir eser laf edersem Eru çarpar. Ne bileyim pek iz bırakmadı bende. Bir ara üçlemeyi baştan okuyayım diyorum belki yaş ve deneyim ile fikrim değişir.
Okuma listemde Malazan,Mistborn,Farseer ve Lightbringer var. Bakalım
Eline sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
Okuduğun kitaplardan ve hakkında yazdıklarından hareketle kitap zevklerimizin benzer olduğunu düşündürdü bana. Dolayısıyla Amber Günlükleri için tam emin olamazken artık listeme aldım. Discworld serisini de çok gördüm forumlarda ama çok fazla kitabı var hepsi belirli bir kalite üstünde midir ? Veya hepsini okumadan aradan şu seriler iyidir onlar için ama öncesinde şu kitapları okumak lazım gibi bir yol haritası niteliğinde bir şey paylaşabilirsen çok memnun olurum.( Aslında belki de hepsini okumak lazım ama malum çok fazla güzel seri var ama hayat işte vakit o kadar yok maalesef)
Şahsen okuduklarından ve okudukların için yazmış olduklarından kıyasla şunu belirteyim ki bence Brandon Sanderson serilerini çok tatmin edici bulacaksın. =)
Discworld 41 kitaplık çok geniş bir evren. Bütün kitaplardan aynı zevki almayı beklemek doğru olmaz. Şimdi saydım ben 17 tane okumuşum. Çok beğendiğim oldu az beğendiğim oldu ama beğenmediğim olmadı. Biraz okuyucunun ilgi alanına bağlı. Sana hitap eden bir tane vardır illaki.
Alt seriler birbirinden bağımsız öncesinde hazırlık yapmaya gerek yok. Hangisi ilgini çekerse onunla başlar duruma göre devam edebilirsin. Kitap listesini ve hoşuma giden bir algoritma ekledim. Bir tane seçersin kafana göre. Bekçi, Tiffany ve Uygarlıklar nispeten daha iyi benim gözümde.
Oklar basım tarihine göre sıralıyor. Hepsini okumayacaksan kronolojik sırayı takip etmeye gerek yok.
Bu kadar konuşunca canım çekti okuyayım bari bir tane.
Çok teşekkür ederim. Listeler çok güzel ve çok detaylı olmuş. Muazzam hizmet eline sağlık.
Kendisiyle aynı gün doğmuş olmanın verdiği mutlulukla birlikte kendisinin yazım dili ve kurgusuna hayran olduğum en iyi fantastik eserdir kendileri. Karakterlerin birer insan olduklarını çok güzel anlatır. İnsan; kusur demektir. Baba ve oğul ilişkileri, her oğulun içinde baba, her babanın içinde bir oğul olduğunu, karakterlerin motivasyonlarını, alt metinlerini, sembolleri çok güzel anlatır. Kuru kuru fantastik edebiyat denilemez. Psikoloji barındırır, bağımlılıktır.
Teşekkürler G.R.R Martin. <3
Yeni geldim sayılır foruma, siteye. Ben de değerlendireyim bakalım.
Şimdi okuduğum tırı vırı kitapları saymazsak adam akıllı beğendiğim üç seri var: Fırtınaışığı Arşivi, Zaman Çarkı, Centilmen Piçler.
ASOİAF ve Brandon Sanderson’un bazı diğer serilerinin de okudum ama benim için bu üçüyle yarışamazlar. Brandon Sanderson’u da çoğunlukla İngilizce okumuş biri olarak dilini zayıf buluyorum, nasıl beceriyorum bilmiyorum ama b2 İngilizcemle adamın orjinal kitaplarını bile yeterli bulmuyorum ama adam yapıyor kurgusunu, okutan da bu. Fırtınaışığı Arşivi bu abinin başat serisidir, öyle ortalık yerde Mistborn övenler de bu seriyi okumadıkları için övüyordur -diye sallıyorum- ama Rhythm of War benim için sınıfta kaldı. Fan teorilerinden görüp “Bu böyle olmasın ya.” dediğim şeyler bir bir oldu. Aradan kaç sene geçti bilmiyorum, belki 4 olmuştur kitap çıkalı. Seriden soğudum sanırım. Bir sonraki kitaba hallenmemek için 5. kitabın ne süreçte olduğunu bile kontrol etmiyorum.
Zaman Çarkı serisi oldukça uzun bir seri ama ben her hafta bir kitap okuyarak bitirmiştim kısa sürede. Seride zilyon tane karakter var, illaki birisini seviyorsun. Büyü sistemi zayıf, ilk kitaplar Yüzüklerin Efendisi’ne çok benziyor. Fırtınaışığı’ndan daha sevimli geliyor şuan bana ama ikisinin de artıları eksileri birbirini götürüp eşitleniyor bir noktada.
Centilmen Piçler’le de geçen yaz tanıştık. Kralkatili Güncesi bitene kadar okumama kararı almıştım ama merak da ediyordum. Benzer bir kitap olarak bu varmış. Aldık, okuduk ama bu yazarımız 10 yıldır 4. kitabı çıkarmamış, akibet yine aynı oldu. Bana göre bu 3 seri içinde en güzeli bu. Ama yok işte 4. kitap yok! Buna benzer seri önerileri varsa açığım. Neyse seriden bahsedeyim. Ana karakterler var, bunlar bir aradalar. ASOİAF veya Fırtınaışığı gibi oradan buradan racon kesen karakterler yok. Bu vatandaşların maceralarını okuyorsunuz. Bir kitabı bitirdikten sonra da diğerini okuma ihtiyacı hissetmiyorsunuz yani hissediyorsunuz ama bu “Şu ne olacak, bu ne olacak?” merakı değil. Yazar kitabın içinde bitiriyor olayları. Yine de kimseye önermem okumasını çünkü 4. kitap…