Okuma Etkinliği - Blindsight (Kör Bakış)

Merhaba arkadaşlar. @HamdemitAbi ile Peter Watts’ın Blindsight (Kör Bakış) isimli kitabını okumaya karar verdik, belki başka katılmak isteyen olur diye de konu açalım dedik. Görece zor bir kitap (hard sci-fi), o yüzden bu tür etkileşimli şekilde okumak kitabın hakkını vermek adına daha iyi olur diye düşündük.

Kitabın çevirisi (Gürer Yayınları) ve baskısı (idefix) var. Türkçesi ile ilgili birkaç olumsuz yorum okudum (çeviri ve redaksiyonla ilgili), konuyla ilgili bilgisi olan varsa ve yazarsa sevinirim. Ayrıca İngilizcesine de yasal olarak şuradan ulaşabilirsiniz.

Kitap nedir ne değildir diye merak eden varsa da şurada @DenaroForbin’in incelemesini okuyabilir.

Herhangi bir süre sınırlaması yok ama bu ay sonuna kadar bitiririz diye tahmin ediyorum. Katılmak isteyenleri bekleriz.

Not: Görebildiğim kadarıyla @M3rett0, @Leingrad ve @Abraxas bu kitabı okumuş. Onlardan yorum ve destek alabilirsek seviniriz.

3 Beğeni

Gördüğüm kadarıyla okuyan ya çok beğeniyor ya da hiç sevmiyor.

1000kitap yorumlarına baktım, Türkçe’den okuyanların hepsi nefret etmiş ama bunda çeviri ne kadar etkili bilemiyorum. O yüzden özellikle Türkçeden okuyanlar çeviri ve redaksiyon ile ilgili yorum yazarsa ben de ona göre dile karar verip okuyacağım.

Peki hiçbirşey anlamadan seven var mı :smiley:? Yoksa ilki olacağım.

Kitap hakkında biraz bilgi toplamak için Youtube’a adını yazdım ve ne göreyim:

Birkaç kafadar VFX’ci Rus kitaba oldukça kaliteli bir fragman çekmişler. Spoiler içermiyor ancak bazıları okuma esnasında hayal güçlerinin etkilenmesini sevmediğinden blur’ladım.

Video beklediğimden iyi çıktı.

Peki hiçbirşey anlamadan seven var mı :smiley:? Yoksa ilki olacağım.

Olabilir, atmosferi de çok güzel sonuçta. :smiley:

Açıklamayı okudum. Vampire kadar iyi gidiyiordu aslında. Şimdi aklımda birkaç soru dönüyor Kitap, ciddi mi yoksa bilimkurgu eleştirisi mi? Ciddiyse “Arrival” tarzında bir konu üzerinden gidiyor, yoksa yakışıklı erkek ve kadınların uzaylılardan savaştığı nefes kesici bir hikaye gibi Hollywoodvari bir tema üzerinden mi gidiyor?

Neyse, incelemeleri bekliyorum ben. Ama yakışıklı vampirler bol dokungaçlı uzaylıların yeşil kanını emcüklüyorsa okurum.

Kitaptaki her şeyin bilimsel ya da psödobilimsel bir açıklaması var. Ben de konusunda vampiri görüp ‘‘ehehe’’ şeklinde başladım ama cezasını çok ağır çekiyorum şu an. Gayet ciddi anlayacağınız.

Aaa ben bu kitaba haber metni yazmışım. Kitabı okudum, bir inceleme yazacaktım ama o sıra yazamadım ve kaldı öyle. Daha iyi yüzlerce bilimkurgu eseri mevcut, okunmasa da olur gözüyle bakıyorum.

Yüzde 10’luk kısmı bitirdim ve kafamın bundan daha fazla karıştığı başka bir kitap var mı bilmiyorum. İngilizcesini okumak cidden zor. Neredeyse hiçbir şey anlamadan ilerliyorum ama o kadar ilginç bir konusu var ki bir şekilde keyifli geçiyor. Yalnız, arada Icarus Array denen aleti araştırırken massive spoiler yedim, o üzdü.

Bu arada kitap çok fazla bilimsel (özellikle astronomi) terim içeriyor. Bu konulara hakim olanlar veya okumadan önce araştıranlar için kitap daha eğlenceli olabilir.

Ben de çok sevdiğim Event Horizon filmine benzer bir kitap araştırırken bu kitabın tavsiye edildiğini görüp okudum fakat hiç beğenmedim. Yazar felsefe mi yapıyor? Daha bilim temelli bir Bilimkugu mu yazıyor? Alegori mi yapıyor? Vampir falan derken fantastik işime mi giriyor? Psikoloji temelinde mi ilerliyor? belli değildi. Yazar tam olarak odak noktasını belirleyemeyip olaya nereden yaklaşacağını kestirememiş hissiyatı uyandırdı bende. O yüzden karışık, dağınık, tadı tuzu belli olmayan bir kitap oldu benim için.

Kitabın ana temaları bilinç ve transhümanizm. Kitaptaki uzaylılara, vampirlere ve akıl hastalarına o gözden bakmak gerek.

Ben @isos81 beyciğimi beklerken %25’te demir attım ancak insanların neden beğenmediklerini bir ölçüde anlıyorum. Birbiriyle alakasız gibi gözüken, uzaylılar, vampirler, AI’ların etkileşimleri doğrultusunda kitabın asıl konusu hafiften ortaya çıkmaya başladı. Fakat yazar müphem bir anlatı takınmış. Bunun temel nedeni kitapta normal diyebileceğimiz hiçbir şeyin olmaması. Ne uzaylılar uzaylı, ne insanlar insan, ne de vamp-. Vampirin bilim-kurgu da ne işi var yahu :smiley:.

Adından da anlaşılacağı gibi (Kör Bakış) karşılaştıkları şeyi tam olarak kavrayamıyorlar ne de ellerindekileri bilgilerin doğruluğunu sorgulayabiliyorlar. Karakterler kadar (belki de daha az) olaya hakim olduğumuzdan için de bulundukları durumun vehametini daha iyi kavrayabiliyoruz (ya da kavrayamıyoruz mu deseydim :roll_eyes:.).

Konuya hakim olamasam da kitaptan zevk alma nedeni bu benim, tabi ilgisini çekmeyen okuyucular için de bir o kadar zevksiz bir deneyim olacaktır Blindsight.

Kitabı düşe kalka, ite kaka bir şekilde bitirdim. Yukarıdaki linktede genel geçer yorumlarımı bulabilirsiniz. Cidden zor bir okuma oldu, yazar (doktorası varmış) sanki ne duyduysa hepsini almış tek bir kitapta toplamış, hiçbir şeyi dışarıda bırakmak istememiş gibiydi. :slight_smile:

Çok fazla info dump vardı, hiçbir açıklama olmadan zilyon tane şey kullanmış. Mesela ilk aklıma gelen AU (astronomic unit) vardı, Dünya ile Güneş arasındaki mesafe imiş, bunu bile araştırmak gerekiyor ve böyle bir sürü şey var.

@HamdemitAbi ile okurken sürekli irtibat halindeydik, ben çok zorlandığımı söyledim o da %25’ten sonra işlerin değiştiğini belirtti ki zaten öyle de oluyor. %25’ten sonra info dump azalıyor ve kitabın ana konusu olan conscious vs. unconscious konusu başlıyor. Özellikle gemilerin sohbetlerini çok sevdim.

Bu arada karakterler de çok orijinal idi. Kendi dünyalarında “outcast” olan karakterlerin kurtarıcı rolüyle bu göreve gönderilmesi gerçekten ilginçti, hani derler ya “manidar” idi. Ben genel olarak karakterlerin iç dünyalarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini sevdim. Sadece Siri’nin flashback’lerine pek ısınamadığımı belirtmek istiyorum.

Birçok olayı anlamadan geçtiğim için Türkçesini sipariş edip tekrar okuyacağım. Çevirisi hakkında olumlu şeyler duymadım ama zaten İngilizceden pek bir şey anlayamadığım için şimdikinden daha iyi konumda olacağımı düşünüyorum. @HamdemitAbi’nin yorumlarını da heyecanla bekliyorum. :slight_smile:

3 Beğeni

Dün akşam itibariyle kitabı bitirdim. Zor olduğuna katılıyorum ama okuyucuyu zorlaması hatta yazarın kendi deyimiyle bu '‘düşünce deneyi’'ne katması beni olumlu yönde etkiledi. Daha önce bahsettiğim müphem tavır okuyucuyu da aynı karakterler gibi neyin ne olduğu konusunda kafa yormaya itti ve kendimce tahminlerde ve çıkarımlarda bulundum, hala da üzerine düşünüyorum.

Bitirdikten sonra şunun farkına vardım: Ne kadar jargonlu bir dili olsa da bilimselliğe alegorik yaklaşmış. Yazar,yine belirttiğiniz gibi, bir deniz biyoloğu ve birikimini Rorschach içindeki Crawlerlar üzerinde görmek mümkün. Jargon nedeniyle geminin dev bir yaşam formu, dünyaya fırlatılan '‘Firefly’'ların ise sperm veya spor gibi gametler oldukları teorisini yürütmüştüm. İkinci yarıda müphem tavır azaldığından ve akılda oluşan sorulara birtakım cevaplar verildiğinden teorim biraz değişti ancak tam çürümüş değil.

Yazar uzaylılarla ilk temasa gayet orijinal yaklaşmış. Kitabın ‘‘olayının’’ bu olduğunu düşünsem de yine ikinci yarıda yazarın bilinç üzerine pek de popüler olmayan düşüncelerini okuduktan sonra taşlar yerine oturdu. Genel olarak sci-fi’de en çok eleştirdiğim nokta karakterlerdir. Bu kitapta da durum aynı, fakat bunun bir nedeni var. Hayatın uçlarındaki karakterlerle pek bağ kuramamamız, Siri’nin pek bir anlam ifade etmeyen flashbackleri… Normal bir kitapta takdir edeceğimiz ‘‘karakteristik özellikler’’ bilincimizin bir parçası değil mi zaten? Fakat Peter Watts, bilincin bir fazlalık hatta bir kusur olduğunu düşünüyor. Uzaylılar, vampirler, cyborglar, AI’lar ne kadar ilgi çekici olsa da ve altı doldurulsa da yazarın ‘‘düşünce deneyinde’’ birer araçlar sadece. Watts da bunun gayet farkında. 5 ana karakterimizin ikisi sadece plot’u ilerletmekte. Siri, James ve Sarasti ise yazarın savunduğu bir başka konu olan '‘Zannedilenin aksine öz farkındalığımız arttığı sürece özgür iradeden yoksunuzdur’'u sembolize ediyor.
Okuduğunuz gibi öz farkındalığı en yüksek olan çoklu kişiliklere sahip James’ti. En azı da tabi ki bilinçten yoksun Sarasti. Kitabın sonunda öğrendik ki tüm olaylar Rorschach ve AI’la vampirin ortak aklı arasındaki bir satranç oyunuydu. Siri oyunu kimin kazandığı, planlarının ne olduğu konusunda kesin bir kanıya varamıyor ve asıl olay olarak düşündüğümüz ‘‘uzaylılarla temas’’ yazarın düşünce deneyine hizmet etmek haricinde önemsizliğe itiliyor. Öz farkındalığı en yüksek olan James ise Rorschach’ın Thesus’un işlevselliğini azaltmak için kullandığı bir piyon sadece.
Gelelim POV karakterimiz Siri’ye. Siri ne James kadar özfarkındalığa sahipti ne de Sarasti’ninki gibi ondan yoksundu. Siri’ninki bir çeşit koruma mekanizmasıydı, Sarasti’nin saldırısından sonra bunu anladı ve kendi tabiriyle tekrar insan oldu.

Kitabın sonunda Siri Dünya’ya ‘‘Uzaylı’’ tehtidini anlatmak üzere dönüşüne başladığında onu pek de bıraktığı gibi bulamıyor. Dünya’da bir çeşit ‘‘soykırım’’ olmuştur. Fakat bu belli bir ırktan ziyade bilince yönelikti anladığım kadarıyla. Uzaylılar, yine bilincimizin ürünü mesajlarımız, radyo dalgalarımız vb. gibi anlamsız sinyalleri virüs olarak algıladıklarından (ya da gördüklerinden mi diyeyim :thinking:?) bizi düşman bellemişlerdi, ve onlarla uyumu sağlamanın yegane yolu da yine bu düşmanlığa yol açan bilinci yok etmekten geçiyordu.

Bundan önce 13 tane bilim-kurgu kitabı okudum. Bunlardan birisi Yıldız Gemisi Askerleri’ydi. Kitabı hiç beğenmemiştim çünkü politik olarak Heinlein’le ters düşüyordum ve bana zıt gelen bir görüşün normalleştirilmesine katlanamamıştım. YGS’yi örnek verdim çünkü Blindsight’a da pek katıldığım söylenemez. Ama bu ekstrem görüşü kitabına sosyolojik, felsefik ve bilimsel temellere oturtarak yedirmesi takdirimi kazandı ve bazı konulara bakış açımı değiştirdi. (Dürüst olayım, Blindsight’tan önce bilinç ve akıl arasındaki farkı dahi bilmiyordum :smiley: .)

Eğer bilim-kurgu’nun amacı insanı etkisi altına alma yoluyla düşündürtmek ise Blindsight bunu '‘klasik sci-fi’'lerden çok daha iyi yaptı benim için. Hatta Dune’un yaktığı Vakıf’ın söndürdüğü bilim-kurgu ateşimi harladı demek daha uygun olur :smiley: . Bunun gibi zor sci-fi’leri de artık radarıma alırım diye düşünüyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim.

2 Beğeni

Yine harika yorumlar. :slight_smile: Şu işi bir beceremedim gitti.

Vakıf bende de hayal kırıklığına yakın bir etki bırakmıştı. Şu anda 3. kitabını okuyorum, diğer ikisinden iyi gidiyor ama kalan kitaplara devam etmem sanırım.

Hocam eğer vaktin varsa Üç Cisim Problemi’ni okur musun? Seveceğini düşünüyorum.

2 Beğeni

Baktım biraz ktaba hocam. Çin’den çıkması çok iligmi çekti. Amazon’dan sample’ını aldım, beğenirsem kitabı da almayı düşünüyorum. Zorlayıp forum etkinliğine yetiştirmeye çalışacağım. Tabi Blindsight kadar zorsa işim yaş :slight_smile: .

1 Beğeni

Blindsight’a göre Üç Cisim Problemi “Alice Harikalar Diyarında” gibi gelir hocam, bir oturuşta bitirirsin. :slight_smile:

Okumadan önce fizikteki 3 cisim problemine bir göz atarsan iyi olur (nedir, ne değildir), daha rahat okursun bence.

1 Beğeni

https://rifters.com/real/Blindsight.htm#Notes

Kitabın bazı kopyalarında olmayan bu notlar kısmına da bakmanızı öneririm. Bilimsel kısımları açıklıyor ve nereden ilham aldığını söylüyor.

2 Beğeni

Kitapta en saçma bulduğun kısım insan suretlerinin istatiksel ölçümde kullanılmasıydı. Yazar da bunu düşünmüş olacak ki notlar kısmında harbiden de böyle bir şeyin kullanıldığını belirtmiş.
Karşınızda Chernoff Yüzleri:

1 Beğeni

Selam @isos81, kitabin Türkcesine yillar önce bir kitapcida göz atmistim. Oldukca kötü bir ceviri, bence hic bulasma. Bana orijinal metin de fikir yogunlugu ve tarz bakimindan zorlu gelmisti; cevirideki özensizlik dolayisiyla cok fazla anlam kaybi yasanacagi asikar.

Kitabi first contact, hard sci-fi, vampirler, uzaylilar, yapay zeka ve benzeri onlarca konuya getirdigi yenilikci fikirler sebebiyle cok begenmistim (ki ödevini yapmis Peter Watts, kitabin sonunda yanlis hatirlamiyorsam yüzün üzerinde kaynak vardi). On kitap cikaracak kadar konu irdelenmis.

Daha kolay okunur bir Peter Watts novellasi istersen Freeze Frame Revolution’u tavsiye ederim.

2 Beğeni