Pazar boşluğunda bir yükleneyim dedim ama 100 sayfa anca okuyabildim Bu hafta ya başka tüm uğraşları bırakıp her boş vakitte kitabı elime almam lazım ya da 2-3 haftada bitiremeyeceğim gibi duruyor, bakalım
.
Sayfa sayısı yazmıyor muydu hocam ya da spoiler etikette değil miydi?
Hangi spoiler’ı yedin? Belki spoiler bile değildir.
Yok spoiler içerisinde gizliydi zaten de açıp göz gezdirmiş bulundum biraz. Haplo’nun genel değerlendirmesi. Sağlam spoiler idi
Aşağısı pis spoiler. Sakın açmayın!!!
Karakter ölümü içerir sakın açmayın.
Kitabı bitirmeden açmayın.
"Whiskeyjack acaba dirilir mi, duiker gibi "
Açmayın demiştim değil mi
Hayda kötü olmuş ya, üzüldüm.
Do not be sorry be better. -Kratos.
90 sayfa okudum sonunda Malazan’da ardığım şeyi bulmuş gibi hissediyorum; kitabın verdiği fantastiklik dozu, karakterlerin iç dünyasına odaklanması çok hoşuma gitti. Ölühane Kapılarında hissettiğim “Neredeyiz ve ne yapıyoruz?” duygusunun gitmesi de sevincimin bir diğer kaynağı.
Fener öldü diyorlar ama sadece fani aleme düştü, bu ermişliğini (ya da tanrılığını) kaybettiği anlamına mı geliyor? Yoksa direkt öldü mü? @nefarrias_bredd
Fani aleme çekildi hocam. Şu an ermişliğinden ya da tanrılığından bir kaybı yok. Ama artık vulnerable bir halde. Başına bir şey gelecek mi, gelirse ne gelecek ilerleyen zamanlarda göreceğiz
Bu savaşta ilk Fenerin kaybedeceğini söyleyen bir söz vardı kitabın ortalarına doğru. Olur da ölmezse falan ıtkovian reise ne olacak acaba merak ediyorum. Yada gümüş kılıçlara
Fanilerde bir tanrı öldürebilirdi…
Hocam, gri kılıçlara gümüş kılıçlar diyerek seriye ihanet etme :)))
Fener ile ilgili kritik bilgi bence, zincirlemede en önemli rolü oynadığı bilgisiydi gibime geliyor.
Hahaha dil sürtüşmesi yaşamışım yok ıtkovian reis şayet fener ölmezse pisi pisine gitmiş olacak, sonra da koskoca ordu la biz bu tanrıyı değiştirdik ama bizimki hâlâ yaşıyormuş yaw falan diyecek, ben onu düşündüm bir an hahaha
Sizin mesajları okumuyorum bitirmiş yitikler Spoiler yemeden şu macerayı bir an önce bitirmek için kastırıyorum her gün
.
550 lere geldim ben de;
Ölü Tohumun Çocukları ve Kovanların gerçekte ne olduğu beni şaşırtan iki güzel özgünlük oldu Hoşuma gittiler baya. Anatomik olarak ölüm ereksiyonu diye bir şey var mı diye bakacam bir boşlukta
Pannion Domin hikayesi beklediğimden daha farklı gelişiyor, tenescorinin yüzbinlerce insanının aç aç ve kendi ölülerini yiyerek o kadar yol tepmesini mantığım almasa da ( lojistik bunu beğenmedi ) yine de gittiği yol güzel, tam olarak Jaghut a bağlanma nasıl olacak bekliyorum. Ama o ara Young Toc u kurban verdik Genç yaşında harcanmasa bari. Oysa ki Lady Envy’nin yanında ne güzel atışıp duruyordunuz be oğlum…
Büyük cephe/savunma savaşları ben. Hem Capustan hem de birleşmiş orduların gelişi keyifle okunuyor şu an. Hırıltıdan da özel bir şeyler bekliyordum ama abinin içindekinin çıkması için duygusal çöküşlerin üst üste gelmesi lazımmış
.
Ölü tohum beni çok etkilemişti, uzun süre etkisinden çıkamadım. Dehşet bir şey.
Beni de etkiledi ama sanki üzerinde çok durulmadı o olayın. İlerleyen zamanlarda çıkar mı acaba. Birde benim kallor un o herkesi öldürüp küllerin üzerinde tahta oturduğu sahne çok etkilemişti
- kitap Capustan’a başladım. Yolun yarısındayım neredeyse.
Bir kaç gözlemde bulunmak istiyorum. Birincisi Fener’in takipçileri hakkında. Şuana kadar Fenerin müridi olan, takip eden, inanan vs kişiler genelde oldukça faydalı ve olaylarda önemli roller oynayan kişiler olarak ortaya çıktı. Bu kitaptaki Gri kılıçlar, 2. kitapta bahriyeliler ve tabi ki Heboric.
Bizim ana grubumuz tarafından tanınmayan Gri kılıçları beğenimi kazandı. Sözleşmelerine sadıklar. Fani Kılıcı, Kalkan Örsü, Destriyan gibi karizmatik unvanlara da sahipler.
Liderleri Brukhalian Hood’un habercisi bir Jaggut’a cevabını kılıç ile verecek kadar cesaretli ve kararlı. Ekipteki en sevdiğim karakter şuan için o. Itkovian için biraz daha süre var diye düşünüyorum. Henüz potansiyelini göremedik sanki.
Geç Toc’un Panion saflarına karışması, Tneskovriler ile birlikte yürümesi, Anaster tarafından subayları arasında katılması ve Kahin’in merakını cezbederek açığa çıkarılması… Oldukça ilginç bölümlerdi ama maalesef başı büyük belada gibi duruyor. Toc’un Leydi Gıpta ekibinden ayrılmasına çok anlam verememiştim. Ama bir yerde onların haberlerini aldığı ve onların yanında hayatta kalamazdım demesi ile hak verdim - birazcık
Leydi Gıpta, Took, Segulehler, kurt ve köpekten oluşan grup şuana kadar kitaptaki en epic grup olarak gözüküyor. 5 kişi ve iki hayvan üzerlerine gönderilen üç orduyu perişan ediyor. Bir nevi süper kahraman ekibi gibi. Önüne geleni kesip parçalayarak ilerleyen Wolverine ve X-Force gibi
Dünyayı kurtaran adam yada yüzlerce bizanslıya dalan Malkoçoğlu - Kara Murat gibi
Seguleh’ler de çok ilgin. Başlarda ısınamamıştım onlara. Kendilerine gönderilen Domin rahiplerini öldürüp Panion’dan üzerlerine bir ordu gönderip kendilerine savaş açmalarını talep ediyorlar. İstedikleri olmayınca da kendileri gidip işi yerinde çözmek istiyorlar. İyi bir rakip görünce hemen meydan okuyup güçlerini test etmek istiyorlar.
Tool’a sırayla en küçük - güçsüzden başlayarak meydan okumaları,
sonrasına teki Gri Kılıçlar’dan 20 askere mal olan bir Kel Avcıyı saniyeler içinde öldürmeleri, bunun sonrasında Tool’un en büyükleri Mok’un yeteneği ve hızına hayret ederek bu sefer onun Mok’a meydan okuması da beğendiğim kısımlardandı.
K’Chain Che’Malle’ler yırtıcı dinozorlara benziyorlar. Onların soyunun tükenmesine ne neden oldu acaba?
Malazan dünyası ve tarihi gerçekten çok büyük ve kapsamlı. İkinci kitapta Wickan’lardaki gibi bu kitapta da Barghast’lar hakkında çok şey öğreniyoruz.
Gerçekten çok güzel bir yolculuk. Henüz bu kitabın yarısındayım ama favorim halen Köpekler Zinciri ile Ölühane Kapıları cildi.
Toc’un Leydi Gıpta ekibinden ayrılmasına çok anlam verememiştim. Ama bir yerde onların haberlerini aldığı ve onların yanında hayatta kalamazdım demesi ile hak verdim - birazcık
Bu beni de çok tatmin etmemişti, önüne geleni doğrayıp biçerek ilerleyen bu grup seni de korurdu bence Toc kardeş
Gri kılıçları bende sevdim, 2. kitaptaki Coltaine ve Wickanlar tarzı bir rol dolduruyorlar bu kitapta ( aynı değil tabi ). Savaş ilerledikçe etkileri ve rolleri de mükemmel oldu.
Muhtemelen okuduğun kısımların biraz ilerisinde bunu detaylandıracak bir yer gelecek ama sayfasını tam hatırlayamadım
Bende bilmiyordum novellaları. Çok güçlü ve garip tipler olduklarını anladım ama onlar biraz yüzeysel kaldılar gibi gelmişti şu ana kadar. Demek sonradan farklı novellalar yazarak derinleştirmişler .
355.sayfaya geldim, birinci kitapta neyi eksik gördüysem yazar onu düzeltmiş. Karakter gelişimleri, hikayenin ilerleyişi, olay örgüsünün kendi içerisindeki karmaşık bağlantıları, karakterlerin seslendirmedikleri düşünceleri, kurgunun yer yer karanlık fanteziye kayan özgün yapısı, yağ gibi akan ama aynı zamanda edebi haz veren dili ve bunun gibi başka özelliklerin mükemmel uyumu bu kitabı “En iyi 10” listem için bir aday haline getiriyor.
Eğer kitap bu tempoda gidip 2. kitaptaki gibi bir kapanış yaparsa net olarak 10/10’dan en sevdiğim kitap olarak şahsi sıralamamda 1. olarak yer bulacak.
Bir de ileride Segulehleri daha sık görecek miyiz?