Merhaba arkadaşlar, Ejderha Mızrağı’na 13 uzun yıl aradan sonra gelen yeni kitap ( ) ile tanışma vaktimiz geldi.
Yaklaşık iki ay öncesinden beri sevgili @Haplo ile okuma etkinliği yapmak istiyorduk. Türkçe çıkmasını beklemek için Gandalf kadar yaşlanmak gerekebileceğinden İngilizce olarak okuyacağız. Ülkemizde bir nesli fantastik kurguyla tanıştıran bu güzide serinin yeni halkasında maceraya davetlisiniz.
Destina Güldikeni -adından da anlaşılacağı gibi- kaderin gözde çocuğu olduğuna inanmaktadır. Ancak babası Mızrak Savaşı’nda öldüğünde, özenle inşa ettiği dünyasının yıkılışını izler. Sadece sevgili babasını değil, ona kalan mirası da kaybeder: aile topraklarını ve kaleyi. Babasını kurtarmak için cesur bir plan yapar - zamanda geriye gidip onun ölümünü önlemek.
İlk önce, en son maceracı kender Tasslehoff Burrfoot’un elinde olduğu bilinen Zaman Yolculuğu Aygıtı’nı ele geçirmesi gerekmekte. Ancak zamanı değiştirmek için başka bir büyülü esere, şimdiye kadar yaratılmış en güçlü ve tehlikeli esere daha ihtiyacı olacak. Destina’nın görevi onu cüce krallığı Thorbardin’den Solace kasabasına ve ötesine götürür ve Zaman Nehri’nin akışını saptırmak, geçmişi ve geleceği sonsuza dek değiştirmekle tehdit eden bir dizi feci olayı harekete geçirir.
Metnin seviyesine dair kitabın ilk bir kaç paragrafı. Tasvirlerle başladığı için ağır gelmesin gözünüze, bu olabilecek en karmaşık metin.
Prologue
Castle Rosethorn was located on a tor overlooking the fertile valley through which ran the Vingaard River. The castle was ancient, dating back to pre-Cataclysm times, modeled after other Solamnic fortresses of the era, although on a more modest scale. But Castle Rosethorn was far different from any other fortress due to the uniqueness of its location and its imaginative design. The castle was considered to possess an almost magical beauty.
Little is known about the architect, for his name was lost to time. Perhaps he had grown weary of drawing up plans for utilitarian fortresses, or perhaps the name “Rosethorn” and the distinctive location on the tor had fired his imagination.
He designed the six sides of its outer defensive curtain wall around the natural jutting stone formations of the tor, putting the contours to both aesthetic and practical use. Each of the six points of the battlements featured bastions that jutted out from the curtain wall, which were dubbed the “thorns.” The keep that blossomed from the thorny walls was the “rose.”
Workmen had spent years delving the moat surrounding the castle out of the solid rock of the tor. The castle could be accessed only by a causeway and drawbridge and prevented sappers from attempting to enter by digging beneath. Those seeking admittance had to pass through two gates to reach the castle and travel along a narrow cobblestone road. The lower gate was guarded by an iron portcullis that permitted entry to the narrow cobblestone road that ran between the cliff face on the right and the interior wall of the curtain wall on the left.
Hocalarım, okuma etkinliğimize katılmayı çok isterdim ancak 2 sebepten ötürü katılamayacağım:
1- En son Yaz Alevi Ejderhaları’nı okuyup bırakmıştım. Ruhlar Savaşı falan yok bende.
2- İngilizce seviyeme güvenemiyorum. Zaman yolculuğu içeren nispeten karışık bir kitap sanırım.
Yine de kitapta varsa Raistlin’e benden selam söyleyin ve dikkat edin Tasslehoff eşyalarınızı “ödünç” almasın. @Haplo ve @Pyrewrath iyi okumalar size.
Kitap Türkçe çıkınca büyük ihtimal Fizban’la yaşıt olurum. Gerçi Yaz Alevi’nde Fizban da gidiyordu ama orasını karıştırmayalım.
Teşekkürler hocam. Ruhlar Savaşı ve Karanlık Havari üçlemeleri bu kitap öncesi mutlaka okunmalı mı emin değilim, onların konusu serinin kalanından biraz bağımsız diye kalmış aklımda.
Raistlin biraz sürpriz olur ama Tas yanımızda olacak ve elbette kenarında adımızın baş harfleri işli mendilleri uzatacak lazım oldukça ya da bir gobboya güzelliğini ailesinin tanrılardan birine sövmesine mi borçlu olduğunu soracak.
İngilizce gereksinimi ile ilgili olarak ilk mesaja kitabın ilk bir kaç paragrafını ekliyorum, karar vermeniz daha kolay olur.
Edit: Gandalf’ı sizden görerek Fizban ile değiştirdim, daha uygun.
Silmarillion / Hobbit / Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden sonra okuduğum ve sahip olduğum ilk fantastik kurgu kitap bu. Korsandı da, hâlâ duruyor. Bende de yeri çok ayrı DL’in, FR ve Gediksavaşları aynı şekilde. Ölüm Kapısı’nı geçen sene 200’lere almadığıma pişmanım, İngilizce okuyacağım bir ara, ama hangi ara o da meçhul.
Ravenloft’tan gerçekten beğendiklerim Kara Gül Şövalyesi ve Kara Gül’ün Hayaleti. Bir kaç tane de var ama elim gitmiyor bir türlü. Ben, Strahd fena değildi ama geçenlerde Azalin’le Savaş’ı okudum, azap gibi geldiydi resmen. Resmini çektim, özellikle oku dediğin varsa söyle şans veririm.
Vallahi ben bu beşini okuyup hepsine bayılmıştım. Azalin’li ve Lord Soth’lu kitapları çok beğendiğimi hatırlıyorum.
Tabii bunlar 15-20 yıl önceki teenager hislerim. O yüzden diyorum ya, o dünyalara geri dönüp şimdiki bakış açımla o güzel hatıralarımı mahvetmek istemiyorum. Geçen sene nostalji yapayım, geri döneyim deyip Baroness of Blood’ı okudum ama pişman oldum.
Bir ara niyetlenip neredeyse tüm kitaplarını bulduydum netten, sonra işte hüsran ile aklımdan uçtu gitti o düşünceler. Nostaljiyle güzel hatırlıyoruz ama ortalama notları da 3.50 falan hep. Ölüler Şehrinin Efendisi’ni bir ara okuyacağım ama.
@Haplo İthaki’nin yaptığı her aklı başında hamleye karşılık 15 de anlam veremediğim hamlesi var, bassalar bir terslik var derdim.
Bu arada başka bir şey fark ettim, benim Sislerin Vampiri kopyamın sırtında Ravenloft logosunun üstünde TSR logosu var.
Sislerin Vampiri’ni okumadıysan oku. Jander Sunstar gibisi de gelmedi bir daha. Strahd’ın RL evrenindeki ilk macerasıydı, hatta ilk RL kitabıydı galiba.
İthaki çok kötü bu aralar bu konularda. Sene başı yapılan gayriresmi booktuber söyleşisinde dedikleri hiçbir şey tutmadı. Mesela Malazan ayı geldi ortalıkta 0 bilgi var. Ekimde çıkar diye şehir efsanesi dönüyor. Ben tamamen Drizzt falan elden çıkarıp, ingilizceye dönmeye başladım. İthaki devri tamamen kapandı benim için. Sadece 70’ini birden aldığım için Bilimkurgu Klasikleri devam ederim. Okuyucu kaybetmek böyle bir şey.
Kıskandım, hey gidi TSR. Bendeki Şubat 2004 1. baskı diyor, baktım diğer Ankira kitaplarımda da yok TSR logosu. Ok onu sıkıştırıyım bir araya, hatırlayamadım okudum mu.
@Haplo Çok beğendiğim bir şey basmazlarsa almamaya başlamıştım bayağıdır, yeni fiyat politikalarıyla zaten alamıyorum, kafam rahat. Yaşasın
Şeytan diyor fuarda irbisi sıkıştır utanmıyonuz mu diye.
Bu sene dedikleri 3 seri hiç gelmedi. Amber Yıllıkları / Ejderha Mızrağı / Drizzt. Tamamen bıraktım bu yüzden. Seneye iflas bekliyorum zaten yüzde 90’ından.
Serilerin iflası, değil mi? Cıpen klasikleri yeni lambo aldırmak üzere patronlarına. Denedik ama olmadı diyecekler, Kışgörmez dahil tamamlarlar gerisine de ellemezler bence. Ejderha Mızrağı da retcon yediyse zaten ara kitapları basmama bahaneleri de hazır. Amber zaten biz susalım diye basarız dedikleri bir seri, o da gelmez haklısın.
@Abraxas Bende de Boğaç abi var. Ankira & Arka Bahçe ilginçmiş, bilgim yoktu hiç.
WotC 2000 yılından itibaren TSR markasını salmış, kullanmamış bi daha. Sahafta falan görürsem el atıyım.
Teşekkür ederim dostum. Eskisi gibi zorlamıyorum ama hiç, elime geçmezse ing okuyup geçiyorum. Çok kitap ve az zaman paradoksuna yakalandım, hepsini okumak istiyorum ama sahip olma dürtüsü azalıyor.
Ravenloft ların en iyileri Strath ve Azalinliler ya, Lord Soth’lu olanlardan daha iyidirler ( onları da severim ). Sislerin Vampiri/ Ben Strath/ Azalinle savaş/ ölüler şehrinin efendisi bunları okumak lazım ama bunları okumaya uygun bir sıra da var şu an hatırlayamadım. Ölülerin kralı var bir de galiba. Bunların 1-2 tanesi sadece azalinli olan kitaplar ama azalin işe önce straht lı kitapta tanışıp sonra onları okuyunca daha iyi oluyor olması lazım.
Üstüne de Zaman Çarkı geliyor, sonra gençlik bitiyor zaten