Okuma Etkinliği : Elçilik Kenti - China Mieville

Merhaba arkadaşlar,

28 Haziran - 12 Temmuz tarihleri arasında @kivoethe le birlikte China Mieville’in ** Elçilik Kenti** isimli kitabını okuyacağız. China Mieville bol ödüllü bir yazar ve Elçilik Kenti’de seri olmayan bir kitap, o yüzden merak edenler kulübümüze katılabilir.

Süremiz 28 Haziran- 12 Temmuz arasıdır. Temin için de yeterli süre var görünüyor. Herkesi bekleriz :slight_smile:

Not: Kitap şu an D&R 'da %47 indirim ile 15.90 Lira. 400 sayfanın üzerinde bir modern bilimkurgu kitabı için oldukça makul bir ücret sayılır. Elinizde kitap yoksa 5B10A09T kodunu kullanarak kargo ücreti ödemeden kitabı satın alabilir ve etkinliğe katılabilirsiniz. :slight_smile:

3 Beğeni

Ne zamandır okumak istediğim bir yazardı. Okuma etkinliği ile deneyelim o halde. :slight_smile:

@murgul kitabın yeni baskısı D&R’da yok sanırım.

1 Beğeni

Muhtemelen DR’deki yeni baskı, kapağı değiştirmeyi unutmuşlardır. Baskısı bittikten uzun zaman sonra yeni baskı yapıldı diye hatırlıyorum. Ben sipariş verdim, kitap gelince söylerim yeni baskı mı yoksa eski baskı mı geldiğini :slight_smile:

1 Beğeni

O zaman ben de aldım. :slight_smile: Eski baskı çıkarsa da okuyacağız artık.

@mit İhsan Bey eski sorunlu çeviriyi çok emek harcayarak düzeltti. Bence yeni baskıyı almalısınız. Ben e-posta attım hangi baskı diye, bakalım D&R ne diyecek?

@SJack @murgul

D&R bunu dedi:

Sayın Müşterimiz,

Online sitemizde mevcut olan ve görüntülenen ürünler tarafınıza sevk edilmektedir. Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Sevgiler ,

D&R Müşteri Deneyimi Ekibi

3 Beğeni

@SJack @periyodiknesriyat

Kitap bugün geldi. Dediğim gibi sitedeki kapak görselini değiştirmemişler, yeni baskı kitap geldi.

4 Beğeni

Güle güle okuyun. :slightly_smiling_face:

Ben eski baskı olasılığını göz ardı edemeyip BKM’den sipariş verdim. Keşke azıcık daha kumarbaz ruhlu olsaymışım. İlk BKM siparişim bakalım nasıl olacak.Rıhtım ahalisinde çok da iyi duygular uyandırmayan bir site anladığım kadarıyla. Göreceğiz. :grimacing:

2 Beğeni

Teşekkürler :slight_smile:
Ben BKM kullanmıyorum ama sorunsuz kullananlar ve sorun yaşayanlar da var, umarım siz sorun yaşamayanlardan olursunuz. :slight_smile:

2 Beğeni

Bazı kişisel sorunlarımdan dolayı etkinliğe katılamayacağım. Olur da bir gün okursam, konuya mutlaka kitap ile ilgili görüşlerimi yazarım.

1 Beğeni

Arkadaşlar selam, okumaya başladınız mı?

Ben başladım fakat beklediğimden çok daha zor kitabı okumak. Sizler de zorlanıyor musunuz yoksa sorun bende mi? :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

İlk 75 sayfayı okudum, okumaya devam edeceğim. Hikayeye girmekten zorlandım çünkü henüz bir hikaye yok gibi görünüyor.

Özellikle ilk 50 sayfada yazarın dil tercihi okuru zorluyor. Konu aşırı karışık değil ama yazarın anlatım şekli tercihi biraz dolambaçlı.

Şu an için rafine bir eser olmadığını söyleyebilirim, bakalım hikayenin gitgide açılacağını düşünüyorum.

1 Beğeni

Hahaha maalesef katılıyorum. Genel olarak yorumlara baktım, kitabın temposu gittikçe artıyormuş. Hadi bakalım.

Aslında konu değil de evren karışık. Yazar da bizi evrenin içine fırlatmış, terimlere boğuyor. O yüzden başlarda bu kadar zorlanıyoruz diye düşünüyorum. Biraz ilerledikten sonra ve yazar artık evreni değil de olayları anlatmaya başladığı zaman daha akıcı bir hal alacağını umalım. :grinning:

Nasıl gidiyor arkadaşlar? Kitapla biraz barışabildik mi? :slightly_smiling_face:

Ben ortalarındayım. Yazar 3. bölüm ile beraber artık olay odaklı devam ediyor. Geçmiş-şimdi karmaşası sonunda yavaş yavaş sona eriyor, içiniz rahat olsun. Şu tempo ile devam ederse, gayet keyifli bir okuma olacak gibi. Sayfa 140 civarlarına kadar sabredin yeter. :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

200 . sayfaya geldim ben de. Kitap gitgide açılıyor, umarım böyle devam eder. Şu an polisiye unsurlar devreye girdi. Daha anlaşılabilir olmaya başladı kitap ancak yazarın neredeyse hiçbir şeyi tasvir etmemesi okurken sahnelerin zihnimde canlanmasını zorlaştırıyor.

Ev sahipleri, şehirler, binalar, coğrafya, kişiler vb. neredeyse hiçbir tasvir yok şimdiye kadar. Terimler de neredeyse hiç açıklanmıyor.

1 Beğeni

İki yüzlerden sonra kitap bence de acayip bir tempo kazandı. Çok keyifli gidiyor. Hikayeye, atmosfere, karakterlere ve ırklara ısındık, vites arttıkça artıyor.

Ama iki yüze gelene kadar da göbeğimiz çatladı. Sıkıcı, kopuk, takibi zor bilgi bombardımanı ile boğuştuk. Değdi mi? Değdi bence. Ama yine de başlangıcı için fena puan kıracağım. :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

Arkadaşlar selam. Şaka maka ben maalesef kitabı yetiştiremedim. Bahsettiğim okuma zorlukları hızımı çok kesti. Sanırım etkinlik süresi 15 gün değil de 1 ay olsa daha isabetli olurmuş :grin:.

Kitabı bitirir bitirmez yorumlarımı mutlaka yazacağım.

2 Beğeni

Birkaç gün gecikmeli olarak yorumlarımla sizinleyim. Sanırım etkinliğe katılan herkes aynı durumda. :slightly_smiling_face:

Öncelikle, puanımı yazarak başlayayım madem. 6/10 diyorum ben. Muhteşem bir konu, kötü anlatım ve altı boş karakterlerle anlatılmış. Etkinlik olmasa, kitabı yarıda bırakacaktım neredeyse. Fakat bazı yerlerde ağzım açık okudum, o da ayrı.

Şimdi efendim, bu kitabın yukarılarda da bahsini geçirdiğimiz üzere, çok çok zor bir başlangıcı var. İlk 150 sayfada anlatım o kadar karışık, anlamsız ve kopuk ki; kafada her şey karman çorman oluyor. Üstelik bu kısımlar o kadar sarmıyor ki anlatamam. Avice bir geçmişte, bir gelecekte, bir şimdiki zamanda; ne olduğunu bilmediğimiz bir dünyaya ve sisteme dair garip garip ipuçları veriyor. Karmaşa içinde boğuluyor insan. İşte bu korkutucu eşiği aşmak çok zor. Peki diyelim sabrettiniz ve 200’lere dayandınız. O zaman sizi ne bekliyor?

Harika bir dünya, çok ilginç olgular, bambaşka fakat oldukça somut bir ırk, Arrival klasmanında bir dil kurgusu, akıcı bir anlatım. Kitap açıldıkça, insanların arka arkaya yaptığı hatalarla gittikçe sürükleyici bir hale geliyor ve sonunda kaliteli bir kitap okuduğunuzu hissettiriyor. Kurgu tek yönlü bir hale geliyor ve Elçilik Kenti’nde neler olduğunu merakla okutuyor. Sonlara doğru yine bir tempo kaybı olsa da, genel olarak beni memnun ettiğini söyleyebilirim.

Fakat çok temel eleştirilerim de var. Örneğin bana kalırsa, Avice dışındaki tüm karakterler çok yüzeysel ve betimlemeden uzak bir şekilde anlatılmış. Elçiler dahil, hiçbir karakteri bir türlü benimseyemedim. Bunun büyük bir eksi olduğu kanaatindeyim. Çünkü orta uzunlukta yazılmış yoğun bir bilim kurgu eserinde, karakterlere bağlanmamız gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde, belgesel izler gibi oluyoruz.

Bir diğer temel eleştirim ise, genel olarak çevre ve Ariekalıların betimlemelerindeki zayıflıktan yana olacak. Ne insanların ne de Ariekalıların betimlemeleri yeterli seviyede değil. Yaşayan bir şehirden bahsediyoruz, binalar nefes alıyor, duvarlar büyüyor, silahlar ağzını açıyor. Ama bununla ilgili neredeyse hiçbir betimleme yok. Yalın bir halde kafamızda canlanması bekleniyor. Aynı şey Ariekalılar için de geçerli. Bazen renkleri, kanatları ve gözleri betimlense de, genel olarak kafamda kitabın kapağındakinden başka bir canlanma ne yazık ki olmadı. Hatta insan karakterler dahi betimlenmiyor. Abartmıyorum, dört yüz küsür sayfa boyunca yolculuğuna eşlik ettiğimiz Avice’in dış görünüşüne dair en ufak bir ipucu yok.

İşte burada, bunu eksi olarak yazmak doğru değilmiş gibi geliyor, çünkü sanırım yazarın tarzı bu. Ana karakteri bile betimlemediğine göre, zannedersem kasten betimleme yapmaktan kaçınmış. Ama iyi mi yapmış, orası tartışılır. Bana göre değil deyip geçiyorum.

Özetle, harika bir konu ve güzel bir kurgu; dağınık ve takibi zor bir anlatımla heba edilmiş gibi geldi bana. Yer yer kitabı bırakacak gibi oldum, yer yer ise elimden bırakamadım. Yukarıda bahsettiğim sabır eşiğini aşmaya bakıyor her şey. :grinning: Ama her ne olursa olsun, kitap beklentimin altında kaldı maalesef.

Yine de China ile tanışmak güzeldi. İnanılmaz bir hayal gücü var. Bir daha okur muyum bilmiyorum ama yine de kendisini kötü anmayacağım. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Kitabı bugün bitirdim ben de. Normalde de yavaş okuyan birisiyim ancak bu kitabı okumak ekstra yavaş oldu. Hatta yer yer sıkıcı ve yorucu. Okurundan ciddi anlamda sabır isteyen bir kitap. Eğer bir kitap seçeyim haftasonum şenlensin diye düşünüyor ve film tadında sürükleyici bir okuma hedefliyorsanız bu kitaba bulaşmayın, aradığınızı bulamayacaksınız.

İlk 200 sayfa ciddi anlamda sıkıcı, anlaşılması zor, yorucu. Sonrasında hikaye biraz açılıyor ancak kapalı anlatım devam ediyor. @kivoethe 'eninde dediği gibi kitapta neredeyse hiçbir şeyin tasviri yapılmıyor. İnsanların fiziksel özelliklerinden, coğrafyaya, şehrin mimarisine kadar tasvir neredeyse hiç yok. Özellikle farklı bir gezegende geçen bir spekülatif kurgu için coğrafyanın neredeyse hiç kullanılmaması büyük bir eksiklik. Bence bu yazarın edebi yönden zayıflığının bir göstergesi(veya bilinçli olarak kullanmamış sırf farklı olmak için), neredeyse tüm önemli yazarlar coğrafyayı hikayelerinin merkezine koyarlar.

Evet orijinal ve ilgi çekici bir dünya ile karşı karşıyayız. Half-life belgeselindekine benzer biyo donanımlar. Canlı binalar, canlı silahlar vs.

Bence de Arrival seviyesinde dil üzerine güzel bir konu var ancak bu konu nasıl işleniyor? Çok kötü bence.

Yazar fazlasıyla hayal gücüne aşık olmuş ve birçok edebi unsuru önemsememiş bence. Bunu bilinçli olarak “farklı” olmak için yaptığını düşünüyorum. Metini okuması zor hale getiren yazarın tercihleri kesinlikle.

Miéville’i bir aşçı olarak düşünürsek evet çok farklı yemekler yapıyor ancak lezzet konusunda başarılı mı? Bence değil. Hem lezzetli değil hem de doyurucu değil. Konu ve yaratıcılık olarak üst düzey olmasına rağmen bunu işleyişi vasatı aşamıyor.

Üstelik metin rafine olmaktan son derece uzak. Kesinlikle 415 sayfayı hak eden bir anlatı değil, yazar eğer metni rafine hale getirip 200-250 sayfa ve anlaşılması, okuması daha kolay ve keyifli bir metin sunsaydı çok daha başarılı olurdu bence.

Yazarın edebi yönünü yetersiz buldum.

Klasik alışılmış ve popüler bilimkurgu anlatılarından sıkılanlar deneyebilir ancak beklentiyi düşük tutmakta fayda var derim. Farklı olanın her zaman daha kaliteli olmadığını bir kez daha gösteren bir kitap oldu benim için.

5/10

China Mieville’in tüm kitapları kitaplığında olmasına rağmen bu zamana kadar sadece Kral Fare ile Şehir ve Şehir kitaplarını okumuştum. Yazarın kapalı bir anlatımı var ve kitapların atmosferini benimsemek okur için bazen yorucu olabiliyor olsa da her iki kitabı tuhaf fantastik kurgu okurlarına tavsiye ederim.

Elçilik Kenti ise kimi okuyucuya ve eleştirmene göre yazarın başyapıtı sayılmasına rağmen başlayıp başlayıp yarım bıraktığım bir eserdi ve yazarın diğer kitaplarına devam etmeme engel oluyordu. Etkinlik sayesinde bu engeli aşmış oldum.

Kitabın sadece eski baskısına sahibim @mit çeviride ne kadar düzeltme yapmış bilemiyorum.
Kapalı anlatım için diğer kitaplarına göre çok fazla öğe var kitapta. Keşke yazar üslubundan vazgeçmeden konuyu biraz daha detaylandırarak anlatımı güçlendirseydi.
Bağlamsız bir bilgi paylaşıyor yazar ve biz anca 40 sayfa sonra öğrendiğimiz başka bir bilgi ile ilintilendirebilirsek bizim için anlam kazanıyor.
Okuyucu için yorucu bir kitap. Yeni baskısını da bir kaç yıl sonra okumayı düşünüyorum.

Yani… Biraz geç bir cevap olacak ama (1 yıl kadar :sweat_smile: ) kitapta ÇOK değişiklik yaptım. Eski baskısını okursanız yazarın anlattıklarının yarısının yarısını anlamamanız ve çok sıkılmanız fevkalade büyük bir olasılık. Bir-iki örnek:

Eski çeviri: Elçilik Kenti’nde hepimizin en sevdiklerimiz, daha çok korktuklarımız, görevli oldukları haftalarda keyif duyduklarımız ve duymadıklarımız, rahatlamak için gittiklerimiz, tavsiye için gittiklerimiz, hırsızlık yaptıklarımız, vesaire vardı.

Yeni çeviri: Elçilik Kenti’nde hepimizin çok sevdiği veya sevmediği, görevli oldukları haftalarda sevinip üzüldüğümüz, tavsiyelerini alıp rahatlamak için yanlarına gittiğimiz ya da eşyalarını çaldığımız ebeveynlerimiz vardı.

Eski: Bir keresinde çaylak bir dalgıçla karşılaşmıştım; “dünya yılları” olarak adlandırdığı bir hesabı ölçü alan, kendinden nefret eden bir durgun denizden geliyordu, gülünç budala. Ona içinde yaşadığı takvim içerisinde bu yere gidip gitmediğini sordum. Tabii onun nerede olduğu konusunda benden daha fazla bir fikri yoktu.

Yeni: Bir keresinde çaylak bir dalgıçla karşılaşmıştım; zavallı budala, “dünya yılları” olarak adlandırdıkları bir hesabı ölçü alan ve kendilerinden nefret eden bir taşra bölgesinden geliyordu. Ona kullandığı bu takvimin ortaya çıktığı yere hiç gidip gitmediğini sormuştum. Tıpkı benim gibi, nerede olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu elbette.

Eski: İmmerin sınırları bizim yaşadığımız bu uzayın, manchmalin boyutlarıyla örtüşmez. Yapabileceğimiz en iyi şey immerin altı ya da üstü kapladığını, içeriyi doldurduğunu, bir temel olduğunu, gerçekliğimizin bir söz olduğunu, bir dil olduğunu vesaire söylemektir.

Yeni: İmmer’in sınırları bizim yaşadığımız uzayın, yani Manchmal’in boyutlarıyla örtüşmez. Yapabileceğimiz en iyi şey bizim gerçekliğimizin bir söz, İmmer’in ise onun altını, üstünü veya içini dolduran bir temel, bir lisan olduğunu falan söylemektir.

Eski: Uzun zaman önce çocukların versiyonunu görmüştüm

Yeni: Uzun zaman önce çocuklar için basılmış bir nüshasını görmüştüm.

Eski: Lisans Partisi’nde buna isim kondu: Yalanlar ve Duyu üzerine bir cinas denildi bana. “Duyu”nun neyi ifade ettiğini hiç anlamadım.

Yeni: Buna Yalanlayış Partisi adı verildi. Yalan ve Anlayış sözcüklerinden türetilen bir kelime oyunu olduğunu söylediler bana. Ama “anlayış” ile ne kastedildiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Benden bağımsız, ben düzelttim diye demiyorum, imkânınız varsa mutlaka yeni çevirisini okuyun.

9 Beğeni