Okuma Etkinliği - Hyperion (Spoiler İçerir)

Ben bu konuda şöyle düşünmeye başladım. (Madem spoiler’a alıyoruz modaya uyalım).

TeknoÇekirdek Nihai Bilinç’i yaratmayı başardı. Her kitapta olduğu gibi bunda da diktatörlüğe karşı çıkan, ağ dışında kalan ve azınlık olan insanlar var. Bunlar bir şekilde zamana hükmetmeyi öğrenerek Shrike’ı oluşturdu (veya buldu) ve Shrike de geçmişe giderek TeknoÇekirdek’in yok oluşunu hazırlamaya çalışıyor. Shrike aslında kötücül görünse de yaptığı her şeyin bir sebebi var.

Kitap bitti, artık teoriyi duyabiliriz. :slight_smile:

3 Beğeni

Hazır yeni katılanlarımız da var, bundan sonra yazdıklarımı şu şekilde yazacağım.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SPOILER İÇERİR.

Sol Weintraub’un kendi kendine tanrı ile hesaplaştığı iç konuşmalarını hatırlıyor musunuz? O konuşmalar Shrike ile olan konuşmaları olabilir mi? Ben yeni farkediyorum böyle bir ayrıntıyı.

3 Beğeni

Ve ilk bölüm bitti, Dure ile Hoyt’un hikayesi dehşet verici şekilde bağlandı. Sonlarında Clive Barker’ın Cehennemlik Yürek’ini okuyormuş gibi hissettim. Filmi seyredenler hatırlar; “Jesus wept” diye bir replik vardı, aynı hissi yaşadım. Bu bölümü tekrar okursam Testament- Disciples Of The Watch dinleyerek okuyacağım.
Bakalım diğer hikayelerde neler olacak?

4 Beğeni

İlk bölümü sevmene sevindim. Genel kanı ilk bölümün en zayıf olduğu yönünde. Yani genel anlamda zayıf değil de, tüm bölümler içinde en zayıfı. Daha iyi şeyler seni bekliyor diyebiliriz sanırım. :slight_smile:

4 Beğeni

Hatırlıyorum ama içeriği uçtu gitti. :slight_smile: Ama düşününce gayet mümkün. Tabi bunu spoiler olmadan bilmek mümkün değil, öyleyse bile anca sonraki kitaplarda çıkar ortaya.

3 Beğeni

Sormadan edemeyeceğim. Bazı serilerde bazı isimlerin telaffuzu yazara göre değişebiliyor. Örneğin Kvothe’ın farklı bir okunuşu vardı acaba Hyperion isminde de farklı bir okunuş var mı? Ben şu ana kadar “Hayperyın” diye okudum. Bu ismin farklı bir telaffuzu var mı yoksa öyle dümdüz okunuyor mu?

3 Beğeni

Ben öyle okuyorum. İsim İngiliz şair John Keats’in eserinin ismi. O yüzden o telafuzla okunuyordur diye düşündüm.

3 Beğeni

hayperiyın

3 Beğeni

Hyperion Spoiler.
Evet sonunda kitabı okumayı bitirdim. Henüz serinin ilk kitabını okudum ama sanırım okuduğum bilimkurgu kitapları arasında en çok zevk aldığım serilerden bir tanesi olacak. Hatta ilk 5 e bile girebilir. Kitabın bir çok noktasında farklı eserden parçalar gördüm. Ya da beynim bana o eserleri hatırlattı siz nasıl yorumlarınız bilemem. Yanlış anlaşılmasın bunu kitabı kötülemek için söylemiyorum aksine size de öyle bir duygu yaşattı mı diye merak ettiğimden yazıyorum. Dediğim gibi inceleme yapma konusunda çok iyi değilim ama bu eserin bir şaheser veya şahesere yakın bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu arada Pegasus yayınlarına, YaprakOnur hanımefendiye ve Everfer beyefendiye bu eseri bize dilimize kazandırdıkları için teşekkür ediyorum.
Not: Hayperiyın iyiymiş.

3 Beğeni

Evet benzer şeyleri düşünüyoruz hatta yukarıda konuşmuştuk. Yukarıdaki yorumları okumadınız mı?

2 Beğeni

Genel olarak yorumları toparlamak adına yazdım. Ve belki başka bir başlıkta da paylaşabilirim diye genel yazdım. Yorumları okudum hatta bir çok detayın oturmasına o yorumlara borçluyum. Aklıma gelmeyen veya atladığım bir çok şeyi bu yazılarda keşfettim. Bu arada böyle bir etkinlik başlattığınız için size de teşekkür ediyorum.

1 Beğeni

Hah sevindim, ben de spoiler korkusu ile bakmadınız sandım.

Est, önemli olan süreci birlikte geçirmek. Yoksa herkes zaten ne okuyorsunuz konusuna da yazabilir. :slight_smile:

2 Beğeni

Örneğin 3. bölümde ufacık bir Mezbaha 5 göndermesi var. İlk olarak Hyperion’u okuduğum için fark etmemiştim ama geçenlerde goodreads sayfasında gezerken denk geldim.

“In the beginning was the Word. Then came the fucking word processor. Then came the thought processor. Then came the death of literature. And so it goes.

Mezbaha 5’de her ölümün ardından yazarın “so it goes” demesi kitabın en meşhur detaylarından biri. 3. bölümün ilk paragrafında da Martin Silenus edebiyat öldü dedikten sonra aynı kalıbı kullanıyor.

5 Beğeni

Aa ben de Türkçe karşılaşınca dikkatimden kaçmış.

2 Beğeni

İlk bölümü Yunan mitolojisi, eski ve yeni ahitle ilgili pek çok referans içeriyor. Gözüme çarpan bazıları:

  • Hyperion, Yunan mitolojisinde Gaia’nın oğlu olan bir Titan. Malumunuz Gaia aynı zamanda dünyamızı temsil ediyor. Romanda dünya yok olmuş ve Gaspçılar Hyperion gezegenine saldırmaya hazırlanıyorlar. Yunan mitolojisinde de Yunan tanrıları , Titanları devirerek yönetime geçiyorlardı, ki burada sanırım Gaspçılar yeni tanrılar ya da onların ulakları oluyor.
    Keats’in Hyperion’un düşüşünde bu olaylar anlatılıyor (okumadım) , bu sebeple Hyperion’da Keats kenti var (bir gönderme).

  • Bikuralıların aslında ilk düşen gemideki yolcular olduğunu düşünüyorum. Bu yolcuların dışlanmış seyyahlar oldukları ve Habil - Kabil hikayesindeki Kabil ile örtüştükleri aklıma geldi. Kabil; kardeşi Habil , Adem ile Havva’nın ilk çocukları olup, tanrıya sundukları adaklarda tanrının Kabil’in meyve ve sebze adağı yerine Habil’in adağını seçmesi ile Kabil kıskançlık nedeniyle Habil’i farklı rivayetlere göre taş ya da kemikle öldürüyor. Böylece aileden dışlanıp , yalnız başına dünyada dolanmaya başlıyor, tanrı da ceza olarak (kimi kaynağa göre yüzüne) işaret bırakıp, lanetin herkesin tarafından görülmesi için neredeyse ölümsüz olmasına neden oluyor.

Bikuralıların hikayesini incelediğimizde de olaylar benzer şekilde oluşuyor; Bikuralılar çiftçi ya da toplayıcı, kesinlikle avcı değiller. Yere düşen ölmüş hayvanları çiğ yiyorlar ve neredeyse pişirmek için hiç ateş kullanmıyorlar, tıpkı Kabil gibi. Ayrıca vücutlarında taşıdıkları haç ölmelerine engel oluyor ve bir lanet gibi , hatta Kabil’in işareti gibi bir lanet olarak üstlerinde taşıyorlar. Zaten Peder Dure’nin o haçı çıkarmak istemesinin de nedenlerinden biri bu.
Kanı yere dökme ve taşla öldürme ise Kabil’in Habil’i öldürme şekline atıf.

Neden elli ve yirmiler olduğunu konusunda gelecek olursak, Roma rakamı ile yazılışı LXX , kısaca 50 ve 10-10 ama elli ve yirmi olarak da okunabilir. İsa ve havarilerinin de sayısı 12 yani XII yani on ve iki :slight_smile:
Sanırım yazar 12 yazarak gözümüze sokmak istememiş, x5 olsun demiş :smiley:

Eyyorlamam bu kadar…

8 Beğeni

Güzel yakalamışsınız.

Nüfusları üç yirmilik ve bir onluk olarak yazılmış. Bu da İncil’de Psalms 90:10’da geçen bir sözden geliyor. “Ömrümüz üç yirmilik ve bir onluk.”, yani yetmiş yıl.

6 Beğeni

Kitabı ay bitmeden sonunda bitirebildim. Bazı rahatsızlıklatım nedeniyle kitap okumam resmen eziyete dönüşüyor. O nedenle böyle güzel bir kitabı daha da erken bitirebileceğimi söylemem gerek.

Baştan sona kadar tüm mesajları okudum. Üzerinde düşünebileceğimiz ve teori üstüne teori üretebileceğimiz bir kitaptı Hyperion. Özet olarak bir şey aktarmaya ihtiyaç duymuyorum. Gereken ne varsa yazılmış.

Hyperion ne kadar seri olursa olsun bir öykü derlemesi olarak da düşünebilir. Seri gecikse bile akıllarda harika bir kitap olarak yer edecek.

Yapayzeka, Shrike ve Hakimiyet üçgeni arasında gelişen olaylar ve içlerindeki yüzlerce unsurlarıya müthiş bir eser ortaya çıkarmış Simmons. Karakterlerin kendine has anlatımlarının da altından başarıyla kalkmış yazar. Öykülerin hepsi birbirinden güzeldi. Öyküleri okurken de Dan’in birçok eserden etkilendiğini görüyoruz. En beğendiğim öykü Rachel’in öyküsüydü. Dedektifimizin öyküsünde ise Asimov tadı aldım. Şövalyemizin öyküsü ikinci kitapta gibi duruyor. 7 öyküden biri kaybolunca en merak edilen dr onun öyküsü olur doğal olarak.

Kısacası ikinci kitabı merak ediyorum. Kitaba puanım 9.

8 Beğeni

'‘Shirek’'e çok güldüm. :joy:

3 Beğeni

Sen hangi kitabı okudun acaba? :thinking::grinning:

3 Beğeni

Hep Shirek diye okuduğum için öyle yazdım. :joy:

@isos81 eşek de yok muydu ya kitapta?

4 Beğeni