Okuma Etkinliği - Ölühane Kapıları (Malazan #2) - Steven Erikson

Kvothe bunu beğendi. :face_with_hand_over_mouth: Gümüş mızıkan da var mı? :stuck_out_tongue_winking_eye:
Şundan bahsediyorum.

1 Beğeni

Vaay çok havalıymış bu, en yakın zamanda ediniyorum kendime. :smile:

1 Beğeni

Küçük bir servet istiyorlar. :roll_eyes:

1 Beğeni

Öğrenci bütçem ve ben bakakaldık sadece. :joy:

1 Beğeni

Muhtemelen basit bir soru olacak ama kafamda tam olarak netleştirmek adına sorayım, dosii ve gral tam olarak ne oluyor? Yani sadece yaşadıkları yerlerden ötürü ünvan mı yoksa ekstra bir durum var mı?

1 Beğeni

Dosii, Dosin Pali halkından olanlara deniyor. Yunanistan - Yunan gibi.

Gral da Yedi Şehir’de kabile hayatı yaşayan bir halk. Elemanlardan birisi Fiddler’dı galiba onlardan birisi gibi kılık değiştiriyor mesela.

3 Beğeni

Teşekkür ederim gralll :stuck_out_tongue: (yalan yok başta yöresel çeviri sanmıştım :sweat_smile:), bu şekilde düşünmüştüm ben de ama acaba başka bir durum vardı da ben mi atladım diye sorayım dedim. :blush:

3 Beğeni

Kitabın son kısmındaki sözlüğün başında kabilelerin isimleri yazıyor. Ben başlamadan önce hem karakter listesini hem de sözlüğü inceledim aşinalık kazanmak için. O yüzden okurken özel isimler biraz daha anlaşılır geliyor bana. Siz de deneyebilirsiniz belki. Tabii onca yabancı kelimeyi hatırlamak mümkün olmadığı için arada yine açıp bakma ihtiyacı duyuyorum ben. :slight_smile:
Bu arada sanırım listede Dosii yazmıyordu, bunun yerine mekan isimleri bölümünde Dosin Pali var. Onu görünce anlarız diye düşünmüşler herhalde. :sweat_smile:

2 Beğeni

Teşekkür ederim. :blush: Ben de oraları okudum ve de çok yararlı olduğuna katılıyorum ama gral’ı ve dosii’yi göremedim sanki orada. Aslında dediğim gibi anladım ne olduklarını, okurken anlaşılıyor ama acaba başka bir durum var mı, bir şey kaçırıyor muyuz diye sordum. :blush:

1 Beğeni

Bende wickanlarda aynı duruma düştüm, biraz üstte sordum :smiley: Farklı farklı bir sürü isim/terim artık neyse gibi şeyler kullanıyor Ericson ama açıklamadan devam edince insan ister istemez bu farklı bir şey olabilir mi diye düşünüyor :smiley: .

Benim de ilk okumada en zorlandığım şey bu olmuştu. Acaba ben mi anlamadım yoksa henüz anlatılmadı mı ikilimi sürekli aklımın bir köşesinde kalıyordu. Her konu sonrası Tor özetini okuyunca bu problemim de geride kaldı. :slight_smile:

Erikson. :slight_smile:

1 Beğeni

Birinci kitap kısmını bitirdim ben, 2. kitap kısmına da ufaktan başladım ( yaklaşık 200. sayfalardan spoiler ) . 1. kitap sonlara doğru güzel şeyler okuduk, öğrendik :smiley: . Galiba yukarıda birinin daha spoilerını görmüştüm bu kısımlardan, çıkıp bakıcam oralara da şimdi. ( edit: @Gelu ymuş :smiley: )

Dansçı’nın Kotilyon, Kellanved’in Gölgetaht olduğunu öğrenmek güzel bir vurucu kısım oldu :smiley: Aslında Kotilyon/Dansçı isim çağrıştırmasından belki uyanabilirmişiz ama okuduğumuz önceki kısımlarda ben Dansçı karakterinin bu kadar önemli olduğunu hissedemedim ben. İmparatorun yanındaki bir yönetici/kumandan bir izlenim edindiğimden erken jeton düşmedi.
Kalam-Kemancı-Crokus-Apsalar yolunu keyifli takip ediyordum ama Kalam ayrıldıktan sonra daha bir ilginçleşti işler. Kalam’ın kitabı Sha’ik’e getirmesi ile daha farklı atraksiyonlar bekliyordum ama. Kargo onay kodunu alıp teslimatı yapıp gitti resmen :smiley: Sha’ik için öncesinde yazılanlarla beklentim artmıştı; hortumdu, fırtınaydı isyanı başlatıyordu filan derken çat diye arbalet headshot yedi :confused: Nolduk anlamadım ama madem bu kadar hızlı harcayacaktık öncesine niye bu altyapıdan girdik reis. Neyse ölmeyen, ölümden dönen karakterlerimiz filan da mevcut belki ileride tekrar görürüz.
Hikayenin aktığı üç ana yoldan en az ilgimi çekeni otataral madenleri kısmı şimdilik. Ki buralar grimdark havasında yazılmış, sert ve çarpıcı sahneleri çok aslında ama Felisin ile sıkıntılarım büyük :confused: Erikson da en çok onun karakter gelişimine özenip onu yazıyor, bir an önce eşik atlamasını bekliyorum karakterin.

@isos81 Ericsson da çıkabilirdi, çocukluk yadigarımız kendisi :joy:.

image

5 Beğeni

En son Sirius Black’in Kılkuyruk’u ifşa etmesinde bu kadar şaşırmış, heyecanlanmıştım.

3 Beğeni
  1. bölümden.

A cunning dog, is Coltaine.

Aynen öyle. :sunglasses:

2 Beğeni

Bu kitap sanırım serideki diğer kitaplar arasında en derli toplu kitap olacak. Çok düzenli, akıcı bir kitaptı. İlginç bir şekilde epiklik olarak ilk kitaptan daha sönüktü. Tabiki tahminimce her Malazan kitabının olacağı gibi epikti ama ilk kitapta ejderhaların kapışması, Pale kuşatması, Paran’ın tanrılara meydan okuması vs. daha epikti. Bu kitapta epik tabiki, kendine has bir aurası var kitabın. Ayakları yere daha sağlam basıyor.

En derli toplu kitap mı, sanmıyorum. Daha iyilerini okuyacağını düşünüyorum. Sadece Ay Bahçeleri’ne göre düşünürsek, evet, daha derli toplu ve oturaklı. Hatta “Ay Bahçeleri’nin yayınevi tarafından kabul edildiği haberi gelince, oturup dört elle sarıldım Ölühane Kapıları’na” diyor Erikson.

Heboric ilginç bir karakter ama derinine tam olarak giremedik.

Ben de pek ısınamamıştım ama ileride daha önemli işler yapacak.

Bu Eller Yolu tam olarak ne ? Azath Hanesi koruyucuya ihtiyaç duyuyormuş, onun içinde bütün şekildeğiştirenleri kendine çeken bir kehanet ya da kavuşum mu tertip etmiş ? Pust en sonda gerçek yolu korumaktan bahsediyor, gerçek yol gerçekten ermişliğe çıkıyor sanırım. (Ammanas ve Dansçı’nın ermesi)

Path of Hands gizemli bir kehanet aslında. Bu kehanete göre Soletaken ve D’ivers (şekildeğiştirenler diyeyim kısaca) bir kapıdan geçerek ermişliğe erişeceğine ve kendi türü üzerinde tahakküme sahip olacağına inanıyor. Orada da olan olay kısaca şöyle: Shadowthrone’un emriyle Isklara Pust sahte işaretler koyuyor ve şekildeğiştirenleri bir Azath evi olan Tremorlar’a yönlendiriyor. Azath civarında bir araya gelen bu şekildeğiştirenler de birbirlerini yok etmeye başlıyor. Kalanları da Azath evi hapsediyor. Shadowthrone yine zekasını kullanarak kendi kovanını potansiyel tehlikelerden koruyor.

İlk kitapta yazılarını okuduğumuz bizim Felisin Paran sanıyordum ama şaşırdım. ( ve üzüldüm, Felisin bir noktada düzelir sanıyordum, o yazılardan güç bularak, kadın bütün bir kıtanın lideri oldu.) Felisin’in evlatlık ediğindiği kız galiba onları yazan, bu zaten ima ediliyor kitapta.

Ben de evlatlık olan diye biliyorum.

Ermişlik demişken Felisin’e Ermiş diyebilir miyiz yoksa Ermişlik daha uhrevi bir sonuç mu ? Mesela Ammanas görünen o ki kafayı kırmış. Kellenved oturaklı, tutarlı-kendi çapında- bir insan, hükümdar gibi gözüküyor ama Ammans/ Gölgetaht ne yapacağı belli olmayan, hatta biraz acınası bir şey olarak resmediliyor.

Felisin ermiş değil. Ermişlikle ilgili ileride daha çok detay öğreneceğiz.

Son olarak Laseen Napan kökenli ve teni mavi renginde.-Korbolo Dom’da böyle.- Bunlar insan mı yoksa insan dışı bir ırk mı ?

Normal insanlar. Şöyle yazıyor fandom’da:

Author Steven Erikson was asked to be more specific regarding the blue colour of the Napanese skin. “If you want a real world comparison, there are paintings on the walls of temples in India that have blue-skinned individuals,” Erikson replied. “You will also find similar blue in some Egyptian panels. So that’s basically it. That’s sort of the colour we had in mind.”

3 Beğeni

Çok teşekkürler zaman ayırıp cevaplandırdığın için. Kitabı okuyan tahminimce herkesin, kitapta geçen bir bölümdeki olayları tam olarak anlamlandıramadığını düşünüyorum ama onu sormadım. O bölümün ileride kesinlikle açıklanacağını düşünüyorum. Tiste Andii gemisinde geçen olaylar

Hocam Apsalar ve Bahriyeliler ile ilgili soruyu cevaplamamışsınız, sürprizbozan olabileceği için mi ?

Yok hocam, alıntılamadığım yerleri hatırlamıyorum, o yüzden atladım. Henüz oraya da gelemedim, gelince yanıt yazarım.

O bahsi geçen bölüm de sanırım beşinci kitapta açıklanıyor. @nefarrias_bredd reyiz daha iyi bilir.

@Vordue

Dansçı’nın Kotilyon, Kellanved’in Gölgetaht olduğunu öğrenmek güzel bir vurucu kısım oldu :smiley: Aslında Kotilyon/Dansçı isim çağrıştırmasından belki uyanabilirmişiz ama okuduğumuz önceki kısımlarda ben Dansçı karakterinin bu kadar önemli olduğunu hissedemedim ben. İmparatorun yanındaki bir yönetici/kumandan bir izlenim edindiğimden erken jeton düşmedi.

Ben de ilk okumada tahmin edememiştim, “Hadi be!” tepkisi vermiştim. :slight_smile:

Kalam-Kemancı-Crokus-Apsalar yolunu keyifli takip ediyordum ama Kalam ayrıldıktan sonra daha bir ilginçleşti işler. Kalam’ın kitabı Sha’ik’e getirmesi ile daha farklı atraksiyonlar bekliyordum ama. Kargo onay kodunu alıp teslimatı yapıp gitti resmen :smiley: Sha’ik için öncesinde yazılanlarla beklentim artmıştı; hortumdu, fırtınaydı isyanı başlatıyordu filan derken çat diye arbalet headshot yedi :confused: Nolduk anlamadım ama madem bu kadar hızlı harcayacaktık öncesine niye bu altyapıdan girdik reis. Neyse ölmeyen, ölümden dönen karakterlerimiz filan da mevcut belki ileride tekrar görürüz.

O headshot’ın sebebini ve sonuçlarını yakında göreceğiz.

Hikayenin aktığı üç ana yoldan en az ilgimi çekeni otataral madenleri kısmı şimdilik. Ki buralar grimdark havasında yazılmış, sert ve çarpıcı sahneleri çok aslında ama Felisin ile sıkıntılarım büyük :confused: Erikson da en çok onun karakter gelişimine özenip onu yazıyor, bir an önce eşik atlamasını bekliyorum karakterin.

İkinci okuma aşırı farklı bir deneyim sunuyor. İlk kitapta çoğu kişinin anlamadığı yerler (ki ben de anlamamıştım ilk seferde) çok mantıklı geliyor. Hayvan gibi foreshadowing yapmış Erikson, bunları ben ilk seferde nasıl göremedim diyor insan. Bu kitapta da mesela Felisin’e çok farklı bir gözle bakıyorum. İlk seferde senin gibi “şımarık, aptal kız” gözüyle bakarken, şu anda tüm yaşadıklarını “hissediyorum”. Neredeyse her düşüncesini alıntılamak istiyorum. Belki Erikson’ın fikirlerinden etkilenmişimdir bilmiyorum ama düşününce Felisin sadece hayatta kalmaya çalışan 16 yaşında bir kızcağız. O yaşadıkları altında zaten böyle çok onurlu veya iffetli davranmasını beklemek çok doğru değil gibi geliyor bana.

1 Beğeni

Üçüncü bölüm özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

SAHNE 1
Tarih ve mekan: Skullcap, Otataral Adasın’daki Otataral madeni. Yedi Şehir’in doğu kıyısı

Beneth, kendisi de köle olsa da, madenlerdeki gözetmendir. Felisin Beneth’le yatmış ve Heboric için bir günlük dinlenme elde etmiştir. Felisin, daha madenlere gelmeden, gemi yolculuğu sırasında vücudunu satmaya başlamış ve kendisi ve arkadaşları için ayrıcalıklar elde etmiştir. Görünüşe göre, madenlerin yetkilisi olan Yüzbaşı Sawark, Heboric’in madende doğal bir şekilde ölmesi için emir almıştır. Beneth Felisin’e, Heboric için daha kolay bir iş bulacağı konusunda söz verir. Felisin, Heboric’in Otataral madenleri hakkında düşüncelerini hatırlar: Otataral sadece kireçtaşı içinde doğal olmayan bir yolla (büyüyle) oluşmaktadır.

Felisin ve Beneth genç bir muhafız olan Pella ile karşılaşır. Pella, bütün bu ayaklanma muhabbetleri sebebiyle adadaki Malaz nüfusun Dosi’ler tarafından bastırılacağından korkmaktadır. Beneth ona endişe etmemesini söyler. Pella ona Duiker’ın çalışmaları üzerinden eski İmparator Kellanved’in sözlerinden alıntı yapar ve her ikisine de Duiker’ın çalışmalarının “öğrenilmeye değer” olduğunu söyler. Madenin sınırında yer alan Sinker Gölü’nü geçerlerken, Heboric’in söylediği gibi göl seviyesinin çok düştüğünü fark eder ancak bu hiçbir işe yaramayacaktır - kaçmaya çalışan neredeyse herkes ya çölde ölmüş ya da yakalanarak idam edilmiştir. Beneth Felisin’e yanına taşınmasını teklif eder ama Felisin reddeder. Bula ve kendisiyle üçlü yapması konusunda Beneth’in dikkatini dağıtırken aklındaki tek şey hayatta kalmak ve Tavore ile yüz yüze gelip onu öldürmektir.

SAHNE 2

Felisin, Baudin ve Heboric ile paylaştığı çadıra girer. Heboric Felisin’in onun için yaptığı şeylerden dolayı suçluluk hissetmektedir, Felisin katlandığı onca şeyden sonra Baudin ve Heboric’in planlarının dışında kalışından ötürü sinirlidir, bu yüzden tartışırler. Heboric aynı zamanda Felisin’in ot kullanımının artışından dolayı endişelidir.

SAHNE 3
Tarih ve mekan: Hissar

Duiker, Amiral Nok ve beraberinde Rel’in limandan ayrılışını izlemektedir. Kulp gelir ve Heboric’in kaçışını planladığını söyler. Huzursuz bir kalabalığı gerektiğinde pasifize etmek için gönderilen Kızıl Kılıçları’n limana yaklaşmalarını izlerler. Ancak Kızıl Kılıçlar savaşa hazır şekilde gemiden inerler. Coltaine’in pazarda kılık değiştirmiş Wickan savaşçıları onları yavaşlatır. Kulp, Kızıl Kılıçlar’ın kardeş iki komutanı olan Mesker ve Baria’ya yaklaşır ve onları uyarır. Wickan okçularıyla birlikte Hissar Muhafızları görününce kardeşler geri adım atar.

Kulp Duiker’a, Coltaine’in talimleri tamamen değiştirdiğini, savaş alanı taktikleri yerine birliklere mültecileri de içeren şehir savaşları yaptırdığını söyler. Coltaine’in endişesini fark eden Duiker, Kulp’a birlikleri daha çok zorlamasını söyler.

SAHNE 4

Coltaine, Bult, ve Duiker bir sonraki talimi izlemektedir. Yedinci bölük daha iyi savaşmaktadır ve Coltaine onlara Wickan mızrak gücü desteği vermek için ayrılır. Duiker Bult’a, Yedinci Bölük’ün bir günlük dinlenmeyi hak ettiğini söyler. Bult şüpheli yaklaşınca Duiker, Coltaine gelecek olan tehlikeye karşı bölüğün dinlenmiş olmasını tercih edeceğini söyleyince Bult kabul eder.

SAHNE 5
Tarih ve mekan: Ehrlitan

Fiddler ve Kalam, Kalam’ın kitabı Sha’ik’e ulaştırarak Hortum’u başlatmak istemesi ve Laseen’e mümkün olabilecek en büyük darbeyi vurmak istemesi konusunda tartışırlar. Fiddler, Hortum’un İmparatorluk’a vereceği zarar konusunda endişelidir (canım Fiddler ya). Kalam tek başına Sha’ik’i arayacakken, Fiddler, Crokus’a Unta’ya başka bir yoldan, daha önce hiç kullanılmamış ve muhtemelen de çalışmayan bir yolla gideceklerini söyler. Crokus, eğer Kalam başarısız olursa Fiddler’ın şansını küçümser. Yedi Şehir’e özgü bir familiar olan Moby görünür ve Fiddler daha fazla destekçi bulacaklarını söyler. Hiç kimse “işe yaramaz” diye gözden çıkartılmamalıdır Fiddler’a göre. Crokus, Fiddler ve Kalam’ın, Apsalar’ı yedek silah olarak gördüklerini anladığını, buna izin vermeyeceğini Fiddler’a söyler. Her ne kadar Dancer’ın ele geçirme işi tamamen bitmiş olsa da Apsalar’ın hala Dancer’ın yeteneklerine sahip olduğunu söyler ve Crokus’un Apsalar adına konuşamayacağını söyler.

SAHNE 6

Fiddler, Crokus, ve Apsalar ayrılmaya hazırlanır. Fiddler yine Gral kılığındadır ve sözde yeni evli bir çifte (Apsalar ve Crokus) hac yolculuğunda rehberlik yapmaktadır. Bir grup Kızıl Kılıç yaklaşır ve ona at üstünde bir adam görüp görmediğini sorar. Fiddler görmediğini söyler. Crokus, Kalam’ın önceki gün buluştuğu kişinin Kalam’a ihanet ettiğinden endişelenir. At sürerlerken Crokus Fiddler’a Moby’nin kaybolduğunu söyler. Crokus, amcasının o kadar gücü olmasına rağmen bu gücü ile neden hiçbir şey yapmadığı konusunda Fiddler’a hayıflanır.

SAHNE 7
Tarih ve mekan: Iskaral Pust’un tapınağı

Pust Mappo’ya gördüğü tüm örümcekleri öldürmesini söyler. Mappo, Pust ve hizmetkarı tarafından iyileştirilmiştir. Ancak Mappo iki ay döngüsü geçmeden emin olmayacaktır. Mappo, Pust’un “Dünyanın en büyük kütüphanesinden çaldığı kitaplarla doldurduğu” kütüphanesinde olan Icarium’a katılmaya gider.

SAHNE 8

Icarium bulduğu kitaplardan oldukça etkilenmiştir çünkü bu kitapların antik ve çok zengin bir uygarlıktan kalma olduğunu düşünmektedir. Mappo Nameless Ones’ın yazısını tanır. Icarium’un dikkatini dağıtmak isteyen Mappo, kitapların o kültürdeki bir düşüşün işareti olduğunu söyler. Her şeyin, her olasılığın ve her potansiyelin “farkında olan” Gothos’un farkındalığının, dünyaya attığı her bakışı zehirlemek için yeterli olduğunu söyler. Icarium ise Raraku’daki kalıntıların çok büyük bir uygarlığın hatta belki de ilk insan uyharlığının kanıtı olduğunu düşünür. Bu düşünce şeklinden endişe duyan Mappo bunun neden önemli olduğunu sorar. Icarium, zamana olan takıntısından bahseder ve sadece zaman geçirdiğini söyler. Mappo ise konu değiştirmek için Pust’a güvenmediğini, ayrılmak istediğini söyler. Icarium ise amacının bu mekanda gerçekleşeceğinden şüphelendiğini söyler ve ayrılmak istemez. Ardından Mappo geçmişse giderek Nameless Ones ile olan karşılaşmasını, onların yıl bazında değil, yüzyıllar bazında düşünmelerini hatırlar.

7 Beğeni

Felisin… Bilemiyorum ya :smiley: Asap bozucu olmasının yanında o kısımları çoğunlukla onun gözünden okuduğumuz için de sıktı biraz beni kendisi :smiley: . 9. bölümün ortalarına doğru geldim bende bu arada, sayfa 350 civarlarına kadar spoiler;

Yani susuz kaldın, yarına çıkacağın belli değil, seni almaya geminin geleceği belli değil; Baudin’i sexle kandırayım da öldüreyim falan :smiley: Çocum bi aynaya bak :smiley: Kafasında Beneth’i duygusal olarak anmalar, gemiye biner binmez bizim bahriyeli askerlere atlamalar :smiley: Ben normalde kadın karakter okumayı aşırı severim ama şu ana kadar zorladı beni Felisin, ama belli ki kendisine ayrılan bu kadar paragraf sonucunda kitabın sonuna doğru çok önemli bir rolü falan olacak.

Neyse, otataral maden ekibinin Kulp ve bahriyeliler ile yolunun kesişmesi iyi oldu. Hem girilen kovan, hem Tiste Andii gemisi, Tiste Edur’ları tanıma falan orası güzel bir macera + yeni bilgilere geçti. Heboric bu kitabın en ilginç karakterlerinden, özellikle o dev yeşim heykele dokunmaca sonrası. Kulp ile beraber epic bir şeyler çıkaracaklar gibi hissediyorum ( kapak sahnesindekiler bunlar galiba :smiley: ) .

Fiddler-Crocus-Apsalar ile Mappo ve İcarium’un yollarının da kesişmesi iyi oldu. Deadhouse, Tremorlor ve Azath hanesi ile alakalı güzel bilgiler de öğrendik. Bu ekipte de epic macera potansiyeli yüksek.

Bir tek adamım Kalam sen neler yapıyorsun şu an onu çözemedik, boş boş mazlumları kurtarmaca falan :joy: .

Foreshadowing leri için şöyle bir teorim var. Yazarın ilk kitabı yayınlama süreci uzun olunca o ara 2 ve 3 ü de yazıp ( ya da taslaksal anlamda oluşturmuştur belki ) sonra bire geri dönüp ince ince eklemeler yapmış olabilir mi ki :thinking: . Geçen paylaşılan Daniel’ın videoda görünce kitapların 1 er yıl ara ile basıldığını öğrendim. Bu hacim ve detaylar adına yazması zor bir süre. İlk kitaptaki dağınık anlatıma göre de bu kitap çok daha derli toplu, daha bir roman.

Sanki basımları arasında birer yıl var ama yazımları arasında çok uzun yıllar ve yazınsal gelişimler var gibi hissediyorum, Erikson’un röportajlara falan da pek bakmadım spoiler tehlikelerine maruz kalmayayım diye.

4 Beğeni

İkinci ve üçüncü bölüm bitti. Bazı önemli gördüğüm noktalar:

  1. Duiker’ın (ve beraberinde Sormo’nun) duyduğu kehanet ne acaba? İki kandan bahsediyor… İki kan. Hmm. :thinking:

  2. Coltaine Rel konusunda hazırlıklı gelmiş. Hiç korkusu yok. Toplantıda Bult’un söyledikleri de içimin yağlarını eritti ayrıca

  3. Mallick Rel’in gizli emelleri ne olabilir?

  4. Kellanved’e bağlı olan bazı isimler kaybolmuş ancak cesetleri bulunamamış

  5. Duiker neden Heboric’i kurtarmak istiyor?

  6. Mappo neden korkuyor? Icarium kendini kaybederse ne olur? Ayrıca Mappo’nun çok içten duyguları sizi de benim kadar etkiliyor mu?

  7. Wickan reenkarnasyon’u da ilginç. Özellikle Sormo. O kadar güçlüymüş ki 11 gün sürmüş ölümü, her gün 1 karga ruhunun bir parçasını almış.

  8. T’lan Imass’in Aren’deki katliamı nedir, emri kim vermiş?

  9. Otataral hakkında biraz daha şey öğrendik, Heboric de bazı ipuçları verdi ama hala tam bilmiyoruz ne olduğunu. Kireçtaşı hakkındaki bilgiler çok önemli ipuçları içeriyor aslında.

  10. Pella Felisin’e bir mesaj ulaştırmaya çalışıyor sanki?

  11. Örümcekler! Pust gibi birisinin örümceklerle ne gibi bir problemi olabilir ki?

  12. Nameless Ones kimler? Icarium neden geçmiş medeniyetlere meraklı? Gothos kim? Hepsi RAFO.

8 Beğeni