Okuma Etkinliği - Ölühane Kapıları (Malazan #2) - Steven Erikson

Bu durum bende de çok olduğundan uzun süredir İngilizce maceralara bulaşmıyorum. Tam anlamadığım yeri de hızlıca geçemiyorum ( takıntılı olabilirim bu konuda :upside_down_face: ). Bu sefer de okuma süresi çok uzuyor, zaten kısıtlı zamanda zar zor kitap okuyunca İngilizce opsiyonunu genelde direk eliyorum.

Evet bende o vibe ı aldım. Özellikle görünüşleri taktıkları ile betimlenirken ve büyücülerinin spiritual güçleri ile doğa/hayvan bağları vs falan ilk başlarda benim kafamda da öyle şekillendiler.

1 Beğeni

Ben bunun aynısını Disco Elysium oynarken de yaşadım. İlk başlarda çok keyif alıyordum epey hoşuma gitmişti metinleri okumak ve zar ile yeni diyaloglar açmak. Fakat sonra İngilizcenin seviyesi bir seviye atladı ki ekranın karşısında şaştım kaldım resmen. Hayatımda ilk defa gördüğüm kelimeler çıktı karşıma. Doğal olarak hemen sözlük aldım elime alt tab yapmayayım da sözlükten bakayım diye. Bir de baktım sözlükte yok o kelimeler. :rofl: Mecbur google’a sorup tekrar oyuna dön yapıyordum bu da aldığın keyfi direkt sıfıra indiriyor. Bende de anlamadığım yerleri anlayana kadar sürekli okuma durumu var. Şu an oyunu bıraktım Türkçe dil desteğinin gelmesini bekliyorum.

Düşündüğümden fazla okumuşum :stuck_out_tongue: Fakat sıfır başarım. Bunun en büyük nedeni anlamıyorum istemediğim sonuç çıkıyor. Hop en baştan alıyorum. Kitap okurken de böyleyim ben ne olduğunu anlamadan diğer bölüme geçmem. Bu da süreyi uzaya fırlatıyor ama bence değiyor.

Malazan’da 460. sayfadayım. Misafir var okuyamıyorum. Haftaya Pazartesi başına oturacağız umarım…

2 Beğeni

Burayı anlamamışım ya ben, o rüya kısmına bir daha bakayım bi.

Felisin ile Tanrıça anlaşma halinde. Bunun hintlerini daha önce okumuştuk gerçi.

Ya Bırak Kendi Reklamınıyapıyor GIF - Ya Bırak Kendi ReklamınıYapıyor - Discover & Share GIFs

Buraya ben de takıldım, hatta önceki bölümlerde Azath evine girdikten sonra erip gölgetaht ve kotilyon olduklarını söylemişti bir yerde sanki. RAFO dur diye bekliyorum bakalım sonraki kitapları, yoksa bizim çocuklarda girdi çıktı Azath’a hani eremedik :joy: .

1 Beğeni

On dokuzuncu bölüm sonu spoiler.

Wickans! Wickans! Wickans!

5 Beğeni

On dokuzuncu bölüm özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

SAHNE 1

Vathar Nehri geçişinde Coltaine 20 binden fazla mülteci kaybetmiştir. Ek olarak birçok asker ve Sormo da ölüler arasındadır ve Dom da peşlerinden gelerek rahat bırakmamaktadır. Ormandan geçerlerken ağaçlarda List’in rüyasında gördüğü kadim savaştan kalma Imass kafatasları görürler. Bu savaşta hayatta kalanlar devam edemeyecek kadar parçaşanmıştır ve izlemek için kendilerini ağaçlara asmışlardır.

Duiker ve List, Coltaine ve Bult’u lağımcıların yanında bulurlar. Coltaine, lağımcıların sürekli devam eden cesaretleri sebebiyle birçok klan liderinin onları kendi klanlarına almak istediklerini söyler. Lağımcıların kabul etmeyeceklerini düşünerek talepleri kabul etmemiştir. Ancak İmparatorluk’un geleneklerini devam ettireceğini söyler ve “doğal liderlik” gösteren bir lağımcıyı çavuşluğa yükseltir. Lull ve bir başka lağımcı, o lağımcının aslen yüzbaşı olduğunu ve rütbesinin düşürüldüğünü söyler (Yüzbaşı Mincer). Mincer bunun üstüne aslen kendi çavuşu olan kadın lağımcıyı (Bungle) tutar ve onun yüzbaşı yapılmasını ister. Coltaine ve diğerleri gülmemeye çalışırlar. Sonra Coltaine kabul eder ve Bungle yüzbaşı olur ve ona çavuşunun sözünü dinlemesini öğütler. Coltaine Mincer’a toplantılara neden katılmadığını sorduğu zaman, Bungle Mincer’ın güzellik uykusuna ihtiyacı yüzünden katılmadığını söyler. Ayrıca Mincer’ın eğer kılıcı kırılırsa düşmana fırlatmak üzere sırtında taş dolu bir çanta taşıdığını ekler. Mincer’ın, süs köpeği hariç, her şeyi vurabildiğini söylediği zaman Bult sempati ile tıkanır/gülümser. Coltaine bu anın Duiker’ın kayıtlarına girmesini ister ve Duiker kelimesi kelimesine yapacağını söyler. Lağımcılar ayrıldıktan sonra Coltaine rütbe düşürme sonrası ne yapacağını bilemediğini ve cesur bir adamın rütbesini düşürmesini neden umursamadıklarını anlamadığını itiraf eder. Lull, Mincer’ı tekrar saflara dahil ederek herkesin moralini yükselttiği için mutlu olduklarını açıklar.

SAHNE 2

List Duiker’a yakınlardaki yıkık bir kuleyi gösterir ve bunun Jaghut yapımı olduğunu, onların tek yaşadıklarını, Imass’lardan korktukları kadar birbirlerinden de korktuklarını söyler. Kule yüz binlerce yıllıktır ve Imass’ların Jaghut’ları kuleden kuleye sürdüklerini anlatır. Son kule önlerindeki ormanın ötesindeki düzlüğün kalbindedir. Duiker bunun sıradan bir Jaghut - Imass savaşı olup olmadığını sırar, List hayır der. Bu, Jaghut ailesindeki eşsiz bir bağdır. Anne çocukları tehlikeye atınca baba savaşa katılmış ve sonrasında işler çığrından çıkmıştır. Duiker annenin özel biri olduğunu söyleyince List ever der ve ona görüler veren Jaghut’un, dişi Jaghut’un eşi olduğunu söyler. Birden bir şeyler hissederler ve Sha’ik’in hortumunun göğe yükseldiğini görürler (Felisin’in yarattığı Hortum).

SAHNE 3

Kalam, Çultıkaçtaki garipliklerden rahatsızdır. Zaman garip şekilde akmaktadır, kaptanın ilginç bir hastalığı vardır ve Kalam’a bir şeyler aktarmaya çalışmaktadır, Elan’ın büyücü olduğundan şüphelenmektedir ve güneydoğuda alışılmadık bir fırtına kopmaktadır. Özel bir yer bulur ve Quick Ben ile iletişime geçer (son iletişim taşıdır bu). Quick, baskı altındadır ama yine de Kalam’ın başının dertte olduğunu, geminin kovan koktuğunu ve bu kovanın faniler arasında az rastlanan bir kovan oldığunu, amacının kafa karışıklığı yaratmak olduğunu söyler. Kalam, Ben’e Fiddler’la yollarının ayrıldığını, onun Tremorlor’a gittiğini söylediğince Quick üzülür çünkü bunu kendisi önerse de işler rahatken yapmaları gerektiğini, şu anda kovanların karmaşa içinde olduğunu söyler. Kalam, Eller Yolu’ndan bahsedince Quick daha da rahatsız olur ve onlara yardım etmenin bir yolunu arayacağını söyler. Quick, dün çok fazla kan kaybettiğini söyleyerek iletişimi sonlandırır.

SAHNE 4

Kalam Elan’ı kaptan kamarasında bulur. Elan, fırtınanın onları rotalarından çıkardığını, Malaz Şehri’ne doğru gittiklerini söyler.

SAHNE 5

Mappo, kendisine anlatılan kasabasının Icarium tarafından yok edilmesi hikayesinden şüphe etmeye başlamıştır. Bunun önemi olup olmadığını merak eder çünkü onun kasabasını yok etmese de sayısız başka yeri yok etmiş, sayısız canı almıştır. Azath Evi’nin onu alamayacağına ve bunu arzulayan herkesle savaşacağına dair yemin eder. Fiddler, Mappo’nun kendi düşünceleri içinde gruba yardım edemeyecek kadar dalgın olmadığı konusunda ekibe güven verir.

SAHNE 6

Fiddler ekibe bakar ve sadece Mappo’nun değil, aptalca olsa da diğer herkesin de Icarium için savaşacağını anlar. Tremorlor’a olan saldırının etkilerini, kırılan kökleri ve ağaçları görmeye başlarlar. Arkalarından gelen bir ses ve sonrasında dövüşme ve bir çığlık duyarlar. Sonra Crokus’un familyarı olan Moby çıkagelir ve Tazılar ondan uzaklaşır. Fiddler Moby’nin görünenden fazlası olduğunu anlar ve Pust onun bir şekildeğiştireni parçalara ayırdığını söyler. Evi görmektedirler ve koşmaya karar veriler. Apsalar önden gider çünkü ev daha önce Dansçı’ya kapılarını açmıştır. Ne gerekli olduğu sorulunca, cesaret yanıtını verir. Mappo, deniz kabuğunun şekildeğiştirenlere zarar vermeye devam ettiğini, Azath’ın hayatta kalabilmesi için yeterli olabileceğini söyler. Fiddler’a onun ne olduğunu sorar ve Fiddler da Kimloc’un anlattıklarını aktarır. Mappo, Kimloc’un bir şekilde Fiddler’a dokunduğu, amacını anladığı ve ona göre bir hediye sunduğu çıkarımını yapar. Üstlerinde bir kovan açılır ve sular dolarken dört büyük Dhenrabi gelir. Fiddler bunlardan birisini daha önce öldürdüğünü, yaratığın bir D’ivers olduğunu anlar. Tazılar Dhenrabilere saldırır ve grup izlerken öldürmeye başlar. Beklememeye karar veren grup eve doğru koşmaya başlar çünkü arkalarından kansineği sürüsü akın etmektedir. Apsalar kapıyı açmaya çalışır ancak kapı açılmaz.

SAHNE 7

Ordu ilk Jaghut mezarını geçer. List, bunun en genç oğlana ait olduğunu söyler. List’in yüzü berbat görünmektedir. Duiker, List’in hayaletinin mezarı iki yüz bin yıldır izleyip yas tuttuğunu anlar. List, çocuğun beş yaşında olduğunu, bu noktaya sürüklendiğini, tüm kemiklerinin kırıldığını ve kayanın altına iğnelendiğini (onu öldürmek Imasslara çok pahalıya patlayacaktır) anlatır. Duiker ordunun sessiz bir şekilde çalıştığını fark eder. List, baba Jaghut’un yasının, buradaki tüm toprak cinlerini sürdüğünü, bu yasın kendi üstlerinde bir örtü gibi durduğunu söyler. List, bu topraklardan hızla çıkmalarını önerir ancak düzlükte işler daha kötü bir hal alacaktır. Duiker, Imassların bunları niçin yaptığını sorar, List ise “soykırımın sebebe ihtiyaç duymadığını” söyler. Türler arasındaki fark ilk sebeptir. Toprak, egemenlik gibi şeyler hep bahanedir. Duiker, Jaghutların Imasslar ile müzakere etmeyi deneyip denemediklerini sorar, List de Tiranlar hariç denediklerini söyler. Ancak onların doğuştan gelen kibirleri Imasslara batmıştır. Duiker ise bunun, Imassların ölümsüzlük ritüeli yaparak sonsuz bir savaşa tutuşmaları için yeterli bir sebep olduğuna dair şüpheleri vardır. List ise, Imassların savaşın bu kadar uzayacağını düşünmediklerini, Jaghutların gerçek güçlerini genelde göstermediklerini ve güçlerini de çoğunlukla defansif olarak kullandıklarını söyler.

SAHNE 8

Yolda ilerlerken orduya iki kabile saldırır: Tregyn ve Bhilard. Üçüncü ordu olan Khundryl ise beklemektedir. Bu arada insanlar açlıktan kıvranır, sürü hayvanları ölüyor ve Coltaine’in ordusundan 5 kat daha büyük olan Dom’un ordusu arkadan yaklaşır durumdadır. Bir vadiye girerler ve Tregyn ile Bhilard kabilelerinin beklediği iki büyük kampı görürler.

SAHNE 9

Lull Duiker’a askerlerin susuzluk yüzünden öldüklerini söyler. Lull ve Duiker bugün bir şeylerin farklı olduğunu, sanki Hood’un kovanının yakınlarda olduklarını hissettiklerini söyler. Toplantıda Coltaine, büyücülerin bu akşam bir şeyin yaklaştığını hissettiğini söyler ama ne olduğunu bilmemektedirler. Duiker, yarınki savaşın bir kıyım olacağını düşünür. Bir kelime düşünür (teslimiyet? kaçma?) ama Coltaine daha duymadan “yapamayız” der. Duiker bunun kanla noktalanması konusunda Coltaine ile aynı fikirde olur. Hava birden değişir ve “bir şey” gelir: 3 devasa yük arabası Hood’un kovanından çıkar. Bir büyücü çıkar ve Coltaine’e hakkında harika şeyler söylendiğini iletir. Darujhistandaki bazı dostları Trygalle Ticaret Loncası ile anlaşmış ve onlara su ve yemek göndermiştir.

SAHNE 10

Karpolan Demesand TTL’nin kurucularından birisidir. bu lonca tehlikeli yolculuklar konusunda uzmanlaşmıştır. Demesand, Hood’un kovanının Coltaine’in ekibinin etrafında sıkıca sarılı olduğunu söyler. Daha önce Darujhistan’a saldıracak olan Malazanların Pannion Gözcüsü karşısında Darujhistan ile artık müttefik olduklarını, malzemeleri Dujek ve kabal büyücülerinin gönderdiğini söyler. Dujek loncaya, “İmparatoriçe’nin Coltaine gibi bir komutanı kaybedemeyeceğini” söylemiştir. Bir kanun kaçağının ağzından duyduğu için Karpolan bunu garipsemiştir. Dujek Coltaine’e Quick Ben’in hazırladığı garip bir kolyeyi getirir ve bunu her şart altında takmasını söyler. Coltaine başta kabul etmez ama bunu Dujek’in direkt emri olduğunu söyler. Coltaine, bir kanun kaçağının kendisine nasıl olup da emir verebildiğini sorunca, Dujek’in bunu soracağını tahmin ettiğini söyleyen Karpolan, Dujek’in “İmparatoriçeyi hafife alma” yanıtını gönderdiğini söyler. Oradaki herkes, Dujek’in kanun kaçağı edilmesinin hile olduğunu, onun Pannion’a karşı Rake ve Caladan Brood ile müttefik olabilmesi için gerekli olduğunu anlar. Coltaine kolyeyi alır. Karpolan, zamanı geldiğinde kolyedeki şişeyi göğsüne bastırarak kırması gerektiğini söyler. Karpolan daha fazla kalamayacağını, daha zor bir teslimatının olduğunu söyler. Dujek’e bir mesajı olup olmadığını sorar, Coltaine kısaca hayır der.

SAHNE 11

Su ve yemek sayesinde ordu morali yüksek olarak uyanır. Coltaine vadi ağzını kapatan kabileleri yaracak bir saldırı hazırlar. List gelir ve havada umut olduğunu söyler. On binlerce kişiden oluşan Khundryl kabilesi ortaya çıkar ve küçük bir grup yollar. Malazan bunun kişisel bir dövüş olacağını, Coltaine’e meydan okuyacaklarını düşünür. Duiker bunun çılgınlık olduğunu, Coltaine’in yumruk olarak değil Wickan olarak davrandığını, boynundaki şişenin sadece bir kez işe yarayacağını söyleyince Coltaine sinirlenir ve kolyeyi kopartarak Duiker’a fırlatır. Ancak Khundryl dövüşmek için gelmemiştir. İçlerinden birisi bugünü çok uzun zamandır beklediklerini, Güney Odhandaki en büyük kabilenin hangisi olduklarını görmek istediklerini, yarın olacakları Coltaine’in izlemesini söyler.

SAHNE 12

Coltaine’in ordusu bir taraftan Tregyn/Bhilard kabilelerine diğer taraftan da Dom’un ordusuna kayıplar verirken, Khundryl birden bire üçüne birden saldırır. Dom’un ordusu sonunda onları geri püskürtmeyi başarır ancak aralarındaki kabileler yok edilmiştir. Bu sırada Tregyn/Bhilard kabileleri de kaçmıştır. Daha önce konuşan Khundryl klan şefi tekrar gelir. Coltaine’e en güçlünün kim olduğunu görüp görmediğini sorar. Coltaine Khundryl diye yanıt verir ama Khundryl şefi hayır der, onlar Dom’a kaybetmiştir. O zaman Dom diye cevap verir Coltaine ama lider aptal olma der ve bağırır:

Wickanlar! Wickanlar! Wickanlar!

4 Beğeni

Bu harika bir sahneydi yahu. Bunu okumak bana (the crippled god spoilerı) Khundryl şefinin ölümünü hatırlattı, yine dertlendim. Reis orda da coşturmuştu.

Ayrıca elinize sağlık hocam ciddi bir emek veriyorsunuz. Saygılar :hugs:

1 Beğeni

@nefarrias_bredd İlk okuduğumdaki epikliği tekrar hissettim. Chain of Dogs’un sonlarında freni bırakmış Erikson. @isos81 Tor’u çevirip Deadhouse Gates’i bir kez daha yaşattığın için teşekkür ederim.

2 Beğeni

Yirminci bölüm özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

SAHNE 1

Çultıkaç Malaz Şehri’ne yaklaştıkça Elan Kalam’ı Laseen’i öldürme konusunda ikna etmeye çalışmaktadır. Kalam, böyle bir niyetinin olmadığını söylese de Elan bunu yutmaz. Kalam Elan’a doğrudan gemideki kovan ve büyüyü sorar, Elan da geminin birisi tarafından takip edildiğini, kargonun gitmesi gereken yere gittiğinden emin olmak istediğini söyler. Kalam Elan’a Ölühane çevresinde arkadaşlarıyla buluşması gerektiğini (plana göre Fiddler ve ekibi Tremorlor’dan ışınlanacaktır) söyler.

SAHNE 2

Pust, Mappo ve Crokus Tremorlor’un kapısını açmaya çalışır ama başaramaz. D’ivers kansinekleri onlara doğru hızla ilerlemektedir. Icarium uyanır ve kılıcını çeker. Tazılar ve D’ivers aynı anda Ev’in bahçesine ulaşırlar ve zemin patlayarak her iki grubu da yakalamaya çalışır. Mappo Icarium’u tutmaya çalışırken Fiddler kapıyı dener ancak açılmaz. Moby Fiddler’ın kolundan aşağı iner ve kapıyı açar. Hepsi içeri girer ve kapı kapanır, Icarium da tekrar bilincini kaybeder. Pust, Tazıların Tremorlor’a D’ivers’ı ele geçirmesinde yardım ettiklerini sonra kaçtıklarını söyler. Apsalar, kapının önündeki cesedin büyük ihtimalle son Azath Ev’i muhafızı olduğunu söyler (her Ev’in bir muhafızı vardır). Mappo onu Forkrul Assail olarak tanımlar. Dansçı’nın anılarına sahip olan Apsalar, Tremorlor mimarisinin Ölühane ile aynı olduğunu söyler. Pust Mappo’ya hala baygınken Azath’ın Icarium’u almasına izin vermesini söyler ama Mappo kabul etmez. Trygalle Ticaret Loncası ortaya çıkar. Karpolan onu Quick Ben’in gönderdiğini söyler, Fiddler’a bir sandık patlayıcı verir ve ayrılır.

SAHNE 3

Apsalar, Moby’nn Eller Yolu’nu bulduğunu, Ermişlik için geldiğini düşünür. Bu kısmen doğrudur çünkü Azath’ın yeni bir muhafıza ihtiyacı vardır. Fiddler tüm Azathları birbirine bağlayan bir bağ bulmaları gerektiğini söyler ve Apsalar da Kotilyon’un anılarına göre yolu tarif eder. Moby onları yönlendirir ve yolda Moby’nin büyük bir hayranlık duyduğu bir zırh seti görürler. Yolda vücudunda dehşet yara izleri olan başka bir genç kız bulurlar. Apsalar onun Dassem Ultor’un kızı olduğunu söyler. Hood’un onunla işi bittikten sonra Dassem onu kurtarmış ve buraya getirmiştir. Sonrasında da Dassem yeminini bozmuş ve Hood’a lanet okumuştur. Apsalar portalin uzak olmadığını söylediğinde Mappo ve Pust da katılacaklarını söyler. Mappo farklı bir noktadan çıkış yapmayı düşünürken, Pust da ihanet için bir fırsat kollayacağını ağzından kaçırır (her zamanki gibi). Moby’ye veda ederler ve Crokus, fırtınalar içinde Moby’nin onları koruduğunu fark eder. Moby’nin tek kalacağından endişe ederken, Apsalar başka evler ve muhafızlar olduğunu, hepsinin birbirine bağlı olduğunu söyler.

SAHNE 4

Ekip portale doğru giderlerken Moby de daha önce gördüğü zırhın önüne gelir. Zırhtan gelen bir ses ona “Yalnızlığım sona erdiği için mutluyum” der.

SAHNE 5

Duiker, Dom’un güçlerine karşı verilen bir karşı saldırının ortasındadır. Khundryl onlara sürpriz şekilde saldırıp büyük zararlar verdiği için Dom sinirlenmiştir ve bir süredir ara vermeden saldırmaktadır. Artık beş bin askere kadar azalmış olan Zincir, yorgunluk ve susuzluk sebebiyle saldırılar karşısında direniş gösterememekte ve sinek gibi ölmektedir. Lull ve isimsiz kadın bahriyeli Duiker ile buluşur ve Coltaine’ın onu çağırdığını söyler. Savaşmak yerine izlemeyi seçen bir kabile ile karşılaşmışlardır. Lull Duiker’a etraftaki kabileleri bilip bilmediğini sorar. Duiker, onların Aren’e sevgi beslemediklerini, İmparatorluk’un onlara her zaman iyi davrandığını, geçiş için para ödediğini ve gerekenden fazla haraç almadığını söyler. Lull’un yüzünden Coltaine’in bir karara vardığını ve Lull’un bu karardan memnun olmadığını düşünür. Üçlü, artık çocukların onuru için savaştıklarının farkına varır.

SAHNE 6

Düz tepeye geldikleri zaman yükseltilmiş iki eski yol görürler. Karga klanı yolları bir duvar gibi doldurmaktadır. Coltaine Duiker’a Aren’e geçiş için müzakere yapması gerektiğini söyleyerek Nil ve Nether’i de alarak yeni kabile ile görüşmeye gitmesini emreder. Lull Coltaine’e aralarında Onbaşı List’in de olduğu yaralı askerlerin gitmeyi reddettiğini söyler. Coltaine Duiker’a mültecileri Aren’e ulaştırmasını söyler ve Duiker ihanet olasılığından bahsedince Coltaine o zaman hep birlikte öleceklerini söyler. Duiker QB’nin gönderdiği kolyeyi Coltaine’e vermeyi teklif eder ancak tarihçi olarak Duiker’ın çok daha önemli olduğunu söyleyen Coltaine bu teklifi reddeder. Eğer bir gün Dujek’le karşılaşırsa Laseen’in kaybetmemesi gereken şeyin İmparatorluk askerlerinin değil, İmparatorluk anısı olduğunu söylemesini ister. Lull Duiker’a List’in ona selam gönderdiğini ve “kendi savaşını” bulduğunu bilmesini istediğini iletir. Coltaine taarruz için hazırlanır. İsimsiz bahriyeli Duiker’a bir parça bez verir bunu sonra okumasını ister.

SAHNE 7

Duiker mültecileri alarak yola koyulur. Kabile büyükleri ile görüşmek üzere Nether’i yanına alır. Duiker kabile şeflerine Coltaine’in onlara 41 gümüş jakata teklif ettiğini söyler. Şefler bunun bütün bir Malazan ordusunun yıllık maaşı olduğunu anlar ve askerlerin maaşlarını çaldığını düşündükleri için Duiker’ı suçlar. Duiker onlara askerlerin aksine ısrarcı olduklarını söyler. Nether Wickanların da yolda topladıkları ve yağmaladıkları ürünleri teklif eder. Şefler teklifin çok yüksek olduğunu düşünerek reddeder. Önerilen para karşılığında mültecilere eşlik etmekle birlikte onlara su, yemek ve ilaç da vereceklerini söyler.

SAHNE 8

Alacakaranlık çökerken Duiker bazı şeylerin farkına varır: Yaraları Kherahn kabilesi tarafından sarılmaktadır ancak Aren’e ulaşabilme ihtimali, kendilerini feda edecek binlerce asker sayesinde olacaktır. Nether artık Coltaine’e ulaşamadığını söyler. Duiker Coltaine’in ölüp ölmediğini sorar ancak Nether Coltaine’in ölmesi durumunda bunu hissedeceğini söyler. Nether, Kherahn kabilesinin eşlik edeceği Aren Yolu’ndan sonra Aren’e hala 15 km mesafelerinin kalacağını bildiği için başaramayacaklarını düşünür. Nethpara gelir ve bazı soyluların atlar satın aldıklarını ve önden gitmek istediklerini söyler. Duiker sorunca Tumlit’in kötü hissederek öldüğünü söyler. Duiker panik yaratacaklarını düşündüğü için gitmelerine izin vermez. Nethpara Duiker’ı düelloya davet etmeye çalışırken Duiker kılıcının yassı tarafıyla Nethpara’yı bayıltır.

SAHNE 9

Bir gün ve gecelik yürüyüşün ardından Aren Yolu’nun başına gelirler. Kherahn şefleri büyük bir gücün yaklaştığını söyler ve oraya ulaşsalar bile Aren’in kapılarını açıp açmayacaklarını sorar. Duiker güler ve hep birlikte göreceğiz der.

SAHNE 10

Imass’ın daha önce kılıçtan geçirdiği Aren halkının (emri Laseen vermişti hatırlarsanız) mezarlarının olduğu yerden geçerler. Geriden gelen orduyu görebilmektedirler. Ordu, düz yol yerine kestirme olan arazi yolunu tercih etmiştir ancak Duiker haritalarda olamayacak kadar yeni olan mezarların orduyu yavaşlatacağını düşünmektedir. Önden gönderilmiş olan Nil, Nether’e ulaşır ve kapıyı görebildiklerini ancak kapının kapalı olduğunu söyler. Dom’un ordusu görünüşe göre olması gerekenden daha yavaş ilerlemektedir. İlk mülteciler kapıdan bin adım uzakta olmasına rağmen kapı hala kapalıdır. Duiker Nether’e Wickanlar ile birlikte ileriye ay sürmesini emreder. Duiker, yorgunluktan pes eden mültecilerin yanında geçer. Tek başına kalmış on sekiz aylık bir kız bebeği yeren alır ve devam eder. Aren sonunda kapılarını açar mülteciler akın akın içeri girer. Aren Şehir Garnizonu da yardımcı olmaktadır ancak Pormqual’ın ordusu şehrin surlarından izlemektedir. Duiker çocuğu garnizondan birisine (Keneb) verir, Keneb de ona Pormqual’ın Duiker’ı emrettiğini söyler ancak Duiker kabul etmez. Ayrıca Keneb duvarlardaki askerlerin hiçbir şey yapmama emri aldıklarını ve askerlerin bundan hiç de memnun olmadığını ekler.

SAHNE 11

Duiker geriye doğru bakar ve pes eden, hareket edemeyen ve kendisinin gidip alabilmesi için çok uzak olan mültecileri görür. En yakın mezarın üzerinde önce bir toz bulutu ve sonrasında Hortum’u görür. Şehre girer.

SAHNE 12

Apt ve Panek gölgededir. Kotilyon onlara katılır ve Apt’e oğlanı yeniden şekillendirmesinin onu içeriden yaralayacağını söyler. Apt yanıt verir ve Panek’in artık iki tarafa da ait olmadığını söyler. Apt tekrar konuşur ve Kotilyon ona küstah diyerek Panek’e kendisini Kotilyon dayı olarak tanıtır. Panek akraba olamayacaklarını çünkü gözlerinin farklı olduğunu, Kotilyon’un hayalet dünyada yer alan duvarlar ve ağaçlar arasından geçerek geldiğini söyler. Kotilyon Apt’e Panek’in deli olup olmadığını sorar, Apt’in yanıtı onu şoke eder. Kotilyon Panek’e eski dünyadan neler hatırladığını sorar. Panek babasına yakın kalmasının söylendiğini, ancak askerlerin kendisiyle babasını ayırdığını ve çocukları söylenenleri yapmadıkları için cezalandırdıklarını (çarmıha gerdiklerini) anlatır. Kotilyon buz keser ve Panek’e söyleneni yapmadığı için değil, o insanları kimse durdurmadığı için bunları yaptıklarını, babasının yardım edemediğini çünkü onun da çaresiz olduğunu söyler. Kendisi ve Apt, Panek’in bir daha asla çaresiz kalmaması için her şeyi yapacaktır. Ayrıca Panek ve Kotilyon, birbirlerine bildiklerini öğretecektir . Panek sana ne öğretebilirim ki diye sorunca, Kotilyon hayalet dünyada ne gördüğünü öğretmesini ister. Panek bundan ve Kotilyon’un bahsettiği Tazılarla tanışma fikrinden memnun olur. Kotilyon Apt’e haklı olduğunu, bunu tek başına yapamayacağını ve kendisiyle Gölgetaht’ın konu hakkında düşüneceklerini söyler. Kotilyon Apt’in ödemesi gereken borçları olduğunu ayrılması gerektiğini söyleyerek Panek’e ne yapmak istediğini sorar. Panek, diğer çocukları yerleştirecek olan Kotilyon yerine Panek’in çarmıha gerildiği görüntüleri rüyasından çıkmayan Kalam’a yardım etmek için annesiyle (Apt) gitmek istediğini söyler. Kotilyon, Kalam’ın kabuslarının onu şaşırtmadığını, Kalam’ın kendisine benzediğini ve “çaresizlik” duygusunun yakasını bırakmadığını söyler. Apt’e döner ve sırf “hissetmenin” getirdiği kabuslardan kurtulmak için Erdiğini söyler ve ona bağladıkları yeni zincirler için sarkastik olarak Apt’e teşekkür eder. Panek Kotilyon’un çocuğu olup olmadığını sorar, Kotilyon da “bir çeşit” kızı olduğunu ancak aralarına mesafenin girdiğini söyler. Panek onu affetmesini söyler ama Kotilyon affedecek kişinin kızı olduğunu belirtir.

SAHNE 13

Çultıkaç Malaz Rıhtımı’na gece yarısından önce girer. Kalam Mock Kalesi üzerinde bir flamanın uçtuğunu görür ve önemli bir kişinin burada olduğunu anlar. Kalam işler kötüye giderse Ölühane’nin son kaçış noktası olduğunu düşünür. Gemi mürettebatı ilginç bir şekilde güvertede uyuklamaktadır ve kendi iradesi ve vücudu üzerindeki kontrolünü kaybettiğini fark eder. Elan yanına yaklaşır ve kendisini İnci (Pearl) olarak tanıtır. Kalam’ın Pençe içerisinde bir efsane olduğunu, Topper’ın düşündüğünün aksine eğer ayrılmasaydı Pençelideri olabileceğini söyler. Kalam’a kitabı verip ayrıldıktan kısa süre sonra Kızıl Kılıçlar’ın Sha’ik’i öldürdüğünü aktarır. Laseen’in Kalam’la görüşmek için burada olduğunu ancak Pençe’nin kendi işini kendinin gördüğünü söyler. Kalam’ı zayıflatmak için ölümcül olmayacak şekilde bıçaklar ve El’lerin şehirde olduğu konusunda Kalam’ı uyararak güverteden aşağı atar. Son sözleri, kaptan ve mürettebatını öldürmek zorunda kalmasının yazık olacağıdır. Sırtında Panek ile birlikte Apt birden ortaya çıkar ve İnci’ye saldırır. İnci İmparatorluk İblisi çağırır ve kaçar.

SAHNE 14

Kaptan uyanır (zihni berraktır) mürettebatını iki iblisin güvertedeki dövüşlerini izlerken bulur. İkinci kaptanına sandalları hazırlamasını ve gemiyi terk edeceklerini söyler. Onun aralarına tekrar döndüğüne sevinen ikinci kaptanı ona “Carther” deyince onu susturur ve “Ben yıllar önce boğuldum, unuttun mu” der.

SAHNE 15

Çultıkaç’ı takip eden gemide kaptan ve ikinci kaptan Çultıkaç’ın batacağını, yardım götürmek için hazırlanmaları gerektiğini konuşmaktadır. Kalam’ın atıyla birlikte güvereteye çıkan Minala rıhtıma atlar. Hem cesaretinden hem de aptallığından etkilenen kaptan, önüne çıkan her engelin ortadan kaldırılması konusunda büyücüsüne ve mürettebatına emir verir.

4 Beğeni

Dün gece kitabı bitirdim. 10 üzerinden 10 puan verdim. Müsait zamanda bu başlığın üzerinden baştan sona geçip bir şeyler yazmayı düşünüyorum.

4 Beğeni

Kitabı dün gece bitirdim, son 100 sayfa çok yıkıcıydı, huzursuz etti. Seriye devam etmeyeceğim sanırım.

2 Beğeni

Son 100 sayfada huzursuz olduysan seriye devam etmemen isabet olabilir hocam. :slight_smile:

4 Beğeni

Kışkırtma var bu cümlede, İsmet Hocam ciddiye almasın lütfen.

Edit: Geç kaldım tüh.

3 Beğeni

Ahahaha beni iyi tanımışsın :)) üzdü ya bazı durumlar, gerçekten çok acımasız ve yıkıcıydı. Haftaya 3.kitaba başlarım.

6 Beğeni

Sende nasıl durumlar?

İnceleme gelir mi bu yıl? :thinking:

2 Beğeni

Haplo’nun incelemesi bu arkadaşlar. Söz verdiği gibi.

9 Beğeni

Debt paid, promise kept. :metal:

3 Beğeni

Son düzlükteyim ben de. Son 150 sayfa. Kitabın ikinci yarısı boyunca kendimi kaptırmamak için bayağı uğraştım. Bir çırpıda biterdi yoksa, ilk kitapta da belirtmiştim “ben bu seriyi sindire sindire okuyacağım” diye. Her bölümde karakterleri araştırıyorum, çizimlere bakıyorum, spoilersız yorumları okuyorum. O sebepten ağır ağır ilerliyorum. Bi Coltaine vs Caladan bekliyorum. sonucu belli ama yine de bende “olabilir” izlenimi bıraktı nedense. Nomıssız Wickan her haltı başarabilir gibi. Özellikle bir Ermiş’in (neredeyse) suratını dağıtabilmesi sempati uyandırdı.

4 Beğeni

Ben yapacaktım bunu ama evde misafir var bilgisayarı açana kadar ROBOT elimden aldı…

@Haplo O kadar çok şaka yaptın ki, artık kimse seni ciddiye almıyor. :crazy_face:

1 Beğeni

On dokuzuncu ve yirminci bölüm bitti. Bazı önemli gördüğüm noktalar:

  1. Coltaine’in rütbesini yükseltiyorum diye lağımcı yüzbaşısını çavuş yapması. :joy:

  2. Kalam’ın gemisinde neler oluyor? QB hangi kovandan bahsediyor?

  3. Pust’un tamamiyle farklı bir tonda konuşması ne anlama geliyor?

  4. Moby geri döndü! Dhenrabi gördüğü anda saldıran Tazılar, Moby geçerken huzursuz oldular. Moby’nin göründüğünden fazlası olduğu konusunda herkes hemfikir sanırım.

  5. Dansçı daha önce girebilmiş olmasına rağmen Tremorlar Apsalar’ı kabul etmedi! Yaklaşan kansineklerini de Felisin’den dolayı iyi biliyoruz.

  6. Erikson bize olayların her zaman iki yüzü olduğunu hatırlatıyor. İyi askerler - kötü askerler, iyi soylular - kötü soylular gibi. Şimdi de daha önce Tool’dan hikayesini dinlediğimiz Jaghut’ları, List’ten dinliyoruz ve beş yaşındaki oğlunun mezarında iki yüz bin yıldır yas tutan bir babanın acısına şahit oluyoruz.

  7. Duiker’ın aklında geçen “tek kelime” hangisi? Teslimiyet mi? Kaçmak mı? Her ne olursa olsun Coltaine bunu daha duymadan anlıyor ve “Yapamayız” diyor. Bu iş kanla bitecek!

  8. Trygalle Ticaret Loncası! Tam ihtiyaç duyulan anda geldiler. Peki bir sonraki durakları (üstelik daha zorlu bir yolculuk) neresi olabilir?

  9. Dujek ihanet etmemiş! Tüm kıtaya yayılan bir isyanın eşiğinde olmalarına rağmen, daha büyük bir tehlike sebebiyle Dujek sanki kaçmış gibi görünerek Rake ve Brood gibi güçlü müttefiklerle anlaşmaya çalışmış.

  10. Azath evinin kapısını açan Moby Tektutan bir iblismiş!
    10 Dassem’in kızı da Azath evindeymiş. Dassem ile Hood arasında tam olarak ne oldu?

  11. TTL’nin bir sonraki durağı da belli oldu. Zaten Kalam gemide QB ile konuşurken, QB Fiddler’ın Tremorlor’a gittiğini öğrenince ona yardım etmenin yoluna bakacağını söylemişti. Bir yolunu bulmuş kurnaz büyücü. :slight_smile:

  12. Icarium’u Azath’a verme konusunda ihanet etmek isteyen Gölgetaht’a Azath evinin ihanet etmesi şoku. :slight_smile: (Gerçi Tazıları yakalayamadı ama olsun, o şok ona yeter)

  13. Tüm şekildeğiştirenler öldükten sonra Azath Evi’ne giren Moby, meğerse evin muhafızı olacakmış

  14. Moby ile konuşan zırh kime veya ne?

  15. Köpekler Zinciri tükenmek üzere. Düşman topraklarında aylarca süren yolculuk sonunda bir avuç kalmış askerler ve bitip tükenmek üzere olan mülteciler.

  16. Kaçıp kurtulabilecek askerlerin, mültecilerin ve çocukların onurlarını koruyor olması gerçeği…

  17. Duiker’ın isimsiz bahriyelisi yaklaşan ölümünün farkında (enfeksiyondan dolayı) ve Duiker ile aralarında geçen konuşma gerçekten çok hüzünlü

  18. Coltaine intihar taarruzu yapacak Duiker mültecileri Aren’e sağ salim sokabilsin diye. Kalpler paramparça…

  19. Kabile yerlisinin ordunun parasını çaldığını varsayması karşısında aslında ordunun kendi parasını sırf mültecileri kabul etsinler diye gönül rızası ve ısrarla vermesi…

  20. Tumlit :frowning: Kötünün içindeki iyiyi temsil ediyordun, hoşçakal Tumlit.

  21. Mülteciler sonunda kurtuldu! Peki askerler neden surlarda, neden saldırmıyor?

  22. Yüzbaşı Keneb’le daha önce tanışmıştık.

  23. Panek ile Kotilyon arasındaki konuşma muhteşemdi. Panek’in yaşadıklarını anlatması, Kotilyon’un Panek’in suçu olmadığına dair ikna çabaları, Kalam’ın kabusları, Kotilyon’un Kalam ile benzerliği ve Ermişliğe ulaşma arzusunun ana sebebi… Muhteşem… Hepi topu birkaç paragrafta bu kadar yoğun duygular yaşatabilmek muazzam bir yetenek.

  24. Kotilyon’un kızı gibi gördüğü kişi kim? (Aslında tahmin etmesi kolay)

  25. Panek’in gördüğü hayalet dünya nedir? Nasıl bir gücü var?

  26. Elan’ın kimliği ortaya çıktı sonunda: İnci! Kimler tahmin edebildi? (tonlarca ipucu vardı)

  27. Cartheron Crust! Sonunda “boğulan” askerlerden birisiyle karşılaştık.

3 Beğeni
  • Deadhouse Gates inceleme -

Öncellikle bu kitabı ve tüm seriyi sadece fantastik kurgu adı altında sınıflandırmak pek mümkün değil benim açımdan. İnsanlığın içinde bulunan, hemen hemen, tüm karakteristik özelliklere şahit oluyoruz. Onur, şahsiyet, karakter, kötülük, vahşilik, umursamazlık, soykırım isteği vb. Bazı sahneleri gidip Vietnam Gazilerine okutsak, aynılarını hatta bin beterleri yaşadıklarını söylerler. Steven bu kitapta tamamen insanın doğasını anlatmış. (Maalesef daha çok kötü yönlerini)

Gelelim incelemeye…

İncelemeyi madde madde yapmaya karar verdim fakat bu illa ki tam sıralı demek değil.

  • Felisin

Kitabın başında gördüğümüz ihanete uğramış kırık dökük, korkak, hayattan umudu kesmiş bir genç kadının, tecrübe ettiği korkunç olaylardan sonra Sha’ik’e evrilmesi açıkcası beklemediğim ama hoşuma giden bir gelişmeydi. Sha’ik olurken Apsalar gibi bir sahiplenme ya da içinde bir ruhun reenkarnasyonu olmaması beni ayrıca mutlu etti. Tanrıça ile bir anlaşma halinde ve bu iş kötüye giderse iki tarafında çıkabileceği bir durum. (Felisin için bu durum ya ermişlik ya da ölüm olur orası ayrı) Farkına varmasa da (ya da farkındadır) Beneth, Baudin ve Heboric ile yaşadıkları o genç yaşında ona yılların tecrübesini kattı. İnsanın ne kadar kötü ve umursamaz olduğu çok net biliyor. Ablasına olan kininden acaba 4.kitapta vazgeçer mi? Aynı Kalam’ın Laseen’e olan kininden vazgeçip başka yola sapması gibi? Bu kitapta şunu çok net anlıyoruz, hiçbir şey kesinlikle göründüğü gibi değil. Felisin olsun, Sha’ik olsun kendisine ne derse desin, saygım var ama başarılı olabileceğini düşünmüyorum. 4.kitap sonunda epik bir son sahnesinin olacağını düşünüyorum.

  • Heboric

Tanrısına olan inancını kaybetmiş ama hala sonuna kadar kullanılan adam. Geçmişine dair henüz bir şey öğrenemedik ama yaptığı hırsızlıktan elleri kesilmiş ve kıyıma dahil edilmiş yıkık bir adam. Felisin’e olan inancı ve sadakati hiç azalmadı. Yapılan bir hamle sonucu, tanrısını bu dünyaya çağırdı ve belki de kendi evrimi için büyük bir hareketti. Ekibiyle ya da Gesler’in ekibiyle şaka yollu yaptığı atışmalar hep bir gülümseme bıraktı. İnanılmaz yüksek olan moral ve modunun zamanla tam tersi yöne evrildiğini, kör olduğunu ve görünmez ellere sahip olduğunu gördük. Erikson’un insanın ruh halinin nasıl bir saniyede değişebileceğine dair tasviri midir? Ömrün uzun olsun, beklentim büyük.

  • Duiker

Kitapta en merakla beklediğim bölümler açıkça Icarium’u ilgilendiren kısımlardı ama sonlara doğru Duiker’e o kadar acıdım ve üzüldüm ki, diğer tüm hislerim bunun gölgesinde kaldı. Sadık, savaşçı, akıllı, dürüst bir imparatorluk tarihçisi. En başından son ana kadar, kendini kurtarabilecek olmasına rağmen, Coltaine ile kalmayı seçti. List ve Llull ile olan arkadaşlıkları göz yaşartan cinstendi. Çarmıha gerilirken daha büyük acı yaşayamacağını düşündüğünü ama bunun böyle olmadığını anlaması çok yıkıcıydı. Erikson’un ruh ve beden bir bütündüre bir göndermesi mi? Acaba Duiker’i son görüşümüz mü? Yazar epik son verdiği bir karakteri zırt pırt canlandırır mı ama hiç sanmıyorum… O savaşın ve vahşetin içinde bir sevginin filizlenebileceğini bize yaşattı. Helal olsun!!!

  • Coltaine

Senin halkını soykırmış, bağcılarını yok etmiş bir imparatorluk için verdiği savaşa kelimeler yetmez. Aklıma Sturm Brightblade’in sözü geldi. Onurum yaşamım, yaşamım onurumdur. Köpekler Zinciri baştan sona muhteşemdi. Her türlü dezavantajlı durumu bertaraf etti, hedefinin 300 metre ötesinde ihanete uğradı ve yok edildiler. Korbolo Dom’un korkudan ruhunu bile yok etmeye çalışması ama başaramaması beni en mutlu eden anlardandı. Dujek ile arasında geçen o dolaylı konuşma ise tek kelime ile muhteşemdi. Ermek nasıl gerçekleşiyor henüz tam göremedik ama bu adam bunu haketmişti, inşallah ileride görürüz ne diyeyim…

  • Icarium ve Mappo

Bu adam 94 k yaşında. İnanılmaz ama dünyada yaşanan tüm vahşeti görmüş, katkısı olmuş, hafızasını kaybetmiş ya da değiştirilmiş. Gerçeği arıyor ama her yaklaşışında elinden kayıyor. Bu size sadece 1 kişiyi hatırlatmalı bence Roland Deschain - Kara Kule Kendisinden korkmayan tek bir canlı veya cansız varlık yok. Ama düşünüldüğü kadar korkunç mu ? Bilmiyoruz. Ermişliğin zamanla olmadığının ayrıca bir kanıtı. Gücünün boyutlarını ileride göreceğiz gibi.

Mappo sen nasıl bir adamsın yahu… En karanlık anlarda bile muhteşem bir dost, kardeş ve yoldaş. Yavaş yavaş kendisine yalan söylendiğininde idrakının kıyısında. Fiddler ile hızlıca gelişen bağı ayrıca çok iyiydi. Icarium ile dostluğunun ihanetle bitmeyeceğine eminim ama korkunç bir şey olacaktır. En korktuğumda şu ana kadar budur. Koca yürekli adam!!!

  • Iskaral / Apsalar / Crokus / Uşak / Moby

Iskaral Puşt’u her gördüğümde gülüyorum. (Aklıma Zifnab/Fizban geliyor) Tamamen zırvalar gibi duran ama her kelimesinin ayrı önemi olan bir şahıs. Örümceklerle olan bağının sonda ortaya çıkışı ayrıca bir komikti. Gölgetaht’ın nasıl sneaky olduğunun Erikson tarafınca tasviriydi aynı gerçek hayattaki gibi…

Apsalar’ın Dansçı tarafından sahiplenildiğini öğrendikten sonra oradan gelen kritik bilgiler bizi hep mest etti. Küçük bir balıkçı kızından, evrende önemli rol oynayan bir karaktere bürünmek… Gaziantep’te doğup, Amerika Kalp Vakfı’nın başına geçen gururumuz gibi aynı… Ah Erikson ah… Her yerde muhteşem dokunuşlar var. Babasına olan sadakati ise ayrıca epik.

Crokus’un bir tanrı tarafından dokunulduğu her halinden belli, ciddi bir katkı bekliyorum ileride, çok gelişti ve herkes bunun farkında.

Moby :slight_smile: o bile müthiş rol oynadı şaşırmadım. Keza uşak bile bir baba ile kızının arasındaki kırılmaz bağı gösterdi.

  • Kalam / Kemancı

Kalam’ın merhametsiz bir suikastçı iken, merhametli bir insan olması bizleri şaşırtıyor mu? Bence asla! Sha’ik isyanını başlatan, peşine dost diye iblis takılan, amacı Laseen’i öldürmek olan bu adam, ne yapıyor bir kadına aşık olup tüm muhakeme yeteneğini kaybediyor :slight_smile: İşte insanlığın en büyük hediyesi, aşk ve sevgi. İnci sonda “paslanmışsın, eski Kalam bir saniye beklemez beni öldürürdü” dedi, ben ise buraya bağlıyorum durumu. Sonda Laseen ile yaptığı konuşma ve buna göre hemen durumu analiz etme yeteneği ve kararını değiştirmesi muhteşemdi. İnsan düşünen varlıktır. Erikson’dan bir imza daha. Şaşırtmıyorsun adamım :slight_smile: Unutmadan, çocuklara olan acıması ve bundan etkilenen Apt’ın Kotilyon’u onları diriltmeye yönlendirmesi ne garip bir sahneydi. Yoksa Kotilyon Amca yufka yürekli mi :))

Kemancının ise benim için yeri çok ayrı. Bir kişi anca bu kadar onurlu olabilir. (=coltaine) Grubu bir şekil arada tutan, herkesin güvenini kazanan, verdiği karaların arkasında duran bir karakter. Günümüzde böyle bir lider var mı? Lağımcı silahlarını böylesine efektif kullanması da ayrıca güzeldi. Crokus her seferinde öldürmek istediğinde onu rahatça dizginlenmesi ise ayrıca tam puanı hakeder. Sonda bridgeburnerslara dönmemesi ve askere yazılması, sıradanlaşmak istemesi de karakterine dair gösterge. Ama yollar kesişecektir :slight_smile:

Gelelim geri kalanlara kısa cümlelerle.

Pormqual: Mide bulandırıcı. Cehennemin en karanlık çukuru sana ait olsun diyeceğim ama seni geçeçek Mallick Rel var. Malazan imparatorluğu bir çok şey olabilir ama liyakatsizlik asla olmaz gibi geliyor. Bu adam nasıl baş yumruk olmuş yahu?

Laseen: Her şey göründüğü gibi değil he? Pişmanlıklar ve kararlar. Krallık yönetmek herkesin harcı değil. İç savaş çıkmaması adına Dassem’i anında öldürmesi ise çok acımasız ve iyi karar. (Gerçekten öldüyse tabi)

Sormo ve bağcılar: üzgünüm dostlar, huzur bulasınız.

Ammanas ve Kotilyon: Sneaky bastards!! Ama her şey göründüğü gibi değildir :slight_smile: sonda kalam bırakın Laseen’i dediğinde, haddini aşma demeleri, ne istersek yaparız demeleri ise, gücü olan insanın dünyaya savaş salması gibi bir şey değil mi? Günümüzde karşılığı şu anda vuku bulan savaşa sebep olan kişilerdir.

Kulp ve Baudin: erken göçtünüz, umarım rahatça dinlenirsiniz.

Gesler / Stormy / Truth: Çok gizemli yahu. Neredeyse ermiş? 15-25 yaşında çocuklar mı? Neler göreceğiz acaba?

Korbolo Dom ve Kamist Reloe: Din hakkında atıp tutan yobazlardan korkun diyor şair burada. Sha’ik bile katliamdan rahatsız oldu. Tanrı sizi affetsin ama ben hiç affetmeyeceğim. Hood’un laneti üstünüzde olsun.

List ve Llull: öylesine yazılmış gibi duran ama insanlığın en kötü taraflarına şahit olan askerler. Vietnam gazilerinin savaştan eve dönünce çıldırıp gerçekliğini kaybetmesi gibi, List’te aynı şeyleri yaşaması. Tekrardan saygılar kral Erikson.

Anladığım Darujhistan’da ayrı - Seven Cities’de ayrı kıyamet kopacak. Eski düşmanlar dost olmalı. Oyun o kadar büyük ki, tanrılar bile burada piyon. Her nedense Icarium’u her şeyin ortasında hissediyorum. Hiçbir karakterin seride çok gözükmeyeceğini bilmeme rağmen bunu umuyorum:)

Aklıma geldikçe editler şeklinde ekleme yaparım.

Sevgiler.

10 Beğeni