Okuma Etkinliği - Ölühane Kapıları (Malazan #2) - Steven Erikson

İlk okuma ile ikinci okuma arasında çok ciddi fark oluyor. Erikson da mesela Felisin’e gelen tepkilere çok şaşırdığını söylemişti röportajında.

Sonuç olarak Soylu bir ailenin en küçük kızı iken, birdenbire dünyası baş aşağı oluyor. Köleleştirilip madenlere gönderiliyor. Üstelik ablası tarafından ihanete uğradığını düşünüyor. Bakın tekrar ediyorum, bu kız daha 15 yaşında. Yani ne bekliyorsunuz ki? Böyle süper erdemli mi davranmalıydı?

Apsalar da 15-16 yaşlarında ve bir balıkçının kızı. Bir ermiş onu ele geçiriyor ve dünyası değişiyor. Üstelik içinde ekstradan balmumu cadısı da var. Kafamızdaki imgelere uymuyorlar belki ama biraz da onların dünyasından olaylara bakmak lazım.

Bu arada ilk okumada ben de senle birebir aynı hislerdeydim, hem Apsalar hem de Felisin kısımlarında kaşlarım çatılıyordu. Ekstra olarak Crokus’a da gıcıktım ki o da gencecik birisi. Ona da Tanrı dokunuyor, amcası ölüyor filan… Onun da hayatı altüst oluyor.

İkinci okuma ise tamamen farklı duygularla geçiyor. Hissettiğim tek şey hüzün ve (s)empati.

The Red Blade Captain Lostara Yil and her companion soldier

Aslında Türkçe kaynaklı bir problem. :slight_smile: Ama dediğini anladım. Yine de askeri bir kitapta karakterin unisex (öyle mi?) bir ismi varsa onu varsayılan olarak erkek sanman da olası.

Tekrar okudum yazılanları, ne güzel de tartışmışız öyle. :slight_smile:

4 Beğeni

Felisin’e ısınamama sebebim aşırı agrasif düşünceleri ve davranışları fakat dediklerinizde kesinlikle haklısınız. Dünyası altüst olmuş o yaştaki birinin gözünden belki de az bile. Bu açıdan bakıldığında çok gerçekçi bir anlatım. Sonuçta biz de günlük hayatımızda yaşadığımız en ufak şeyler üzerine sinir küpü olabiliyoruz. Çok insani bir durum ve çok iyi yansıtılmış. Ama yine de (şimdilik) onun olduğu yerleri sinirle ve hayretle okumaya devam edeceğim gibi. :joy_cat:

Apsalar’a ısınamama sebebimin davranışları ya da yaşadıklarıyla bir ilgisi yok aslında. Bence aşırı ilgi çekici ve yine kaderini merak ettiğim bir karakter. Ama nedense bu kitapta hep Crokus ile anılması biraz “lame” geldi bana. Ayrı ayrı bakıldığında ikisini de seviyorum ama bir arada… mehh. Tabii tamamen kişisel bir düşünce bu, mesela İlydious ikisinin olduğu kısımları okurken çok keyif aldığını söylemişti.

Daha önce de söylemiştim ama nedense bu kitapta olayları ilgiyle takip etmeme rağmen karakterler bir türlü bağlamadı beni. Önceki kitapta ikisi birden bağlamıştı.

Herkes tanıdık karakterlerin olmasının okumayı ilgi çekici hale getirdiğini söylüyor ve haklılar, en çok Kemancı ve Kalam’ın olduğu kısımları okumaktan keyif alıyorum ben de. :slight_smile:

3 Beğeni

3.kitap Eylül’de geliyormuş, aklımda Kasım olarak kalmış nedense. Şöyle yıl sonuna kadar sürpriz olarak 4.kitap da gelse ne güzel olur be. Hep aksaklık mı olacak bir kez de olumlu iş olsun. Örneğin Delidolu geçen sene için 5 Diskdünya kitabı yayımlama sözü vermişti, yıl sonunda 6 kitap yayımladı. Evet DD ile Malazan apayrı çeviri aşamalarından geçiyordur ama Malazan’ın ilk 3 kitabı zaten hazır bekliyordu.

1 Beğeni

Yirmi ikinci bölüm özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

SAHNE 1

Kalam sudan çıkarak Malaz Şehri’ne giriş yapar. Onu bekleyen El’lere saldırır ve birkaçını öldürür.

SAHNE 2

Fiddler’ın ekibi Azath içinde ilerlemektedir. Rellock, bir harita üzerinde yürüdüklerini fark eder. Fiddler, dört yana kilometrelerce ilerleyen zeminin, tüm dünya ve tüm Azath evlerinin bir haritası olduğunu fark eder. Pust kaybolur. Pust’un düştüğü bir delik bulurlar. Pust’un öldüğünü düşünürlerken zemin şekil değiştirir.

SAHNE 3

Mappo kendi korkaklığını, bencilliğini ve Icarium’u Azath’a vermeyerek bozduğu yeminlerini düşünerek suçluluk hissetmektedir.

SAHNE 4

Apsalar, Mappo ve Icarium’un bir başka deliğe düşerek kaybolduğunu görür. Dörtlü yola devam ederken üstlerinden üç tane ejderha geçer. Ejderhalar birden zemine dalarak yok olurlar. Bunun, gitmek istenilen yere gelindiği zaman izlenmesi gereken yöntem olduğunu ve diğerlerinin ölmediğini anlarlar. Ejderhaların ortaya çıkması, umursamazlığı ve Azath’ın ölçeği Fiddler’ı ne kadar küçük olduklarına ve dünyanın onlar olmaksızın devam ettiğine dair düşündürür.

SAHNE 4

Aren, Dom’un kuşatmasına hazırlanmaktadır. Coltaine’i kurtarmasına izin vermediği için askerler Pormqual’a çok kızgındır ve ortam da çok gergindir. Tavore’un filosu bir haftalık mesafededir. Blistig, Mallick Rel’in Dom’a saldırması için Pormqual’ı ikna ettiğini ve Nethpara’nın ölen binlerce mülteci için Coltaine’i suçladığını söyler. Blistig kendi kuvvetinin artçı kuvvet olarak kalması emrini aldığını ve Kızıl Kılıçlar’ın da tutuklandığını söyler. Duiker ve Blistig, Tavore’u beklemenin daha iyi olacağı ve yüksek duvarları olan Aren’i kuşatan Dom’un güç kaybedeceği konusunda hemfikirdirler. Pormqual, savaşın nasıl yapıldığını görmesi için Duiker’ın kendilerine katılmasını emreder ve savaş sonrasında Duiker, Nil ve Nether’in vatana ihanet suçundan tutuklanacaklarını söyler. Nethpara Duiker’ın yarasına tuz basar ve Duiker de Nethpara’yı öldürür (çok şükür). Keneb gelir ve Duiker’ın Rel’e Jhistal dediğini duyunca Kalam’ın ona dediğini hatırlar ve Blistig’i bulmaya gider.

SAHNE 5

Dom’un ordusu Pormqual karşısında kaçıyor gibi görünmektedir. Ancak sonra Aren ordusu bir tuzağa düşer ve etrafları çok fazla sayıda düşmanla sarılır. Rel bunun Duiker’ın ihaneti olduğunu, onun Dom’la iletişim halinde olduğunu ve havadan büyü kokusu aldığını söyler. Dom, müzakere bayrağı ile gelir ve Rel onla görüşmeye gider. Duiker Pormqual’ı yarıp geçmeleri konusunda ikna etmeye çalışır ama başaramaz. Rel gelir ve ordunun silah bırakması durumunda ordu mensuplarının savaş tutsağı olarak muamele göreceklerini ve Rel ile Pormqual’ın rehin olarak alınacaklarını açıklar. Olacakları anlayan Duiker atını serbest bırakır. Rel Pormqual’ı ikna eder ve Pormqual askerlerine silah bırakma emrini verir.

SAHNE 6

Ordu silahını bırakır ve bir araya toplanır. Dom ve Reloe gelir. Rel, ordu ve şehri Dom’a teslim ettiğini söyler. Duiker güler ve yanlış der, Blistig ve komutası geride kalmıştır ve büyük ihtimalle Kızıl Kılıçlar’ı da serbest bırakmıştır. Onun gücü Tavore gelene kadar Dom’u dışarda tutmaya yetecektir. Dom, Duiker’ın tüm askerlerle birlikte öleceğini, bunun Tavore’u çılgına çevireceğini söyler. Dom Squint’i ister ama hiçbir yerde bulamaz. Olan biteni hala anlayamayan gerizekalı Pormqual’ın kellesini uçurtur.

SAHNE 7

Dom, on bin askerin çarmıha gerilmesi için 1.5 gün harcamıştır. Duiker sonuncudur. Ölürken, zihninde “hayaletimsi, alt dişleri çıkık bir görüntü” oluşur. Bu hayaletin gözlerinden çok büyük bir merhamet okunmaktadır. Bilinç kaybolurken hayalet de yok olur.

4 Beğeni

Yirmi birinci ve yirmi ikinci bölüm bitti. Bazı önemli gördüğüm noktalar:

  1. Felisin ile Tanrıça anlaşması hangi boyuta kadar esneyecek ya da bunun bir galibi olacak mı?

  2. Eğer Felisin’i Tanrıça manipüle etmediyse kim etti?

  3. Tanrıçanın Hortum’u aslında kovanmış

  4. L’oric’e dikkat!

  5. Yirmi birinci bölümle ilgili hiçbir şey yazasım gelmiyor. İlk okuduğumdaki hislerimi tekrar birebir yaşadım. Üstelik, kitabı elime aldığımdan beri bu anın geleceğini biliyordum ama bilmem hiçbir şeyi değiştirmedi. :sob: Burada kendimi Duiker gibi hissettim:

I cannot watch.

Yet I must.

  1. RIP Coltaine. Dünyaya senin kadar yiğit çok kişi gelmedi.

  2. RIP Bult, List, Lull. RIP 7th. RIP Wickans.

  3. Pormqual ve Rel’e diyecek sözüm yok, ilk okumamda söylediklerim hala geçerli

  4. Sormo o kadar güçlüydü ki hatırlarsanız 11 kuzgun gitmişti ruhunu alabilmek için. Coltaine içinse gök kararıyor, binlerce kuzgun geliyor. Sen nasıl büyük bir adamsın Coltaine

  5. Kalam’ın güç ve yeteneklerine şahit oluyoruz

  6. Fiddler’ın “büyük ölçeğe göre ne kadar da küçüğüz” düşüncesi bana hep Carl Sagan’ı hatırlatıyor. :slight_smile:

  7. GG Nethpara, gene iyi dayandın bu zamana kadar leş herif

  8. Çooook öncelerde “Jhistal içeride” demişti biri hatırlarsanız. Görevini başarıyla tamamladı FMR.

  9. Good riddance Pormqual.

  10. Duiker. :sob:

  11. İçim yanar içim kanar da, isyaaaaaannnn. Zalım Erikson. :frowning:

5 Beğeni

Sahne baştan sona gerilim doluydu: Pormqual sünepesinin kararsızlığı, Jhistal şerefsizinin cloak & dagger hesapları, Duiker’in elinden bir şey gelmediği için deliye dönmesi ve o okçu’nun çağrılışı. Asıl o okçu amca bitirdi beni; Coltaine’i öldürmeye zorla ikna edilecek kadar asil bir asker, attığını 200 metreden vuracak kadar da hünerli bir okçuydu. Ve sonunda hüngür hüngür ağlaması…

Evet, kitabın en iç burkucu sahnelerinden biriydi Duiker’in çarmıha gerilmesiyle beraber.

7 Beğeni

Sayfayı kaydırırken parmağımın kurbanı oldum. Coltaine kısmını ben de henüz okuyup bitirdim ama son yazdığınız isim büyük spoiler oldu bana :sob::sob::sob::sob::sob: Telefon üzerinden foruma girmenin laneti bu.

Sen de yazdığın ismi spoiler a alsan iyi olur. Henüz oralara gelmeyenler de var. :slight_smile:

2 Beğeni

Pardon, parmağımdan kaçmış.

1 Beğeni

Ahahaah özür dilerim ama güldüm :))

2 Beğeni

Geçmiş olsun. :slight_smile:

RIP Waxillium.

1 Beğeni

Sayfa 625’e kadar geldim. Keşke kitap tamamen 300’den 625’e kadar olan kısım gibi olsaymış. 300’e gelene kadar biraz terledim ama ondan sonrası müthiş devam etti. Şu an da o her şeyin kesişeceği son ana çok yaklaştığımı hissediyorum. Buraya gelene kadar birkaç kayba üzüldüm. Yetmedi yanlışlıkla benim hatam sonucu spoiler yedim. Bir darbe de ordan geldi.

Elan mask ve yeşil elbisesi tanıdık geldi. Elbette bir pençe yani değil mi?

Mappo, Icarium, Felisin, Gesler hep bir bilinmezlik mevcut. Ama en çok Icarium’u merak ediyorum. Hatırlamaması gereken şey ne?

Kulp ve Baudin RIP mi oldu şimdi?

Baudin’in Felisin’e söylediği söz aklımı karıştırdı. Düşündüğü gibi biri olmadığı ortaya çıktı.

5 Beğeni

Yirmi üçüncü bölüm özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

SAHNE 1

Kalam Pençe ile dövüşmeye devam etmektedir. Tam ölmek üzereyken Minala onu kurtarır. Birlikte Mock’un Kalesi’ne doğru giderler.

SAHNE 2

Fiddler ve ekibi zeminden düşerler ve kendilerini Malaz Şehri’ndeki Ölühane’de bulurlar. İçeride muhafız olan Gothos’la tanışırlar ve Gothos, Icarium’un kendi oğlu olduğunu söyler. Azath’ın Icarium’u alamadığı için üzüntüsünü belirtir. Gothos, Icarium’un son yoldaşının intihar etmesi ve Mappo’yu Icarium’a yeni yoldaş yapabilmek için İsimsizler’in Mappo’ya yalan söylediklerini, aslında Mappo’nun köyünü İsimsizler’in yok ettiğini anlatır. Fiddler, Icarium’um neden lanetli olduğunu sorar, Gothos da Icarium’un Gothos’u Azath’tan kurtarmak için bir kovanı yaraladığını, bunun da ona zarar verdiğini söyler. Fiddler ölümlü olduğu için Tanrılara teşekkür eder çünkü bu kadar uzun süreli bir azaba dayanamayacağını düşünür. Ölühane’den çıkarlarken Gothos onlara iyileştirici etkisi olan suyu tarig eder ve sudan içen Fiddler’ın kötü olan ayağı iyileşir. Apsalar etrafta Pençe büyüsünü hisseder. Fiddler, Smiley’nin Tavernası’na gitmeleri gerektiğini söyler ama bu sırada Apt ve Panek ortaya çıkar. Kalam’ın Mock’un Kalesi’ne Laseen’i görmeye gittiğini söylerler ve onları Gölge’den gitmeyi teklif ederler.

SAHNE 3

Minala ve Kalam Mock’un Kalesi’nde at sürerken bir kovan açılır ve onları içeri alır. Minala geride kalır ve Kalam, Laseen’in olduğu odaya girer. Laseen, onu neden öldürmeye geldiğini sorar. Kalam, Köprüyakanlar’ın öldürülmesini, Dujek’in ordudan atılmasını, Whiskeyjack ve 9. ordunun öldürülmeye çalışılmasını, İmparator’a bağlı kişilerin ortadan kaybolmasını, Dassem’in öldürülmesini, Dansçı ve Kellanved’in cinayetini, yetersizliğini ve ihanetini sayar. Laseen savunma ister ve Kalam da kabul eder. Laseen Genabackis’te Tayschrenn sınırını aştığını, aslında Köprüyakanlar’ın öldürülmesini planlamadığını ve istemediğini, Lorn’un Kotilyon tarafından ele geçirilmiş olan Üzgün’ü öldürmeye gönderildiğini, Dujek’in ordudan atılmasının sadece bir hile olduğunu söyler. Dansçı ve Kellanved’i öldürdüğünü, onları ortadan kaldırarak tahtı ele geçirdiğini ancak bunun bir gereksinim olduğunu çünkü İmparatorluk’un herkesten üstün olduğunu söyler. Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapsa da bazı hatalı kararlar verdiğini kabul eder. Dassem konusunda ise onun Hood’a yeminli bir fanatik olduğunu, iş savaş çıkmaması için önce kendisinin saldırdığını söyler. Kalam Yedi Şehir’de olanları sorunca sinirli bir şekilde misliyle yanıt verilecek der ve sesindeki öfke Kalam’ı kızdırır. Kalam Laseen’e İmparatoriçe der ve yapmaya geldiği işten vazgeçerek geri döner (zaten bir süredir Laseen’in fiziksel olarak orada olmadığının da farkındadır). Laseen, Pençe’yi geri çekemeyeceğini, onlardan kurtulunca nereye gideceğini sorar. Kalam ve Minala ayrılır.

SAHNE 4

Topper gelir. Laseen, Kalam’ın artık bir tehdit olmadığını ve onun fiziksel olarak orada olmadığını bildiğini söyler. Topper’a Kalam’ı kaybetmek istemediğini söyleyince Topper Pençe’yi geri çağıramayacağını ama zaten Pençe’nin de Kalam’ı öldüremeyeceğini, bunu uzun zamandır gerekli olan “zayıf olanın ayıklanması” gibi görmesi gerektiğini söyler. Topper İnci’ye kızgın olduğunu söyler. Laseen de onu disipline etmesini ama abartmamasını söyler.

SAHNE 5

4 El (20 Pençe) ortaya çıkar ancak Apt ve Fiddler yardıma gelir. Hepsi kendisini Gölge’de bulur. Kalam Fiddler’a Laseen’i öldürme konusunda fikir değiştirdiğini söyler. Gölgetaht gelir ve onların Gölge’de olduklarını, Apt’in onları kendisine getirdiğini söyler. Apt ona bağırır. Gölgetaht herkese ödül vereceğini söyler. Apsalar, babası ve Crokus Kanese kıyısına (Apsalar’ın evi) gönderilmek isterler ve kaybolurlar. Kalam ve Minala dinlenmek isterler ve Gölgetaht tam onlara göre bir yeri olduğunu söyler. Fiddler ise Tavore’un ordusuna tekrar yazılmak ister ve Gölgetaht onu Smiley’nin Tavernası’na gönderir. Son olarak Kalam ve Minala’yı çarmıhtan kurtarılan 1300 çocuğun olduğu yere götürür.

2 Beğeni

Yirmi dördüncü bölüm özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

SAHNE 1

Sha’ik’in ordusu Hortum kovanından geçerek Aren düzlüklerine gelir. Heboric ve üç büyücü ölümü öyle büyük bir ölçekte hisseder ki hepsi irkilir. Heboric, Sha’ik’e (Felisin) tercihlerinden dolayı pişman olup olmadığını sorar. Felisin, ebeveynlerinin ölümü ile suçladığı ablası Tavore ile olan kavgasını düşünür ama Heboric’e artık bir kızım var der. Kızının kelimelere karşı bir yeteneği olduğunu, tıpkı işler farkı olsaydı kendisinin de olabileceği gibi kızının da şair olabileceğini söyler. Heboric, bu yeteneğin Genç Felisin için bir lanet olabileceğini, hayranlık uyandıran kişilerin (özellikle kendi içlerinde) çok yalnız kalabileceğini söyler. Sha’ik, onun böyle olmayacağı konusunda garanti verir. Ona Felisin adını mı verdiğini sorunca Sha’ik evet der: “çok şey vaat eden bir isim. Anne babaların çocuklarında gördükleri taze bir masumiyet”. Heboric dinlerken ağlar ve Sha’ik “Heboric, üzülmene değmez” deyince bu Heboric’i daha da yaralar. Leoman, Rel, Reloe ve Dom gelir. Sha’ik Dom’un yaptığını görür. Gözcü raporlarına göre binlerce kişi çarmıha gerilmiştir ve kilometrelerce yol boyunca ölümler devam etmektedir. Dom, Aren’i alamadığını, Tavore’un filosunun geldiğini söyler. Pormqual’ın emriyle ordunun silah bırakmasına şaşırmıştır ve bunu İmparatorluk’un zaafı (büyük komutan eksiliği olarak) olarak görmektedir. Dom, Coltaine’in son büyük komutan olduğunu, Tavore’un henüz test edilmediğini, asilzade olduğunu ve sayıca geride olduğunu söyler, ayrıca danışmanları da yoktur. Sha’ik düzlükteki cesetlerin gömülmesini (çarmıha gerilenler değil) emreder ve Raraku’ya dönerek Tavore’un ordusunu kendi belirlediği koşullarda karşılayacağını beyan eder. Heboric, çarmıha gerilmiş hangi kişinin önünde durduğunu sorar. Rel ise “Yaşlı bir adam, bir asker. Daha fazlası değil” der. Heboric, bir Tanrı’nın kahkasını duyan olup olmadığını sorar.

SAHNE 2

Son ayrılan kişi olan Heboric hala cesede bakmakta ve kahkahayı zihninde duymaktadır. Neden kör olduğunu merak etmektedir: Zalim bir şaka mıdır yoksa Fener ve Yeşim güçten gelen bir merhamet midir? Fener’e “eve geri dönmek” istediğini söyler.

SAHNE 3

Blistig Tavore’u karşılamak için beklemektedir. Keneb gelir ve Stormy, Gesler ve Squint’i bulamadığını, Yedinci Ordunun inceleme için hazır olduğunu söyler. Blistig, Squint’in intihar edeceğinden endişelidir. Keneb, Zincir’in hayatta kalanlarının “kırık” olduğunu söyleyince Blistig aynı fikirde olur ve kendi gücünün de “kırılgan” olduğunu düşünür.

SAHNE 4

Mappo, hala baygın olan Icarium’u yere bırakır dinlenmek için. O ve Icarium Aren Yolu’na gönderilmiştir ve Mappo da ölüm olmayan bir yeri boşuna aramaktadır. 3 kişinin olduğu bir yük arabasının çarmıha gerilmiş her askeri incelemek için durup, sonra devam etmelerini izler. Mappo onlarla tanışmak için yanlarına gider (arabadakiler Gesler, Stormy ve Truth’tur). Bandaj ihtiyacından bahsettikleri zaman Mappo şifade biraz yeteneği olduğunu söyler. Tedaviye ihtiyacı olanların insan değil, Coltaine’in Düşüşü’nde buldukları iki köpek olduğunu söylerler. Mappo, ölenler arasında birini mi aradıklarını sorunca Gesler evet der. Mappo kaç kişi olduğunu sorunca Gesler on bin kişi der. Hepsini kontrol etmişlerdir ve Aren Kapısı’ndakiler de son birkaç tanesidir. Mappo köpeklere bakmak ister ve onların durumunu görünce hala nasıl hayatta olabildiklerine şaşırır. Truth, tamamen perişan durumdadır. Mappo, Icarium uyandığı zaman Mappo’da devam edecek olan keder sebebiyle endişeye kapılacağını düşünür. Mappo, Icarium’un sadece korku ve dehşete dair anılarını kaybetmesi sebebiyle değil, aynı zamanda “özgür iradeyle verilen hediyelerin” anısını kaybetmesi sebebiyle de üzgündür. Icarium’un bu kadar ölüm karşısında vereceği tepkiyi merak etmektedir. Cesetleri kontrol eden Stormy, Gesler’e yanına gelmesini söyler. Arabaya döndükleri zaman Truth onu bulup bulmadıklarını sorar ancak hayır derler, o değildir. Truth, aradıkları kişinin hala yaşıyor olabilmesi ihtimaliyle rahatlamıştır. Gesler’e bakan Mappo, Gesler’in doğruyu söylemediğini anlar. Mappo ona edilen arabada yolculuk teklifini kabul etmez. Bir süre gittikten sonra peşlerinden gider ve onlara iyileştirici iksirlerinden verir.

SAHNE 5

Tapınağına doğru giden Pust, örümcekler birden ortaya çıkınca kıyafetlerini yırtmaya başlar. Örümcek D’ivers insan formuna döner ve ortaya bir Dal Hon kadın çıkar - Mogora. Mogora Pust’a onu aylardır takip ettiğini, yanlış izler bıraktığını gördüğünü söyler. Pust ona gerçek Eller Yolu’nu asla bulamayacağını söylediği zaman, Mogora bulmak istemediğini, Dal Hon’dan aptallardan kurtulmak için kaçtığını, Ermiş olup aptalları yönetmek gibi bir niyeti olmadığını söyler. Birlikte yürürler.

SAHNE 6

Önlerinde bir ejderha belirir ve bir kovana girerek gözden kaybolur.

SAHNE 7

Pust, ejderhanın gerçek kapıyı korumak için orada olduğunu, onun bir T’lan Imass Kemikabakar’ı olduğunu söyler. O ve Mogora birlikte tapınağa girerler.

SAHNE 8

Büyük bir yük arabası Aren Kapısı’nda durur ve bhok’arala gibi görünen iki yaratık arabadan inerek bir ağaca doğru gider. Baruk’un göndermiş olduğu ve adları Irp ve Rudd olan bu bhok’arala, ağaca çivilenmiş olan cesede tırmanır ve gömleğinin altını arar. Üzerinde “Sa’yless Lorthal” yazan bir kumaş parçası bulur ve sonra küçük bir şişeyi çıkartır. Rudd, şişenin kırıldığını söyler. Daha sonra cesedi Darujhistan’a götürmek üzere ağaçtan alırlar.

SAHNE 9

Icarium uyanır ve yaralanmış olduğunu görür. Mappo, son iki iyileştirme iksirini iki köpeği iyileştirmek için verdiğini söyler. Icarium, onların “buna değer yaratıklar” olması gerektiğini ve hikayeyi dinlemek için can attığını söyler. Hatırladığı son şey Apt’i görüşüdür (büyük ihtimalle taa kitabın başında ilk gördüğü an). Mappo, bir kovandan dışarı atıldıklarını, Icarium’un başını kayaya çarptığını ve bir gün geçtiğini söyler. Icarium ve Mappo Jhag Odhan düzlüklerine doğru yol alırken Icarium, Mappo olmasaydı ne yapacağını söyler.

Sonsöz özeti (Tor’dan alıntıdır).

Özet

Genç ve hamile bir Wickan dulu, kampının yanındaki çimenliğe doğru yürür. At-ebeleri, karnındaki çocuğun ruhunun olmadığını, onun lanetlendiğini söylemiştir. Çocuk düşsün diye bir iksir içmek üzeredir. Birden at-ebesi gelir ve onu durdurur. İkili, onlara doğru yaklaşmakta olan kuzgun bulutunu izler. Bu sırada karnındaki çocuk “hareket eder”.

4 Beğeni

Tattersail’den sonra Coltaine mi :stuck_out_tongue_closed_eyes:

1 Beğeni

Yirmi üçüncü, yirmi dördüncü bölüm ve sonsöz bitti. Bazı önemli gördüğüm noktalar:

  1. Icarium’la ilgili bir çok şey öğrendik. Babası Gothos imiş. Babasını Azath’tan kurtarmak için bir kovanı yaralamış ve bu da ona zarar vermiş.

  2. Laseen’in savunmasından çokça şey öğrendik (detaylarına girmiyorum). Tabii bu kitapta şimdiye kadar fark etmiş olmamız gereken bir şey var: Bir karakterin her söylediğine inanmamak lazım.

  3. Dujek’in kanun kaçağı olması tamamen hileymiş (ki zaten o yüzden Coltaine’e yardım ediyor ve İmparatoriçe’yi hafife alma diyor). Pannion Domin geliyor, Hortum’dan daha büyük bir tehlike. Dujek, Daru, Rake ve Brood ile müttefik. Bakalım neler olacak…

  4. “Dancer bile Kalam’la dövüşmeden önce iki kez düşünürdü”. Wow.

  5. Kalam Fiddler’a işler nasıl gitti diye soruyor, Fiddler sorun yaşamadık diyor, Kalam da “iyi bari, işler en azından birimiz için iyi gitmiş” diyor. :joy:

  6. Apsalar, babası ve Crokus evlerine gitti

  7. Fiddler Tavore’un ordusuna katıldı. Fiddler’a bir övgü de Gölgetaht’tan geliyor: “With such soldiers, it is no wonder we conquered half a world — no Fiddler, I do not mock. This once, I do not mock.”

  8. Kalam ve Minala da Gölgetaht’ın elindeki 1300 çocukla ilgilenecek. Acaba Gölgetaht’ın bu çocuklarla ilgili planı nedir?

  9. Sha’ik, evlat edindiği çocuğa, masumiyeti simgelediğini düşündüğü Felisin ismini vermiş

  10. Tavore sonunda geliyor. Bakalım nasıl birisi?

  11. Çoban ve süs köpeği!

  12. Örümceklerin sırrı sonunca ortaya çıktı. Mogora’nın kapıyı aramama sebebi de çok iyiydi. :smiley:

  13. İsimsiz bahriyelinin de ismini öğrendik: Sa’yless Lorthal :salute:

  14. Baruk, Duiker’ı kurtarıyor!

  15. Icarium’un hiçbir şey hatırlamaması, Mappo’nun yine ona bir sürü yalan söylemesi ve Icarium’un “sen olmasan ne yapardım” demesi. Sad. Just sad. :cry:

  16. Coltaine! :metal:

6 Beğeni

Kitabı dün akşam itibariyle bitirdim. Benim için yine eşsiz bir süreç oldu.

Köpekler Zinciri’ni beraber yürüdüğümüz (ve yürümeye devam eden) herkese teşekkür ediyorum. Sizler de artık bizden birisiniz. :chains: :metal:

You’ve walked the Chain of Dogs. You are now one of us.

9 Beğeni

Muavin Tavore Paran konusunda büyük ihtimalle büyük bir ters köşe yaşanacak. Birkaç yerde sürprizbozan denebilecek şeyler gördüm. Serideki çoğu karakterden daha fazla sevildiğini fark ettim biraz dolaştığımda forumlarda. Kendisini ikinci kitap boyunca Felisin’in at gözlüklü bakış açısıyla öcü gibi gördük, Tavore’un kendi açısından baktığımızda bambaşka bir karakter portresi göreceğimizi tahmin ediyorum. Zaten bunun izleri ikinci kitapta da var. Baudin’i, Felisin’i koruması için görevlendiren Tavore değil miydi ?

3 Beğeni

Evet, Felisin’i madenlerden kaçırsın diye Baudin’i tutan Tavore.

Yalnız Tavore’un POV’si hiç yok. Serinin tamamında hep başkalarının gözünden okuyacağız onu.

6 Beğeni

Kitap bitti ne yazık ki, şimdi 3.cildi bekle dur. Çok geciktirmeseler bari. Coltaine’nin geri dönecek olması güzel oldu. Bahriyeli kadının bir isme sahip olmaması bana tuhaf gelmişti, Erikson bunu sona çarpıcı ve iç acıtıcı bir şekilde saklamış. Duiker’e yazdığı şeyden büyük olaylar bekliyordum ama sadece ismi çıktı. İlk kitabın fersah fersah önünde bir kapanış oldu. Etkinliğe katılanlara ve katkıda bulunanlara teşekkür ederim.

5 Beğeni