Okuma Etkinliği - Ölühane Kapıları (Malazan #2) - Steven Erikson

Reaksiyon konusuna katılıyorum. Benim de hevesimi kırdı biraz açıkçası.

Köle alıntısını hem burada hem de 1000kitap’ta paylaşmıştım. Nil ve Nether’in durumu da yine yürek burkan olaylardan sadece birisi idi.

Bu detayları hatırlıyor olmana sevindim çünkü kitabın sonu herkes için net ama bu detaylar seriyi benim gözümde en iyi yapan unsurlar.

2 Beğeni

Son bölümden:

‘‘Ona Felisin ismini koydun, değil mi?’’
‘‘Evet.’’ Kız başını çevirip onun görmeyen gözlerine baktı. ‘‘Güzel bir isim, değil mi? Öyle çok… ümit vadediyor ki. Taze bir masumiyet - tam da ebeveynlerin çocuklarında, onların parlak ve hevesli gözlerinde karşılaşacakları gibi.’’
‘‘Ben bilmem,’’ dedi adam.
Sha’ik, eski rahibin yıpranmış, dövmeli yanaklarından aşağı gözyaşlarının akmasını seyrederken onların ehemmiyetine ilgi duymasa da Heboric’in gözleminin bir kınama anlamı taşımadığının farkındaydı. Sadece kayıp. ‘‘Ah, Heboric,’’ dedi. ‘‘Üzüldüğüne değmez.’’
Sha’ik bu sözleri söylemeden önce azıcık daha düşünseydi onların yaşlı adamı diğer her şeyden çok inciteceğini anlardı. Vücudu sarsılan Heboric, kızın gözleri önünde adeta çöktü. Sha’ik’e onun göremediği ellerinden birini uzattı. Tam ona dokunacakken elini geri çekti - ve aynı anda bir iyileşme fırsatının kaçtığını hissetti.
Pişmanlıklar? Pek çok. Sayısız.

2 Beğeni

Mesela bu da çok vurucu bir sahneydi benim için ama Felisin genel olarak sevilmeyen bir karakter olduğundan dolayı çoğu kişinin hiç etkilenmediğini düşünüyorum.

Özellikle Felisin’in “üzüldüğüne değmez” demesi ve Heboric’in bundan daha çok etkilenmesi kısmı üzerine bile saatlerce konuşulabilir.

4 Beğeni

Yani 21. Bölüm kesinlikle çok çarpıcı, evet, ama reyizin edebiyatı kitap boyunca beni aldı aldı duvara vurdu, aldı aldı duvara vurdu. :slight_smile: Felisin’in karakterizasyonu bence başlarda, biraz alışılmışın dışında olduğundan sanırım, biraz idraki zorlaştırıyordu. Yine de ben Heboric, Baudin ile kendi kafasında yüzleştiği ve felsefi hezeyanlar yaşadığı kısımları çok lezzetli buluyorum hala.

Ayrıca List’in Duiker’ın yanına ilk geldiğinde yaşının getirdiği heves ve gururu hatırlıyor musunuz? Sonraları Duiker, onu at üstünde bitkin ama azimli halde görünce iki spesifik saniye arasındaki zamansız yaşlılığı gördü. Savaş alanında taraflar fark etmeksizin herkesin aşina olduğu ortak bir yaşlılık. Belki de List Freud’un tanımıyla ölüme giden doğru yolu bulmaya çalışan sıradan birisinden başkası değildi. Savaşın imkansızlığında kaybetti çocukluğunu ve zamansızca yaşlanıp ölümüne giden yolu buldu.

2 Beğeni

Kitaptaki her şeyi hatırlıyorum. :slight_smile:

Bence çokça atlanan ama çok kıymetli gördüğüm noktalardan birisi de Kalam’ın işkence gören çocuklara karşı hissettiği çaresizlik duygusu ve Dancer’ın da sırf bu duygudan kurtulabilmek için Ermişliğe yükselmesi idi. Şu birkaç cümlenin taşıdığı anlam ve duygu yoğunluğu muhteşem değil mi ya?

Bazen acaba abartıyor muyum diye düşünüyorum, objektif yaklaşmaya çalışıyorum ama diğer kitaplarla da kıyaslamama rağmen bu kadar “yoğun” bir seri ben okumadım, denk gelmedim. Belki de bu “yoğunluk” bazı kişilere ağır geliyor olabilir, o yüzden sevmiyor olabilirler (ki bana göre seriye asıl değerini veren bu yoğun duygu hissi).

3 Beğeni

Ben yukarıda mesajları okurken çokça şeyi unutmuşum aslında, bu neydi, şu neydi derken buldum hep kendimi ama kitabın anlık yaşattığı hissiyatlar hep kalmış. Sanki elimle koymuşum gibi hemen buldum bölümleri.

‘’…Bir asker her türlü zırhı giymeyi öğrenir…‘’ :roll_eyes:

3 Beğeni
  1. bölüme kadar okudum şimdi.

İlk olarak Köpekler Zinciri bölümünün sonundaki hanımefendinin Felisin olması beni ŞOK etti. Evet çölde Apsalar ve Felisin hariç Shaik tasvirine uyan kadın yok ama yine de kendimi Apsalar’a o kadar endekslemişim ki Felisin aklımın ucundan bile geçmedi. Bunu dediğim için @isos81 kızar mısınız bilmiyorum ama muhtemelen Apsalar gözümde asil biriyken Felisin ezik büzük biri gibi olmasından kaynaklı olarak hiç aklıma gelmedi.

Belki de dış görünüş olarak Apsalar iyi giyimli, güzel ve temiz biri gibi kafamda canlanırken Felisin hep yara bere içinde, paçavra giyen per perişan bir halde anlatıldığı için öyle hissetmişimdir. Muhtemelen Tor okumalarının sonunda o kişinin Felisin olduğunu görüp spoilerımsı yemeseydim Ölühane Kapıları’nın başında Felisin olduğunu okuduğumda daha çok şaşırırdım.

Ama şöyle bir bakınca Felisin bu nefretle -eğer yeniden doğum olursa- yeni rolünü çok iyi üstlenir diye düşünüyorum. Tabii hiçbir şey düşündüğüm gibi çıkmıyor ama olsundu. Yine de yeni Shaik’in Felisin olmasını isterim. :slight_smile:

Bunun dışında Icarium olayı benim için o kadar büyük bir muamma ki onun hafızası ile ilgili sahneleri hiçbir şey anlamadan okuyorum. Hatta şimdi 15. bölümde kovan, eski krallık ve şehirlerden bahsedildi. Mappo acayip triplere girdi ve ben acaba durum açıklandı da ben mi bir şey kaçırıyorum yoksa hala açıklanan bir şey yok mu diye düşünmeye başladım.

Duiker’e nedensizce o kadar ısındım ki onun bakış açısını çok severek okuyorum. Coltaine’in çok ilgi çekici ve gizemli bir aurasının olmasındandan da kaynaklanıyor bu ama reise çok yer vermemişler. Yani karakter bazında ona da çok yer verilse de tadını ala ala okusam diye düşünmeden edemiyorum. Bu hissi ilk kitapta Anomander Rake kısımlarında yaşamıştım.

Minala ve Kalam ikilisini shiplemiyor değilim ama nedense Minala çok üzülür gibime geliyor. Ama yine tamamen yanlış tahmin yürütüyorum muhtemelen. :joy:

Bunun dışında neden üzerine pek konuşulmamış anlamadım ama Kulp ve Baudin’in ölümüne -ve ölümlerinin AŞIRI trajik olmasına- o kadar üzüldüm ki. Çok üzüldüm. Hatta bir süre “yok canım ölmemişlerdir” diye düşündüm ama Kulp o POV’da baş karakter gibiyken Erikson abimiz bi’ anda harcayıverdi Kulp’u. Baudin de aynı şekilde. Hani onun bir questi/taskı vardı ve kendi çapında bunu başarmak için elinden gelenin en iyisini yapınca hayatı sonlandı desek, yine dr o kadar kötü bir ölümü hak ediyor muydu… Bilemem. Bir de mesela acaba Felisin’e aşık mıydı diyorum. Çünkü Tavore’a o kadar da bağlı mıydı ki? Bilmiyorum.

Kısacası bilmiyorum bilmiyorum. :slightly_smiling_face:

Bu arada bu kitapta karakter gelişimine ve düşüncelerine yer verilmesine hayran kaldım. Yani karakter derinliği öyle bir verilmiş ki iç dünyaları ve bütün karamsarlığı 1-2 cümlede okuyucuya yansıtıveriyor yazar. Bu yetenek değil de nedir.

Espri olsun diye söylüyorum: Rus yazarlar karakterin karamsarlığını 1000 sayfada anlatırken Erikson 2 cümlede işleyebilmiş bunu. :stuck_out_tongue:

Şu ana dek çok iyi gidiyor. Sözümü geri alıyorum ikinci kitabı ilk kitaptan daha çok beğeniyorum artık. Karakterlere çok ısındım ve mekanlar iyice oturdu kafamda (600. sayfaya gelmişim oturmasın da n’apsın.) Bendeki durum bu. Yazar sonu nasıl bağlayacak çok merak ediyorum.

6 Beğeni

Tabii ki kızmam. :slight_smile: Ama Apsalar biraz kör göze parmak şeklinde idi. Erikson’ın tarzını bilenler için o olmayacağı, orada bir twist olacağı aşikardı. :slight_smile:

Bence hem background olarak hem Tanrıça ile yaptığı “anlaşma” olarak Felisin çok daha iyi bir match. Apsalar’da 3 ayrı kişi var (kendisi, cadı ve Kot).

Icarium Rafo. Zamanla daha yakından tanıyacağız, geçmişini öğreneceğiz.

Hem Baudin hem de Kulp (özellikle Kulp) ölmediler, kalplerimizde yaşıyorlar. RIP.

Kitabı bitirince yukarıda @GKS’nin yazdıklarına da bir göz at. Çok güzel örnekler vermiş ve dediklerinle birebir uyuşuyor.

Heh, tahmin ediyordum. Kaldı geriye @ilydious. :slight_smile:

Bu arada,

Bunu hala bekliyoruz. :slight_smile:

5 Beğeni

Bunu yazdığım ileti için demiştim, şimdi yazıyorum anlamında. :sweat_smile:

Genel olarak bölüm bölüm yazınca genel incelemeye pek bir şey kalmadı sanırım. :slight_smile:

Ben tek başıma taşırım sancağı. :joy:

1 Beğeni

@ilydious İnceleme gelmezse @Haplo 'nun başına gelenler sana da gelebilir. :smiling_imp:

Ben bu Cuma tekrar başlayıp ay bitmeden bitireceğime söz veriyorum. :smiley:

3 Beğeni

Ama yazmıştım yukarıda, beğenmediniz mi? :joy: Başarısız oldum sanırım…

2 Beğeni

Şimdi gördüm. İşlerden dolayı pek foruma giremiyordum gözümden kaçmış. :rofl:

Benim tehdidim başarısız oldu evet.

1 Beğeni

Aslında o inceleme değil, kendin de söylemişsin:

Kısa yorumlar geldi ama inceleme gelmedi.

İncelemeler benim hassam noktam. Sanırım @Gelu da boş vakitte yazacaktı, ondan da gelmedi (kendimi gestapo komiserleri gibi hissettim. :sweat_smile:)

Unutmayın, Malazan dünyasında ve etkinliklerinde verilen sözler bağlayıcıdır (bunu daha önce de yazmış olmalıyım). :sunglasses:

2 Beğeni

İletinin en sonunda kısa incelememi yaptığımı düşünmüştüm. :sweat_smile: O zaman şimdiye kadar yazdıklarımı toparlayan bir yazı daha yazayım bari. :slight_smile:

1 Beğeni

@Artorias

3 Beğeni

2 Beğeni

:slight_smile: dediğim gibi önce etkinlik sayfasını baştan sona okuyup müsait zamanda bir şeyler yazacağım. Bu sayfa tarayıcının başka bir sekmesinde açık duruyor sürekli ve 289. posttayım, Senin 4. bölüm Tor özetinde. Şuan işler çok yoğun olduğu pek için okuma ve yazma fırsatı bulamıyorum. Ama aklımda :wink:

1 Beğeni

İsmet Hocam’ın o kadar emeklerine rağmen, ve çekilişlere, çok az okuyucu ve katılım sağlanıyor gibi hissediyorum. Sanki herkes kitapları alıp 5 sene sonra okuyacak seri bitince. Çok heves kırıcı :frowning: Resmen 2013’de dragonmount sitesinin bir anda ghosttown olması aklıma geldi. Umarım kitle artar…

6 Beğeni

Sonunda kitabı yarıladım.

Öyle görünüyor ama heves kırıcı hissetmiyorum pek. Sonuçta ben keyif aldığım için vakit harcıyorum. Etkileşim oluşturmak gibi bir derdim olsa o zaman evet, dediğin gibi heves kırıcı olabilirdi.

O yüzden, 1-2 kişi bile olsa aynı şevkle devam. :slight_smile:

İlk yarısı hakkında bir değerlendirme alsak? Beğendin mi, beklentinin altında mı kaldı, sevdiğin - sevmediğin yönler neler gibi…

1 Beğeni