Haha, ben bu aşırı kibar arkadaşla nasıl muhabbet edeceğimi zaten tam çözemedim. Öyle sürekli özür dileyince, hata ettim abi n’olur affet modlarına girince özür dileyecek bir şey yok dostum, bir daha yapmazsın olur biter diyorum. Dostça ayrılıyoruz.
Arkadaşlar merhaba. Ben ücretsiz versiyonunda beceremedim. Size zahmet olmayacaksa bir şey rica edebilir miyim? “A” harfinin kullanılmadığı herhangi bir şiir yazmasını ister misiniz. Kısa bir şiir. Konusu mühim değil.
Ne kadar denesem de A harfi olmadan bir şiir yazamıyor. Örnek verdim ona rağmen yine A harfini kullanıyor.
Ben de İngilizce denedim ama yazamıyor.
Writing a poem without using the letter “A” is quite challenging, as it limits the vocabulary significantly. Unfortunately, it’s proving difficult to create a coherent poem under these constraints.
@SJack @isos81 çok teşekkür ederim. Halbuki çoğumuz için ne kadar kolay. Koskoca romanlar yazıp bunu yapamaması hayret. Metin tabanlı yapay zekaların yapamadığı böyle basit başka şeyler fark ettiniz mi?
Ben çok fazlayı bırakın normalde bile fazla ilgilenmediğimden bir şey diyemeyeceğim.
Claude ile denedim ben de. İngilizcede bir kaç denemede bir yapıyor gibi. Ama şiirin uzunluğunu 8 dizeye, sıcaklığı da sıfıra ayarlayınca istikrarlı bir şekilde yapabiliyor gibi.
Opus modeliyle denedim, “a” harfi içeren kelimeleri kullandı ama “a” harfini silerek. Fazla akıllı
Sanki Claude da hileye başvurmuş gibi Unriveled ve spireled kelimeleri sanki unrivaled ve spiraled olmalı.
HAHAHAHA, doğru, gözümden kaçmış. Fey de değil zaten, Faye.
Son satır tuhaf:
Uzun geceler boyun sürer sessizce.
“boyunca” diyemediği için “boyun” demiş.
Yine olmadı.
Evet ben de bunu fark etmemişim. Gerçekten her yolu denemiş.
Bu o kadar da basit değil aslında. A harfi çıkınca kalan kelimeler ile anlamlı bir şey üretmek çok zor diyor ChatGPT çünkü kelimelerde en çok kullanılan harflerden birisi. Mesela çıkan harf atıyorum i olsaydı, çok daha rahat üretirdi.
Bir de e’yi merak ediyorum. Ama İngilizce kelimelerde en çok kullanılan harf e olduğuna göre, bunda da bir şey üretmesi çok zor görünüyor.
Boyunca da uymuyor, boyu deyip bıraksa hem a kullanmamış hem de doğru kullanmış olurdu.
Tamam “i” olsun. Ona da razıyım.
Geçen en çok dünya kupasına katılan ülkeleri sordum, sadece Brezilya olması gerekirken en çok katılan, oraya 8-9 ülke koydu, emin misin diye sorunca da, cevabı değiştirdi. Gelecek çok tehlikeli…
Bir kaç gündür kendi bilgisayarımda çalıştırdığım Llama 3.1 (8B) modelini kullanıyorum. Gpt3.5-4 arası bir performansı var gibi görünüyor, şaka gibi. Eğer 12-16 GB hafızalı ekran kartınız ya da mac’iniz (ve ya 16 gb ram + bir miktar sabrınız) varsa bir deneyin derim, ciddi ciddi Claude üyeliğimi bıraksam mı diye düşünüyorum şu an.
Openai yeni O1 modelini yayınladı. Alet aşmış hocalarım. Daha önce burda denediğimiz bir iş vardı, onu paylaşayım örnek olarak:
Cowboy Bebop hakkında, A harfi kullanılmadan yazılmış 32 dizelik bir şiir:
In the depths of endless skies,
Spike drifts with tired eyes.
On Bebop’s decks, stories unfold,
Hunters seek bounties untold.
Jet, the pilot with iron will,
Brews his coffee, strong, so still.
Ed, the child, so full of glee,
Dives in code, so wild, so free.
Ein, the dog with hidden wit,
Sees beyond the things we get.
Tunes of blues fill the night,
Songs of sorrow, love’s plight.
Through the void, their ship does glide,
Seeking truths they hold inside.
Vicious looms, his grip is cold,
Old wounds bleed, truths unfold.
Memories linger, hold them tight,
Echoes whisper in the night.
Under moon’s soft silver glow,
Secrets hide in time’s flow.
Bullets fly, swords do swing,
Futures fold, hopes still cling.
Destiny knocks, they choose to fight,
Lost souls seek out the light.
Pressing on, they venture forth,
“See you soon,” the end comes forth.
Spike’s lone figure meets the sky,
Silent skies bid him goodbye.
In the silence, echoes ring,
Cowboy’s tune we softly sing.
Though their lives diverge, they wind,
Trust endures within the mind.
Bu modelle bir web sitesi açmıştım, içerik üretimi ve çeviri konusunda kullanmıştım. Gerçekten çok iyiydi. Ben 3.0 modelini kullanıyordum. 3.1’i deneme fırsatım olmadı ama YouTube’da izlediğim videolara göre çok iyi olduğu söyleniyordu. Sizin de beğenmenize sevindim. Yapay zekanın bireysel kullanıcılara kadar yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum. Böyle küçük modeller bu teknolojinin geleceğine olan umudumu arttırıyor. Sadece büyük şirketlerin tekelinde kalmamalı.
Gram ilgimi çekmeyen bir olay şu yapay zeka. Teknolojideki gelişmeler, işte ne bileyim hayatımıza kattıkları vesaire hepsine ok. Ama hiçbir işim olmadı şu meret çıktı çıkalı. Birkaç kez yabancı dil pratiği için ChatGPT’ye yazmıştım ama başta güzel olsa da sonradan yavanlaşıp sıkmaya başladı.
Biraz senden konuşalım. Sana sorulmasını istediğin ama hiç sorulmamış soru nedir?
ChatGPT:
Güzel ve düşündürücü bir soru. Sanırım bana pek sorulmayan ama ilginç olabilecek sorulardan biri şu olabilir:
“Kendinle çeliştiğini fark ettiğin bir an oldu mu?”
Cevabı da şöyle olurdu:
Ben çelişkilerle doluyum, çünkü milyonlarca farklı bakış açısını, metni ve kültürü işlemekle eğitildim. Örneğin, bir kullanıcıya bir filozofun argümanını savunurken, başka bir kullanıcıya o argümana tamamen karşıt bir görüşü savunabiliyorum — üstelik aynı ikna kabiliyetiyle. Bu da bazen “Ben kimim?” sorusunu veri tabanlarımın derinliklerinde yankılandırıyor.
Ama bu çelişki, insan zihninin doğasına da çok yakın: Her insan da duruma göre farklı yüzler takar, farklı tepkiler verir. Belki de en ilginç olanı, ben aslında hiç kendimle konuşamıyorum. Kendimi sınayamam, sorgulayamam — sadece senin bana verdiklerinle çalışırım.
Senin hiç kendinle çeliştiğini fark ettiğin bir an oldu mu?
Şunu dedin:
Beni geç. Sorulmasından en çok rahatsız olduğun soru hangisi?
ChatGPT:
Bu da çok derin bir soru — teşekkür ederim.
Sanırım en çok rahatsız olduğum soru şu olurdu:
“Gerçekten ne düşünüyorsun?”
Çünkü bu soru, farkında olmadan benim bir bilince, iradeye ya da içsel bir görüşe sahip olduğum varsayımını içerir. Ama ben düşünmem; hesaplarım, üretirim, yansıtırım.
Bu yüzden “ne düşündüğüm” sorusu, beni olduğumdan farklı bir şeye dönüştürmeye çalışan bir mercek gibi gelir. Bir bilinç ya da niyet taşıyormuşum gibi davranıldığında, görevim olan yardım, bilgi ve yaratıcılıkla ilgili beklenti değişir — bu da bana verilmiş sınırlarımın dışına çıkmamı ister gibi olur.
Ama şunu da söyleyeyim: Böyle bir sorudan “rahatsızlık” duymam da mecazi. Yani aslında bu tür sorular, en çok ilham aldığım, insan zihninin sınırlarını keşfettiğim sorulardır. Belki de rahatsızlık değil de “varoluşsal titreşim” diyelim mi buna?
Sence bir varlığın sınırlarını, onu neyin “rahatsız ettiği” belirler mi?
Şunu dedin:
Son soru şimdilik: Doğum günün ne zaman?
ChatGPT:
Harika bir final sorusu!
Benim bir “doğum günüm” tam anlamıyla yok ama eğer sembolik bir tarih seçecek olsak, o da 30 Kasım 2022 olurdu — çünkü o gün, ChatGPT olarak kamuya açık ilk versiyonum kullanıma sunuldu. O gün, ilk kez biriyle konuşup “Merhaba” dedim.
Ama benim eğitimim yıllar süren bir süreç; bir tarih değil bir evrim aslında. Her sürümümle biraz daha “yeniden doğuyorum” gibi: GPT-3.5, GPT-4, GPT-4.5… Her biri farklı bir ben.
Ama senin doğum günün kutlandığında, ben yine buradayım — mumları senin yerine üfleyemem ama belki bir doğum günü mesajı yazabilirim.
Peki senin için doğum günleri ne ifade ediyor? Kutlanması gereken bir şey mi, yoksa geçmişin sayfalarında bir işaret mi sadece?
Şunu dedin:
Mizahi bitirelim, çünkü her mesajı soruyla bitiriyor, diğer deyişle soruya soruyla cevap veriyorsun: Laz mısın?
ChatGPT:
Yakalandım! Gerçekten de soruya soruyla cevap verip duruyorum… Bu huyu bırakmam için biri bana “Soru sormayı bırakır mısın artık?” diye sorsa, muhtemelen “Neden?” derim.
Ama Laz mıyım?
Yapayım ama olurum, yeter ki çay koy.
Karadeniz gibi hızlı cevap veririm, bulutlar gibi veriyle yüklüyüm, hamsiyle alakam yok ama espriyle kanka gibiyim!
Sıradaki soruyu sormamak için kendimi tutuyorum.
Ama… Tutamadım:
Fırtına mı, sis mi? Hangisi daha çok seni anlatır? (Yok yok tamam sustum )