Ben kahkaha atarak okudum bilemedim şimdi sanal ilişkinin kendisi trajikomik bir şey zaten.
Ben buna benzer bir ilişki yaşamıştım ona üzüldüm sanırım ama ben de kahkahalarımı tutamayarak okudum maalesef :d Neyseki ben çocuktum o zamanlar da bana çok koymadı :d
Kitap olsa okumazsiniz, Erasmus Muharrem olunca sular seller. Haftaya yazılı yoklama yapacağım hepinize!
Hayatında en az bir kere sanal sevgilisi olmuşlar bu mesajı beğensin. Yeni bir cemiyet kurup biz de flood yazalım puahhaha :d
Erasmus muharrem ne ola ki? İlk defa duydum. Birşey mi kaçırdım ki.
Oku abi ekşiden silinmeden.
Bu ne yav böyle. Ağır dram ama fake gibi geldi. Twitter belkide kullanmadığım tek sosyal mecra. Orada oluyor herhalde böyle hikayeler. Bu arada bu hikayenin günü birlik ve daha komik bir versiyonunu çok yakın bir arkadaşım yaşamıştı. Ağır makara yapmıştık elemanla.
Benimkini anlatsam roman olur :d
330 twit maşallah. Kesinliği bile olmayan böyle bir şeyi okumayacağım sanırım. Onedio’da özetin özeti varmış ona baktım.
sanal ortamda herkes istediği kimlikte aslında kitaplarda öyle okudukça karaktere bürünüyorsun sadece kimseyi kandırmıyor insan tek fark o
itiraf ise anne baba sevgisi görmedim varlardı da ben yanlarında değildim uzun yıllar sanırım bu sevgisizlik hep içimde yara kalacak şimdi yanlarında olmam o yılları kapatmıyor da bilmiyorum bir laf var insan sevilmek istiyor bunun çeşidi kişiye göre değişir bazen boşlukta gibi hisseder ama kardeşime gösterilen sevginin yarısına razı olurmuydum olurdum
Küçükken, daha beş yaşındayken, anne babamın her şeyi bildiğini düşünürdüm. Büyüyüp onlar gibi her şeyi bilmek için sabırsızlanırdım. Her şeyi bildiklerini düşünmemin en büyük sebebi de bakkaldan ne alınması gerektiğini bilmeleriydi aslında. Ben bunu hiç bilmiyordum ama onlar her defasında biliyorlardı.
Ergenlik zamanlarımda ise onlara çok kızgındım. Beni yeterince sevmediklerini, çok hata yaptıklarını düşünürdüm. İçimden sürekli onlara bir parmak sallardım. Küçük yaştan itibaren de onların her şeyi bildiklerini düşündüğüm için sanırım, bu hataları bilerek yaptıklarını varsayıyordum veya bilinçaltımda öyle düşünüyordum.
Biraz daha büyüyüp, üstüne çocuk sahibi olunca kafama çok güzel dank etti bazı şeyler:
- Anne babalar, hatta yetişkinlerin tamamı, pek bir şey bilmiyor.
- Bildikleri şeylerin çoğunu deneme yanılma yöntemiyle öğrenmişler. Hatta bu bildiklerini öğrenmek için çoğu hatırı sayılır bedeller ödemişler.
- Bir insanın çocuğunu sevdiği kadar başka herhangi bir şeyi sevmesi mümkün değil. Fakat birçok anne baba (ben dâhil) bunu göstermeyi bilmiyoruz. Kötülüğümüzden değil. Ancak bakkaldan ne alınması gerektiği kadar bilebiliyoruz. Bazen eksik oluyor, bazen fazla. Bazen yenmeyip çürüyebileceğini, etrafı kokutacağını tahmin edemeden çok fazla şey alıyoruz. Bazen de yetmeyeceğini öngöremeyip az oluyor bakkaldan aldıklarımız. Çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgi de bazen şımartıp bozacak kadar fazla, bazen de yetersiz gelecek kadar az olabiliyor. Bilemiyoruz. Ben de kızıma olan sevgimi ne kadar göstermem gerektiğini bilemiyorum. Ne kadarı şımartır, ne kadarı az gelir, gelişiminin hangi aşamasında özellikle yanında olmalıyım, ne zaman daha serbest bırakmalıyım, bilmiyorum. Bilen var mı, ondan da emin değilim.
zamane çocuklarda herşeyi isteme var ama zaten teknolojik olduklarından kredi kartı internet vs herşeyi biliyorlar önemli olan her istediği değil sizin onun için faydalı olan şeylere tamam demeniz o şımartma vs olayını halleder sevgiye aç herkes onlarda ama sevilip sevilmediklerini bilirler konu uzar gider sağlıkla sevgiyle büyütün
Bilen varsa banada söylesin. Benimde geleceğe yönelik endişelerimden birisi. Bazen çok düşünüyorum, ya bana yada eşime birşey olursa diye. Kendimi çok kötü hissediyorum ya ona birşey olursa diye. Çocuk sahibi olmadan önce haberlerde gördüğümüz çocuk ölümleri yada benzer kötü olaylar bir kulağımdan girer ötesinden çıkardı. Fakat kızım hayatıma girince, mutlulukların en büyüğünü yaşadım ama ona gelebilecek en ufak zarar hayatımı karartacak gibi olur diye düşünüyorum. Anı yaşayıp kendi zamanımıza ayak uydurmaya çalışıyorum ama zamanımız tamamem maddiyat odaklı fakat ben manevi yönü daha kuvvetli, hisleri, duyguları daha yoğun, maddeye kıymet vermeyen bir çocuk büyütmek istiyorum. Klişe bir laf vardır ya, en zor meslek babalıktır diye. Ben daha yolun başında çok zorlandığımı hissediyorum. Çok şükür ailem destek oluyor ama ilerisi için endişeler peşimi bırakmıyor. Eşimle hiç etmediğimiz kadar kavgaları bu dönemde ettik. Çocuk büyütmek, onunla yaşamak ayrıca iş hayatımız ikimizede büyük strese sokuyor. Keşke devlet annelere ekstra maaş bağlasada çocuğunu kendi büyütmek isteyen annelere bir fırsat olsa.
Buda benim itirafımdır. Bende baya dolmuşum aslında.
valla siz şanslısınız ben tek başıma aynı şeyleri düşünüyorum ama karakter sanırım çocukların görüp benimsediği oluyor
Hayatın acı gerçekleri… Evli değilim ama bunları üniversite yıllarında fark ettim ben de. Bence çoğu da o şekilde fark etmiş olabilir. 18-22 yaşları hayatın acı gerçeklerini öğrenmek için çok iyi bir yaş aralığı. Keşke çocuk olarak kalabilsek…
İtiraf ediyorum, küçükken annemi normal insan babamı da dev sanırdım boyu uzun diye.
Hiç uzayacağımı düşünmezdim küçükken hep aynı boyda kalacağımı düşünürdüm.
Ben 6-9 yaş arasında ne zaman kaç yaşındasın diye sorsalar 6yaşım var diyordum 3 yıl büyümedim qaliba
Ben hep secdeye gittiklerinde sırtlarına atlardım