Foruma ilk üye olduğum saatlerde sevmemiştim forumu.
Yalnız bu baya eğlenceli hikayeymiş film çıkar bundan.
filmi yayınlanmış kitabı almıyorum
Ben de hep kütüphaneden alırım kitapları. Kitapları mağazalardan almak bana ters geliyor. Kütahya’da iken de hep Kitap&Kahve’den alırdım eski, baskısı tükenmiş kitapları vb.
Ne zaman AŞK 101 (dizi) ile ilgili bir başlık açılsa önce A101 gibi okuyorum ne alaka diyorum. Beyin sonradan toparliyor. O denli benimsemisim A101 i…
Son günlerde foruma mesaj atarken bu mesaj edebi bulunacak mı, başka kimselerle aynı mizah anlayışımız olmadığı için niteliksiz mesaj bölmesine mi düşecek veya birilerinin memnuniyetsiz olmasına sebep olacak mı gibi kaygılarla yazıyorum. Biraz tadım kaçmadı değil.
bence tadınız kaçmasın
Edebi yazma konusunda endişe duyanlar ya da yazmak isteyip yazamayanlar foruma yazmadan önce bana özel mesaj atsın, ben onları en edebi seviyeye çekerim
Ya arkadaşlar niye tadınız kaçıyor, bakın keyfinize. Ünlü düşünür @Agape’nin de dediği gibi “çok da şey yapmayın”
Bunu başlatan kişinin böyle demesi…
Ben deliyim hocam, siz bana bakmayın. Bir taş atarım, kendini akıllı sınıfa yerleştirenler çıkarmaya uğraşır.
Başka taşlarım da var. @Agape hakkım olan ve söz verdiği adminliği vermezse daha çok karışır buralar. (profil fotom bile hazırdı )
Aslında düşündüm de, belki de baş kurbağa değil de baş edep denetmeni olmalıyım. Böylece edebi nedir anlamayanlaır veya şüpheye düşenleri çekip çıkartırım o dipsiz kuyudan. Ne dersiniz, güzel olmaz mı
Estağfurullah hocam. Şahsi düşüncem bu dünyada hayatta kalmak için deli olmak lazım.
Tarihe baktığımızda delilerin ünü var hep. (Aklıma nedense Rus Deli Petro geldi)
Benim verdiğim tek adminlik “Sonsuza Dek Uzaklaştır” butonudur.
O çok işe yarar büyücü kraliçe. Bir adet alayım lütfen, 3 5 kişi uzaklaşınca her şey eskisi gibi olur
Bir saniye ya, yoksa ben mi gidiyorum? Neyse, sizi tanımak güzeldi. Hoşçakalın
Hadi bir itirafta da ben bulunayım. Yukarıda linkini verdiğim konu bazen komiğime gidiyor. Ne olur kızmayın. Tabii ki insanların forumdan ayrılması üzücü (bilhassa belli kişilerin) ama ne bileyim son bir mesajla buralara veda etmek falan:) Belki de ben direkt basıp gitmek yerine azalarak yitip gitmeyi tercih ettiğimden bana garip geliyordur.
Siz hemen gitmemeye, biraz daha kalmaya bakın burada derim ben.
Agepe dendikçe aklıma direkt, Dark Souls’dan İzalith geliyor.
Bilmeyenler için oyunun trailerini da ekleyeyim.
İtiraf ediyorum istemeden de olsa çok gizli bir örgütün üyesiyim. 2020’nin felaketle dolu olayları barındıracağını biliyordum ama bunu herkese alenen söyleyemedim. Yine de birçok üye gibi ben de facebbok hesabımdan çoğu arkadaşımı uyarmaya çalıştım. Bkz;
Şaka bir yana bu gönderiyi birçok insan paylaştı. Acaba 2020’nin kötü geçeceğini mi hissettik?
Bu olay yaklaşık 1 sene önce oldu.
Askerdeyim. Askerde kitap okuyamam diye yanıma fazla kitap almamıştım. Hem telefonum yanımdaydı. Telefonla pek çok şey yapabilirdim! Derken askerliğin ilk günü telefonu kaptırdım. Aslında plan da yapmıştım o kadar. Fakat komutan korkutunca çıkarıp kendim verdim telefonu. Powerbank bile vardı yanımda. Komutan adımı sorunca Metin dedim, korkudan sesim çıkmamış olacak ki duymadı beni. Tekrar sordu. Ben de lazerle üstüne adımı yazdırdığım powerbank’i gösterdim. Komutan güldü. Powerbank’i de aldı. Aslında hava atmak gibi bir düşüncem olmamıştı. Sadece powerbank çalınırsa çalan kişinin o ismi hep görmesini istemiştim.
İlk haftadan askerde hasta oldum. 4 gün rapor aldım. O 4 günde de kitabımı bitirdim! Okuyacak kitabım kalmadı. Şırnak’ta çarşı izni yok bir şey yok. Ne yapacaktım? Babamdan istesem çıkmaz ayın son çarşambası gönderir kitabı kesin! Arkadaşlarıma yazdım. Sağolsunlar desteklediler beni. Kargo ile kitabım geldi. Gelen kitaplardan biri Simyacı’ydı. Kitabı okuyunca böyle güzel kitabı neden daha önce okumadım demiştim. Daha sonraları asteğmenlerden biri hem yaş yakınlığı hem de kafa dengi olunca samimiyet kurduk. Sağolsun ondan da kitap aldım.
Askerde insanlar gerçekten değişik davranıyor. Bazıları askerliğin insanı değiştirdiğini farklı davrandığı söylüyor. Haklı olabilirler ama ben yine de nerede ve ne zamanda olursan ol, insan kendine yakışanı yapar görüşüne inanıyorum. Malum hırsızlık olayları da çok oluyor. Ben dolabıma kilit koymamıştım. İki sabun, şampuan, giysiler ve kitaplar var. Neyi çalacaklar ki? Demiştim ve yanıldım. Kitabım çalındı! Çalınan kitap Simyacı’ydı. O kitabı ben ödünç almıştım! Okuyacak kişi istese verirdim ben ona. Çalmak nedir ya! Koğuş sorumlusuna sorsam da o kitabı asla bulamadım. Bir ara başka biri de beni kitap okurken gördü. İyi birine benziyordu, kitap istedi ben de verdim. Yakında yerim değişecek dedi, kitabı sat bana, dedi. Sorun değil dedim, hediye ettim ona. Böylece bana ödünç verilen iki kitabım da gitti.
İtiraf ediyorum. Askerlik bittiği zaman o kitapların sıfırlarını alıp Ankara’daki arkadaşımın yanına gittim ve kitapları elden verdim. Arkadaşım kitapların yeni olduğunu anlamadı! Ben de ona yalan söyledim… İçim pek rahat değil ama pişman değilim.
Babamın 6 evi var kirada oturuyorum
Ya baba atsın bir daireyi, ben kırılırım vallahi.
Erasmus Muharrem olayını okuduktan sonra çok üzüldüm yahu niye böyle oldu :d