lber Ortaylı ise ilk kez Hürriyet’ten Fulya Soybaş’a konuştu. Genç sunucu ile ilk kez program yapmadığını belirterek “Vallahi ben çok akıllı, güzel ve kendini geliştirmiş buluyorum yayın yaptığım hanım kızı. Hakikaten de maşallah. Güzel olduğu zaten belli. Giyimi, makyajı, duruşu, soru soruşu, konuya hâkimiyeti, Türkçeyi doğru ve güzel kullanışı… Buna tabii ki maşallah denir. Başka ne denir?” diye sordu
Orhan Pamuk, Elif Şafak hakkında 1 yıl önce yaptığım konuşma sanki dün söylemişim gibi yazılmış. Gençlik grubunda ‘Bu yazarları niye okutmuyorsunuz?’ diye sormuşlardı. ‘Gençler okuyamaz çünkü gramerleri bozuk’ dedim. Türk edebiyatında okutacak başka adam mı yok? ‘İngilizcesini bulursanız okuyun’ dedim ki Victoria Halbrook tercümesi müthiştir. Bunlar Türkçe’yi çok iyi bilen tercümanlar. Metinleri çevirirken ‘Bunu demek istemiştir’ diye tamir ediyorlar. Elif Şafak, Orhan Pamuk Türk yazarlardır ama Türkçe yazmıyorlar.
Her ne kadar Ortaylı’ya saygı duysam da Pelin Çift ve Cansu Canan’ı sevmiyorum. İkisini de sevmeme sebebim biraz önyargı kaynaklı ama gerekçelerim de var.
İkisi de çok güzel ve sarışın iki bayan. Biri maden mühendisliği biri de ekonomi mezunu. İkisi de televizyoncu. İkisi de tarihten çok “gizemli işler, bilinmeyen gerçekler” başlığı altında yayınlar yapıyorlar. Buna da saygı duyarım halk talep ediyor onlarda bunu pazarlıyorlar. Lakin kitap işine gelince ister istemez gıcık kapıyorum. İkisinin kitapları aslında başkalarına ait. Kendilerinden ziyade bir hoca ile çalışıp kendi isimlerine kitap satıyorlar. Kendi araştırmalarıyla yaptıkları, eğitime dayalı bir eserleri yok ama bundan fazlaca nemalanıyorlar.
Her hangi biri mesela Erhan Afyoncu, Emrah Safa Gürkan bu şörhrete (tarih kaynaklı şöhrete) bu kadar rahat erişebilmiş midir merak ediyorum. Pek çok kişinin bir şeyler yapma çabası ile arşivlerde debelenirken, güzellikleri ve diksiyonlarıyla spiker olmuş (ki buna laf etme lüksüm yok ikisinin de spikerlikleri iyi) iki insanın buradan fazlaca nemalanmaları bana hoş gelmiyor.
İngilizce’de deyimsel kalıplar olarak geçen “phrasal verbs” var. Onlarda her şekilde ayrı yazılıyor. İngilizce’de kelimeler birleşip anlamı değişse bile ayrı yazılıyor. Hatta bitişik yazılanlarda bile araya tire işareti konuluyor. “self-service” gibi. Biz de ise birleşik kelime diye bir terim var. Mesela denizaltı “deniz altı” diye yazılmıyor. Eğer İngilizce’ye göre “bilim kurgu” demişlerse yazımı Türkçe’ye göre belirlenmemiş demektir. Birleşik kelime birleşip anlamı değişen kelime demek, eğer birleşik kelime kabul ediliyorsa bilimkurgu değilse bilim kurgu olması gerekir diye düşünüyorum. Ankette bir seçenek eksik, onu da az önce yazım düzenleme gösterdi: bilim-kurgu
60 ve 70’lerin bilim kurgu serilerinde kurgu-bilim olarak geçiyor dediğiniz gibi. Ülkemizde imla kurallarının kısa sürede değiştiğini farz edersek uzun süredir bilim kurgu şeklinde kullanıldığı belirtilmiş. Lise müfredatında da bilim kurgu şeklinde görmüştüm öğrencilerimde. Ayrıca KPSS sorularında bilim kurgu olarak kabul ediliyor. Yani TDK vb. kurumları böyle kullanıldığını söylemiş. Forumda bazı genelgeçer kuralların tartışılmasına anlam veremiyorum.
80 darbesi ile TDK özerkliğini kaybetti ve buna tepki gösterenler daha sonra Dil Derneğini kurdu. Yayınevlerinin büyük kısmı bu konuda TDK’yi değil Dil Derneğini referans alıyorlar.
Türkçede birleşik kelimelerin yazım kuralına göre doğrusu "bilim kurgu"dur. İki kelimeden oluşan birleşik kelimeler, yeni bir anlam oluşturursa bitişik yazılabilir, yalnız bunun kuralı her iki kelimenin ya da ikinci kelimenin anlam kaybına uğramasıdır. Bilim kurgu örneğinde bunu göremiyoruz, birleşik kelime hala her iki kelimenin anlamını taşıyor. Tıpkı hafta sonu gibi bilim kurgu da sanki bitişik yazılmalıymış gibi duran ama ayrı yazılması gereken birleşik kelimelerdendir.
Örnekler aynı ve doğru değil ama, aslanağzı gibi örnekler zaten anlam kaybından dolayı bitişik yazılır. Lakin Türkçe yazım kuralları bellidir. Yeni kelime üretimleri de bu kurala tabidir. Eğer ki anlam kaybı olursa, bitişik yazılır. Benim bildiğim kadarıyla da bilim kurgu ayrı yazılmalıdır, çünkü ifade ettiği şey iki kelimenin anlamından bağımsız değildir.