Rıhtım Kamarası

Ben yüzde 60 oranında aldıklarımı düşürmüştüm. Eleyerek alıyordum. Şimdi zam gelmeden ne alabilirim diye bakıyorum ama yine de elim gitmiyor. Bazı dizilerden vaz geçeceğim gibi duruyor. Eleye eleye zaten pek bir şey kalmamıştı, tamamen sık eleyeceğim demek ki. Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama stokçuluğun bu kadar fayda sağlayacağı hiç aklıma gelmemişti. Bir süre beni idare edecek kitabım var.

3 Beğeni

Çok satanlar arasında 2. kitabı görmek istemezdim :confused:

3 Beğeni

Sanmam. Bir anda %40 yapmazlar. Alıştıra alıştıra, gıdım gıdım aylara bölerler öyle %40 olursa olur. Diyelim ki doğru; o zaman yapacak bir şey yok, yayınevi sahipleri kendileri okusun napalım :man_shrugging:

@Agape videoyu izledim de bu nasıl iş anlamadım. Yeni kitap salgın döneminde basılmadıysa şu an okuduklarımız ne? Biz de kitap az okunur derler zam yaparlar, kitap çok okundu deyip yine zam yapıyorlar. Güler misin ağalar mısın? :face_with_symbols_over_mouth:

3 Beğeni

Hacme bakıyorlar diye anladım ben. Geçen yıl yüzde 10 düşmüş okuma oranı ki bu okuma oranı değil de satış hacmidir. Genelde alınan her kitap okunuyor mantığı güdülüyor. Bu senenin ilk yarısında biraz daha düşüş olmuş. Eskiden bin satıyorsa şimdi 600 satıyor. Kısacası bunu demek istemiş. Zaten ona, buna, şuna da zam gelmiş. Zam yapılacak birkaç haftaya diye ayıktırıyor bizleri. Eh, eski kitaplar da zamlanacak haliyle. Geçen haftalarda avm gittim. Kitapçılar bomboş. Kimse kapısından bile girmiyor. D&R ikinci kitaba yüzde 60 indirim uyguluyor mesela ama alan yok, gezen yok. Kırmızı Kedi kendi kitaplarında yüzde 25 devam ediyor. Tükenmiş kitapları bile depodan çıkartmışlar, etiket fiyatları Nadir fiyatlarıyla aynı. :slight_smile:

Kısır bir döngü. Alım gücünün bu dönemde düştüğü çok açık. Bir kesim çok kazanırken diğer kesim çok az kazanır oldu. Birçok sektör batışta. İşsizlik oranı yansıtılandan çok daha kötü. Bu durumda zam demek 600 satan kitabın 200 satması demek. İki-üç ay sonra aynı haberin benzerini yine izleriz. Normalde bir yayınevi yılda 60 kitap basıyorsa 30 basmaya başladı. Bundan sonra 12 tane basar. Büyük hacmi olan yayınevleri bundan çok etkilenmez ama butik olanların bazılarının silineceğini düşünüyorum. En çok üzüldüğüm onlarca basılacak güzel kitap varken çer çöp çevirilerle, kaliteyle yüzlerce kitap basılarak kağıdın israf edilmesi.

Muhtemelen bundan sonra daha da kalitesiz kitaplar çıkar. Şu dakikadan sonra kimsenin kağıt kalitesi, bilmem ne diyecek hali kalmıyor. Piyasa bu şekilde maalesef. Kaliteyi düşür, fiyatı korumaya çalış. Bundan beş-on sene önceki kaliteyi şu an bassalar 70 liralık kitaba 200 tl etiket koymak zorunda kalırlar. Adam maalesef haklı zam konusunda.

Kitaptan kdv kalksa bile kağıttan, boyadan, ondan, bundan, taşıma vb. kdv kalkmadı. Vergiler anlamsız şekilde zıvanadan çıktı. Elektronik, araba gibi sektörlerin daha da vahim olduğunu düşünüyorum.

Bundan iki ay önce bir adam televizyonda buğday rekoltelerinden bahsetmişti. Devletler artık stoklamaya başladı. Herkes önce kendi ülkesini düşünüyor haliyle. Kışa doğru buğday kullanılan her ürünün iki kat zamlanıp üstüne yetersiz kalacağından bahsedildi. Aradan zaman geçince (bulunduğum bölge şehir dışında, biraz kırsal, kasaba tarzında) ekim yapan çiftçilerden de benzer cümleler duymaya başladık.

Nitekim alüminyum, kumaş vb. sektörlerde de büyük sıkıntılar var. Hele ki yurtdışından alımlarda sıraya girmek gerekiyor. Ciddi bir termin sorunu var. Ülkede çoğu alanda bulunan stoklar da ya tükendi ya da stoklanıyor.

Yani konuşmaya ve biraz dikkat etmeye, etraflıca düşünmeye vakit ayırırsak durumun kulak arkası ettiğimizden de kötü olduğunu görürüz. Sanırım bu durumda kitap geçim sıkıntısının yanında hiç kalıyor. Tahminimce iki aya epublarda patlama olur. Yeni kitapların da bu camiada yer aldığını görürüz. Bu da kitap sektörüne ağır bir darbe vurur.

Orada ince bir de mesaj var. Bazı kitapları belki de sadece sesli kitap olarak edinebileceğiz. E-kitap olmadı ama gençler sesli kitabı sevdi. Ben de 14 gün boyunca denedim. Faydalı yanları var ama benim için zaman kaybı. Benim 3 saatte bitireceğim kitabı 8 saatte okuyor. İki katı hızla 4 saate düşüyor. 1 saat zarara giriyorum. 10 kitapta 10 saat demek. 10 saat demek benim için 500-700 sayfa demek. Hızı 2.0 yapıyorum güç bela odaklanabiliyorum. Bu durumda da çeviri kalitesi falan arada kaynıyor. Bu vesileyle imlanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Seslendirenler bozuk imlada okurken cümle bütünlüğü kayıp gidiyor. Virgül yetersizliği veya çokluğundan okuma akışı sekteye uğruyor veya ikinci anlamda cümleler doğuyor. Mecbur kalırsam kullanırım ama aksi halde bir avuç kitap dinlemek için o kadar para vermem. 5 günde dinleyebileceğim her şeyi dinledim. Benim ilgi alanımda yeterli kitap yoktu veya kalanları da ben okumuştum zaten.

4 Beğeni

Cadı dönmüş. Acaba ilk kurbağa kim olacak :grimacing:

1 Beğeni

Sen kazana düşmemiş miydin?

2 Beğeni

Ben aslında yoğum yoğum.

2 Beğeni

Özgür ama aslında yoğ… :slight_smile:

3 Beğeni

Tek bir zevkim, günlük stresten kurtulduğum şey var, o da yalan olacak.

Bunlar zaten internet siteleri üzerinden ağırlıklı satıyorlar. Ben pandemi öncesi alışverişimi sadece kitapçılardan alıyordum hatta genellikle böyle büyük yerlerden değil de bildiğimiz kendi halinde kitapçılardan almaya çalışıyordum ama pandemi ile birlikte ben dahil pek çok kişi büyük sitelere yöneldi. Şimdi yine tek tük kitapçılardan alışveriş yaparım ama fiyatlardan dolayı internet daha ekonomik ama %40 zam bir anda gelirse internette çare olamayacak. Gelir aynı kalıyor ama her şeye zam geliyor, nereye kadar?

Makul bir zam olsa iyi kötü katlanılır ama %40 zam da pek haklı bulmuyorum ben. Böyle yaparak ellerinde tuttukları kitapseverleri de kaybederler.

Ben de ne e-kitaptan ne de sesli kitaplardan hoşlanmıyorum. O kitabı elimde fiziken hissedeceğim yoksa keyif alamıyorum.

4 Beğeni

Ne yazık ki öyle aslında. Biraz uzaklaştık her şeyden. Bilgisayarım da var bu sıra aslında ama.

2 Beğeni

Aslında bu yanlış biliniyor. Asıl fiziki mağazalarda daha çok satıyorlardı ya da etiket fiyatı olduğundan daha çok kazanç kalıyordu. Pandemi ve avm kapanışları, yasaklarla internetin getirisi daha çok oldu. Bu da normal. Kapalı olan bir yer satış yapamaz ama şimdi de fiyatlar çok uçuk ve insanlar yattığı yerden kitaba ulaşmaya alıştı.

Küçük kitapçılara denk geldikçe ben de girerim. Tatil zamanları veya farklı bir bölgeye gittiğimde mutlaka kitapçıları aratıp bulurum. İnstagram üzerinde bazı insaflı eski sahaflar da var. Onları araştırıp bulur oldum. Yine de bir kitaba 35 lira vermek varken 70 lira etiket fiyatı ödemem. Üç kitaba 210 tl verirsem kalp krizi geçiririm. Üstelik özel baskı filan da değil. Düz kalitesiz, editörlük faciası, çeviri muammalı kitaplar için asla değmez.

Bu doğru ben biraz bu konuda meraklı insanımdır. Eski faturaları bile karşılaştırırım bazen. Şimdi kırsal bölgedeyim diye taze gıda şansım var. İstanbul’da olsam çileden çıkardım. Burada 25 kuruşa satılan maydonoz orada 1.5 - 2tl. Her alanda bu civarda zam koyarsak seneye ülke zıvanadan çıkmaya başlar. :slight_smile:

Haklılar. Neredeyse her alan için böyle çünkü. Dolar bazında alım yaptığın sürece 40 bile günü kurtarır. Atıyorum tonunu 10 dolardan alırken şimdi 20 dolardan verirlerse ve doların da eğrisi yukarı doğru çıkmaya devam ederse zam oranı yüzde yüzden bile daha fazla. Çalışan maaşı, vergisi, sigortası; hammadde taşıması, temini, vergisi, sigortası; çevirmen maliyeti, kapak tasarımı, editörü; depo maliyeti, dağıtım, büro kirası, vergisi, sigortası; matbaa giderleri; kağıt kaplamaları vs. Kabul etsek de etmesek de ortada bir gerçek var. Ben bir kalemde yüzde 40 geleceğini sanmıyorum. Zaten hazırda yapılan zamlar biraz hareket alanı bırakıyordur. Şimdi de yüzde 10-20 civarı zam gelir. Piyasa yoklanır. Yasaklar, kapanmalar vs. devam eder, dolar gittikçe artarsa bir zam daha gelir.

Ben de diğer tür kitapları sevmeyen birisiyim fakat şartlar gittikçe bizi buna mahküm edecek gibi.

@Ozgur çok düştün son zamanlarda. Hafiften toplanman lazım.

2 Beğeni

1 Beğeni

Ekmek yerine ne yiyoruz diye merak ettim şimdi.

4 Beğeni

Hocam bu gösterdikleri tablo bana hiçbir şey anlatmadı yahu. Maliyet derken sadece malzemeler mi? Maliyetlere işçilik giderleri, sabit giderler, amortisman bilmem ne dahil mi? Dahilse problem nedir? Dahil değilse tam olarak nereden 63 kuruş kısılarak satılıyor ve batılmıyor? 4 lira sayısı nereden geldi? Kafamda deli sorular.

Dünya dönüyor, ben dönemiyorum. Çok üzücü.

4 Beğeni

Saydıklarınızın hepsini zaten ekmeğin maliyeti içerisine dahil etmişler. Tek tek kalem kalem yazmamışlar ama 1.5296 içerisinde bu saydıklarınız vardır, o tablo mahkemeye sunulan bilirkişi heyet raporuymuş.

4 sayısı haber içerisinde verilmiş, buğday rekoltasının düşmesi, artan maliyet girdileri diye.

Benim merak ettiğimde şu:1.5296 TL maliyeti olan ekmeği örneğin Migros nasıl oluyor da 1.5 TL’ye satıyor. Maliyeti dengelemek için üretimde nelerden vazgeçiyor.

Migros gibi yerler müşteri çekmek (“sepet yaptırmak”) için ekmek gibi ürünleri sübvanse edebiliyorlar hocam. Bir yerden kısmayabilirler. Kalem kalem ayrılmadan net bir şey söylemek zor ama hacim büyüdükçe birim başına ucuzlayabilen giderler oluyor. Bir de migros gibi firmaların pazarlık masasında elleri aşırı güçlü oluyor, bayağı bir ürünü daha ucuza elde edebiliyorlar.

3 Beğeni

Migros istese 1 tl olarak da satar. Migros ekmeği 1 liraya satsa halk oraya akar. Zararına ekmek satıp ekmek almaya gelene fahiş kârla başka şeyler satacak çünkü. Migros gibi marketlerin anlaşmaları çok sıradışı oluyor. Adam diyor ben 1.25 veririm. Ona göre ne yaparsan yap. Üretici de basıyor karbonatı şişiyor ekmek mesela. Üreticinin nereden ne çaldığı Migros’un umurunda bile değil.

5 Beğeni

Migros da cozemedigim bir olay var Migros da ekmek 1.80 ve hediye ediyorlar sürekli. Ama fişe 1.80 yazıp sonra düşüyor. Sanırım bir vergi muhabbeti var.

Şu pandemi döneminde çok acayip kurallar çıktı. Bir şey yaparsan devlet sana bir şey sunuyor filan gibi. Vardır bir olayı. Diğer açıdan stok takibi Migros için önemli. Bedavaya hava verse fişe işler sonra yine düşer. :slight_smile: