Şişşşş… Sessiz olun… Öykü dinliyoruz.
Ben çocuk olsam birisi bana böyle okusa korkarım.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, “Uluslararası kurum-kuruluşlarla gerçekleşen her türlü faaliyet ve yazışmalarda ‘Türkiye’ ifadesi kullanılacak” dedi
Bu ne ya. Şikayet edelim bunu bence bu kadar saçma kitap okumamı olur. Yorumları da kapatmış yazamıyor kimse.
Herkesi bu ayın “Mürekkep” konulu aylık öykü seçkisine davet ediyorum. Bu ay yazalım çizelim.
Aylardır bir şeyler yazasım var. İçimde her böyle bir his doğduğuda şunun için pişman oluyorum: Bir şey okurken, bir şey izlerken, dinlerken keşke hoşuma giden şeyleri not alsaymışım diyorum.
Bir manga okumuşumdur, anakarakter intihara meyillidir ama intihar edemeyecek kadar korkaktır. Bu basit bir örnek. Bir şarkı dinlemişimdir, sadece 48. saniyesinde duyulan bir riff beni çok etkilemiştir. Ya da bir dizi izlemişimdir, oyuncu 20. Bölümün ortasında çok güzel bir gülüş atmıştır. Ne kadar küçük detaylar olursa olsun bunları not almak istemişimdir. Ya da bir kitap okumuşumdur ve hikaye öyle karmaşık şekilde bağlantılara sahiptir ki aklımı almıştır. Bunu şemaya döküp not almak istemişimdir. Şakalar, postürler, mimikler, ışıklandırmalar, etkileşimler, isimler… Almadığım her not için pişmanım.
Nasipse bir ara bu güne kadar ne izlediysem okuduysam (zaten hemen hemen her şeyi unuttum) hepsini baştan izlemek istiyorum. İzlerken de not alacağım. Biriktireceğim. Böylece bir gün ortaya bir şey çıkarmak istediğimde beğenilerimi baştan keşfetmek yerine kurmak istediğim hikayeyi sevdiğimi bildiğim öğelerle süsleyebilirim.
Nasıl bu kadar emin oldunuz hocam. Bari bir kere deneseydim.
Hocam ben de bu haldeyim. Çok hızlı tüketiyorum her şeyi. Bazen açıp bakıyorum bir şeylere. Yarısında diyorum ki ben bunu okumuştum. şunu okudum diye bir yere not düşmek de adetim değil. Biri bitti mi başka bir şeye geçiyorum. Bazen adına bile bakmıyorum eserlerin.
Anladım hocam, söylemişsiniz zaten. Cevap vermek istemiştim. Mesajlardan niyet belli etmek ne kadar zor bir şey. Ben hiç beceremiyorum. Elime yüzüme bulaştırıyorum.
Bir eseri değerli kılan şey, o can alıcı anların eserin içinde bilinneyen bir yerde olması değil midir? Eserin geri kalanı olmadan o küçük ama çok beğenilen nokta ne derece anlam ifade etmektedir?
Yani eser bir bütündür ve o can alıcı noktalar da eserden bağımsız olamaz. O yüzden bu çok sevilen noktaları eserden bağımsız şekilde kaydetmek, dalından koparılan çiçek misali, o çok beğenilen parçanın anlamını yitirmesine sebep olacaktır.
Öznel konularda tavsiye vermek haddime değil ancak ben bunun gibi eserin içindeki "özel an"larla karşılaştığımda onu eserle bir bütün halinde aklıma kaydetmeyi tercih ediyorum. Hatırlayamasam da hatırlamaya çalışmak ayrı bir keyif veriyor.
Bu arada bir şeyi ilk kez okuyup izleyeceksem, bir daha okuduğumda aynı tadı alabilmek için, bilerek dikkatsizce okurum. Daha şimdiden iki sene önce okuduğum serileri unuttum, müsait bir zamanda tekrar okumayı planlıyorum.
Yanlış anlaşıldıysam kusuruma bakmayın. Anlatmak istediğim şey “çok sevilen kısım” ın eserin geri kalan parçası sayesinde anlam bulmasıydı.
Burada amacım sizin görüşlerinizi eleştirmek değil, fırsat bulmuşken kendi görüşlerimi açıklamaktı.
İstanbul modern arkadaşıyla birlikte üye olanlara %15 kadar indirim veriyor. Birlikte üye olmak isteyen var mı acaba? https://twitter.com/istanbulmodern_/status/1467761462764519432?s=20
Fiyat tahminleriniz nedir? 5 cilt en az 600 TL civarı olur gibi.
Bence de ciltli olarak etiket fiyatı 600’ü bulur. Muhtemelen bu seriyi karton kapak almaya çalışırım diyeceğim ama Bedenin Tarihi serisinde karton kapak ile ciltli kapak arasındaki fiyat farkına baktığımda da çok fazla bir şey değişmediğini görüyorum. Şöyle ki evin karşısı İstinye Park. D&R, Kırmızı Kedi ve Penguen olmak üzere üç mağaza var. Her gittiğimde her bir mağazada 10 sayfasını okusam sanırım seriyi 7 ayda bitirmeyi hedefleyebilirim.
Enpara KK bazı sitelerde (yanlış hatırlamıyorsam DR-İDEFİX) satın alma sonrası 9 taksit yapıyor. (Normalde 6 taksit) fiyatı bir görmek lazım, çok değilse almak isteyenler enpara KK varsa indirim denk getirip böyle alabilir.
KK diyince direk aklıma Konut Kredisi diye okumak geldi.
Kitap alışverişlerinde gittiğimiz nokta orası.
Benim en merak ettiğim Gödel, Escher, Bach kitabı çıktığında ne kadar olacağı. Muhtemelen uzunca bir süre alamayacağım bir fiyatta olacak. Yıllarca bekleyip beklediğimiz şeye ulaşamamak çok hüzünlü.
Özel Hayatın Tarihi, vallaha hediye gelecek arkadaşlar.
Ojela reyizi özlüyorum. Troll gibi trolldu. Mayıstan beri o boşluğu dolduracak kimse çıkmadı. İki-üç dolandırıcı geldi gitti, onlar da eğlenceli değillerdi.
RTÜK gündüz ve öğle kuşağı programlarını falan takip etmiyor mu? Haberleri falan 3-5 dk izlemiyor mu?
Dijital içeriklere niye bu kadar müdahale ediyorsunuz ya. Paralı platformlar. Ebeveyn kontrollü zaten.
Türk aile yapısı ve ahlakı nedir? Bilen varsa aydınlatabilir mi beni?
Kraldan çok kralcı olanlardan düzgün iş beklemek mantıksız.
İzin verilen dizilere bakarsak:
Bu ülkede paranla bile istediğini izleyemiyorsun. Ne saçma şey. Aile ahlâkım ve yapımın bekçisiyse televizyondaki her yayını kapatsınlar. İnsan ahlâkını bozmak isterse bir yayına ihtiyaç duymaz. Ayrıca da hangi ahlâk, kime göre ahlâk, neye göre ahlâk? Birden fazla toplumun bir arada yaşadığı bir ülkede tek bir ahlâk anlayışından bahsedebilir miyiz? Batı ahlâkı mı, doğu ahlâkı mı? Başka bir şey mi? Ülkede boş yaparak para kazanan ne çok kurum var.
@isos81 töre dizilerine laf yok. Onlar ahlâkımızı, namusumuzu nasıl koruyacağımızı öğretiyor. Lütfen! Yoksa bugün nasıl eski eşlerimizi veya eşlerimizi, sevgililerimizi, efendime diyeyim kızlarımızı sokak ortasında katledecektik?
Niye gerildim ben şimdi yahu. İki çift laf edip eğlenecektim…
Acaba RTÜK üyeleri tiki olan birisine el kol yapıp, küfür edince gülüp, bunu eğlenceli buluyorlar mı?
Bu şiirin kime ait olduğunu biliyor musunuz? Çok geniş bir soru olmuş olabilir ama şansımı denemek için soruyorum… Babamın bonservisine iliştirilmiş halde bulmuştum. Annemin el yazısına benziyor bilen çıkarsa çok sevinirim. Benim için çok önemli.
Yağan yağmuru gördükçe başlıyorum düşünmeye
Yere düşen her damla sanki hayatımdan bir parça, bir çile
Atıyorum kendimi bu çile yağmurunun kucağına
Sokaklar bomboş sadece ben ve yağmur
Haykırıyorum sevdiklerime, çile çektirenlere rahatlamak istercesine
Yağmur tenime ulaştıkça rahatlıyorum. Etrafa baktıkça yalnızlığımı anlıyorum
İşte o an kendime bir dost bir seven arıyorum ama ne fayda
Seviyorum fakat sadece ben onu sevdiğimi duyurmak istercesine haykırıyorum ama karşılık alamıyorum
İster istemez dökülüyor göz yaşlarım benden kopup karışıyor toprağa
Bu manzarayı gördükçe anlıyorum hayatımın değeri olmadığını
İstiyorum ben de toprakla kucaklaşıp artık acılara son vermeyi
Her yağmur gibi dinip gitmeyi…
Şiir kime ait bilmiyorum ama şiiri anneniz babanız için yazmış olabilir mi ya da tam tersi?