Rıhtım Kamarası

Ben de bunu anlamıyorum. RTÜK’ün sınırı ne? Yukarıda yazdığınız şeyler serbest ama dijital platformda yayınlanan bir programda geçen bel altı konuşmalar yasak.

Bu arada töre, cinayet, namus, mafya vs gibi konular ceza alsın demiyorum, yayınlansın, sansüre karşıyım. Sadece uygun Türk aile yapısına ve ahlakına neyin uymadığını anlayamıyorum.

Ben de annemin yazmış olabileceğini düşünüyorum ama ona soramam maalesef. Bu yüzden diğer şairleri elemeyi deneyeceğim :ı

Yazı annenize ait oldukça eminim. Hatta bu temize çekilmiş hali, bana kalırsa müsveddesi de vardır. Büyük ihtimalle annenizin yazılarını derlediği bir defteri de olmalı.

1 Beğeni

Yazdıklarımdan yasakçı bir anlayışım varmış anlamı çıkmasın, ben de aşırı sansüre karşıyım. Sadece yürürlükte ne varsa onu yazmak istedim.

Çıkarmadım.

Burayı bir türlü anlayamıyorum. Zaten anlamak mümkün değil.

Hobsbawn, Geleneğin İcadı kitabında geleneğin, eski gözüken veya eski olduğu iddia edildiği halde aslında yeni ortaya çıkmış ve hatta bazen “icad edilmiş” olduğunu savunur. Gelenek (örf adet) tabiri toplumun kültürel ve sosyal şekillendirilmesi için kullanışlı bir tabirdir. Bugün TV’de kamu kaynakları ile çekilen fetih, kuruluş bilmemne dizilerine bakın misal, iktidarın ihtiyacı olan tarih yeniden icat ediliyor. Örf adet (gelenek) dediğimiz şey de buna paralel yine yeniden icat ediliyor günün egemeninin ihtiyacına uygun olarak. Kadın programları örnek verilmiş, bu programları %90 muhafazakar insanlar takip ediyor. Ahlaksızlığın, bayağılığın ucu bucağı yok. Toplum ne kadar muhafazakarlaşırsa o kadar riyakarlaşıyor ve yozlaşıyor; savunuyor göründüğü değerlerden o kadar uzaklaşıyor benim gördüğüm. Meslek icabı da gözlemliyorum, ne zaman aşırı bir suç örneği olsa altından kapalı toplum bireyi bir fail çıkıyor. Danışmak için gelenlerin yaşamları kadın programlarına taş çıkartır. Bunların yaşadıklarını bırakın yaşamayı yaşadığınızı hayal etmek bile insanı öldürür. Theacher’ın “Toplum diye bir şey yoktur” sözünün her geçen gün gerçek olduğu bir dönemi pekiştiriyoruz. Toplumu toplum yapan şey iktidarın güncel çıkarına uygun icat edilmiş örf adetler değil dayanışma. Bugün toplumun devlete karşı bu derece savunmasız olmasının sebebi de dayanışmanın geri döndürülemeyecek derecede zarar görmüş olması.

5 Beğeni

Moliere’in Cimri kitabının Fransızca ve İngilizce isimlerini bilen var mı acaba?

Kitabın özgün adı bu. İngilizcesini bilmiyorum.

2 Beğeni

The Miser İngilizcesi

1 Beğeni

Nereye yazacağımı bilmediğimden buraya yazıyorum: Can Yayınları’ndan mı alayım Mai ve Siyah’ı yoksa İş Bankası’ndan mı? Hangisi daha iyidir bilenler yazarsa sevinirim çünkü aralarında sayfa farkı var.

İyi mi sabahlar?

1 Beğeni

Tr ye getirmesi sıkıntı. Haberim var da tek deste 70 dolara falan geliyor. Çevirmek istemiyorum :smile:

Amerika’da da tanıdığın yoksa Türkiye’ye gelen. Yine kınadım.

1 Beğeni

Olmasına var da, peremiz yok peremiz :smile:

1 Beğeni

45 birim dediğin nedir? Hediye getirecek de tanıdığın yoksa… Bir daha kınadım. Oh, iyi geldi ha. Tatlı niyetine seni banlasam mı? :sweat_smile:

1 Beğeni

Senin derdin başka galiba :smile:

Başlangıç sonda gizlidir. :joy:

2 Beğeni

Arkadaşlar merhaba;

aklımda şöyle bir şey var. Bir yayınevi olsa ve bu yayınevi sadece; unutulmuş, tozlu raflarda kalmış, telifi olmayan Türk Edebiyatı’na dair her şeyi ciltli güzel şekilde okuyucuya ulaştırsa nasıl olur? Papersense’in daha üst versiyonu gibi.

4 Beğeni

Hüseyin Rahmi baskıları güzel aslında, ben beğeniyorum ama hepsini basmadılar, devam edemediler.

Libronet her anlamda iyi başlamıştı. Babil.com, papersense, calibro vs. ama çok karşılık bulamadılar. Babil com işletmesini bile geçen Haziran’a kadar Arasta ya vermişlerdi.

Babil yeniden libronet işletiyor, şu kriz kur olayları olmasaydı Hüseyin Rahmi baskıları gibi baskılar ve Calibro 'yu yeniden umut edebilirdik belki…

Ecnebiler klasikleri için dediğiniz gibi baskılar yapıyorlar ama biz de iş kültür “el atana” kadar çoğu eser unutulmuştu. Yeni yeni hem yayınevleri hem de biz okurlar hatırlamaya başladık. Ve evet bence de çok güzel olurdu. İçeriği için üniversitelerin ilgili bölümlerinden destek alınan, tenkitli ve baskısı ile de özel olan kitaplar ama olacağını hiç sanmıyorum.

1 Beğeni

Kesinlikle ben de öyle düşünüyorum. Edebiyat bölümleri ile ortak hazırlanan kitaplar. Gerçekten özellikle 1850-1950 arasında unutulmuş ya da pek bilinmeyen yüzlerce şiir, hikaye, roman, deneme mevcut. Bunlar bu toprakların eserleri ve bunlar bir şekilde okuyucu ile buluşturulmalı. Böyle bir yayınevi düşüncem var bakalım. :slight_smile:

4 Beğeni