Bu dediğiniz benim de yaptığım bir gözlem. Hatta kendim de bir ölçüde böyleyim sayılır. Ama düşününce çok da yapacak bir şey yok gibi geliyor ne yalan söyleyeyim. Bence hayatta içine girilince çıkılamayan çukurlar vardır ve son 10 yıldır falan ülkece böyle çukurların bir sürüsüne balıklama atlamış bulunuyoruz. Rakip takımın hardcarry’si 40 dakika freefarm almış, nasıl karşılarız diye düşünüyoruz. Halbuki tek karşılık 40 dakika freefarm vermemekti, ama biz verdik. GG.
Tabi genel olarak kötümser bir insan olduğum için belki yanlış düşünüyorumdur. Farklı düşünen arkadaşlar varsa ikna edilmek isterim gerçekten .
Dün gece rüyamda forumdan biriyle konuşuyordum ve seneye askere gideceğini söyledi. Ama yüz, isim vs. görmedim, sadece karşımdakinin forumdan biri olduğunu biliyordum. Yakın zamanda böyle bir bilgi veren oldu da bilinçaltıma mı girdi acaba diye merak ettim.
Bu arada internetten arattım, anlamı iyiymiş. İşlerin iyi gitmesi, yeni bir işe başlamak gibi klasik şeyler yazıyor. İnandığımdan değil tabii.
İnsanın böyle tekrar tekrar gördüğü rüyalar oluyor gerçekten.
Ben de küçükken her okul açılacağında kendimi yılanlarla dolu bir yolda okula giderken görürdüm. Oldukça anlamlı.
En kötüsü rüya içinde rüya görmek. Uyandım rüyaymış deyip yeni bir kabus başlıyor. Bir de bazen bir rüya gördüğümde ertesi gün devamını görüyorum dizi gibi
Rüya konusu benim için de “hot topic”. Rüya içinde rüya içinde rüya görüp bazen hiç uyanamıyorum ve karabasan ya da uyku apnesi gibi kımıldayamıyorum. Kabus gördüğümde uyanıyorum ve bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Sonra bakıyorum uyanamamışım falan.
Genelde hep rüya gördüğümün farkında oluyorum ama iç içe rüya görmekten uyanamama problemi çok canımı sıkıyor. Sırf rüya alemimin garipliğine anlam verebilmek için Freud’un Rüyaların Yorumu kitabını okumaya kalkıştım (tatmin olmayıp yarıda bıraktım), hatta doktoruma bile sordum ama n’aptıysak çözemedik rüya/kabus durumumu…
Çok muzdaripim bu konudan. Askere gittiğiniz ya da forumdan insanları gördüğünüz normal rüyalarınıza sıkı sıkı sarılın.
Karabasan olayı sanırım sırtüstü uyumalarda sık görülüyormuş. Benim başıma bir kez geldi, gerçekten sırtüstü yatıyordum yani doğru olabilir. Rüya içinde rüya yetiyorda artıyor bile, rüya içinde rüyanın rüyasını almayayım hiç
En büyük kabusum! Ben askerliğimi yaptım diye bağırdım, “Biliyoruz. Bu senin ikinci askerliğin” dediler. Bir de öyle ikna edici konuştular ki en sonunda dayanamadım “Bari şafağım kaç, onu söyleyin” dedim
Pandemi dönemi askerlik yaptım. Kışladan çıkışlar ciddi durumlarla sınırlıydı. Çıkan kafilenin birinde bulundum. Dönüşte dört er olarak karantinaya alındık. Hastanede doktor kalbin şöyle böyle demişti, psikolojimi duman etmişti. Diğer arkadaşların biri de ruh hastasıydı ( köşeye geçip kendi kendine konuşuyordu) çürük versinler diye psikoloğa göndermişler, askerden kaçmak için rol yapıyor diye karar vermişler neticede. Öteki arkadaş mahkemeden çağrılmıştı dışarıda birini bıçaklamış davası varmış, işin komiği bu elemanı berber yapmışlardı, jiletle arası iyi diye. Sonuncu elemansa zamanında hapis yatmış, kuduz oldum diye hastaneye gitmiş biriydi. Kaldığımız kulübe de elektriksiz penceresiz çatısı delik bir yerdi. O gece karabasan geldi bana işte, oturdum sohbet ettim. Artık köşede kendiyle konuşan iki kişi vardı.
Askerlik anısı dinlemeyi genel olarak severim de, senin anlatımınla daha bir güzel oluyor dinlemesi ya. İnsan bıçaklayan adamı berber yapmak güzel tezatlıkmış. Valla askerlik konusunda dediğimi geri alıyorum, hiç normal bir kurum değil anlaşılan.
Yerde yatan köpeğin üztünden atlar mı bir insan? Evet atlar. Üstüne köpeğe takılıp düşerek omzunu çıkarır. 1 ay istirahat alacağım diye düşünür ama hiçbir şey alamaz.
Napsak Askerlik Anıları diye bir konu mu açsak? @Howl
Yanımda Anne Frank’ın hatıra defteri vardı. Okurken ister istemez, soykırımdan kaçan o aileyle kendi durumumuzu kıyaslardık. Haftada bir duş imkanı vardı, acemilikte ay boyu iki kere ancak oldu hatta. Franklar galiba haftada iki-üç gündü ilk zamanlarda sanırım. Yemekte de gerideydik. Yemekhane yemeğini kediye vermişti biri on dakika sonra hayvan ne varsa geri çıkarmıştı. Lan çöpten beslenen hayvanın midesi kabul etmedi yemeği. Velhasıl kalbimdesin Anne.
Hakkari - Yüksekova der çekilirim kenara. Soljenitsin Sibirya soğuğunda gulaglarda nasıl calistirildiklarini anlatırken “Aha! Aynı benim askerliğim” diye okuyordum.