Rıhtım Kamarası

Hakkari - Yüksekova der çekilirim kenara. Soljenitsin Sibirya soğuğunda gulaglarda nasıl calistirildiklarini anlatırken “Aha! Aynı benim askerliğim” diye okuyordum.

4 Beğeni

Abi yaz hatıralarını okuyalım. :wink::roll_eyes: Ben 28 günlük deneme sürümü kullandım. Sonra beğenmediler geri gönderdiler.

2 Beğeni

Bedelli olmuş 80.000, mecbur gitme durumu oluşuyor gibi artık ister istemez :smile:.

5 Beğeni

Seksen bin alıp yine de bir ay çağırıyolar. O sürenin tamamı da yemin töreni için yürüyüş eğitimi. Askerlerin yemeği için üst başı için oluşan ranttan da kopamıyolar. İnsanların işi gücü sıkıntıya girmiş kim takar.

@Everfever Çanakkale ve Hakkari kıyasını geçtim, on iki aya karşı altı ayın lafı bile olmaz. Benim tek zorlandığım kısım çok sabıkalı asker vardı. Hapse girmemek için gelen, hapisten çıkıp gelen. Hapisten sonra tatile gelmiş gibilerdi. Ben de gece koğuşcusuydum. Bu delileri nöbete göndermekle ya da firar etmesinler diye uğraştım sadece. İlk ay hariç zaten dokunulmaz gibi bir şey olmuştum, aman ölüp başımıza kalmasın diye xd

3 Beğeni

Aynen o işi ilk bizim bedellide çıkardılar, kavga kıyamet 21 güne indirtmiştik bir şekil :joy: 15k 18 gün son çokomelli bedelliydi, şimdi standarda bağlanınca sıkıntı büyüdü :smiley: .

Gider/verim paralelinde düz hesap şu an 80k veren 5 ay orada olmaktan kurtulacağı için, 16 bin ve üstü kazananın gitmesi mantıklı. Ama kaç insan ayda 16 kazanıyor ve askerliği tecillidir orası ayrı tabi :smiley: Ben gittiğim zaman ayda 3 bin civarı kazanıyordum, bu hesap tutuyordu :joy:.

2 Beğeni

Hakkari’de sosyal tesislerdeydik. Havalar soğukken -30 derecede nöbet tutuyorduk (askeriyenin termometresi en düşük -30’u gosterebiliyordu) havalar ısınınca da nizamiyeye roket atıyordu PKK. Çarşı izni diye bir şey hiç olmadı. Kulaklarım o kadar alışmıştı ki silah seslerini duymuyordum. Tüm bunlar olurken de paşalara hizmet ediyor, kahvaltıda corn flakes olmadığı için azar işitiyor (askerde dayak yok), demir küreklerle paşaların kayak pistinin zeminini duzeltiyorduk.

Bir tuğgeneraldense on tane deliyi tercih ederim.

9 Beğeni

Haber gelmediğine göre ya etki etmedi ya da hâlâ uyuyorsun. :stuck_out_tongue_winking_eye: Dün espri yapacağım derken benim sırtım tutulmuş. Yataktan kalkmaya çalışınca kulağımda bu sözler çınladı. :face_with_hand_over_mouth:

2 Beğeni

Oooo Asım Kocaoğlu bizim kışlayı seviyordu. Ayda bir denetleme yapardı. Yetmezdi bizim yemekhaneye gelirdi hep. :joy:

2 Beğeni

Nöbet kulesi çok soğuk olur, buz gibi olur, şöyle eser böyle çarpar falan demişlerdi. Ben de bizim oralar (Diyarbakır/bismil) gibi oluyor sandım, kar yağınca çeşmeler donardı. Hayır, Çanakkale ne kadar soğuk olabilir ki yani. Ama işte aralık ayıydı, ben de burda hasta olsak kimse hastasın demez, o halde daha perişan oluruz diye ilk nöbete giderken ne bulduysam üstüme geçirdim. Nöbet dönüşü havale geçiriyordum xd Corn flakes kısmına da güldüm, tutamadım xd

Admin yapalım :face_with_monocle:

Bir ay da çalışmadığı için o seksenin üstüne bir maaş daha biniyor maliyet olarak.

2 Beğeni

Aa hemşeri miyiz seninle :slight_smile:

2 Beğeni

Diyarbakırlıyım, bismilde okula başladım ama iki sene kaldık orada sadece. Sonra bağlarda oturduk. Dokuz yaşımdayken alanya’ya taşındık. Ama ben bir senedir geri geldim, nemli ve boğucu sıcaklardan kaçıyorum. Tercihim karstı ama orası da çok soğuk oluyormuş xd

2 Beğeni

Diyarbakır’ın sıcağı da soğuğu da çekilmiyor :slight_smile:

1 Beğeni

Alanya’dan iyi yine. Orada insan durduğu yerde küfleniyor resmen, iki oksijen atomu arasına dört galaksi sığar. Sürekli yapış yapış.

Yaylada yaşamam lazım benim aslında da koşullar bize hükmediyor ben koşulları bi elime alsam şatoyu dağlara sürecem hayırlısıynan xd

2 Beğeni

Çocukluğumuzda kışlar daha sert geçerdi. Son yıllarda bayağı yumuşak geçiyor. Yazlarda ise pek değişme yok :slight_smile: Ben de bir süre İstanbul’da yaşadım, sonra biraz da zorunlu olarak memlekete geri döndüm.

1 Beğeni

Hahaha çok saçma bir anım var. Bismilde kartopu oynuyoruz. Yaşım altı falan en fazla çünkü daha okula başlamamıştım. Bahçede kartopu oynuyorduk. Elimde pamuk eldivenler vardı. Eriyen kar suyunu bunlar hep çekmiş. Bi baktım benim parmaklar sinir sisteminin tüm çagrılarını cevapsız bırakıyor. Ağzımla çektim çıkardım eldivenin tekini. Minicik el donmuş. O panikle koştum içeriye. Çocuk aklı soğuga ne iyi gelir? Sıcak. Çaydanlıkla da korkutulmamışız zamanında. Eli odun sobasına yapıştırcam. Neyseki son saliselerde annem fark etti de, karla ovup parmaklara şebekeyi geri çağırdı. Damarlar falan komple çatlayıp eli de kaybediyordum. Bunlar hep düşük iq belirtisi yine de benden vazgeçmeyen aileme teşekkürlerimi iletiyorum buradan xd

Buluşalım uygun bir zamanın olursa, sıcaklar geçerse hatta daha iyi. Normalde bu kadar geveze degilim ya da yürüyen bomba gibi ne diyeceği belirsiz biri de değilim xd

3 Beğeni

Olur tabii ki, sıcaklar geçince dediğin gibi daha iyi olur. Haberleşiriz.

1 Beğeni

Diyarbakır/Pirinclik 2009 Aralık.
Ben de köşeye çekilirim. :grin:
119 kilo gidip 90 kilo dönmüştüm.

1 Beğeni

Telefondan kayıp rıhtım sitesini kısayol olarak ana ekrana ekledim, ancak fotoğraf yükleyemiyorum. Bu sorunu yaşayan veya çözüm önerisi olan var mı?


Bir sorun yaşamadım ben. Tarayıcı çerezlerini sıfırlamayı deneyebilirsiniz belki.

2 Beğeni

Yavaş yavaş okuyarak yukarıya çıktım, çok sonradan katılıyorum muhabbete kusura bakmayın.
@MelihAntepli in dediği gibi, sırtüstü yatınca karabasan dediğimiz şeyi yaşıyorum ben de. Bir yerde vücudun uyuştuğu için yaşandığını okumuştum, bu iki bilgiyi birleştirerek uzun zaman önce fark ettiğim şuydu: Kalça ve bel kısımlarım sırt üstü yatarken uyuşuyor ve sırtüstü yattığım 10 seferin 7-8’inde karabasan basıyor.

Son yaşadığımda başlığın devamındaki sohbetle uyuşuyor :rofl: :rofl: karabasanlı rüyada askere gidiyordum ve devasa bir yurtta tek başıma kalıyordum, sürekli odadan çıkıp karanlık koridorda yürüyordum sonra korkarak yurt yatağında kalkıyordum(rüya içinde rüya olayı). Genelde karabasanlı rüyadan birkaç sefer rüya içinde uyandıktan sonra kalkıyorum ben de.

2 Beğeni