Bu asteklerden geriye dönebilenlerden Mehmet’in askerde yakın arkadaşı ve aynı zamanda Emine’nin de abisi olan karakter pek iyi bir psikoloji ile dönemiyordu.
90’larda astekler tim komutanı oarak terörle mücade için alana çıkarlardı. 18 ay zorunlu olarak silah altına alınıyorsun ve terörle mücadelede ön cephedesin. Benden 3-5 yaş büyük arkadaşlarım vardı ve içlerinde döndükten sonra uzun zaman psikolojik yıkım yaşayan arkadaşlar olmuştu. Tunceli’den dönen bir arkadaş geceleri “durum veriyordu” ve ailesi birçok sabah onu yatagın altında bulmuştu.
Benim kuzenim 2000’lerin başında doğuda astek olarak görev yapmıştı. Acemilik dönemi için Isparta’ya teslim etmiştik. Oradan “komando olamaz” ibaresi ile Burdur’a sevk olmuştu. Burdur’dan usta birliği doğuya terör bölgesine çıkmıştı. Böyle de bir ironik durumu vardı.
O da timle birlikte alana çıkarmış. Fotoğrafları, hikayeleri oldukça ilginç gelmişti bana. Mayın tarama aletinin bataryasını birlikte unuttuğu için korkudan sesini çıkaramayan ve elinde öyle boş boş tutarak gezen bir asker hikayesi de var hatta. Kuzenim de böğründe bir şarapnel izi ile bitirip gelmişti.
Kış geldi, yazlık kıyafetleri depoya kaldırıyorum. (Tüm karanlık ve Pangealar ve bazı İthaki Modernler) Böylece ortalama 90-100 kitaplık bir yer açtım.
Bunun gerçek olduğuna inanmak istemiyorum ama galiba gerçek… Böyle resmî evrak olmaz aslında ama şartlar korkutucu, ürkütücü ise, her şey olabiliyor demek ki.
Öyle anlaşılıyor ki, ilk paragrafı Çakıcı’nın kendisi veya bir adamı yazmış. Birileri de doktorların önüne koyup “canınızı seviyorsanız imzalayın, uzatmayın işte, bu işler sizi aşar” denilmiş veya o şekilde bir imada bulunulmuş. Süreç yaşanırken, doktorların biraz terlediklerini düşünüyorum. Raporun kilit cümlesi “Yine de her şeyi Allah bilir” cümlesidir.
Aslında Sezai Karakoç’un ünlü şiiri Mona Roza’dan alıntı yaparak “En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.” diye de yazabilirlerdi. İyi ki öyle yazmamışlar, skandal olurdu o zaman!
Emin değilim. Daha doğrusu emin olamıyorum. Bildiğim şey, Türk Tabipleri Birliği’nin 2018 yılında bu raporu inceleyerek bir açıklama yaptığı… Açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın konuyu aydınlığa kavuşturması talep edilmiş. Galiba Sağlık Bakanlığı, buna herhangi bir cevap vermemiş ve konu kapanmış.
Demek ki, konunun kapanmasının herkes için daha iyi olacağı düşünülmüş!! Bilmem anlatabiliyor muyum ne demek istediğimi?
Martin Bernal’ın Kara Atena kitabının pdf’sine nerden ulaşabileceğimi bilen biri var mı acaba? Kitabın kendini sahaflarda fahiş fiyat dışında bulmak mümkün olmadığından onu hiç sormuyorum.
İngiltere, Westbury’de bir telefon kulübesi kitaplığı.
Westbury halkı, telekom şirketinin bir telefon kulübesini kaldırmak üzere olduğunu duyduğunda harekete geçti. Onu, küçük, hoş bir kütüphaneye dönüştürdüler. Bu telefon kulübesi kitaplığı 24 saat açık. Gece için ışığı da var. Kitaplıktaki yaklaşık 100 kitap, DVD ve CD’yi Westbury halkı getirmiş. Okudukları kitapları getirip okuyacakları kitapları götürüyorlar.
O zamandan beri, İngiltere’nin her yerinde birçok telefon kulübesi kitaplığı ortaya çıktı.
Vakti zamanında bir kitap vardı. Tam emin olamamakla birlikte Remzi Kitabevi’nden çıkmış olabileceğini düşünüyorum.
Yazarlar ve kitaplıkları - kütüphaneleri ile ilgili bir kitaptı. Her sayfada bir yazar ve o yazarın kitaplığının fotoğrafı ve söyleşisi vardı. Ara tara tırım tırıs bulamıyorum bir türlü kitabın adını. Bilen, duyan varsa, haber ederse sevinirim.
(Tüm karanlık ve Pangealar ve bazı İthaki Modernler) Böylece ortalama 90-100 kitaplık bir yer açtım. 
