Rıhtım Kamarası

Yok ben ilk çıktığında almıştım da karaborsaya düşmesine şaşırdım.

2 Beğeni

Çaykovski kitaplarının Türkçeye geç çevrilmesi, çevrilenlerin de karaborsaya düşüp bazı açıkgözlü komisyoncular tarafından fahiş kâr haddiyle satılması yüzünden zor günler geçirdi.

Geçtiğimiz ay basına sızan bilgileri derledim.

@Pyrewrath: Sadece ilk kitabı okudum abi. Scalzi hakkındaki görüşüne katılıyorum.

6 Beğeni

Adam yazdıkça kıllanmış, kaşlanmış.

6 Beğeni

Başına geleceklerden habersiz lise talebesi Çaykovski:

Üçüncü kitap baya yeniymiş ya hakkını yemeyelim yayınevinin şimdi #direneksikparça hastagine ben de evet diyorum, bilimkurgu kültürünün tüm sınıflara yayıldığı güçlü bir Türkiye için sen de evet diyor musun abaküs kardeşim.

8 Beğeni

Cino bulunca hazine bulmuş gibi seviniyorum ama nerede o eski cinolar. :slight_smile:

12 Beğeni

Evet, eski tadı yok. Neyin var ki zaten.

3 Beğeni

Toptancıdan bunların küçüklerinden almıştım eskisi gibi değil. O değilde sulu gözde aldım ama oda eskisi gibi değil. Nerede o eski sulu gözler.

1 Beğeni

Kitap kapaklarının tasarımına eski zamanlara göre daha çok özen gösteriliyor. Hani güzel de oluyor yani böyle olması ürün olarak daha fazla tatmin veriyor. Ama kitapları da bibloya çeviriyor sanki. İçerik olarak değil de estetik olarak sahip olma güdüsü veriyor ürün. Kitap içeriğinin soyutluğu ile fikir dünyasına katkısı dışında şimdi ürün olarak da somut bir nitelikle var olma özelliği giderek daha baskın olmaya başlıyor gibi.

Hani ne kadar niş dertlerim var gibi anlaşılsın diye demiyorum. Ben de hoşuma giden kapağa, tasarımı kaliteli duran kitaba, albenisi olan esere daha kolay çekiliyorum. İşin ticaret kısmı yüzünden somut estetik, kitabın soyut kişiliğine iyice baskın mı gelecek, böyle ilerleyen süreç nereye varacak, sizlerin düşünceleri nedir acaba?

3 Beğeni

Beni tanıyanlar mükemmel bir yazar olduğumu bilirler. Edebi çevrelerde kendimi çoktan kanıtladım. Kitap kapaklarına dair düsturum her zaman “judge a book by its cover” olmuştur. Bu sözde bir irfan vardır.

Çok kitap okumanın yazarlığıma gram katkısı olmadı. Yazın becerilerimi sebze pazarlarında vatandaşları durdurup onlarla sohbet ederek, metrobüslerde kitap okurmuş gibi yapıp sinsice etrafımı gözlemleyerek edindim.

Şöhrete kavuştuktan sonra evimde diğer sanatçıları, yazarları, düşünürleri ve politikacıları konuk ettiğim partiler verdim. Üç saat konuşup hiçbir şey söylemeyen bu insanlarla ortak paydam güzel kitaplara sahip olmanın verdiği hazdı. Kitaplığımın önünde aval aval dikilip muhteşem hardcoverlarımın estetiğinden gözleri kamaşan ve beni pohpohlayan kişileri saymaya kalksam bir daha o bayıldığınız yazarlardan kitap okumazsınız.

Somut güzellik var olduğu iddia edilen soyut özelliklere her zaman üstün gelmiştir. Doğanın değişmez bir kuralıdır bu.

4 Beğeni

Yine dayanamadın değil mi. :slight_smile:

O değil de, ne okuyorsun şu anda? Tanrıların Gölgesi’ni okumayacak mıydın(k)?

2 Beğeni

Hahaha tam bir Martin Eden sahnesi. O zaman Martin’nin Yaşar Usta tiradını analım bir daha xd

“Neden daha önce göze almadın?” diye sordu sertçe. “İşim gücüm yokken… Açlıktan ölürken… Şimdi kimsem o zaman da aynı adamdım, insan olarak, sanatçı olarak aynı Martin Eden’dim; o zaman neden yapmadın? Kafamı duvarlara vura vura kendime sorduğum soru buydu. Sadece senin için değil, herkes için sordum. Görüyorsun değil mi, değişmedim ben. Gerçi bana biçilen kıymetteki gözle görülür ve ani artış nedeniyle bu konuda sürekli şüphelerimi gidermem gerekiyor ama değişmedim. Aynı kemiklerin üzerinde aynı ten, ellerimde aynı, ayaklarımda aynı on parmak. Aynı adamım. Ne yeni bir erdem sahibi oldum ne de yeni bir gücüm var. Beynim, eski beyin. Edebiyatta veya felsefede yeni bir fikir ortaya atmadım. Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipsem şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar! Sana bu şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi? Gördüğüm kabuldür bu. Halbuki o kabul ben değilim. İnsanların kafalarındaki bir şey o. Bir de kazandığım ve kazanacağım paralar için istiyorlar. Halbuki o para da ben değilim. Para bankada duran, herkesin cebinde olan bir şey. Sen de mi bunun için, kabul ve para için mi istiyorsun beni?”

3 Beğeni

Şu an In the Garden of Beasts’i okuyorum, Nazilerin yönetimi ele geçirdiği ilk senelerde Almanya’da yaşanan değişimlerin Berlin’deki ABD büyükelçisinin gözünden anlatıldığı bir tarih kitabı.

Tanrıların Gölgesi’ni muhtemelen okumayacağımı, etkinliğe hevesim olmadığını söylemiştim. :slight_smile:

3 Beğeni

5 Beğeni

Etkinliğe rahatça katılabilirim o zaman xd

2 Beğeni

Etkinlik bitti kanka forumda o kitabı okumayan tek cahil sen kaldın.

2 Beğeni

Buraya etkinlikler iki ay sonra geliyor. Biz duyduğumuz bir etkinliğe şaşırdığımız zaman büyük şehirdeki insanlar çoktan başka etkinliğe başlamış oluyor.

5 Beğeni

Kitabın kitaplık rafından taşan kısmı güneşe maruz kalmış :slight_smile:

Kitapları güneş ışığından korumak lazım.

8 Beğeni

://

5 Beğeni

Benim rafa tam sıgmayan çoğu kitabın durumu da bu. Açıkta kalanı sararıyor gibi.

1 Beğeni

Benim de bazı kitaplarım sarardı, ona pek çözüm yok gibi :thinking:

1 Beğeni