Rıhtım Kamarası

Senin patrondan şikayet gelmiş Hakan’a. Melih paso forumda, çalışmıyor, hiç değilse gündüzleri site kapalı kalsın deyince Hakan dayanamayıp kabul etmiş. Bu sebeple bundan sonra hafta içi her gün 9-6 arası site kapalı olacak.

4 Beğeni

Benim patron yine benim sıkıntı yok :joy:

2 Beğeni

Bence bu endişe tüketici toplum olmanın yan etkisi. Tüketilecek o kadar çok şey var ki etrafımızda. Hepsine yetişmek zaten mümkün değil. Önemli olan bence kişi kendini nasıl mutlu hissediyorsa öyle yapması. Yani bütün gün evde oturup duvara bakmak bizi mutlu ediyorsa o zaman oturup duvara bakabiliriz. Bunun yerine sırf bir şeyleri tüketmek için veya “kişisel gelişim” diye kitap okuyup mutsuz olmamalıyız. Ya da bizi mutsuz eden herhangi bir şeyi yapmamalıyız bana kalırsa. Hayat kısa, mutlu olmak zor.

Not: İş hayatı için dediklerim yalan dolan. Orada mecbur mutsuz olacağız :slight_smile:

6 Beğeni

Miyazaki evreni, İstanbul ile buluşursa :smiling_face:

26 Beğeni

Öyle bir günde üye olmuşum ki 4 yılda 1 geliyor yıldönümüm :laughing: Üye olalı da tam 4 yıl olmuş. Hep birlikte nice senelerimiz olsun Rıhtım Ailesi :krs:

22 Beğeni

Ayda bir yapacağımdan bahsettiğim novella etkinliklerinin ilki 8-15 Mart arasında arkadaşlar. Buraya ilgileneceğini düşündüklerimin yanında İngilizce de okuduklarını bildiğim forumdaşları da etiketleyeceğim. Elbette herkes davetlidir. :blush:

@isos81 @M3rett0 @Lorien_archers @periyodiknesriyat @Vordue @Epichan @Urahara @Matelot @Leingrad @Haplo @aesopwalt @dalgado @yates232

9 Beğeni

Bugün Cağaloğlu Alfa’ya gittim çok uzun bir süre üstüne. Taşınmış, artık Zeytinburnu’ndalarmış ve perakende satış yapmıyorlarmış. Oradan çıktıktan sonra fark ettim ki Sel ve Timaş da kapanmış/taşınmış. Dergah da geçen sene veya önceki sene taşınmıştı. O bölgeyle alakalı gelişmeler mi var, bir bilgisi olan var mı?

1 Beğeni

https://x.com/manyakmurekkep/status/1763311602722365536?s=46&t=RIG645iL3c-LYVpKELiwPA

3 Beğeni

Kitap muhabbeti sırasında (o muhabbeti de muhtemelen ben açmış oluyorum zaten) bilimkurgu ve fantastik eserler okuyorum dediğimde insanların tavrı işte bu son paragraflarda :slight_smile:

3 Beğeni

Ben paylaştım ama katılmıyorum hiç bu görüşe. Şule Gürbüz okumadım bu arada hiç.

Bu paylaşımda mantıklı olan tek şey yeni yazarların hangi türde yazarlarsa yazsınlar bir sonuca ulaşamamaları, yani ünlü yazarlardan diğerlerine fırsat kalmaması gibi durumlarıdır.

Diğer konu ise tersine klasik okumayı sevdiğim için dışlandım; modern klasik, kurgusu olmayan ve varoluşsal sorunlara odaklanan kitapları daha az insan okuyor. Dikkat ederseniz forumda bile bilimkurgu ve fantastik ağırlıklı okumalar yapıldığını görüyoruz hep. Doğrusu ben benim gibi okurların ve benim gibi bu tür yazılar kaleme alan insanların daha yalnız olduğunu düşünüyorum. Ama neyse sosyal medyada kanaat önderi çok, polemik yaşamak istemediğim için twite cevap vermedim. Değişik gerçekten. Yapay Zeka ürünü kitap bile basıldı, bilimkurgu olunca mesele yok, akan sular durur :slight_smile:
Bir de unutmadan: bilimkurgu ve fantastik ben de okuyorum, seviyorum. Eğlenmek için kitap okumak olayına hiç katılmıyorum. İsteyen eğlenebilir tabii, ben öyle değilim. Her türün yeri ayrı, topluma ayna tutan kitapları ötekileştirmeye çalışmak çok anlamsız. “Her türün yeri ayrı” altını çizelim bunun.

4 Beğeni

Aslında tam da öyle değil sanki. Asimov’un Dostoyevski’den, Le Guin’in Perec’den, Lem’in Celine’den pek farkı olduğunu sanmıyorum.

Bir de modern klasik okuyan insanların sayısı bilimkurgu okuyanlardan belki fazladır, belki ama yerli b-k okuyanların sayısı gerçekten çok çok az. Birkaç kitap dışında, genel baskı adedi 1000’den fazla değildir.

Ayhan Koç’a ben de çok katılamadım, yerli edebiyat da bir süredir takip etmiyorun, en son Afili Filintilar, Bıçakçılar, Mahir Ünsal Eriş falan oralarda kaldım. Fakat Türkiye’deki kültür hayatının da bir takım denemeler yapması gerektiği ortada. Bilimkurgu bunun için iyi bir araç. Bilimkurgu olmasa da alışılmadık kurgularla ilerleyen Alper Canıgüz’ün, Mahir Ünsal Eriş’in ya da YKY’nin yeni yazın dizisinin yarattığı heyecan ortada.

3 Beğeni

Muhteşem bir yazar. Oğullar ve Rencide Ruhlar’ı herkese şiddetle tavsiye ediyorum .

2 Beğeni

Her türün yeri ayrı derken bilimkurguyu ötekileştirmesine gerek olmasın diye yazdım bu cümleyi. Karşılaştırma yapacaksa yerli-yabancı daha makul olurdu. Kurgusu olmayan postmodern kitapları yerli bilimkurguyla karşılaştırmak pek yersiz olmuş.

1 Beğeni

Böyle bir şey olduğunu bilmiyorum. Çevremdeki insanlar artık bu yaşta kitap okunuyorsa bu kitapların mutlaka klasik veya bilgi veren (tarih türevleri) kitaplar olması gerektiğini savunuyor. Belki de ben b-k türleri sevdiğim için türlere karşı fazla alıngan olmuş ve insanların tepkisini abartmış da olabilirim.

En nihayetin de bence okuduğumuz müddetçe gerisi önemli değil.

3 Beğeni

Ya da insanlar dışlamak için bahane buluyor :slight_smile: bence de okuduğumuz müddetçe gerisi önemli değil. Katılıyorum :+1:

3 Beğeni

Klasik okumayan adamı kimse kolay kolay ciddiye almaz. Bu çok genel bir kanı. Benim geçmişten beri sürekli aşağılandığım bir durumdur. Fantastik, bilimkurgu, kurgu dışı, polisiye genelde daha çok yer kaplıyor diye hemen “Ay, sen de kitap mı okuyorsun? Seninkiler fasa fiso. Sen okudun mu hiç falanca Türk yazar - filanca klasiği?” Eskiden insanın kendisini geliştirebilmesi için türün pek bir öneminin olmadığını, farazi dünyalardan da çok güzel şeyler öğrenilebileceğini izah ederdim artık yoruldum. Klasik de okuyorum ve bu insanlara o da yetmiyor. “Hım, ama az okumuşsun!” Kimin ne tür okuduğu çok da önemli değil çünkü herkesin iç dünyası, hayatı algılama şekli çok farklı. İçimizde koskoca bir dünya var ve buna bazen klasik, bazen fantastik, bazen dandik bir kitap da hitap edebilir. Önemli olan kendimizden ne bulabildiğimizdir. Okuyanları bir sebeple dışlayan insanlar kayıp insanlardır. Hâlâ kendilerini arayan ve bulamayan, dünyayı anlamayan eksik insanlar. Bunu anladım.

Ek olarak gönderiye de değinmek isterim. Türk edebiyatının bir çöküş yaşadığı bence doğrudur. Evlerinde “premses” gibi bir hayat süren gençlerin gençlik ateşiyle doldurup taşırdığı yüzlerce roman edebiyat yayıcıların aç gözlülüğü yüzünden kalitesini, güvenirliliğini maalesef yitirdi. Önemli değil, cepler doldu. Milyonlar sattı. Ergenlik çağında milyonlarca genç ailelerinin haberi olmadan gece fantezilerinde bu kitaplarla özdeşleştirdi kendilerini. Diğer yandan öyle masallarla, kıssadan hisselerle, dava insanları olarak yetiştirilen de pek kalmadı. Yeni nesil çok farklı bir nesil. Hızlı tüketime alışmış, teknoloji ile bütünleşmiş bir nesil. Sırf bu nesil için uzun uzun kitapların özetlerini içeren dinleme uygulamaları bile yapıldı.

Neyse, kaptırdım gittim gece gece. Çok da şey yapmayın. İçimden geçenleri yazdım.

12 Beğeni

İlk yazman gerekeni sona saklamışsın. :slight_smile:

2 Beğeni

Çok da şey yapılacak bir durum yok zaten, sosyal medyada boş konuşan çok insan var maalesef. Ben yorum yapmak bile istememiştim, cevaplara cevap verdim sadece.

Başka yazarları gömerek Türk edebiyatı eleştirisi yapmak da ne kadar doğru anlamadım onu da. Tuhaf söylemlerle dolu bir paylaşım yapmış arkadaş. Kendisi de yazar. En azından yazar olmayı başarabilmiş, ben yazdıklarımı bitirsem bile yazar olmayı başarabilir miyim emin değilim. Şule Gürbüz ve türevlerini eleştirmek yerine watpadd gibi saçma sapan kitaplar yazanları ve bunları basan yayınevlerini kınasa daha makul olurdu; varoluşsal sancılarmış, yok güldürmekmiş, yok postmodernmiş… ben bu söylemi doğru bulmuyorum hiç.

Arkadaşların yazdıklarına bakarsak mevzu sadece tür değil. Kitap okuyan insanlara tahammül edemeyen bir toplumumuz var. Ne okursam okuyayım gereksiz bir yorum yapıldı çünkü. Okuduğum kitaplar roman olduğu için çoğu zaman türe bakılmaksızın “aaa,roman mı okuyorsun hep?” denmesi bile yeterli. İnsanlara cevap vermiyorum, evet deyip açıklama yapmamak daha hoş bana göre.

4 Beğeni

Dün eşimle birlikte Ankara’ya gidip geldik. İkimiz de ilk kez gittik. Tabii ki Atam’ı ziyaret etmemek olmazdı. Burada olmak çok güzel bir histi, çelenk getiren bir grup vesilesiyle saygı duruşu da yapmış olduk, herkesin bir anda susup sessizleşmesi ve ortamın muhteşemliği beni aldı götürdü doğrusu.

İkea alışverişi bahane oldu bizim için. Maalesef çok vaktimiz olmadığı için iki müze ve bir kale gezebildik. Eşimin arkadaşlarıyla buluşmadan önce Tekne diye bir kitap cafede soluklanıp bir şeyler içtik. Küçük ve tatlı bir mekândı, hoşuma gitti çok. Ankara sokakları ve atmosferi beni içine çekti resmen. Özellikle Çankaya kalp ben.

Eskiden asla Ankara’da yaşamam orada deniz yok çünkü diyenlerdendim, yaşım ilerledikçe Ankara’ya daha sıcak bakmaya başladım. Eşimin işi nedeniyle iki sene içinde oraya gelme ihtimalimiz çok yüksek, o da bayıldı zaten. Ben daha erkenden onu kandırıp gelmem lazım Ankara’ya :slight_smile:

Samsun beni hayal kırıklığına uğrattı. Tiyatroya gidemedim daha. Çok severim. Burada devletin düzenlediği tiyatro yok,ya da bize denk gelmedi. Özellerin bilet fiyatları da cüzdan yakıyor. Kültür ve edebiyat anlamında birazcık geride, kitaplar hakkında konuşabileceğim ortamım yok. Arkadaş ortamım da oluşmadı. Tanıştığım insanlar sonradan fos çıktı çünkü. Bilmiyorum, umduğumu bulamadım. İstanbul’dan geldiğim için de olabilir.

Ama Çankaya ve civar çevreleri tam benlik gibi duruyor. Umarım bir gün diyelim :smiling_face:

19 Beğeni

Merhaba bu sene yılın enleri yok mu acaba

1 Beğeni