İşimiz @Ufuk 'a kaldıysa yanarız. Kesin beğenmez. 
Gerçi Ufuk beğenmişse bizim beğenme olasılığımız yüzde 98.4 ama beğenmediyse bizim beğenme olasılığımız yüzde 87.3 
Bu durumda bizim beğenmediğimizi Ufuk’un beğenme olasılığı da yüzde 92.7 oluyor. Tüm bu verilere göre Alper’in beğenmeyip Agape’nin beğenme olasılığı yüzde kaçtır?
Bana müsaade…
Büyülü gerçekçilik akımının yazarları herkese uygun olmuyor. Mesela Borges ve Marquez kitaplarını beğeniyorum ama bazı yabancı ve yerli yazarlarda beğenmediklerim de var.
Latife Tekin beğenirsin sen o zaman, Can yeni baskılarını yaptı kitaplarının
Sezon başlayınca " İddaa" maç tüyolarını bekliyoruz @Agape
Okumadan bilemeyiz sonuçta. Bu konuda haklısın. Borgers ve Marquez ben de beğeniyorum ama benim de sevmediklerim var. Kaldı ki benim bazen yazarı kendi içinde bile sevmediğim olabiliyor. Bir eserini seviyorken diğeri bana hitap etmiyor. Muhtemelen kişisel özelliklerimiz ile alakalı bir durum bu.
Bu konuyu konuşmuştuk senle okuyup sevmemiştim 
Çok uzak geldi bana Latife Tekin, yargıya varmak istemiyorum ama sevmedim diyeyim.
Ben unuttum. 
Sadece şuna dikkat ettiğimi anımsıyorum. Orada bir bilgi oluyor. Filanca, falanca sahaflardan yaptığınız alışverişler tek kargo olur gibisinden. Ben aldığımda kitapları mesela üç ayrı sahaftı ama buna dikkat ettim. Tek kargo olarak gelmişti. Kargo ücreti de çıkmamıştı bu sebeple. Ödeme kısmı da onaylıydı evet ya şu an hatırladım. 
Aynı yerde örneğin pasajda, işhanında olan “ikinci el” satıcılar genelde kargolarını birleştiriyor.
Satıcılar birlikte kargo yapmıyorlarsa, siparişi nasıl verdiğiniz çok da önemli olmaz.
Para’nın satıcıya aktarılması için belli bir süre var, o süre içerisinde onay ya da ret verebiliyorsun.
Dertlendim;
“Hayatta bazı anlar var, zamanı tükettiğinizi değil de zamanın sizi tükettiğini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.”
Bir çay koy kendine. Dert etme.
Çay filan kurtarmıyor bazen.
Bildiğim kadarıyla kargo ücretini kredi kartı ile ekstradan ödemişsiniz. O yüzdendir ki gelen kitapların kargo ücreti onlara ait olacak.
Az önce abimin aracılığıyla malum kanaldaki malum programı dinliyordum sitedeki kitap alıntılarını okurken. Kahveden, işinden yeni dönmüş bir adama ev kazandığını söylediklerinde çocuklarıyla yaşadığı mutluluk gerçekten duyulmaya değerdi. Gülüşler, titreyen sesler yayını doldurdu. Beklenmeyen, belki bir ömür devam edilse çalışılmaya ulaşılamayacak bir hedef bazıları için. Bir hedef. İnsanların hedeflerinin barınacakları bir ev olması beni çok üzüyor. Bu bizlerin bir ihtiyacı değil mi, birimiz barınabildik diye diğer herkesi kendi kaderine terk etmek göz ardı edilebilir mi gerçekten. Dünyada birbirine yardım eden birçok insan olduğunun farkındayım ama neden hala birçok insan var hala yaşamının ortasına konulmuş taşı çekemeyen bir kenara? Neden böyle cılız umutlara bağlamak zorunda yaşamını. Bazı büyük şeyler dünyada yanlış yapıldıkça, insanların anlamsız çıkarlarına, rezil tutkularına göre devam ettiği sürece küçücük yapabildiğimiz yardımlar çölde bir bitkiye dökülen birkaç damla su gibi yalnızca bir an serinletecektir insanlığı. Bu da güzel ama bu gülüşleri daha çok duymak, daha derin gülüşlere selam vermek daha güzel değil mi? Bir yandan da düşünüyorum bu bahsettiğim kötülükler olmasa bu insanların böyle sevindiklerini görebilecek miydim?
Ben bişey anlamadım. Gerçek mi troll mü bunlar? Yoksa takipçi kazanmak uğruna yapılan clickbait mi ?
Kocaeli Kitap Fuarı sayfasında paylaşılan fotoğrafı diğerleri kendileri veriyormuş gibi paylaşmış mesala. Takipçi kasıyorlar sahte çekilişlerle.
Arkadaşlar bu konunun yeri edebiyat forumu değil. Siyasi paylaşım ve fikirleri ilgili forumlarda yapmanızı rica ediyorum.
Mesajları temizliyorum ve bir daha bu tarz paylaşımlar olmazsa sevinirim.
Kimdir bu arkadaşlar?
Rıhtım’ın teknik ekibi diyebiliriz :-).
