Böyle bir başlık varsa göremedim, olsun istedim. Bilen bilir ufak tefek hobileri olan, hayatın hobilerle renkli ve güzel olduğunu düşünen, kitap okumaya da bir hobi olarak başlayıp, hayat biçimi haline getirmiş birisiyim.
Kendi çapında birkaç saatim var aslında fakat açılışı retro bir görselle yapmak istiyorum.
Başkanım ben 2-3 aydır saat bakıyordum. Kendime bir otomatik saat alayım dedim, çok da güzel modeller seçtim. Ama sağ olsun benim araba dedi ki, “Hoop, bir dk! Benim motor varken saat senin neyine”. Öyle olunca bütçe mütçe kalmadı. Uzaktan uzaktan izliyorum saatleri.
Oldu başkanım. Rolexler, Patekler, Czapekler, AP’ler, VC’ler filan havada uçuşuyor.
Ama benim irtifa da şu anda en fazla Tag görür sen gibi. Hatta en beğendiğim saat de şu anda TH Aquaracer. Birkaç alternatifim de hazır aslında ama dediğim gibi, araba mahvetti beni. Saat ve dolma kalem planlarımı 5-6 ay öteledim.
Haha, tehlikeli başlık gerçekten. Saatlere ben de çok sulanıyorum hep, ama hiç takamıyorum ya. Bence mekanik saatler sanat eseri gibi aletler, çok isterdim takabilmek. Fakat heyhat, kolumda saat olunca asla rahat edemiyorum, hep bağırıyor kolumda.
Hanım saat firmalarıyla çalışıyor bir süredir, saatlere gereğinden fazla aşina oldum. Millet ne saatler yapıyormuş ya
Bu başlık gerektiği ilgiyi görmemiş. Mekanik saatlere merakım benim bu sene pekişti. Üç buçuk sene önce Samsung telefonumu alırken yanında bedava bileklik geldi. Bu sene başında da bildirimlerden ve sürekli uyarılmaktan rahatsız olunca bilekliği çıkarayım dedim ki bu sefer de bileğimi boş hissetmeye başladım ve kendime bir saat bakmaya başladım ki hala bakıyorum. Bakıp bakıp hayran kalıyorum. Bu süreçte hikayesi ve fiyatıyla beni etkileyen Seagull 1963 almış bulundum ama aklımda hiç yoktu kendisi. Erk Koçak saolsun. Bu saat beni mekanik saat merakına daha da yaklaştırdı. kurmalı olması ayrı bir keyif. akşam olsa da kursam diye düşünüyorum hep. Nato kayış ile çok yakışıyor bence.
Saatler ile ilgili araştırma yaparken Rus saatlerini gördüm. Big Zero’nun hikayesi ve tasarımı ilgimi çekti. Araştırırken de sahibinden de aşağıda bulunan bu güzellikle karşılaştım. Vintage bir saat almayı hiç düşünmüyordum ama hayat… Kendisini tamamladığım kayış tam içime sinmedi ama başka alternatifler de düşüneceğiz. Bu arkadaş slava watermelon diye geçiyor. lakabına istinaden yeşil bir kayış veya renk uyumundan gri bir nubuk kayış daha da yakışabilir. Konuyla ilgili tavsiyelerinize açığım.
Bunlar hala baktığım saatler değil. Zenith El primero Revival A3817 ve Omega Speedmaster 57 (siyah) çok yakışıklı saatler ama şimdilik kendilerini elemek zorunda kaldım. Seamaster 300m başta o kadar yakışıklı görünmese de zaman geçtikçe daha bir güzelleşiyor gözümde. Longines Legend Diver 39 ve Tudor Blackbay 54 de çok yakışıklı görünüyor ve deneyip birini alacağım zamanla fikrim değişmezse. Christopher Ward Twelve de aynı şekilde çelik entegre bilezikli fiyat segmentinin en iyi görünen saati ama maalesef TR’den erişmek imkansız. Yurtdışından alternatif yollar deneyeceğiz artık. Daha bir çok beğendiğim saat modeli var (Sinn U50, Oris Propilot X, Oris Big Crown, Tag Heuer Carrera panda, ve bir çok model) ama duygusal sebepler devreye giriyor.
Atelier Wen Perception’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çok güzel bir tasarıma sahip hem Çin kültüründen ilham almış hem de bakanın bir daha bakacağı bir saat. Çinlilerin bile orijinal marka üretip satma gayesinde olup bizim batmış yabancı markaları almamız veya avrupalıymış algısı yaratacak markalar çıkararak, gözünü biraz kısınca herkesin bildiği marka ve modellere çakma denecek kadar benzeyen ürünler üretmemiz çok canımı sıkıyor.