Biraz daha düşünürsen rüyana Aragog girecek, yarın anlatırsın bize.
Not: bilmeyenler google’a Aragog yazıp görsellere bakabilir.
Biraz daha düşünürsen rüyana Aragog girecek, yarın anlatırsın bize.
Not: bilmeyenler google’a Aragog yazıp görsellere bakabilir.
Benim tavsiyem bakmasınlar. Ben sadece bir kere Aragog’a bakabildim. Ilk 5-6 izleyişimde gözlerimi kapatmıştım, sonuncudan öncekinde doğru-dürüst (galiba) gördüm neye benzediğini. Iki gün önce tekrar izledim, Aragog’a baktım fakat “yavruları” çok korkunçtu. Hatta şimdi Google’da aratma yapsam kalbim durur.
Sonuç olarak, Örümceklerden nefret ederim.
Ron’un çocukken yaşadığını yaşasam ben de aynı olurdum büyük ihtimal. Ama resmine bakmak fazla etki etmiyor. Kanlı canlı görmek, hareket ettiğini görmek hele kitapta anlatılan o ilginç sesi duymak… Çok korkutucu olurdu gerçekten.
Şu anda Ron’un halleri geldi de aklıma, gülüyorum. Hagrid ne demişti? “Bir şey bulmak istiyorsanız örümcekleri takip edin.” Harry ne dedi? “Yasak ormana gidiyorlar.” Ron memnun görünmeye çalışıp başaramayarak: “Ne güzel” yüzünde Noel iptal edilmiş gibi bir ifade vardı.
Not : Harry Potter spoiler.
Evet
Ron’un halleri komik idi.
Oyuncak ayı olayı olmadan da korkuyorum
Canlı görsem Quidditch diyemeden bayılırdım, ama resmi de gayet ürkütücüydü benim için,
Gülmek mi, gerçekten acımıştım Ron’a. “Neden örümcekler, neden kelebekler değil?”
Not: Harry Potter ve Sırlar Odası kitabını okumayalar açmasın!
Bu bölümde çok güldüm.
Rüyama girmedi ama sıkıntıdan HP quiz falan oynuyordum. Karakterleri resimlerinden tanıma gibi bir bölüm geldi. Ne güzel oynuyordum soru olarak Aragog geldi, çıktım oyundan Korkudan devam da edemedim.
Aklıma ne geldi bak: 8. madde, “Korkularınızla Yüzleşmeniz Gerekir”
Not : Harry Potter okumayanlar için spoiler içerir.
Onu okumuştum, etkileyici ama bununla yüzleşmek konusunda pek de acele etmiyorum. Olaylar o şekilde ilerlemese Ron “örümcekleri takip” eder miydi? Bilmiyorum. Benim tek korkum bu değil. 6 yaşımda okula gittiğimde başarısız olmaktan korkmuştum, daha detaylı söylemek gerekirse birinci olmamaktan
. Nasıl bilebilirdim ki, gelecekte örümceklerden bile daha çok korkacağım ondan. Ama Harry Potter serisi sayesinde yarışlara katılmaktan korksam bile denemek zorunda olduğumu biliyorum. Ilk kez bununla fena bir şekilde bu yıl yüzleştim. Belki seriyle tanışmamış olsam o zamankinden daha kötü etkilerdi beni.
Sonuç olarak, çocuk kitabı demeyin, okuyun, okutturun, hatta okuduktan sonra tekrar okuyun.
Genelde upuzun rüyalar görmeme bakmayarak dün bi şey görmedim. ya da unutmuşumdur
Bu mesajdan sonra tesadüfen defalarca karşılaştım örümceklerle, belki dokundum bile, bilemeyeceğim. Ama bu artık korkmadığım anlamına gelmiyor, keşke gelse ama olmuyor Eh, zaten Ron’un da örümcekleri takip edişinden sonra korkusunu yenemediğini biliyoruz.
Büyükçe bir örümcek, dut çalısına yapışmış ağın ortasına oturdu. Harry, ona Ron‘un önceki gece verdiği ve Hermione‘nin inceleyerek karadikenden yapılma olduğuna karar verdiği asayla örümceğe nişan aldı.
“Engorgio”
Örümcek biraz sarsıldı ve ağın üstünde zıpladı. Harry bir daha denedi. Bu sefer örümcek biraz daha büyüdü.
“Kes şunu!” dedi Ron sertçe. “Dumbledore gençti dediğim için üzgünüm, tamam mı?”
Harry Ron‘un örümceklerden nefret ettiğini unutmuştu.
Niye aklıma geldi bilmiyorum ama sanki tüm örümcekler peşime takılmış gibi, bir rahat bırakmıyorlar. Kesin aralarında casus falan var.
Aslında tesadüf değil. İnsan dikkat ettiği, önem verdiği, korktuğu (), ilgi duyduğu vb. şeyleri daha çok fark eder. Aklıma şu hikaye geldi tam da bununla ilgili. Buyur
Bir Kızılderili Hikayesi: İnsan Sadece Değer Verdiğinin Sesini Duyar
Kızılderili şefleri trenle New York’a getirildi.
Bir heyet kendilerini karşıladı.
Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı.
Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı…
Birara Oglala Lakhotaları’nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi.
Diğer reisler onayladı ama beyaz adamlar inanmadı.
Kentte Ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağını söylediler.
Karageyik ısrar etti.
Arabayı durdurdu.
İndi, ilerideki parka gitti ve bir ağaçta Ağustos böceğini gördü.
Amerikalılar şaşırmıştı…
“Olamaz” dediler, “Sende doğaüstü güçler var.”
“Hayır” dedi Karageyik,
“Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok.”
“O zaman biz niye duymadık?” dediler.
Kara Geyik cebinden metal bir 50 sent çıkardı, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarladı.
Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başladı.
Karageyik yanındakilere sordu:
“Anladınız mı?”
“Anlamadık” dediler.
Anlattı;
“Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder.
Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız.”
Gerçekten çok güzel bir hikayeymiş, teşekkür ederim
Gözlerimi yeni açıp, bu satırları siz Rıhtım Ahalisiyle paylaşmak için yazmaya başlamış, bulunuyorum.
Rüyam o’dur ki, sevgili denetmenlerimiz hakkındadır. Gelelim rüyama; @Agape buranın başkomiseri @Bay_Karamsar @Arqonquin @SJack ise komiserimizin yardımcılarıdır. Hava gök gürültülüdür ve cadının kahkahaları her yerdedir. Bazen @SJack güvertede yanlış sonuçlandırılmış bir olay için cadı tarafından yani başkomiser @Agape tarafından cezalandırılır. @Arqonquin ve @Bay_Karamsar ise “Biliyorsun bu onun huyu” diye onu teselli ederler. Biz garipler ise suçlarımızı işlemeye (elimizden gelen bütün kurbağa hatalarını) yapmaya devam ederiz. Ve asla iflah olmayız. En son ya @SJack’in ya da @Arqonquin’in tam bilemiyorum. Sitemli feryadına uyanmış bulunmaktayım.
Rüya diyarlarından şimdilik bu kadar. Esen kalınız.
Şapkam yerindeyse sorun yoktur.
Da’yı birleşik yazmak gerekliydi sanırım.
Aklıma gelmişken doğru yazım “hiç de” değil mi? “Hiçte” diye yazım çok yaygın galiba, emin olayım dedim.
Doğrusu “hiç de”. Mesela: Öyle davranman hiç de hoş değil.
Gelecekten haberler bunlar. Önümüzdeki günlerde pek bir şeye dokunmama kararı aldım. Teşekkürler. @_Ged