Şiir Dünyası

“Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli”

  • Cemal Süreya
6 Beğeni

Geçip gitmiş günler gelin
Rakı için sarhoş olun
Islıkla bir şeyler çalın
Geberiyorum kederden

İlerdeki güzel günler
Beni görmeyecek onlar
Bari selam yollasınlar
Geberiyorum kederden

Başladığım bugünkü gün
Yarıda kalabilirsin
Geceye varmadan yahut
Çok büyük olabilirsin

Nazım Hikmet

4 Beğeni

Yaşamak bu yangın yerinde
Her gün yeniden ölerek

Zalimin elinde tutsak
Cahile kurban olarak

Yalanla kirli havada
Güçlükle soluk alarak

Savunmak gerçeği, çoğu kez
Yalnızlığını bilerek

Korkağı, döneği, suskunu
Görüp de öfkeyle dolarak

Toplanıyor ölü arkadaşlar
Her biri bir yerden gelerek

Kiminin boynunda ilmeği
Kimi kanını silerek

Kucaklıyor beni Metin Altıok
“Aldırma” diyor gülerek

“Yaşamak görevdir bu yangın yerinde
Yaşamak, insan kalarak”

Ataol Behramoğlu

9 Beğeni

Ben sensizliği yalnızlık sanmıştım her keresinde.
Yalnızlık bende bensizlikti oysa;
ya da bende birçok ben

Ben sensizliği yalnızlık sanmıştım her keresinde
sensiz kalmamak için sendim o vakitler;
seni uyuyordum sürekli,
seni içiyordum çay diye
cennet diye seni düşlüyordum
ki sen yeşil çıplak bir yeşildin gözümde.

[Hasan Ali Toptaş]

7 Beğeni

Ey yüreğimin onmaz acıları

Ey beynimin dinmez sancıları

Suç ne bende ne de sende

Suç seni karanlıklara gömenlerde

Ne de olsa yurttaşımsın

Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne

Bilmelisin bir yerin var canevimde

AZİZ NESİN

3 Beğeni

İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim.
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin, uzaklar seni ister,
Bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

Didem Madak

8 Beğeni

Dağlara sinmiş huzur,
En kuçuk kıpırdanış yok yapraklarda,
Kuşlar ormanda suskun,
Sabret yakın birgün sende huzur bulursun

Goethe

7 Beğeni

Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın

Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun

Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun

Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum

Niye bunları bir anda unutamıyorum

Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım…

[Erdem Beyazıt]

3 Beğeni

gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. Şiir kalsın istersen, sadece otursak. Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut, ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak. Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
Gözlerim biraz karanlık. İçinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, Cipralex’ler, Turgut’lar, Edip’ler, Sezai’ler, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen baş ağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var…

[Tarık Tufan]

6 Beğeni

Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Nasıl hatırlamasın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.

Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aks’imizden eser yok.

[C.Sıtkı Tarancı]

9 Beğeni

Ben Azerbaycanca şiir yazmak istedim. :slightly_smiling_face:
Şair nə tez qocaldın sən!(Səməd Vurğun)

Nemətsə də gözəl şer,
Şair olan qəm də yeyir.
Ömrü keçir bu adətlə,
Uğurlu bir səadətlə.
Görən məni nədir deyir:
Saçlarına düşən bu dən?
Şair, nə tez qocaldın sən!

Dünən mənə öz əlində
Gül gətirən bir gəlin də
Gözlərində min bir sual
Heykəl kimi dayandı lal…
O bəxtəvər gözəlin də
Mən oxudum gözlərindən:
Şair, nə tez qocaldın sən!

Ovçuluğa meyil saldım,
Gecə – gündüz çöldə qaldım,
Dağ başından enib düzə
Bir ox kimi süzə – süzə
Neçə ceyran nişan aldım;
Cavab gəldi güllələrdən:
Şair, nə tez qocaldın sən?

Bəzən uca, bəzən asta,
Ötür sazım min sim üstə.
Andı yalan, eşqi yalan,
Dostluğu da rüşvət olan,
Ürək yıxan bir iblis də
Üzəvari deyir hərdən:
Şair, nə tez qocaldın sən!

Saç ağardı, ancaq ürək
Alovludur əvvəlki tək.
Saç ağardı, ancaq nə qəm!
Əlimdədir hələ qələm…
Bilirəm ki, deməyəcək
Bir sevgilim , bir də Vətən:
-Şair, nə tez qocaldın sən!

4 Beğeni

Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.

ÖMER HAYYAM

7 Beğeni

Bir cam gibi önünde

Yüzümü elinle sil,

Hohlayarak üstüne.

Seyret boş bir sokağa

Hüzünle yağışını yağmurun.

Sonra kaplasın yavaşça,

Ilık buğusu soluğunun

Yüzümü baştanbaşa.

Ve bırakıp gittiğinde

Bir küçük boşluk kalsın

Alnını dayadığın yerde;

Bir yalnızlık işareti

İşleyen ta içime.

[Metin Altıok]

6 Beğeni

Ben, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin…
Ben, yankısından kaçan çocuk kendi sesinin…
Ben, sırtında taşıyan işlenmedik günahı;
Allah’ın körebesi, cinlerin padişahı…
Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların;
Ben tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların…
Ben, kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda;
Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda…
Ben, başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;
Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir…
Ben Allah diyenlerin boyunlarında vebal;
Ben bugünküne mazi, yarinkine istikbal…
Ben, ben, ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş;
Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş…
Hep ben, ayna ve hayal, hep ben, pervane ve mum;
Ölü ve Münker-Nekir, başdönmesi uçurum…

Necip Fazıl Kısakürek

7 Beğeni

Günlerden öyle bir gündü;

Üstüne tarih düştüğüm.

Gözümün önüne geldi birden

Balkıyan güzel yüzün.

Ve yüreğim yandı söndü,

Ter bastı avuçlarımı.

Bir işlek kovan uğultusu

Kapladı kulaklarımı.

Uzandım usulca cigarama;

Yavan ömrüme katık.

Ben o gün öldüm gülüm,

Bir daha ölmem artık…

[Metin Altıok]

11 Beğeni

Yalan olur sevmedim dersem;

Ama yolcu yolunda gerek.

Ey ömrümün uğuldayan durağı;

Yanlış hesaptan dönerek,

Benli günlerini sil istersen.

Geriye sen kaldın işte…

[Metin Altıok]

8 Beğeni

İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
’Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye.'

Ah o kadrini bilmediğim günler,
Koklamadan attığım gül demeti,
Suyunu sebil ettiğim o çeşme,
Eserken yelken açmadığım rüzgâr
Gel gör ki, sular batıya meyleder,
Ağaçta bülbülün sesi değişti,
Gölgeler yerleşiyor pencereme;
Çağınız başlıyor ey hâtıralar.

Cahit Sıtkı Tarancı

4 Beğeni

Kaplan

Kaplan Kaplan gecenin ormanında
Işıl ışıl yanan parlak yalaza;
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabildi o korkunç simetrini?

Hangi uzak derinlerde göklerde
Yandı senin ateşin gözlerinde?
O hangi kanatla yükselebilir?
Hangi elle ateşi kavrayabilir?

Ve hangi omuz ve hangi beceri
Bükebildi kalbinin kirişlerini?
Ve kalbin atmaya başladığında,
Hangi dehşetli el? ayaklar ya da?

Neydi ki çekiç? ya zincir neydi?
Beynin nasıl bir fırın içindeydi?
Neydi örs? ve hangi dehşetli kabza
Ölümcül korkularını alabilir avcuna?

Yıldızlar mızraklarını aşağıya atınca,
Göğü sulayınca gözyaşlarıyla,
Güldü mü o, görünce eserini?
Kuzuyu yaratan mı yarattı seni?

Kaplan kaplan gecenin ormanında
Işıl ışıl yanan parlak yalaza;
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabilir o korkunç simetrini?

William Blake

6 Beğeni

Sizin Matmazel bir ölse siz onu bir daha göremezsiniz

Halbuki bizim ölülerimizi teyzem görüyor

Onlarla konuşuyor onlara ekmek veriyor

Onlar ekmek yiyor anladın mı Bay Yabancı

Matmazel bir ölse ona kimse ekmek vermez

Onun için gidip şapkalarınızı da beraber götürün

Melekler bir demir parçasının üzerine oturmuşlar

Her biri bir damla atıyor aşağıya

İşte yağmur bunun için yağıyor

Ben bunun için yağmuru seviyorum

Yağmur bizim için yağıyor

Çalılar için Süleymanın tabancası için

Kalkıp gidin kırmızı kiremitler üzerine

Bizim tahta evin üzerine yağmur yağıyor.

[Sezai Karakoç]

7 Beğeni

Sen ey sabrın ve üzüncün dervişi
başını zamanın göğsüne koy
ve dinle yalnızlığın iç çekişlerini
Yalnızlıklar ki suskun bir akşamüstüdür
usulca örtünecektir gecenin sessiz tülünü
ve düşecektir ince bir rüzgârla
hüznün harmaniyesi

Ey yenilgilerin bezgin kuşu
suskunun sarı sıcağındasın bunca zaman
bataklıklardan sızan sinsi ve pis
bir kokudur içinde tortulaşan kuşku
Ve bulutsu bir ağırlığın yüküdür
gittikçe ağırlaşan
gittikçe yüreğini zonklatan

Ahmet Telli

7 Beğeni