Şiir Dünyası

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa…

//Adnan Yücel

6 Beğeni

Sadece ikimize değil
Bütün hayata üzgünüm
Fotoğraflarda
Bir gece hatırası

Öylesine yalnızım ki
Sanki yokum
Eriyor eski ben
Ve yeni biri olamıyorum

Keder sokulgan adımlarıyla
Gelip kıvrılıyor yüreğime
Hayat sakin
Şafakta evler gibi

Sanki hiç bir şey olmadı
İkimiz yokuz sadece
Biz olan ikimiz yokuz
Deniz hep orada
Ve ağaçlar aynı düşlerinde

Ataol Behramoğlu

4 Beğeni

Şu uzak dünyaların her tarafında, yer yer,
Ruha kasvet veren ıssız yolların yolcusu.
Bizim gibi düşünürler kardeş beşeriyetler;
Ellerini uzatan her gece bize doğru

Jules Laforgue
çeviri: Cahit Sıtkı Tarancı

3 Beğeni

Yükümde, sonsuza yüklü günüm var;
Umudum, çilede nazlı bir bahar!..
Beni böyle sardı bu ince efkâr;
Bir özge menzile, daldı bu gönlüm!..

Acıya ‘can’ dedim, aşka dayandım;
Secdede tutuştum, duâda yandım!..
Ashâb-ı Kehf gibi tevhîde kandım;
Zamanın elinde kaldı bu gönlüm!..

[Rıfat Ilgaz]

1 Beğeni

Evlerinin içi kabartma bahar
Köşelerinde keklik gibi bakıp duran saksılar
Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar
Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar
Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar.

[S.Karakoç]

3 Beğeni

Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
Durmadan
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan…

[Turgut Uyar]

7 Beğeni

Muhabbet bağında bir gül açıldı
Bir derdim var bin dermana değişmem
Yüküm lal-i gevher mercan saçarım
Bir derdim var bin dermana değişmem

Cemi kuşlar dile gelir yazım der
Gövel turnam Şam’dan gelir güzüm der
Benim yarelerim tuzum tuzum der
Bir derdim var bin dermana değişmem…

// Şah Hatayi

5 Beğeni

Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş…
Perde perde veralar, ışık başka, nur başka;
Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi?
Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!
Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!
Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!
Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!
Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
O visal, can sendeyken canını etmek feda;
Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda!

Necip Fazıl Kısakürek

3 Beğeni

Nereden bileceksin,
Fesleğen köklerinin hercai bulutlardan bıkıp usandığını…
Ansızın kayıveren yıldızların ardında
Vuslatı bekleyen bir kalbin yandığını
Nereden bileceksin…?

[Nurullah Genç]

4 Beğeni

Üşürüz, çünkü uzağız şimdi o yazdan;
Ey, birazdan bir yazdan geçer olan, ey!
Kim bilir ne anlama geliyor artık,
Şu eskiden “hüzün” dediğimiz şey?

[Hilmi Yavuz]

4 Beğeni

Mum Alevi İle Oynayan Kedinin Öyküsü

bir mum yanıyordu bir evin bir odasında.
o evde bir de kedi vardı
geceler indiğinde kendi havasında
mum yanar, kedi de oynardı.

mumun yandığı gecelerden birinde
kedi oyunlarına daldı.
oyun arayan gözlerinde
mumun alevi yandı,
baktı,
mumun titrek alevinde
oyuna çağıran bir hava vardı.

oyunlarını büyüten kedi büyüdü
kendi türünde çocukçasına,
döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
geldi mumun yanına, oyuncakçasına.
bir baktı, bir daha, bir daha baktı
mumun alevinin dalgalanmasına
uzandı bir el attı.
bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı…
ilk kez gördüğü mumun yakmasına
inanmayacaktı.

kedi oyunlarında büyüyordu,
mum, üşüyordu yanmalarında.
zaman ikili yürüyordu
aralarında.
bir ayrışım görünüyordu
birinin yanmalarında
öbürünün oynamalarında.

kedi oyunlarında büyüyordu,
yitirerek gitgide oyunlarını.
mum küçülüyordu yanmalarında,
yitirerek gitgide yakmalarını.

oynarken büyüyen kedi yanacak,
aydınlatırken küçülen mum yakacaktı.
küçülen yaka yaka aydınlatacak,
büyüyen yana yana anlayacaktı.

bir mum yanmasından
ve bir kedi oyunundan
kaldı sonunda
bir gecenin tam ortasında
bir evin bir odasında
göz göze susan
iki insan.

2

mum yandı bitti.
kedi büyüdü gitti.
oyunlar karıştı gecelerde
suskun uykusuzluklara.

o iki insandan, sonunda
birinin anılarında kedi,
birinin dalmalarında mum
kaldı gitti.

nerede bir mum yansa şimdi
nerede oynasa bir kedi,
birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri…
bugün dün gibi oluyor,
dün bugün gibi.
mum ellerimi tırmalıyor,
belleğimi yakıyor kedinin elleri.

Özdemir Asaf

4 Beğeni

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.

Bende sabır sende naz…

Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz

Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter…

[Yavuz Bülent Bakiler]

3 Beğeni

o gemiler ki başkalaşır
çelişkinin diyalektiğinden
gücü çok sonra anlaşılır
insana eklediğinden
o gemiler ki başkalaşır
gelişir değiştirdiğinden

Attila İlhan

2 Beğeni

Tanrım açamadık içimizi
Artık buluşmamız mahşere kaldı.

Ne yelken ne gemi var limanda
Kaçmak bir uzun sefere kaldı.

Mercan bir sahildeymiş gemiler
Bulmak kasvetli günlere kaldı…

[Rüştü Onur]

3 Beğeni

Mukaddime

Zannetme ki güldür, ne de lale,
Âteş doludur, tutma yanarsın,
Karşında şu gülgûn piyale…

İçmişti Fuzûlî bu alevden,
Düşmüştü bu iksîr ile mecnûn
Şi’rin sana anlattığı hâle…

Yanmakta bu sâgardan içenler,
Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı,
Baştan başa efgân ile nâle…

Âteş doludur, tutma yanarsın,
Karşında şu gülgûn piyale…

Ahmet Haşim

2 Beğeni

şimdi diyorum.
şimdi
bir deniz,
denizde vapur,
gökyüzünde martı,
semaverde çay olmalı
bir de çaya yaren…

[C.Süreya]

5 Beğeni

BEKLEMEK

Taşıl kaygısı kaotik özlem
Neydi beklediğimiz ve gelecek olan
Salt acı
Sonsuz yeşil sonsuz gelişkin bir orman
İçinde göllerini nehirlerini çağlayanlarını
Gök kuşaklarını yitirdiğimiz kara sözcük
Yokluğun dayattığı doğurgan sözcük: acı
Bir deniz kızının uçma tutkusu
Belleğin unutuş çılgınlıklarında
Bilinmeyen organizmalar dönüştürürken
Bedenlerimizi duygularımızı ben’imizi
Çürüyorduk… kaçış yoktu… çıkış da…

Yeşil maytap patlatan sahte mesihin sözleri
Yalandı acımasızdı efendilerin belirlediği
Ölçtüğü biçtiği yaşattığı kendimiz
Umarsız öte benler=nesneler
Ağlayın
Ağlayın ve kanayın
Yok olduğunuz irin zamanında.

Nilgün MARMARA

8 Beğeni

Bohçam boş
Öteberim eksik
Azığım kuru
Canım aç

Yüzüm sana çevrili
Adımım sana
Irmaklarına
Bir lokma suya geldim
Su denmez
Kabul ola affola

[Cahit Zarifoğlu]

4 Beğeni

Ye’s öyle bir bataktır ki,

Düşersen boğulursun

Azmine sarıl sımsıkı

Bak ne olursun.

[Mehmet Akif Ersoy]

Yeis: (isim, Arapça yeʾs)

Umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü:

" Seni bu derece derin bir ızdıraba, karanlık bir yeise düşüren şey nedir?" - Hüseyin Cahit Yalçın

2 Beğeni

Durmadan avuçlarım terliyor,
İnildiyor ardımdan
Girdiğim çıktığım kapılar.
Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,
Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Dolanıp duruyorum ortalıkta.
Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,
Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.
Anahtarım güç dönüyor kilidinde,
Nemli aldığım sigaralar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Kimi zaman çocuğum,
Bir müzik kutusu başucumda
Ve ayımın gözleri saydam.
Kimi zaman gardayım
Yanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.

Bekliyorum bir kapının önünde,
Cebimde yazılmamış bir mektupla.
Bana karşı ben vardım
Çaldığım kapıların ardında,
Ben açtım, ben girdim
Selâmlaştık ilk defa.

Metin Altıok - Evde Yoklar

9 Beğeni