Sinemaların Ölümü Üzerine

Bugün Ekşi Sözlük’te benzer bir konu görünce aklıma geldi. Sinemalar ölüyor, hatta bazı insanlara göre çoktan öldü.

Bu, sık sık dijital platformların yükselişi ve pandemi ile bağlantılandırılıyor. Fakat sinemaların kendi sorunlarının bunda daha büyük bir rol oynadığını düşünüyorum.

Ben pandemi başlamadan önce sinemaya gitmeyi bırakmıştım zaten. Yayınlanan filmlerin kalitesizliği, salonların kalitesizliği ve izleyicinin kalitesizliği gibi nedenlerle sinemaya gitmeyi bırakmıştım. Pandemi de işin tuzu biberi oldu.

2014-2018 arası haftada en az bir kez, bazen daha sık sinemaya giderdim. Peki neden bıraktım?

  1. Oynatılan filmlerin kalitesizliği. Sinema salonlarında en çok seyirciyi çekecek filmler hangileriyse onlar oynatılıyor. Ve genelin beğenisi de kalitesiz komedi ve abartılı dram filmleri. Ben bir bilimkurgu hayranı olsam da başka türden filmler de izliyorum genelde. Fakat kalitesiz komedileri izlemiyorum. Sinema salonları ise bu tür filmlerle dolmuştu. Aylarca beklediğim bir film yayına girdiğinde Türkiye’deki çok az sinema salonunda gösterildiğini ve bu yüzden izleyemediğimi bilirim. Bir keresinde, 9 tane salonu olan bir sinemada 8 salonda Recep İvedik yayınlandığını bile gördüm. Tamam, çok izleniyor diye bu filme daha çok salon ayırabilirsin ama 9 salonun 8 tanesini de ayıracak abartmamalısın. Arada film festivaleri olmasa sinema salonlarına, beğenilerime uygun hiçbir film gelmiyor.

  2. Salonların kalitesizliği önemli bir sorun. Perde kalitesiz, projeksiyon kalitesiz. Devasa bir perdede 360p kalitede film izliyoruz. Elektrik masrafından kısmak için görüntünün parlaklığı kısılmış, hiçbir şey anlaşılmıyor. Hoparlörler kalitesiz olduğundan ses de kötü. Masraf olmasın diye klimalar da kapatılmış, yazın sıcaktan kışın da soğuktan dolayı rahat edemiyoruz. Bir de salon pislik içinde. Neredeyse koltuklara gazete kâğıdı serip öyle oturacağız.

  3. Bilinçsiz seyirci kitlesi. Film boyunca sürekli konuşarak insanları rahatsız eden insanlar, filmin ortasında telefonuyla oyalanan ve o telefonun parlaklığıyla bizim de film izlememize mani olan bir sürü insan var. Uyarsanız dayak yemeyeceğinizin garantisi yok. Bir de şu patlamış mısır sesi var. Bazı insanlar için sinema, film izleme yeri değil. Onlar için sinema=patlamış mısır. İnsanlar film izlemeye değil de tıkınmaya geliyorlar sanki. Onların gürültüsü yüzünden biz de rahatça film izleyemiyoruz. Tamamen olmasın mantığı yanlış olur ama bazı insanlardaki patlamış mısırın olmaması düşünülemez mantığı da yanlış. İlle de yenilecekse insanlar şunu saygılı bir şekilde yemeyi öğrenmeliler.

  4. Ve tabii ki arşa çıkmış fiyatlar. Artık pek çoğumuz geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Bütçemiz kısıtlı ama sinema biletlerinin fiyatı sürekli artıyor ve bunu karşılayamıyoruz. Bir dijital platformdan abonelik almak ya da izlediğimiz filmi iTunes gibi yerlerden kiralamak çok daha ucuza mâl oluyor. Üstelik evdeki TV’de kendi belirlediğimiz koşullarda rahatça izleme imkânımız oluyor.

Bunlar benim sinemaya gitmeyi bırakma nedenlerim oldu. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Sinema salonlarında film izlemeye devam ediyor musunuz? Sizce sinemaların sorunları neler?

6 Beğeni

Dijital platformların daha ucuz, daha çeşitli, daha kolay ulaşılabilir olması. Ayrıca ev rahatlığı da cabası.

Ayrıca eklemek gerekir ki teknoloji gelişti ve görüntü teknolojileri bir hayli iyileşti; artık ortalama gelir seviyesindeki insanlar bile 50 inç televizyon alıp evlerinde sinema deneyimi yaşayabiliyorlar.

İlk mesajda bahsedilen sinemaların kötü durumunu bir neden değil sonuç olarak görüyorum.

Ekleme: Bir de, devir artık dizi devri.

4 Beğeni

Yazdıklarınıza katılıyorum bende sırf bu nedenlerle pandemiden önce sinemaya gitmeyi bırakmıştım.
13 salonluk sinemanın 12 salonunda marvel filmi yada iğrenç yerli komedi filmleri oynuyor kalan 2-3 salona (onlar da minicik) lütfedip güzel bir film koyuyorlar.
İzleyiciler gerçekten rezalet ve aslında beni en çok soğutan da bu. Film izlerken kavga etmişliğim var. Baktım sinemaya gidince anca gerilip sinirleniyorum yeter dedim en sonunda.

2 Beğeni

Sinema salonlarının izleyiciyi sağılacak inek olarak görmesi de büyük bir etken. Ben en son gittiğimde filmden önce 45 dk. reklam yayınlıyorlar, bir kutu kolayı yan binadaki marketin 8 katı fiyata satıyorlardı.

Benim yıllardır sinemaya gitmeme nedenim insanların medeniyetsizliği ve görgüsüzlüğü. Hayvan gibi geviş getireni, koltuğumun arkasına vuranı, yalap şalap yiyişeni, ağlayan zırlayan çocuğu, filmi bırakıp kendi arasında sohbet edip kahkaha atanı, cep telefonu ile oynayanı derken şaka yada abartı değil 100 kişilik bir sinema salonuna herhangi bir büyükbaş hayvan çiftliğinden 99 tane sığır getirin, 99 sığırın arasında oynayan filmi daha rahat ve daha medeni bir şekilde izlersin.

En son interstellar’a gitmiştim. Film oynadığı sırada ön tarafta oturan iki embesil kadından biri cep telefonunu havaya kaldırıp, stephen hawking gibi boyun bükerek selfi çekmeye çalışıyorlardı. O günden sonra bir daha sinemaya falan adımımı atmadım.

8 Beğeni

Yukarıdaki mesajımda bunu saymayı unutmuşum. Evet, bir de bu vardı. Zaten dünyanın parasını verdiğim yetmiyormuş gibi üstüne 45 dakika reklam izlerdim. En sonunda ben de isyan etmiştim. Bu biletleri reklam izlemek için almıyoruz.

Yiyecek içecek konusuna hiç girmiyorum. Bir yerden sonra bir şişe su dışında sinemalarda hiçbir şey almamaya başlamıştım. O da bir kutu kola gibi normalinden 8 kat pahalıya satılıyordu.

2 Beğeni

Bu şartlarda bir bilete verebileceğim para ile aylık alabileceğim dijital üyelik sistemlerini düşününce sinemayı tercih edemiyorum. Eskiden en kötü 14TL’ye bile bilet bulurdum canımın istediği filmlere seyanslara girerdim. Fakat şimdi cidden bunu yapabilecek maddi gücümün olduğunu sanmıyorum. En son pandemiden önce sinemaya gittim zaten. Üzücü bir olay fakat matbaanın gelişimi hattatları nasıl işsiz bıraktıysa yenilikçi fikirlerle müşteri çekemeyenler aynını yaşayacak.

2 Beğeni

Sinemayı hiç sevemedim ben. Ömrümde toplam 5 kere gitmişimdir herhalde. Sebeplere gelince:

  1. İçerisi mi gerçekten havasız ya bana mı öyle geliyor, çok çabuk başım ağrıyor.

  2. Karanlık ve uykumu getiriyor özellikle şimdi bazı filmlerin 2+ saat olduğu düşünülürse.

  3. Normalde 20 dakikalık video izliyorsam bile oturup baştan sona izleyemem. Mutlaka kalkıp bir şey yapmam lazım. Sinemada dakikalarca oturup izlemek yoruyor.

  4. Türkiyede yabancı filmlerin altyazılı olması. Tabi orijinalden izlemek isteyenler olabilir ama ben istemiyorum. (Türkiyede sinemaya gitmedim, yorumlardan sonra hiç gitmem.)

2 Beğeni

Arkadaşlarımla ya da ailemle film izlemeyi çok severim. Yurtta ve öğrenci evinde kalırken televizyon, projeksiyon cihazı gibi şeyler yok, küçücük laptop ekranı çevresinde toplanmak bazen güzel olsa da çoğunlukla rahatsız edici oluyordu. O yüzden haftalık gidiyordum. Zaman ilerledikçe dediğiniz gibi gitmek istediğim film sayısı acayip düştü, fiyatlar acayip arttı. (Zaten daha yeni öğrencilikten çıktım, o kadar yüksek fiyatlara ayıracak bütçem olmuyordu. Benim olsa diğer arkadaşımın olmuyordu.)

Eve yakın yerdeki sinemalar çok kötüydü. Ses, görüntü kaliteleri, yalıtımı falan korkunçtu. O yüzden iyi bir sinemaya ulaşmak nerdeyse 1 saat yol gitmemiz gerekiyor, orada yemek ye bir şeyler iç derken başlı başına masraflı ve uğraştırıcı bir aktivite oluyordu.

Yine de gitmeyi arttırmak istiyorum. Çünkü bazı filmleri platformlara düşmesini bekleyemeyecek kadar merak ediyorum ya da düşene kadar hakkındaki her şeyi öğreniyorum, izlediğimde aynı zevki alamıyorum. Umarım yeni evime yakın iyi bir sinema salonu ve gidecek boş vakit bulurum.

3 Beğeni

Eğer bulunduğunuz yerde IMAX varsa sinemalar halen ölmemiştir. Bu deneyimi henüz başka yerde yaşamadım. Avatar2 çıkınca da IMAX uçusu yapacağım için çok mutluyum ve sabırsızlıkla bekliyorum.

1 Beğeni

Sinemaların dünya genelinde ölümünden bahsetmiyorum. Sadece Türkiye’deki durum için konuşuyorum. Sinemaların Türkiye’de bittiğinden söz ediyorum. Yurtdışında durumun ne olduğunu bilmiyorum.

Türkiye’de sinemaların tek problemi görüntü kalitesi olsa “evet, sinemalar ölmedi, IMAX sayesinde yaşıyor” diyebiliriz. Fakat IMAX ile görüntü kalitesi sorununun üstesinden gelsek bile izleyici kitlesinin bilinçsizliği ve saygısızlığı, nadiren güzel filmlerin gelmesi, çok yüksek fiyatlar vb. sorunlar olduğu yerde duruyor.

Tabii ki de haklısınız. Yurt içinde yaşayan bir sinemasever olarak IMAX halen tahtını koruyan bir konumda. Ücretlerin yüksekliği de maalesef sinemaların suçu değil. Belki biraz daha indirim yapabilirler, yapmalılar izleyiciyi geri kazanmak için. Ama demek ki yetiyor şuan da. Misal, İstinyePark öğrenci IMAX ücreti 81 lira. Evet çok pahalı ama eski düşüncemize göre, eski ücretlere göre. Bu normale şu an için alışmalıyız kanaatindeyim. Zaten her film de IMAX’te izlenmez. AMA AVATAR GELİYOOOOOOR.

1 Beğeni

Sinemalar eskisi gibi benim de ilgimi çekmiyor pek (Tiyatrolar ise tam tersi, çok seviyorum) En son Dune izlemiştim sinemada, güzeldi. Avatar-2 çıkınca ona da giderim. Avatar-1’i hatırlıyorum da, gözlükleri takıp ne heyecanla izlemiştik :blush: Maymunlar Cehennemi serisinden yeni bir film çıkarsa ona da giderim bak :+1:t3:

1 Beğeni

Ben şurada yorumumu yapmıştım:

Ben de sinemaya gitmeyi bıraktıktan sonra pandemi başlayana kadar sık sık tiyatroya gitmiştim. Kesinlikle sinemadan daha güzel bir deneyimdi. Fakat gürültücü izleyici sorunu ne yazık ki orada da var. Üstelik sadece izleyicinin değil, sahnedeki oyuncunun da dikkatini dağıtıyorlar.

1 Beğeni

Avatar 1 de 23 Eylül’de yeninden vizyonda. Kaçırmayın…

1 Beğeni

Tam bunu demeye gelmiştim :smiley: Sinema bizim ülkede öldü maalesef. Paramızın değeri artmadıkça, değer kaybetmeye devam ettikçe de toparlanmaz. Kur ve maliyet artışları ile çözümü hizmet kalitesini düşürmede bulanlar nedeniyle sinema öldü.

Bunu da zamanında ayda 3-4 kez Sinemaya giden, ödül sezonu başladığında ayrı bir keyifle salonlara koşturan biri olarak söylüyorum. En az üç yıldır sinemaya gitmedim ben. Ekran kararması, parlaklık düşüklüğü falan brunson sonrası kur artışı ile tavan yapmıştı zaten. Pazar lideri malum salon zincirinin korelilere satılması sonrası adamların da sadece para kazanma derdinde olması tuzu biberi oldu işin. Sonrasında sinema zevk vermez olmuştu. Üstüne covid; covid paralelinde streaming yatırımlarının çıldırması derken kolay kolay eski haline dönemez bu sektör maalesef.

Yurtdışında özellikle Çin ve Amerika pazarı aydan aya izleyici sayısını arttırıp pandemi öncesi sayılarına dönüyorlar. Sektördeki pandemi krizi bitiyor ama bizim sıkıntı daha farklı işte, bizde bitmez bence.

2 Beğeni

Biz de tiyatrolarda o kadar sinir bozucu şeylerle karşılaşıyoruz ki… Çalan telefonlar, patlayan flaşlar, parlaklığı sonuna kadar açılmış telefonlar, bitmek bilmeyen fısıltılar, pet şişe-poşet hışırtıları,… Çok tecrübeli bir oyuncunun oyunu kesip çalan telefona kızdığını bizzat gördüm bir oyunda, oyuncuya repliğini unutturmuştu. Çok sabır gerekiyor çok

Bu kesin bilgi mi, hiç duymamıştım

1 Beğeni

Ücretlerin yüksekliğin asıl nedeninin Türk Lirasındaki değer kaybı olduğu doğrudur. Fakat sinemaların da tamamen masum olduğunu söyleyemeyiz. Bazıları biletlere 3 kat zam yapmaları gerekiyorsa 5 kat yapıyorlar. Bu sadece bilet fiyatları. @Leingrad 'ın da yukarıda belirttiği üzere yandaki marketten 8 kat pahalıya içecek satıyorlar.

Şunu da hiç anlamıyorum: Bir bileti 50 TL’ye satıyorlar. Salonun tamamına yakını boş. Bir kişiden 50 TL kazanacaklarına aynı bileti 10 TL’ye satsalar salona bir kişi yerine beş kişi gelse yine aynı parayı kazanırlar. Salondaki bir koltuğun boş kalmasının masrafı yok sonuçta. Hatta fiyatlar böyle düşük olsa beş de değil, 30 kişi gelir daha fazla kazanırlar. 50 TL yerine 300 TL kazanırlar. Ama bizim sinemacılarımız istiyor ki 30 kişi salona gelsin, her biri 50 TL versin, salon 1500 TL kazansın. Ama gerçekte bu beklenti karşılanmıyor. Artık çok az filmde ve çok az seansta salon doluyor.

Bence sinema bileti alırken sadece kendi koltuğumuzun değil, boşta kalan koltukların da parasını ödüyoruz.

1 Beğeni

Yeni vefat eden, Fransız Yeni Dalga akımının önemli isimlerinden jean-Luc Godard’ın sözü

2 Beğeni
1 Beğeni