Yayınevi yetkilisinin malum kitap için verdiği yanıtı ararken ona da denk geldim. 2018 Ocak ayında Dune Sapkınları için verilen yanıta göre “Muhtemelen yazın ya da yaz sonu basılır. Metin henüz çeviriden gelmedi.” denmiş.
2019 u kapatıyoruz hala yok ilginç geliyor artık. Eksik üç kitabı bulursam Kabalcı baskılarına başlayacağım.
Zaten onda da çeviriyi dost körpe yapnıştı. Kabalcı baskısıyla ithaki baskısı arasında fark yok denecek kadar az. İşte metin hazır yani. Sıfırdan çevirse çevirirdi şimdiye.
Kaos lordunu beklerken 2018 sonbaharıydı galiba burda bu konuyu yayınevi yetkilisiyle beraber baya tartışmıştık. Hala tartışıyoruz. İthaki böyle bi yayın evi Sürekli yeni bir seriye başlıyorlar acayip reklam yapıyorlar bi heves alıyoruz ama arkası gelmiyor. O yüzden bi seri tamamlanmadan almamaya çalışıyorum artık. Aslında içimden hiç ithaki almak gelmiyor ama alternatifi yok maalesef. Bence onlar da böyle düşündükleri için bu kadar lakayıtlar.
Ne yalan söyleyeyim Dost Körpe’nin Dune çevirisine karşı bir önyargım var. Bir yerde olumsuz bir yorum okumuştum. Başka bir yerde de Herbert’i orijinaline eklediği Arapça kelimelerde bile Türkçeleşmeye gittiğini okumuştum, nereden okudum onu da bilmiyorum, bulamadım sonra. Eğer cidden böyle bir şey varsa benim için sıkıntı.Türkçenin uzun yıllar boyunca Arapça diliyle olan bir etkileşimi var, şahsen ben Osmanlıca tarzı metinleri de severim, her ne kadar sözlük için bazen zorlasalar da. Ufaktan Arapça’ya da ilgim var. Mesela Sarmal Yayınlarının Dune’un ilk kitabının çevirisinde böyle bir çeviri kullandığını da duymuştum(maalesef diğer kitapların çevirileri için aynı şeyi görmedim). Şayet böyleyse elimde Bilimkurgu Klasikleri baskısı varken, Sarmal baskısının epubını okuyacağım. Ama bu sefer de diğer kitaplarda gene Dost Körpe çevirisi ile okumak zorunda kalacağım, Sarmal’ın diğer çevirileri aynı durumu hakkındaki yorumlar ilk kitabınki kadar olumlu yorum içermiyordu çünkü. Tabi çevirmen değişimi, okuma deneyimini baltalayabilir. Dune’u okumayı bu kadar geciktirmemin sebebi bu. Var mıdır konuyu bilen, farklı baskılardan okuyan?
Ben iki baskıyı eş zamanlı okumuştum. Bence iki çeviri de iyi, Dost Körpe kötü iş çıkarmış diyemem. İthaki çevirisi okuma zevkini baltalamaz diye düşünüyorum. Kitapları okuyalı çok oldu ancak senin bahsettiğin noktada şöyle bir örnek verebilirim.
Fremen halkının kullandığı, Şeyh-Hulud’un dişlerinden yapılma bir bıçak var. İngilizce karşılığı “Crysknife” olan bu kelime:
Sarmal çevirisinde “Hançer-i Figan”,
Kabalcı-İthaki baskısında “Billurbıçak” olarak çevrilmiş.
Eğer terimin kökü “Cry-” yani bağırmak,ağlamak anlamında ise Hançer-i Figan daha doğru bir çeviri,
Yok eğer kök olarak “Crys-” kristal özü yani billur ise (solucan dişinin kristal bir madde olduğu) Billurbıçak daha doğru bir kulanım.
Bunun doğrusu nedir Frank Herbert belirtmediği için bilemeyeceğiz. (benim bildiğim)
Billurbıçak daha doğru bir çeviri gibi gelse de ben Hançer-i Figan’ı daha çok benimsemiştim; Fremenleri düşününce daha otantik hissettirdiği için. Sanırım Sarmal baskısının ilerleyen kitaplarda kelime billurbıçak olarak değişiyor diye hatırlıyorum.
Globalde “Black Friday” olan etkinlik neden bizde “Şahane Cuma”, “Muhteşem Cuma”, “Beklenen Cuma” oluyor? Çünkü müslümanlarla dalga geçmek amaçlı Kara Cuma denildiğini düşünenen insanlar var ve bunlar “Kara Cuma” denilince sorun çıkarıyorlar. Dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan bu ülkede doğmuş olmak da benim şanssızlığım. Gerçi elinde pompalı tüfekle evin çatısında “Noel Papa” bekleyen kişiyi gördükten sonra “Kara Cuma” dememek can güvenlikleri açısından şirketlerinde doğal hakkı gibi duruyor. Keşke Türkiye batı değerleri ve kültürüyle bu kadar kavgalı bir ülke olmasaydı.
Saçma sapan duyarlar ya. Aynen bütün hristiyan ve yahudi alemi bir araya geldi ve cuma gününü kötülemek için böyle bir şey uydurdu. Ahh Orta Doğu yoruyorsun.
Mesela hangi ülkede doğmuş olmak isterdin ? Dünyada cehalet duvarını yüzde yüz aşabilmiş bir toplum var mı ? O yüzden böyle cahilce davranışları görmezden gelmek daha doğru olur. Kara cuma olmuş, şahane cuma olmuş… Ayrıca batı değerlerininde bizimle çok kavgası var. Tek taraflı bir dövüş değil bu.
İngiltere veya Hollanda’da doğmuş olmak isterdim. Ben müslüman değilim, türk kimliği de önemli değil benim için o yüzden “biz” kavramının içine girmiyorum.
Belki de sadece kendisine kutsal gelen bir günün yanına kara sıfatını yakıştırmak istemiyorlardır, olamaz mı? Sen istediğin gibi Kara Cuma de. Sonuçta böyle bir günü biz yapmayız da denmiyor. Sadece o gün kendi kültürüne daha uygun bir isimle anılıyor. Başkalarını suçlarken kendin aşırı duyar durumuna, “ovaa bunu da mı” haline geçmemek gerekir.
Ben de yabancılar kendi dinlerimi rahatça yaşarken, filmleri dizileri kilise sahneleriyle vs. doluyken, onlar için bu çok normalken; bizde neden aynı durum yaşansa abartılıyor, insanlar aşağılanıyor, hemen ötekileştirme başlıyor anlamıyorum.
Çünkü sadece bizim insanımız inanışlarla, dinlerle kavgalı. Bırakın kim neye inanırsa inansın diyemiyoruz, inanmazsan çarpılırsın, yanarsın diyoruz. Buna da tepki olarak bazıları işi abartıp her şeyi İslam propagandası olarak gösteriyor, yasaklanmalı diyor.
Not: Bu yıl mahalle olarak anlaşma yaptık herkes 25 Aralık’ta pompalı tüfekle çatıya çıkacak. Delik deşik edeceğiz Noel Babayı.
Gençler çok agresifsiniz. Bu kadar nefret niye 3 5 meczup saçma sapan şey yapmış diye neden onları örnek alıyorsunuz ? Daha 1 sene olmadı Polonyada Harry Potter kitapları yakılmadı mı ? Münferit saçmalıklara çok takılıp olayları genelleştiriyorsunuz.
Bence Kara Cuma kulağa uğursuz bir gün gibi geldiğinden kullanılmadı. Başka bir şeyle alakalı olduğunu düşünmüyorum. Kültürlerin hiçbirinin birbirinden üstün olduğunu da düşünmüyorum. Kültürler toplumu bir arada tutan araçlardır. İnsan dostudur. Verilen örneklerin kültürle bir alakası yok.