Mitolojiye sırtımızı yaslayıp roman yazıyoruz ekolü zıvanadan çıkmadı mı artık? Homeros bir gün çıkıp hepsine telif davası filan açsa keşke
(gönderi yazarı tarafından silindi)
Son dalga feminizm frida kahlolu telefon kılıflarına kadar düşmüşken önünlerine gelen herşeyin içindeki “kadın” temasını şuursuzca sağabildikleri kadar sağıyorlar. “We can do it” baskılı bez çantarın düşüşüyle parelel olarak çok uzak olmayan bir tarihte bu tip romanların da azalarak biteceğini düşünüyorum.
Mitolojiyi sevdiğim için bu tür kitapları takip ediyorum ve okuyorum fırsat buldukça. Fakat son yıllarda o kadar çok yaygınlaştı ki metinler edebi haz vermekten gittikçe uzaklaşmaya başladı. ‘‘Ben, Kirke’’ en iyileri ama sonrasında çıkanlar pek yüzeysel, mitolojiyi kullanıp da kenara atmışlar gibi bir his veriyorlar sanki. Percy Jackson serisini unutmamak lazım, o daha eski tabii, mükemmeldi bana kalırsa.
Kızların Suskunluğu ve devamı da abartılmış bir mitolojik roman mesela.
Pandora’nın Kutusu güzeldi. Yunan mitolojisinin belli başlı kadınlarına odaklanmıştı. Tez çalışması gibi bir eserdi. Kurgu dışı okumalar için önerilir.
Bu cümleye de katılıyorum. Evet bu kitapların olması çok güzel ama edebi bir dili yokken yalnızca belli amaçlara yönelik hizmet eylemi barındırıyorsa şuursuzca bir eser ortaya çıkıyor ne yazık ki.
Bazı arkadaşların başarılarla, kupalarla ve şampiyonluklarla dolu tarihimizi hazmedemediklerini görmekteyim. Olsun bu da sizin kaderiniz işte
Biraz daha ağlamaya devam edebilirsiniz.
Bence artık hazmetmeliler, kimse onlar. Bir Galatasaraylı olarak öyle düşünüyorum en azından. Öte yandan Galarasaray’ın tarihinin de öyle sütten çıkma ak kaşık başarılarla dolu olmadığının da bilincindeyim. Kulübün tarihiyle barışması lazım, inkarla olacak iş değil. Siyasetçilerle poz kesmeler, yanaktan makas aldırmalar olmamalı. Bu sene de bir örnek mesela futboldaki başarılarımıza ama neyse, çok sulandırmak istemiyorum. İyi futbol oynadık o ayrı.
Toygun Atilla’nın İFŞA kitabı çok önemlidir. Özellikle 217. sayfadan itibaren yazılanlar yukarıdaki tartışmalar için de bilmeyenlere bilgi sağlar.
Ne yazık ki 1984’den bu yana yıl oldu 2024 ve hala temizlenebilmiş değil bu artıklar.
Emredersiniz efendimiz.
Tartışmak mı istiyorsunuz kardeşim? Çamur atıp kaçmak var mı öyle? Kendi başarısızlığınızı gidin A.K ye sorun. Rakibe çamur atana kadar kendinize bakın. Fetoden sonra kaç kupa kazandınız bi say derim. Bir de bizim kupalarımızı say tabi matematiğiniz yeterse.
Sayın admin,
Madem benim yorumlarımı siliyorsunuz bu konuyla ilgili diğer kisilerin yorumlarını da silmenizi talep ediyorum.
Silmemişler de hepimizin mesajlarını haklı olarak konu dışı diye işaretlemiş forum üyesi arkadaşlar.
Denetmen etiketleyelim de silme ya da taşıma hangisi uygun ise o yapılsın, başlıkla ilgisi olmayan mesajlar ile bu başlığı meşgul etmeyelim.
Maalesef konu dışı olduğu için üyeler bildirimde bulunmuş. Sistem de konu akışı dağılmasın diye gizlemiş mesajları. Forum sistemleri de artık otomatik hareket ediyor. Yönetim görene kadar önlem alıyor. Mesajlar uygun konuya taşınacaktır.
Kim kardeşiniz oluyor afedersiniz? Tartışma ne alaka anlayamadım ayrıca. Bir emir vermişsiniz, ben de ağlamaya devam ediyorum. Hayaller görüyorsunuz herhalde, hezeyanlar etc. Bir şey demedim ben çünkü. Ne çamur atması anlayamadım, ne fetösü onu da anlayamadım?
Diyelim bir Türkçe yazılmış telif bir eser okuyacağım. Türü de fantastik-bilimkurgu-spekülatif-vs olsun. Goodreads’e giriyorum, aman yarabbim, herkes muazzam yorumlar yazmış, özellikle kendisi de aynı türde kalem oynatan diğer yazarlar hiç düşük puan vermemiş.
Sıradan beğeni ifadeleri ile suya sabuna dokunmadan yorum yapıyorlar. Bu korkaklığı anlamıyorum.
Örnek veriyorum:
Erbuğ Kaya’nın bir kitabının altında kimleri görüyoruz: Murat Dural, Göktuğ Canbaba, Özlem Ertan, Hamit Ç. Özdağ.
Hamit Ç. Özdağ’ın bir kitabına bakıyoruz, altında şahane yorumlar, kimlerden: Erbuğ Kaya, Göktuğ Canbaba, Galip Dursun, Murat Dural.
Murat Dural’ın bir kitabına bakalım, evet doğru tahmin ettiniz: Göktuğ Canbaba, Özlem Ertan, Erbuğ Kaya vd.
Şimdi diyeceksiniz ki “olamaz mı kardeşim, birbirlerini okuyup sevmiş olamazlar mı?”
Olabilirler. Ama insan beğenisini yuvarlak ifadelerle, ne şiş yansın ne kebap havasında yazarsa ben de okur olarak şüpheye düşmekte haklıyım.
Kusura bakılmasın ama bu yazarlar böyle birbirlerini ağırlarlarsa ülkede fantastik-bilimkurgu-spekülatif-vs biraz zor gelişir.
Ülkece kötü olduğumuz konulardan biridir vasatlık.
Vasata tahammülümüz fazladır. Özellikle böyle sinema edebiyat alanlarda daha da belirgin. Hatta çok mantıklı eleştiri de sunsanız sen daha iyisini yap oluyor.
Ben de size katılıyorum +1 diyorum. Benzer durum okurlar ve incelemeler için de geçerli.
En tahammül edemediğim ama karşıma çıktıkça bakmadan duramadığım şey yorumlar.
30 yaşında 13 tane kitap okumuş ya on üç! Orta sınıf bir aşk romanının altına inceleme diye bu kitap okunur mu aşkitolar yazıp üç kalp koymuş. Beğeni 50 küsur cevap 50 küsür ileti sayısı bilmem kaç. Ablamda dil dışarda bikinili bir poz.
Adam hemen o kadının altında beş dakika önce kitabı incelemiş, oturmuş yazmış, sıfır etkileşim.
Özellikle sıfır etkileşimli yazarları tercih edin Watppad veya bu tür yerlerde. Çok yeni değil ise misal 3 ay önce yazmış ve 5 kişi filan okumuşsa açın okuyun. Büyük ihtimal hayal kırıklığına uğratmaz.
Anlayışla karşılamamış ki. Her şeye üstten bakan bir cevap vermiş.
Mesela:
Bunun alakasını anlayamadım. @SJack kitabınızı okuyup beğenmediği için onun telif öyküleri layıkıyla anlayıp yorumlayamayacağı sonucunu mu çıkardınız? Bu tuhaf, çünkü, öykü iyiyse iyidir; sürekli çeviri ve roman okuduğu için telif öykülerin değerini teslim edememek diye bir şey olamaz. “Ben harika yazdım ama forumdakiler bunu anlayacak kapasitede değil.” tavrıyla bir yere varamazsınız. Pdf olarak yollayın bana, yemin ederim objektif bir şekilde değerlendireceğim. Hatta belki Kayıp Rıhtım sitesinde yaptığım incelemeyi yayımlarız. Benim telif öykü okumuşluğum var, sizin öykülerinizi anlayacak yetilere sahibim.
Bu da “siz istediğinizi söyleyin, beni koskoca jüriler sevmiş” gibi bir ifade oldu. Hoş değil. Okurun içgüdülerini küçümsemek bir yazar adayına pek yakışmadı.
Neden ilginç olsun? Kitabını kendi imkanlarıyla yayımlayan bir yazar adayına verilecek en iyi temenni.
Allah Allah, akademisyen okuduysa da hata olabilir. Kitabınızı savunurken bu agresif tavır neden? Bakın böyle yaptıkça bir arpa boyu yol gidemezsiniz. Okurun söylediklerini önemsemelisiniz.
Çok daha ağır yorumlarla karşılaştığım için Emre bana göre daha anlayışlı bir yorumda bulundu. Ben kendimce eksikleri ve olmayan yerleri belirttim. Gerisi yazarın kendisine ve diğer okurlara kalmış.
Cevabım analiz edilmiş ne diyeyim.
Merak edenler kitapyurdu sitesinde ilk öykünün tamamını okuyabilir.