Yarım Bıraktığınız Kitaplar ile Sebepleri

Solarisi zaten cok zor bitirmiştim. Bu kitap için de acele etmeyeyim dedim en iyisi.

2 Beğeni

RAYMOND CHANDLER/BÜYÜK UYKU

Hard-boiled türü için bile hard-boiled kaçan bir roman. Türün tüm klişelerini içeriyor: Kabadayılık, terslenmeler, her karakter için cinselliğin kıyısında gezinen yorumlar, ukala cevaplar, her şeyi ben bilirim tavırları. Tabi bu kitap tüm bunlar klişe olmadan önce yazılmış, onu da unutmamak gerek.

Tüm kadınlar bacak bacak üstüne atıp dedektifimizi baştan çıkarmaya çalışan, istediğini alamayınca “histeri krizi"ne girip terslenen, uygunsuz davranan” aşüfte"ler. Bunun yarısı kadar cinsiyetçi olsaydı bile bu kitabı bırakırdım.

Eserin yazıldığı döneme uygun olarak değerlendirilmesi gerektiği görüşüne katılıyorum. Ama bu nesnel bakış açısı, öznel olan okuma zevkim uğruna kitabı bırakmama engel olmuyor.

10 Beğeni

İthaki Gölge’den çıkan ikinci kitabı da (ilki İçimdeki Katil) yarım bıraktım. Raymond Chandler ve Jim Thompson’ı da bırakan biri olarak Amerikan suç klasiklerini sevmediğimi artık anlamış bulunuyorum. Anlatım zayıf ve karışık, tür sert polisiye (hardboiled), baş karakter itici ve anti-kahraman tadında. 1900lerin ilk yarısında Amerikan polisiyesinde bu özellikler çok seviliyormuş sanırım. Ben günümüzdeki polisiye tarzı daha çok seviyorum. Edebi değer ön planda olmadığında ve gizem havası yeterince korunamadığında polisiyenin pek tadı kalmıyor.

Yalnız en son yorumu da yine ben, üstelik Chandler için yapmışım. Benden başka yarım bırakan pek yok sanırım :slight_smile:

7 Beğeni

Ben de İthaki Gölge serisinden Meleğin Düşüşü ve İçimdeki Katil’i yarım bırakmıştım. Normalde Amerikan polisiyesini severim ama bu seri sanırım bana hitap etmedi.

2 Beğeni

70 sayfa zor dayanabildim. Gereksiz şekilde fazla karakter barındırması ve dahası bu karakterlerin isimlerinin sürekli tekrar edilmesi, içine bir türlü giremediğim anlatım, anlaşılmayan bazı cümleler vs. Son yıllarda hiçbir kitapta bu kadar sıkılmamıştım.

8 Beğeni

İsimleri ve o isimler ile ilgili kısaca not alsan örneğin , editör, vaizin dul eşi, taş ocağı sahibi, fabrikatör vs gibi daha akılda kalıcı olabilir.

Öncelikli gözüken isimlerden kafamızda canlasın diye resim paylaşayım. :slight_smile:

Bayan Adeliade Tarr Gimmitch

General Herbert Y. Edgeways

Günlük Jurnal editörü Doremus Jessup

3 Beğeni

Aslında kalabalık isimlerle büyük sorunum yok. Okudukça aklımda kalıyor isimler ama benim asıl anlatmak istediğim bir paragrafta onlarca ismin geçmesi. Anlatının içine giremiyorum bu şekilde. Dahası yazarın dilinden veya çeviriden kaynaklı anlayamadığım cümleler oldu. Kitaba bir türlü giremedim. Oysa beklentim yüksekti bu kitaptan. Hatta mizahi yönü hoşuma da gitmişti.

Bu arada Gimmitch ta kendisi olmuş. :slight_smile:

Son not olarak bir kitabı kolay kolay yarım bırakmam yaklaşık 21 yıllık okurluk hayatım boyunca yarım bıraktığım kitapları toplasam 10’u geçmez. Bu kitap da yarım kaldı, bir daha da döneceğimi düşüüyorum.

3 Beğeni

Galiba sıkıntı isimlerin çokluğu değil de çoğu isim bize bir şey ifade etmiyor ondan kaynaklanıyor.

Hem iç savaş hem de 1930’lar ABD iç siyaseti figürleri, şovmenler, oyuncular vs vs isimleri geçiyor ve biz bunları tanımadığımız gibi o isimler üzerinden yapılan göndermelerinde büyük kısmını anlamıyoruz.

4 Beğeni

Atatürk ve milli mücadele üyelerini bir çete olarak nitelendirip onu Lenin, Mussolini, Napolyon ve Hitler ile aynı kefede tutan (s.83) on bin kilometre ötede oturduğu yerde ona buna sallayan kaçık bir liberal yazarın yazdığı dandik bir kitap. Bir türlü anlaşılamayan kurgusu, her sayfada eklenen gereksiz karakterleri ve ikide bir dönemin Amerikan figürlerine yapılan atıfları kitabın okunamayacak düzeyde kötü olduğunu gösteriyor, Kitabın Goodreads’teki 3.78 ortalamayı bile hak etmediğini düşünüyorum.

8 Beğeni

Bu bilgiler için ayrıca teşekkür ederim. İyiki de kitabı yarım bırakmışım. Şimdi düşününce kitabı sevmeme nedenlerimden biri de sanki kurgu bir kitap değil de Amerikan siyaseti hakkında çeşitli anekdotlar okuyormuşum hissi vermesiydi.

2 Beğeni

Bu kitabı ben de 80-90 sayfa kadar okuyup yarım bırakmıştım. Görüyorum ki yalnız değilmişim. Basılacak o kadar bkk varken İthaki’nin son zamanlardaki tercihleri vasat bence.

2 Beğeni

Kitapları yarım bırakmayı sevmesemde mecburdum :((

Yorucu bir kitap sakin kafayla okunması gerekiyor.

5 Beğeni

1000003522

Kitabımızın konusu aslında tıpkı tanıtım yazısında yazdığı gibi çok açık. Gelişmiş bir medeniyetin gönderdiği bir mesajı elen geçiren insanlar bu mesajı gizlilikle çözmeye çalışır. Bunun için de bir grup biliminsanı görevlendirilir. Fakat kitabın içeriği konuyu öyle bir sündürüyor ki tarif edemem. Lem’in kendi fikirleri ve bilimsel anlatımı kafamı allak bullak etti desem yeridir. Bu yüzden de üzülerek Sahibin Sesin’i daha sakin bir kafayla okumak için belirsiz bir tarihe erteledim.

7 Beğeni

Bitirebilirim diye zorladıkça zorladım ama 220’ye gelince bu kadar yeter dedim. Yani kitap 390 sayfa ve yarısını geçmişsin ama ortada hiçbir şey yok. Özellikle Dünya’da geçen olaylar sanki sadece yazılmak için yazılmış gibi. Bir de karakter arası ilişkiler var. Aşk meşk müzik dans…

Seri içinde hayal kırıklığına en çok uğradığım kitap olabilir. Konusu geleceğin dünyasında geçiyor. Açlık yok, savaş yok, sefalet yok. Başka canlılarla iletişime geçiliyor ve onları Yüzük’e katıyorlar. Diğer yandan uzay gemileri Vega’ya kadar gidip gelebiliyor. Diğer uygarlıkların dilleri çözülebiliyor vs ama hepsine rağmen bunlara dair kırıntıdan başka bir şey yok.

@Okuryorum ve @JrThoth sizlere duyrulur.

12 Beğeni

Okuma kariyerimde yarım bıraktığım kitaplar oldu, fakat bunları tekrar ele alsam muhtemelen bitiririm, biri hariç.
Fransızların vaktiyle yeni roman diye çıkarttığı icatla işlenmiş farklı bir metin bu yukarıdaki. 100 sayfa okumuştum, anladığım tek şey, olay bir cephe hattında (flanda muhtemelen yoksa niye kitabın ismi olsun) yağmurlu bir gecede geçiyor. Hatta bunları bile yanlış anlamış olabilirim. Bildiğimiz roman tekniklerinden farklı değişik bir şey.

Bunu elime alsam, yine bırakırım, bence direkt bu işin akademik kadrosuna falan hitap eden bir şey.
Aman aman.

5 Beğeni

Maalesef bir seriyi daha bitiremeden yarım bırakıyorum. Yaşlı Adamın Savaşı bir giriş kitabı olarak iyiydi ama eksik yönleri can sıkıcıcıydı. Bunları önümüzdeki hafta içi yayımlanacak olan incelememde görebilirsiniz.

İkinci kitap da bu ilk kitapdaki eksiklikleri belki doldurur diye devam edeyim dedim ama maalesef ekstra bir şey yok. İlk kitapta olaylar John Perry ikinci kitapta da Jared karakteri üzerinden anlatılıyor. Ve bu olaylar da hep benzer. Yeni tanışma, ekibe katılma, birkaç operasyona girme ve hayati tehlikeyi atlatma vs.

Kısacası sizi kendisine bağlamakta zorlanıyor eser. Herhangi bir hedef olay yok. Yani Asimov’un Vakıf’ında her şey belliyken bu seride okur neyin peşinden gidiyor hiç belli değil. Sadece gezegen gezegen gidip savaşmaksa iş pek etkileyici değil.

Belki asıl olay sonraki kitapta ya da son kitapta açıklanacak ama ben oraya kadar bekleyemem.

@yates232 sanırım bir yorum borcum vardı sana. :slight_smile:

12 Beğeni

Elinizde varsa, Tim Powers - Son Çağrı’nın devam kitaplarını da ben rica edeyim yorumda, durduk yere "deprem"li kitap koymayalım rafa. İkinci kitap da Masterworks seçkisine dahil edilmişti.

1 Beğeni

:blush:

Yorum için teşekkürler. Seninle aynı birebir sebeplerden bırakmıştım bende seriyi. Senin görüşlerini de merak etmiştim. İlk kitap başlangıç olarak dediğin gibi heyecanı veriyor ama malesef o kadar.

2 Beğeni

Tim Powers’dan Anubis Kapıları’nı okuyup beğenmiştim. Son Çağrı okumadığım kitaplardan. Yakın zamanda okumak gibi bir düşüncem yok ama denk gelirse neden olmasın.

@yates232 Biraz ciddi bir yorum olacak ama bu seriyi anca bilimkurguya yeni girenler beğenir. Vakıf, 3 Cisim Problemi ve diğer bilinen serileri okuyanlar pek beğenmez.

4 Beğeni

İlk kitabını okuyup bırakmıştım ben de. Aklımda bir şeyler kaldı ama bu seriden mi yoksa Bitmeyen Savaş’tan mı emin değilim.

3 Beğeni