Ben alacağım kitap geldiğinde kontrol eder, yazarım ama şunu da ekleyeyim. Cem Kamuran Şipal çevirisiyle ciltli ve şömizli olarak Kafka’nın Bütün Öyküler baskısını daha önce yapmıştı.
Cem baskısı kitap 5 bölümden oluşuyor.
Yazarın sağlığında yayınlananlar
Yayınlanmış ama Kafka’nın kitaplarına almadıkları
Ölüm sonrası ortaya çıkan öyküler
Kafka’nın defterinde ölümünden sonra bulunan isimsiz, başlıksız çevirmen tarafından kitaba dahil edilen öyküler
Günlüğünden alınan bir öykü
Özellikle Kafka çevirilerinde bir çevirmen tercih edilecekse Kamuran Şipal çevirilerine öncelik vermek daha iyi bir okuma deneyimi olabilir.
Kafka kitabın baskısı Almanca bir baskıyı esas mı almışlar, kendileri bir ek yapmış mı bilmiyorum.
Steinbeck’in Cennetin Doğusu, Gazap Üzümleri, Bitmeyen Kavga, Al Midilli için bandrol alan İletişim’i kutluyorum. Cennetin Doğusu yine Roza Hakmen çevirisi. Fiyatlar açıklanınca muhtemelen epey yakınan olacaktır.
Sordum ama yanıt vermediler. Kitap görseli tam metin gibi durmuyor, umarım tam metin çevirisidir.
Tam metin olmayan Sefiller’in çevirmeni Süleyman Doğru ama yayınevi öyle istediği için tam metin değildir diye düşünmüştüm. Fransızcadan ve İspanyolcadan çeviriler yapıyormuş.
Duvar’da Süleyman Doğru ile yapılan bir söyleşi var. Çeviriye bakışı, çeviri anlayışıyla ilgili söyledikleri orada var.
Süleyman Doğru’nun söyledikleri çok hoşuma gitti. Kitaplardaki Çeviri Sorunları başlığında bazen yazıyordum bu konuları. Meğer Süleyman bey’le aynı şeyi savunuyormuşuz. Tabi o daha güzel ifade etmiş. En beğendiğim bölümü şuraya kopyalayayım:
“Benim kişisel tercihim, ortada ne tür bir kaynak metin olursa olsun, çevirmenin erek metinde mümkün olduğunca görünmez olmasıdır, zira ben her metnin yaratıldığı dile ve kültüre ait olduğunu düşünüyorum, çevirdiğim her metinde uyarlamadan mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyor, sahneyi yazara bırakmayı bu işin temel etiği olarak görüyorum. Kaynak metni erek dile aktarırken onu içinde doğduğu kültürden koparıp erek dilin ait olduğu kültüre uyarlamaktan ya da dönüştürmekten (bir anlamda okuru tembelliğe alıştırmaktan) ziyade erek dildeki okuru kaynak metnin içinde doğduğu kültürü tanımaya, anlamaya, irdelemeye teşvik etmeye çalışıyorum. Taş yerinde ağırdır, belli başlı bütün edebi metinler değerlerini ait oldukları kültürel bağlama borçludur. Mesela İnce Memed ’i Fransızcaya aktaran çevirmen Çukurova gerçekliğini muhafaza ettiği ölçüde metnin ruhunu erek dile taşıyabilecektir, eğer onu kendi kültürüne uyarlamaya kalkarsa, aktarım sürecinde, metin bir dilden başka bir dile taşınırken yolda çok şey kaybedecektir. Özetle çeviride etik davranış mümkün olduğunca az uyarlama, mümkün olduğunca çok metnin kökenine sadakat olmalıdır.”