Yeni Çıkan Kitaplar - En Yeni Kitap Haberleri

Yayına konuk olunca bize yurt dışından kitaplar çıkmadan geliyor. Yurt dışı ile aynı anda yayınlayabiliyoruz demesini biliyorlar ama iş icraata gelince anca lafta kalıyor anlaşılan.

1 Beğeni

27.07.2021

4 Beğeni

Yayına çıkan kişiler editörler oluyor, 1-2 kitabın gecikmesi editör kaynaklı olabilir ancak toplu halde bir gecikme ve çıkarılan kitap sayısında azalma varsa bunun ancak yönetim kaynaklı olabileceğini düşünüyorum.

Editör de “kitaplar yönetim yüzünden çıkmıyor” diyemeyeceği için kitapların çıkmama sebebi sanki 2 tane editörmüş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Editör de neticede yayınevinin çalışanı ve son karar verici kişiler değiller.

Kendi adıma yayınevi yönetimi ile editörlerini birbirinden ayırıyorum. Yetkileri sınırlı olan kişilere gereksiz yere yüklenmeye gerek yok bence.

1 Beğeni

Konusu ilginç, paylaşılmamış sanırım daha önce.

2 Beğeni

valla bu kadar seriyi nasılsa basarlar diye bunlara satan ajanslara gidip küfür edelim. Yayınevi keyfi gelirse basar, adamlara niye basmıyorsun diyemeyiz, hakları sonuçta onlarda. Yayınevi verin ben basarım diyip sözleşme dahi imzalamadan sadece opsiyon ile bu kadar seriyi alabiliyor ya da parasını veriyor ama basmıyor, parasını alan ajans temsil ettiği kitabı ve yazarının TR’deki durumu takip etmeye tenezzül bile etmiyor.

Büyük yazarların TR’deki kitapları niye geç basılıyor ya da basılmıyor sorunun cevabı bu maalesef. Bu ajans terörü bitmeden biz çok şikayet ederiz böyle. Daha kötüsü eğer bir yazarın bir kitabını bir yayınevi bastıysa, sen-ben istesek bile yazarın basılmamış başka serisini almamız çok çok çok çok çok zor, o ilgili yayınevi keyfi istemeyecek de o kitabı alabileceğiz ve tak tak basabileceğiz. Çoğu ajans daha yayınevine sormadan opsiyonlu diyip sizi bloklar, siz o yabancı yayınevine gittiğinizde de sizi %1milyon bu ajansa yönlendirir. Yani iki ucu şaka değneği

2 Beğeni

Ajansın bir suçu yok bana kalırsa. Ürünü satmış, parasını cebine koymuş. Sattığı ve parasını aldığı bir ürünün neden peşinde koşsun ki?

Şöyle koşması gerek, kitap ile ilgili bir sorun olduığunda muhattab olacağın yer ajans, telifini verdiği yayınevi kitabı ne kadar erken basarsa o kadar erken parasını alır, tekrar baskılardan yüzdesini alır. Ama telifi verdikten sonra takip etmezse kitap 4 sene sonra basılırsa parasını 4 sene geç alır.

1 Beğeni

Bir sanat eserinin nasıl bir kapitalist metaya dönüştüğüne dair güzel bir soru. Biz okurlara bile ne kadar normal geliyor değil mi?

5 Beğeni

Hakan Günday’ın Temmuz ayında yeni romanının çıkacağı söylenmişti,gelişme var mı?

Bu her zaman böyleydi. Rönesans sanatçıları da kiliseye çalışıyorlardı, elit ailelere çalışıyorlardı. Heykeltraşından, şairine, ressamına kadar… Bugün büyük sanat eseri sayılan rönesans eserlerinin çoğunluğu para karşılığında ve sipariş üzerine yapılmıştır.

Herkes zengin olmak çok para kazanmak ister, fakirlik ve sefalet içerisinde ölen sanatçıların bile büyük çoğunluğu zengin olmayı, çok para kazanmayı isterdi heralde…

Az çok da fark etmez milyar doları olan da daha fazlasını kazanmak istiyor, onun için çalışıyor. Bu konuyu varsayılan olarak kabul etsek biraz rahatlarız. Para kazanmak istemek ve daha çok kazanmak istemek gayet normal bir şey.

6 Beğeni

Benim için gerçek sanatçı yeri geldiği zaman parayı ikinci plana atabilen kişidir. Şu an sanatçıyım diye gezenlerin çoğu af edersiniz ama paranın köpeği olmuş durumda. Dizi filmden daha çok, daha kolay para kazandığı için kendi yazdığı eseri tamamlama zahmetine girmeyen yazar var.
Tolkein gibi yazarların paradan çok mesleki tatmin için yazdığını düşünüyorum ben şimdiki yazarlara kıyasla.

1 Beğeni

Sanatın elit bir uğraş olduğunu ve halktan ayrık saray uğraşı olarak doğduğu konusunda bir çelişki yok zaten. Sanatçının çok kazanmak istemesi de işin doğasında var. Sanatçı üretir olmak kadar tanınmak, okunmak ve bununla paralel kazanmak ister. Benim demek istediğim bu değil; sanatçının telif hakkının sanat eserinden bağımsız bir metaya dönüşmesi ve bunun kanıksanması, sorgulanmaması. Örneğin, bir para babası şu sanatçının şu eserinin telifini ödedim, benden başka kimse okumasın da diyebilir neoliberal mantıkta ki bu tamamen hukuki. Bunun önünde bir engel yok. Bir yayınevinin tüm telifleri toplayıp istediği zaman basması hatta bazen basamadan telif süresinin dolması durumu da benzer aslında. Dijital emek ve sanatçının emeği üzerine güncel sol tartışmalar çığır açıcı. Hiçbir sanat eseri metaya dönüşmemeli kanaatindeyim. Sanatçının emeği ve bunun karşılığı, ne kadar kazanırsa kazansın, metalaşmadan sonra piyasanın kazancı karşısında hiç denecek kadar az aslında. Biz okur olarak metalaşmayı kanıksamamalıyız.

7 Beğeni

Evet haklısınız bence de genel olarak.

Fakat bu konuda ben emin değilim. Gerçekten sözleşmelerden dolayı mı bazı eserler basılmıyor yoksa bizim yayın dünyasında ahbap-çavuş, sen bana karışma ben sana karışmayım düzeni mi var emin değilim.

Genel edebiyat eserleri basan çok yayınevi var orası için bir şey söyleyemem ama özellikle meraklısına basılan bilimkurgu, fantastik veya daha sınırlı kitleye hitap eden türlerde sahiden sözleşmeler yüzünden mi 5-6 yıl kitaplar basılmadan bekleniyor yoksa basmak isteyen bir yayınevi çıkmadığı için mi emin değilim.

Bundan emin olmakta mümkün değil çünkü yayınevi veya ajansları bu konuları açıklamıyorlar. Mesela Enginlik (Expanse) serisinin 1. kitabı 8 yıl önce çıkmış. Başka bir yayınevi bu serinin haklarını şu an almasının mümkün olmadığını düşünmek varsayım oluyor.

8 yıl önce basılmış, 3. kitapta 5 yıl önce. 1 kere telifi alıyorsun ve onlarca yıl kitabı basmasan bile başkası telifini alamıyor gibi bir durum bana makul gelmiyor.

Tek taraflı varsayımlar ve açıklamalar oldukça çekici çünkü olayları basitleştirir ve anlaşılmasını kolaylaştırır ancak gerçek bana daha karmaşıkmış gibi geliyor.

Yayınevinin para kazanması ve kitap basması gerektiğini kabul edersek;

  • Yayınevi telifini aldığı, ücretini ödediği, çevirttiği bir eseri neden basmaz?
  • Bu eseri basmak isteyen başka bir yayınevi neden çıkmaz?

Bunları bilmiyoruz, varsayımlar üzerine yeni varsayımlar kuruyoruz. Bir de sadece okur tarafından baktığımız ve olayın diğer paydaşlarının gerçek düşüncelerini bilmediğimiz için bu konularda spekülatif tartışmalardan öteye gitmemiz pek mümkün değil, bence tabii.

2 Beğeni

İthaki iki üç haftadır yeni kitap çıkartmıyor, nedenini bilen var mı?

2 Beğeni

Bayram zamanı olduğu içindir.

Yazar, şair Gleb Şulpyakov’un yeni romanı Kızıl Gezegen’in Türkçe çevirisi, Çeviribilim Yayınları tarafından önümüzdeki günlerde basılıyor. Romanın ilk bölümünü Tadımlık olarak sunuyoruz.

6 Beğeni

8 Beğeni

Başladığı serileri bitirmeden yeni kitaplar çıkaran yayınevleri kervanı :handshake: Eksik Parça

10 Beğeni

Bazı telifsiz yazarlar veya kitaplar için konuşacak olursak eğer çok güzel eserler olmasına rağmen tercih edilmedikleri bir gerçek. Yayınevleri hep hızlı para kazanacakları kesin gelir getirisi olan kitaplara yükleniyor.

Bence okuyucu olarak hatamız daha önce x yayınevinin bastığı eserin telifinin hâlâ onda olduğunu düşünmemiz. Sözleşmeler beş yıllık yapılıyor. İstisnalar hariç piyasa bu şekilde bir düzen içerisinde.

Yıllarca Ender, Hobb (aklıma gelenler) neden basılmıyor diye isyan edildi. Nitekim hakların boşta olduğu ve başka yayınevi talep edince alabildiği görüldü. Bunun gibi bir sürü kitap, seri var aslında.

Dayıcılık olayı da yok diyemeyiz bence. Telifleri boşta olsa bile ikili ilişkiler sebebiyle askıda tutulan seriler, kitaplar mutlaka vardır. Bunu sadece kitap sektörüne dayatmamak lazım. Her alanda bu var. Rekabetin getirdiği bir şey bu aslında.

Çok karışık oldu ama idare edin artık. Yayınevleri yaz dönemlerinde genelde yavaş kitap çıkartır. Hem çalışanlar tatile gider hem de resmi tatiller denk gelir. Bir de planlamalar var tabii. Eylül ayından sonra canlanmaya başlar.

Tamamen karıştırayım bari. :sweat_smile: Telif alındıysa nakit ödeniyor. Yani parayı yayınevi ajansa öder. Beş yıllık anlaşır. İster hemen basar isterse de beş senenin sonunda basar. Bu beş sene boyunca da çok satacağına emin değilse alıcıları yoklar. Talep yaratır. Ne kadar çok isyan, söylenti, sitem olursa o kadar iyidir. Diyelim ki bu beş sene içinde dizi, film, falan filan söylentisi veya çalışması ortaya çıktı. O zaman telifi yenileyerek basmamayı tercih edebilir. Sonuçta doğru zamanda çıkan kitap daha çok satar. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Bunlar bana çok normal geliyor. Ticarette bu tarz hamleler hep olacaktır.

Diyelim ki elinizde “Yüzyılın Bilimkurgu Öyküleri” kitabından otuz tane var. Bunları kitap satıştayken mi satışa koymak mantıklı, kitap basılmayacak denildiği anda tükenince mi koymak mantıklı yoksa az daha bekleyip talepçiler pahalı ama ucuz baskıları tüketince bir yıl sonra fantastik kazançla mı koymak mantıklı? Birisinde kitap başı 50 diğerinde 150 sonuncuda 250 lira kazanacaksınız.

Yani bazı cevapları biliyoruz. Bazı cevaplar da ortada zaten. Ülkemizde fantastik alanında yayınevleri kendilerine güvenmiyor çünkü satış garantileri yok veya yüksek satış hacmine alıştıklarından iki bin adet için onca zaman ve uğraş komik geliyor. Türlere ve yazarlara göre kitaplığınızda bir araştırma yapın. Kaç tane fantastik veya bilimkurgu kitabı 5. baskıyı görmüş? Çok pohpohlanmayan bir kitap bu rakama ulaşamaz. Fahrenheit451 çok satmasına rağmen aynı yazarın diğer kitapları fiyaskodur mesela. Bunun gibi onlarca örnek var. Aslında her yayınevi kendince bu alanı zaman zaman yoklar ve satamadığı için veya beklentisini karşılamadığı için ya yarım bırakır ya da uzun bir süre bulaşmaz. Klasiklere yüklenir.

Bunların yanında sözleşmeden doğan sorunlar bana göre devede kulak kalıyor.

8 Beğeni

Bence klasik kitaplarda aynı kitabın 50. farklı yayınevinden olan baskısını sadece kapak güzel, farklı çevirmen çevirmiş diye almayı bırakmak lazım. Klasiklerin satış adeti azalmalı ki sürekli klasik pompalamaktan vazgeçsinler.