Gitti 100 lira. (20)
Bu seri de kaç kitapmış böyle? Çıktıkça aldım ama daha bir satırını bile okumadım Bir ara ilk 3-4 kitabı çok ucuzdu o sırada aldım, sonra oltaya geldim galiba
Zaman ve fiyatlandırma kısmını bir kenara koyarsak serilerinin devamını getirme adına pegasusu takdir ediyorum.
Sert kapak baskıda çıkmış.
Yeni Kronikler…
Modern Türkiye İdaresinin Oluşumu ve Tarihi Serüveni…
“Akdeniz dünyasında üç tane ‘Roma İmparatorluğu’ vardı. Bu üç Roma, yeniçağların ulusçu imparatorluklarından farklı, kendilerine özgü geleneksel yapıları ve ideolojileri olan siyasal toplumsal sistemlerdi. Bu geleneksel Roma imparatorluklarının üçüncüsü ve sonuncusu Osmanlı İmparatorluğu’dur. Onun içindir ki bu imparatorluğun kurumlarını ve yapısını incelemek, Türklerin tarihini incelemenin ötesinde bir anlam taşımaktadır.”
İlber OrtaylıModern Türkiye idaresinin oluşumu altı yüzyıllık ömrü olan Osmanlı İmparatorluğu’nun ve etrafındaki devletlerin tarihini incelemekle anlaşılabilir. Osmanlı devlet teşkilâtının yapısal özelliklerini anlamak için toprak sistemini derinlemesine analiz etmek gerekir. Osmanlı sistemi toprak rejimine dayanır. Bu rejim ise ülkenin maddî şartlarına özellikle de teknolojik düzeyine dayanan nedenlerin bir biçimlenişidir. Tarımsal teknolojinin doğurduğu üretim ve denetim faaliyetleri; ülkenin yerleşim düzenini, idarî yapısını, kentlerin yapısını ve aktivitelerini, ulaşımı, ticareti etkilemekte ve biçimlendirmektedir. Bu nedenle merkezî idare, taşra idaresi gibi kurumların yanı başında kentsel yapının da ele alınması zorunludur.
İlber Ortaylı rehber niteliğindeki çalışmasında; önce Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde yer aldığı çağdaş dünyaya, Avrupa ve Asya’nın diğer geleneksel sistemlerini karşılaştırarak bakıyor. İslâm devletinde yönetimi inceledikten sonra Ortaçağda Akdeniz ve İtalyan denizci devletleri ile 12. ve 13. yüzyılda Anadolu’nun idari yapısını çözümlüyor. Daha sonra idari tarihimizin en önemli meseleleri olan Osmanlı toprak sistemini, merkez ve taşra örgütlerini, şehirleri, ulaştırma sistemini anlatıyor. Siyasal ve toplumsal değişme dönemini ele aldıktan sonra ise Türk modernleşme tarihini, yani Tanzimat dönemini aydınlatıyor.
“Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi”; Osmanlı İmparatorluğu’nun kurumlarını ve yapısını konuya ilgi duyan her okurun anlayabileceği bir dille aktarırken, Türk tarihinin en kritik konularına da ışık tutmuş oluyor.
https://www.eganba.com/turkiye-teskilat-ve-idare-tarihi-ciltli-kitabi-ilber-ortayli
https://www.eganba.com/ilk-turkler-kitabi-ahmet-tasagil
https://www.eganba.com/asya-nin-buyuk-imparatorluklari-kitabi-jim-masselos
Stephen King bu kitaba da yorum yazmış. Allahım nasıl bu kadar çok vakti oluyor hem yazıyor hem de neredeyse yeni çıkan tüm kitapları okuyor.
Konuyla ilgili en iyi yorum bence bu.
9 kitaplık bir seri. Çıkmamış son kitabı kaldı sadece. Keşke son 3 kitabı beraber bassalardı.
Ara kitaplar var birde ama basacaklarını sanmıyorum.
Kronik yine mükemmel ya.
https://www.ilknokta.com/huseyin-rahmi-gurpinar/efsuncu-baba-6.htm
https://www.ilknokta.com/ahmet-mithat-efendi/felatun-bey-ile-rakim-efendi-14.htm
TARİHİ KAYNAKLAR EŞLİĞİNDE
KAFKAS CEPHESİ’NDE YAŞANANLAR…1 Kasım 1914. Üç yıl sürecek amansız bir mücadelenin başladığı gün. Ortalama rakım 2000 metre. Tarifi mümkün olmayan soğuk, toprağın her yanını kaplamış kar tabakası, havaya karışmış kesif bir barut kokusu. Sonu nerede ve ne zaman biteceği bilinmeyen bir kıyamet atmosferi: Kafkas Cephesi. Osmanlı Devleti için Birinci Dünya Savaşı, Kafkas Cephesi ile başladı. Türk donanmasının Karadeniz’de yaptığı bombardıman sonrasında Rus Kafkas ordusu, Türk-Rus sınırını geçerek savaşı başlattı. Bu tarihten itibaren üç yıl boyunca Kafkas Cephesi, o güne kadar kaydedilen en kanlı mücadelelere sahne oldu.
Elinizdeki çalışma, ekonomik ve askerî gücünüz olmadan savaşamayacağınızı, Sarıkamış Harekâtı’nda şehit sayısının 90 bin olmadığını, Teşkilat-ı Mahsusa’nın bir istihbarat örgütünden ziyade gayrinizami harp örgütü olduğunu, Kafkas Cephesi’nin kaybedilen cepheler statüsünde gösterilmesine rağmen şayet açılmamış olsaydı Rusların kolaylıkla İstanbul’u işgal edebileceğini belgelere dayanarak ortaya koymaktadır.
Sarıkamış Harekâtında sancak esir düşmesin diye sancaksız şehit düşenlerin mücadelesi, Kafkasya’yı fethetmek isteyen Teşkilat-ı Mahsusa görevlilerinin operasyonları, Erzurum, Erzincan, Artvin, Rize ve Trabzon’da yaşanan mücadelelerin tamamı, salgın hastalıklar dolayısıyla yaşanan kayıplar ve savaşın en trajik sonuçlarının başında gelen göçler; Türk ve Rus kaynakları taranarak renkli krokiler eşliğinde ilk kez bu kitapta ortaya seriliyor.Dr. Süleyman Tekir, Beyaz Harp kitabıyla askerî tarihimizdeki Birinci Dünya Savaşı’na dair büyük bir boşluğu dolduruyor, Türk ve Rus kaynaklarını karşılaştırarak cepheye yeni bir bakış açısı kazandırıyor.
İNSAN-MAKİNE İLİŞKİSİNİ DÖNÜŞTÜREN
GÜÇLÜ ŞİRKETLER HAKKINDA BİR ÇAĞRI…Yapay zekâ hayatlarımıza girdi bile ama bu, beklediğimiz şekilde olmadı. O bize trafikte yol gösteren; yanlış yazdığımız sözcüklerde ne demek istediğimizi anlayan; ne satın alacağımızı, izleyeceğimizi ve dinleyeceğimizi belirleyen görünmez bir altyapı.
Artık yapay zekânın geleceğinin yalnızca yaygın işsizlikten ve tepemizde uçan insansız silahlardan ibaret olmadığını biliyoruz.
Dokuz büyük şirket -Amazon, Google, Facebook, Tencent, Baidu, Alibaba, Microsoft, IBM ve Apple- yapay zekânın hâkimleri ve finansal kazanç elde etmek için sadece donanım ve kod oluşturmakla kalmıyor, insanlığın değerlerini yansıtan düşünen makineleri de inşa ediyorlar.
Dokuz Dünya Devi’ni mercek altına alıp yapay zekânın vaatlerine ve tehlikelerine ışık tutan Amy Webb, ileride bizi nelerin beklediğini ve yapay zekânın hepimizle ilgili olduğunu anlamamızı sağlıyor. Gelecek için kurguladığı potansiyel senaryolar üzerinden Webb, yapay zekânın mevcut ekonomilerimizi ve dünya düzenini nasıl yeniden biçimlendireceğine ve bunun ABD ile Çin arasında sebep olabileceği jeopolitik gerilime dair derin bir kavrayış sunuyor.
Makineler düşünebilir mi? Bir makinenin düşünebilmesi ne anlama gelir?
İnsan zekâsı ile Çin ve ABD’nin Dokuz Dünya Devi tarafından yapılan makineler arasındaki bağlantı nedir?
Bir grup insan tarafından herkes için karar vermek üzere tasarlanmış bir sisteme güç aktardığımızda topluma ne olur? Peki ya bu kararlar, piyasa güçlerinden veya hırslı bir siyasi partiden etkileniyorsa?
Yapay zekâ sistemleri tam olarak hangi “biz” üzerinden modelleniyor? Kimin değerleri, idealleri ve dünya görüşleri öğretiliyor?
Yapay zekâ, Amerika’nın üç efendisine; Washington, Silikon Vadisi ve Wall Street’e mi, yoksa daha geniş bir kitleye mi hizmet edecek?
Dokuz Dünya Devi ; insan merkezli bir çağrıdan çok daha fazlası… Bizi algoritmik karar vericilerden ve güçlü şirketlerden kurtarmak ve bu süreçte insanlığın doğru yolu tutabilmesi için ayrıntılı bir plan…
Medici Ailesi
Rönesans Çağı’nda Bankacılık, Siyaset ve Sanat
Bir asır. Beş nesil. İki ehil idareci sayesinde önce iktisadi sonra da siyasi baş döndürücü bir yükseliş. Yatalak ve asabi bir adam döneminde yaşanan duraklama. Sonra da süratle ortadan kalkacak bir servete dayalı yirmi beş senelik siyasi tırmanış. Akabinde de ani ve kesin bir çöküş. Kutsal emanetlerden merasim zırhlarına, el yazmalarından mücevherlere ve kabartmalara dek tamamı koleksiyoncu olan, dolayısıyla bankacılıkta da sanatta da derin izler bırakmış tarihi bir topluluk: Medici ailesi…Onlar, kendilerinden sonra gelen dünyayı birçok yönden değiştirdiler. Leonardo da Vinci, Donatello, Michelangelo, Boticelli ve Galileo’nun hamileri oldular; çek kullanımı, çift defter tutma ve şube bankacılığıyla modern bankacılığın temellerini attılar; Vatikan’ın Bankası olarak anıldılar. Aile temellerinin özünü oluşturan ticaret, din ve siyaset üçlüsünde eşine zor rastlanır bir ilişki kurdular.
İngiliz romancı, çevirmen, yazar ve edebiyat profesörü Tim Parks bu çalışmasında Medici ailesinin parlayıp söndüğü 15. yüzyıldaki icraatlarına yoğunlaşıyor: bankaları; siyasi faaliyetleri, evlilikleri, köleleri ve metresleri; atlattıkları komplolar, inşa ettikleri evler ve sahip çıktıları sanatçılar. Onların hikâyesinden yola çıkarak günümüzde kültürle kredi kartları arasında var olan ilişkiyi anlamaya gayret edip uluslararası finans ve onun din ve siyasetle olan ilişkisine dair şüphelerimiz hakkında bize neler söyleyebileceğini anlatıyor.
Medici Ailesi: Rönesans Çağı’nda Bankacılık, Siyaset ve Sanat entrikaları, hırsları, başarıları, yetersizlikleri, ihtişamları ve gözden düşüşleri ile büyük bir ailenin olağanüstü hikâyesini oldukça canlı bir üslupla meraklı okurlara sunuyor.
Selçuk Uygur çevirisiyle Kronik’ten (başka bir yayınevi olma ihtimali düşük) Nazi Almanyası’nın son yıllarını anlatan The End kitabı geliyor!
Yeni çeviri mi? Eski çevirilerden birisi mi? Koridor ile aynı kapakla çıkıyor, Diyojen Martı’nın markası olabilir mi?
Ne çok soru sordum.
Ayrıntı: Aslı Biçen
Koridor: Zübeyde Abad
Zübeyde Abat çevirisi
https://www.eganba.com/esekarisi-fabrikasi-kitabi-iain-banks-diyojen-yayincilik
Daha önce de bu şekilde Göremediğimiz Tüm Işıklar kitabı aynı kapakla Koridor’dan Diyojen’e geçmişti. Belki bir alakaları vardır.