TOLSTOY: Edebi eserleri 14 ciltle bitti. 6 cilt de günce, mektup, deneme vb işlerinden örnekler basarak 20 ciltte tamamlayacağız.
SLem: Bütün eserlerini yapıyoruz. Editörümüz Berna Kılınçer hastalandığı için biraz aksadı ama Solaris’in Lehçeden yapılan çevirisini hazırlıyoruz şu an.
PKD: Ubik ile devam ediyoruz. Bütün edebi eserlerini yapacağız. Adlandıramadığım denemelerinden de bir örnek cilt yapma niyetindeyiz.
JV: Neredeyse bütün çevirileri bitti. Editörümüzü başka bir şehre kaptırdık. Biraz yavaşladık o kadar. Verne’i seviyoruz. Bırakmayacağız.
Türk Edebiyatı Klasikleri 1 - Sabahattin Ali - Cumhuriyet Seçkileri - Ataol Behramoğlu Seçkisi
Sabahattin Ali’nin öykülerini yıllar sonra yeniden okurken, zihnimde acıtan gerçekçilik sözcükleri oluştu.
Bütün öykülerinde değil, fakat özellikle köy, köylü, yoksulluk ve yanı sıra da kadın konularını işlediği öykülerinde acıtan bir gerçekçiliği var. Bunlar okuru keşke öyle olmasa diye düşündüren, fakat kaçınılmaz olarak da adım adım acıtıcı sona hazırlayan öykülerdir.
Sabahattin Ali büyük yeteneğinin evrensel boyutlara ulaştığı bir olgunluk çağında, 41 yaşında, hiç kuşkusuz dönemin siyasi polisinin alçakça tuzağına düşürülerek katledildi.
Toplumsal yaşamımızın en kanlı, en karanlık bir sayfası olmasının yanı sıra edebiyatımızın bu onulmaz acısının hesabı, üzerlerinde bu cinayetin laneti olanlardan her zaman sorulmaya devam edilecektir.
Ataol Behramoğlu
Heidegger biyografisi yayınlamış Alfa
Heidegger - Almanya’dan Bir Usta
Martin Heidegger, 20. yüzyılın en etkili filozoflarının başında gelir. O olmaksızın Sartre’dan, Foucault’dan ya da Frankfurt Okulundan da bahsetmenin kolay olmayacağı, üzerinde hemfikir olunan bir görüştür. Buna karşılık, Hitler yönetimiyle kurduğu ilişki Heidegger’i aynı zamanda en sert eleştirilerin de merkezine oturtmuştur.
Rüdiger Safranski’nin elinizde tuttuğunuz çalışması, Heidegger’in yaşamını onun felsefi gelişimi, dostlukları, hırsları, geri çekilmeleri ve yüzyılın olayları temelinde ortaya koyuyor. Kitapta Heidegger’in Herakleitos, Platon, Kant gibi filozoflar üzerinden gerçekleşen felsefi gelişiminin, Almanya’nın I. Dünya Savaşı yenilgisi sonrası muhafazakârlığa olan trajik yönelimi paralelinde anlatılması Heidegger’e ilişkin çok yönlü ve bütünsel bir kavrayış imkânı sunuyor.
Safranski’nin çalışmasının belki de en özgün yanı, Heidegger’in hayatının ve felsefesinin âdeta Almanya’nın hikâyesinin, iyi ve kötü, ihtişam ve körlük gibi iç içe geçmiş özelliklerini taşıdığını yetkinlikle ortaya koyabilmesi.