Hayırlı olsun, kaleminize sağlık
Hayırlı olsun bol satışlar ve devamı gelsin diyelim .
Tebrik ederim, kaleminize sağlık.
Buraya her seferinde İhsan Oktay Anar’ın Tiamat’ını görürüm diye giriyorum ses seda yok. Yok mudur yeni bir haber?
Çok hayırlı olsun. Böyle çalışmalar gördükçe çok mutlu oluyorum.
Hafıza uyarısı verdiği için ekran görüntüsü olarak paylaşamadım.
Panama, Paperbooks adı altında İngilizce kitap basmaya başlamış.
Ordu Kumandanı Sakallı Nurettin Paşa: “Miralay Reşat Bey! Yarın 12.00’ye kadar tepe alınacak. Alamazsanız, ben sizin yerinizde olsam yaşamam!”
Tümen Kumandanı Reşat Bey: “Benim yerimde olmanıza lüzum yok, ben zaten yaşamam!”Balkanlar’dan Çanakkale’ye, Doğu Cephesi’nden
Filistin’e ve esarete kadar giden 27 yıllık askerlik yaşamı
hep savaşarak geçen bir kumandan Miralay Reşat Bey. Aldığı ölümcül yaralara rağmen muharebe meydanlarından ayrılmayıp her defasında Mehmetçiklerinin yanında olmayı seçer. Son durağındaysa çetin bir tepeyle karşı karşıya kalır: “Çiğiltepe.”
Çiğiltepe romanı savaş edebiyatının usta kalemi Dr. Cihangir Akşit tarafından adeta kuyumcu sabrıyla, titizlikle araştırılıp 26 yılı bulan uzun bir sürede emekle kaleme alınmış, olayların son tanıkları hayattayken yüz yüze görüşülüp derlenen konuşmalarla, yurt içi ve yurt dışından taranan çok sayıda kaynaktan toplanan bilgilerle, şahsi dosyası da dahil çok sayıda devlet arşiv belgelerinin dikkate alınmasıyla, “Miralay Reşat Çiğiltepe’nin yeniden kan ve can bulduğu”, duygu dolu anlarıyla bir çırpıda okunacak, gelecek nesillere de “Bu günlere nasıl gelindiğini haykıran” ve çok yönlü dersler aktaracak bilgi yüklü bir “Cumhuriyet Tarihi Romanı”…
Kitabı sabah gördüm bende. Tarihi roman olunca ilgimi çekiyor.
Kadınlar Ülkesi’nin kapağı ne güzel olmuş öyle. Kullanılan renk tonları mükemmel.
Güzel gibi duruyor alıp bakmak lazım. Kapağı Can Yayınlarının beyaz kapaklarına benzettim
Etiket fiyatı 125 vay vay vay Yine de listeme alacağım
Benim de en sevmediğim renk tonu.
Bence kitabın içeriği ve konusuyla da uyum içerisinde. Görsel de güzel. Ben beğendim yani. Tabii zevkler farklı farklı.
Ben de hiç sevmem. Pembe ve tonlarına karşı bir antipati besliyorum. Mars Yıllıkları da pembe kapaklı diye uzun süre almamıştım. Aldım ama şimdi de okuyamıyorum. Evdeki eşyalar ve kıyafetlerdeki pembe oranı yok denecek kadar azdır. O kadar sevmem. Bir yanlışlık sonucu evi boyacı pembeye boyamıştı. Gördüğümde delireyazdım. Birkaç ay idare ettim. Baktım olmuyor pembe duvarlı odayı kapattım, hiç girmedim. En sonunda dayanamadım gittim kendim yeniden boyadım. Biliyorum çok kadın pembe seviyor ama ben bu eşleştirmeden de rahatsızım biraz.
Bizim kıza cinsiyetçi dayatmalar yapmayalım, her renkten giysin, renkleri cinsiyetle özdeşleştirmesin, kız-erkek fark etmez her türlü çizgi filmi seyretsin istedik. Ona göre giysi, oyuncak, vs. aldık.
Sonuç: Evin içi pembe bir prenses yuvası!
İş Bankası da hafiften zam yapmış sanki.
Boş ver, bırak konuşsunlar farklı olmak iyidir.
Ben de siyah ve gri tonlarını, kapalı havaları, koyu giyisileri çok severim, güneşi aydınlığı hiç sevmem ve bundan dolayı çevremde kim varsa ya depresif ya da çok karamsarsın diyor. Oysa ki ben çok mutluyum bunlarla. Onlar da bana göre çok sıradan ve sığ geliyorlar.
Yazdıklarımdan depresif olduğum anlamı çıkabilir, gayet doğal ama değilim.
Arada sırada olur öyle. Vallahi benim çocukluk fotoğraflarımda bile hiç sevimli bir yan yok. Hep bir haytalık var. Belki de ondan dolayıdır. Bütün kuzenler de erkek olunca haliyle biraz mahalle abisi modunda büyüdüm.
@gamora ben dayatmaya karşıyım. Erkek dediğin mavi giyer filan kısmına da aynı şekilde karşıyım. Kim ne seviyorsa o şekilde yaşasın. Bizi ilgilendirmez bence. Herkesin hayatına kimse karışmasın olayı var bende biraz. İnsanların konuşacaklarına kafayı takan bir insan değilim yani.