Bilimkurgu Klasikleri 68
Doktor bu ne? Nerelerdeydiniz siz? Sonradan jeton düştü.
Bende jeton hâlâ düşmedi
Ben geldim yer açın diyor. :joy
Nasıl paylaşılmamış şaşırdım atayım dedim. Tam anlamıyla dönemedim hala.
İngiliz edebiyatının en tanınan haydudu Robin Hood’un hikâyeleri ilk kez Ortaçağ’da, halk şarkılarında anlatılmıştır. Günümüze efsanenin sayısız sanat dalından onlarca uyarlaması ulaşmış olsa da, Howard Pyle 1833 yılında kaleme aldığı sekiz bölümlük bu metinle, hikâyenin en takdir toplayan anlatıcısı olmuştur.
Kanun kaçağı genç Robin Hood ancak Sherwood Ormanı’nda, herkesten uzakta huzurla yaşayabilir. Ara ara ormana yolu düşen sözde erdemli din adamlarına, yoksulları hepten yoksullaştıran toprak sahiplerine de hadlerini bildirmeyi ihmal etmez. Her macerasında ormanda kurduğu aileye yeni bir üye ekleyen Robin Hood ve kalabalık çetesi, İngiltere topraklarının en çok konuşulan adamlarıdır, öyle ki ünlü haydut ve arkadaşlarının namı saraya kadar ulaşır. Robin Hood’un en heyecan dolu maceralarından bile daha çekici olansa, gerçekten yaşamış olduğu söylentisidir.
Çevirmen: Çiçek Eriş Sayfa Sayısı: 338
Uzun süredir okumak istiyordum. Burada görünce Google’da biraz araştırma yaptım. Klasik sorunumuz çevirinin berbatlığından söz ediliyor. Sanırım çevirmen de değişmemiş. Okumuş arkadaşlardan yorum alabilir miyim.
Çeviriyle ilgili yorum baktım dediğiniz tarzda tek şikayet bir tane ekşisözlük entrysi. Ve ekşisözlükte olumsuz yorum alamamış bir şey bulmak imaksıza yakın. Ülker İnce iyi çevirmen olarak bildiğim bir isim. İskenderiye Dörtlüsü çevirisi de ödüllüymüş. Kusursuz bir çeviridir falan demiyorum ama okunmayacak seviyede gibi de durmuyor.
Sahiden Hikâye
Kemal Varol okurlarının yakından bildiği “Arkanya”dayız yine. Adını tersine çevirmiş çocukların gözünden Arkanya’nın hem uzak, hem neşeli, hem acılı zamanlarına gidiyoruz bu kez. Kara, esmer, bıçkın çocukların hikâyeleri yer alıyor Sahiden Hikâye’de. Lamek ve arkadaşları Gobi, Domestos, Zehra ve Küçük Amca… Bütün bu keşmekeşin ortasında yazıya sığınmış, yazıdan başka gidecek yeri olmayan bir çocuğun avuçlarındaki harflere bakıyoruz.Sahiden Hikâye ile 2018 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Kemal Varol, şiirlerinin ve romanlarının yanı sıra öyküleriyle de Türkçe edebiyatın zenginliğine zamansız bir çentik atıyor.
“Biliyor musun Gobi,” dedim, “şu bizim on bir on iki yaşımız ömür boyu bizimle gelecekmiş.”
“Gelirse gelsin,” dedi Gobi, “ne zararı var!”
“Öyle değil olum,” dedim başımı iki yana sallayarak. “Yani bu yaşta ne yaşıyorsak bir illet gibi yakamıza yapışacakmış her şey. Kırk yaşımıza da gelsek aynı bokun soyu olacakmışız.”
Enseme bir şaplak vurup “olur mu lan hiç öyle şey!” dedi.
“Bal gibi de olur,” dedim. “Günün birinde başımızı bir eve sokup böyle çoluk çocuğa karışmış, göbek falan bağlamış, her şey güllük gülistanken, bir gece kan ter içinde uykudan uyanıp pencereye atacakmışız kendimizi.”
“Sonra?”
“Sonra pencerede sıkıntıyla sigara içerken bizim bu yaşımız böyle yavaşça sokaktan geçip el sallayacakmış bize. Eksik kaldım, gel beni tamamla, diyecekmiş.”
Altı Olasılıksız Şey
Kuantum fiziği tuhaftır, çünkü dünyanın atomlar ve atomaltı parçacıklar düzeyindeki işleyişini düzenleyen kuantum dünyasının kuralları, aşina olduğumuz ve “sağduyu” adını verdiğimiz kavramın kurallarıyla aynı değildir. Kuantum kuralları bize bir kedinin aynı zamanda hem canlı hem de ölü olabileceğini ve bir parçacığın aynı anda iki yerde bulunabileceğini söylüyor. Hatta o parçacık hem de bir dalgadır ve kuantum dünyasındaki her şey başlı başına dalgalar üzerinden açıklanabilir. Schrödinger dalgaların kuantum dünyasını tarif eden denklemleri, Heisenberg parçacıkların kuantum dünyasını tarif eden denklemleri, Paul Dirac ise o kuantum dünyasını tarif etmeleri bakımından gerçekliğin bu iki versiyonunun birbirine tamı tamına denk olduğunu buldu. Bütün bunlar 1920’lerin sonunda netlik kazanmıştı. Ancak bugüne kadar olup bitenlere hiç kimsenin sağduyuya sığan bir açıklama getirememesi, sıradan faniler şöyle dursun, çoğu fizikçide büyük bir huzursuzluk yaratmakta. Ama kimi fizikçilerse başka yollardan teselli aradılar. Ünlü bilim yazarı ve fizikçi Gribbin bu kitabında belli başlı altı kuantum tesellisini masaya yatırarak, kuantum fiziğinde neyi anlayıp neyi anlamadığımızı ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor.
“Kuantumla ilgili her şey için erişilebilir bir başlangıç kitabı.”
– Sunday Times“Gribbin bize böylesine geniş bir alan için olağanüstü bir kesinlik ve netlik şöleni sunarak, çok karmaşık fikirleri ulaşılabilir bir şekilde özetlemeyi başarıyor. İngiliz popüler biliminin bu büyük ustasının şimdiye kadar ürettiği en iyi eser olabilir.”
— Popular Science (UK)
Yeni baskıyı Sia kitap yapmış. Liste fiyatı 160 TL. Şu an en uygun fiyat KY’de galiba İndirimli fiyat 88 TL.
Suat Derviş: Efsane Bir Kadın ve Dönemi
Aristokrat bir Osmanlı ailesinin kızı, Osmanlı Devleti’nin son, Cumhuriyet’in ilk yıllarının en önemli kadın gazetecilerinden biri…
Romanları beğenilip birçok yabancı dile çevrilen bir Türk yazarı ve dillere destan Fosforlu Cevriye’nin yaratıcısı…
Nâzım Hikmet’in ilk aşkı, Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Reşat Fuat Baraner’in eşi, kendisi de parti içinde faal bir militan, birkaç kere evlenmiş, güzel ve “çapkın” bir kadın…
Aristokrat, romancı, gazeteci, aktivist, militan…
Bunlardan daha çok hangisiydi Suat Derviş?
Yoksa bu kimliklerin hepsini birden benliğinde eritmeyi başarmış mıydı?
Son Osmanlı aydınlarından, hümanist Suat Derviş, Cumhuriyet’ten sonra, ideallerini ancak solda gerçekleştireceğine inanmış bir kadındı. Ancak hiçbir ideolojiye, hiçbir akıma, hiçbir sınıfa tamamıyla hapsolmayı kabul etmeyecek kadar bağımsız ve bunun bedelini sonuna kadar ödemeyi göze alacak kadar da cesurdu.
Bu kitap, onun hikâyesi.
Nüfus: 1280 - Jim Thompson
“En sevdiğim polisiye yazarı. Çok taklidi vardır ama eşi benzeri yoktur.” –Stephen King
Nick Corey cevval bir şerif değildir, ahali de bu durumu pek umursamıyordur. Yine de seçim zaferini garantilemek için rakibinin ayağını kaydırmalı, şu genelevi hizaya getirmeli, ayrıca mutsuz eşi ve kayınbiraderiyle ilgilenmelidir. Kocasından şikâyetçi sevgilisi Rose’u da mutlu etmelidir tabii. Bu tatlı dilli çapkın şerif saf görünüyordur belki ama rahatı kaçmasın diye sinsice çalışacak, elinden geleni ardına koymayacaktır.
Jim Thompson, sinemaya da uyarlanan Nüfus: 1280 ’de ırkçılığı, şehvetin açgözlülüğünü ve demokrasinin hileli bir oyuna nasıl da kolay çevrilebileceğini anlatıyor.
Zaman Yolcusunun Karısı Audrey Niffenegger
Britanya Kitap Ödülü Kazananı / Arthur C. Clarke Ödülü Adayı / John W. Campbell Ödülü Adayı / Locus Ödülü Adayı
“O kadar sarsıcı ve orijinal ki nefesim kesildi… Keşke ben yazsaydım dediğim nadir kitaplardan.” –Jodi Picoult“Büyülü bir roman. Romantik olduğu kadar hayal gücünü zorlayan bir kitap.” –Scott Turow
“Niffenegger zaman yolculuğu hikâyesinin altından hakkıyla kalkıyor.” –New Yorker
Zamana meydan okuyan bir aşk hikâyesi…
Tanıştıklarında Clare henüz altı, Henry ise otuz altı yaşındaydı. Evlendiklerinde ise Clare yirmi iki, Henry otuz yaşında.İmkânsız ama gerçek…
Henry’nin nadir bir hastalığı vardı. Genetik saati beklenmedik zamanlarda sıfırlanıyor, Henry’yi geçmişinde ya da geleceğindeki duygu yüklü anlara taşıyordu. Kontrol edemediği hastalığı yüzünden kendisini sürekli hayatının farklı dönemlerinde bulan Henry, tüm bunlara rağmen Clare’le bir hayat kurmayı başarmıştı. Birbirlerini çok sevseler de bu imkânsız engel karşısında aşkları sağlam kalabilecek miydi?Zaman Yolcusunun Karısı, zamanın esir aldığı iki insanın imkânsız ilişkisini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken zaman, ölüm ve aşk kavramlarını da sorgulamaktan geri durmuyor.
Bitmeyen Geçmiş - Yaakov Shabtai
İsrailli yazar Yaakov Shabtai edebi modernizmin başyapıtlarından biri kabul edilen ve eleştirmenlerce Proust’un Kayıp Zamanın İzinde’siyle karşılaştırılan Bitmeyen Geçmiş eserinde karakterlerini sonsuza yakınsayan bir şimdide, 1970’lerin dönüşen Tel Aviv’inde geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmış bir kuşağın öyküsünü anlatıyor.Goldman’ın babası 1 Nisan’da öldü; Goldman ise 1 Ocak’ta, bu iki tarih arasında savaş ve sürgün dolu bir ömür süren eski kuşak göçüp giderken evlatları âşık oldular, evlendiler, zenginleştiler. Veya tam tersi, gelişip de atalarının yuvalarını örten şehrin kargaşası arasında, gerçeği tarifte zorlanan dilin belirsizliği altında, temellerinden sarsılmaya başlamış gibi görünen kozmik ve toplumsal düzenin ağır aksak ritminde akıllarından silemedikleri varoluşsal bir kaygının kollarına esir oldular.
Zaman algısına meydan okuyan diliyle Bitmeyen Geçmiş koca bir kentin nabzını tutan, okuru bütün bir tarihiyle geniş ailenin şölen sofrasına sürükleyen bir şaheser.
“İsrail toplumunun bakış açısını başka hiçbir metnin ulaşamayacağı şekilde yansıtan bir başyapıt…” –Publishers Weekly
“Aynı öncüllerle yola çıkan ve beni aynı sebeplerle harekete geçiren üç yazar: Fransa’da Georges Perec, Avusturya’da Thomas Bernhard ve İsrail’de Yaakov Shabtai…” –Gabriel Josipovici
Yüzde 50 kampanyası bitmeden ay sonuna yetişir demişler.
Dorlion yayınevi gençlik klasikleri adı altında Rus bilimkurguları yayınlamış; ancak ne bu kitapları, ne de yazarları Goodreads’de bulamadım.
https://www.idefix.com/Kitap/Kizil-intikamci-Grinka/Edebiyat/Roman/Bilim-Kurgu/urunno=0001979217001
https://www.idefix.com/Kitap/Mars-Torunlari/Edebiyat/Roman/Bilim-Kurgu/urunno=0001979219001
Sanırım 2 tanesini daha önce de başka bir yayınevi basmıştı, ben de araştırıp bulamadığım için almamıştım.
Baskının çok güzel olacağından emin olmakla birlikte @Leingrad 'ın bu haklı isyanını hatırlamadan edemedim.
Muhtemelen baskıyı set olarak satışa sunacaklar. Ekrana ekmek banarız artık.