Açık erişim yayın
https://twitter.com/BilgiYay/status/1699399848930464012?t=qcvnckliBxzIUJHS8x10KQ&s=35
Aynen Benim
Homeros ve İlyada basıcam diye maşallah havalarda. Aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar. Sanki dünyada ilk gibi "tüh sürpriz yapacaktım filan. Türkiye’de bile yüzlerce kopyası olan kitap ile uğraşıp masrafını çekeceğine, söz verdikleri baskıları yapacağına birde tweet atıyor. Kendimi kaybetmişim biranda
Nerden bildin ben olduğumu?
Kesin forumdandır dedim yorumu okuyunca, kullanıcı adına baktım; y_ates232 Haklısın, çeşitlilik iyidir hoştur da, öncelik ver okuyucuya. Gerçi Alfa kulak verse editör, son okumacı vs. tutar parayla.
Bu Kafka mı? 99 Keşif
Edebiyat tarihinin en özgün isimlerinden Franz Kafka’nın gerçek kişiliği, yıllar boyunca yaşam öyküsüne ilişkin rivayet ve varsayımların gölgesi altında kaldı. Yarattığı Gregor Samsa, Josef K. gibi absürt olduğu kadar realist karakterler yazarın imajı üzerinde egemenlik kurdu. 2000’li yıllarda hakkında 130.000’e yakın internet sitesi bulunan Kafka, çoğunlukla ürkütücü, bazen patolojik, anlaşılmayacak kadar derin, rahatsız bir ruh olarak düşünülüyor, betimleniyordu. Alman yazar ve araştırmacı Reiner Stach, uzun yıllara yayılan incelemesiyle Kafka üzerine bu rivayetler ve varsayımlar yığınına meydan okuyor. Yazarın yaşamının çeşitli evrelerine, kişiliğinin farklı yönlerine ilişkin 99 keşif üzerinden, Kafka üzerindeki devasa gizem perdesini aralıyor.
Kripto Para Devrimi – Bitcoin, Blokzincir ve Token ÇağInda Finans
İlk başlarda herkes, kripto para ve blokzincir dünyasını ana akım iş dünyasının ve finans sektörünün dışında kalan, marjinal bir alan olarak gördü. Fakat büyük bankaların kripto para saklama çözümleri sunmaya ve Facebook’tan hükümetlere kadar herkesin kendi dijital parasını yaratmak için bu alanın temelindeki teknolojiyi kullanmaya başlamasıyla bu görüş değişti.
Kripto Para Devrimi, okuyucuyu, büyümekte olan dijital para ve blokzincir teknolojisi; sınır ötesi ödemeler, merkeziyetsiz finans (DeFi) ve makineler arası alım satım işlemleri gibi çok çeşitli alanlarda öğretici bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.
Kripto para ve blokzincir teknolojisi alanlarında uzman olan, countmycrypto.com’u geliştiren isimlerden,Rhian Lewis Bitcoin ve diğer kripto paraların getirdiği değişim olanaklarını, merkeziyetsiz teknolojilerin bankaları ve finansal kurumları nasıl daha verimli hale getirebileceğini sade ve anlaşılır bir dille değerlendiriyor.
“Bu alanda temel bir kaynak. Kripto paraların hızlı büyüyen, jargon yüklü dünyasına kolay anlaşılır, güncel ve teknik olmayan bir giriş. Para felsefesine, önde gelen kripto paraların evrimine, token ekonomisine, devletlerin çıkardığı kripto paralara, yasal düzenlemelere yönelik berrak ve aydınlatıcı bir bakış.”
Prof. William Knottenbelt, Kripto Para Araştırma ve Mühendislik Merkezi Direktörü, Imperial College (Londra)
“Finansın geleceğinin blokzincir teknolojisi tarafından nasıl şekillendirildiğini anlamak isteyenlere tavsiye edilebilecek bir eser. Rhian Lewis bir yandan kripto paraların yükselişinin heyecan verici öyküsünü anlatırken diğer yandan da arka plandaki karmaşık kavramları açıklıyor.”
Yayın grubuna bu ara iyi hisler beslemediğim için İki gündür paylaşsam mı paylaşmasam mı bilemedim ama kitabın konusu çok ilgi çekici olunca paylaşayım istedim.
Genetik biliminin daha adil ve eşitlikçi bir toplum yaratılmasında ne tür bir rol oynayabileceğini gözler önüne seren çığır açıcı bir kitap!
Son yıllarda, Kathryn Paige Harden gibi bilim insanları DNA’mızın hem kişiliklerimiz hem sağlığımız hem de ekonomik ve eğitimsel başarılarımız açısından bizleri nasıl birbirimizden farklı kıldığını gösterdiler. İşte bu kitapta Harden, okurlara bir yandan genetik bilimindeki son gelişmeleri tanıtırken, bir yandan da ırksal üstünlüğe dair tehlikeli fikirleri paramparça ediyor ve insanların doğuştan farklılıklar taşıyarak geldiği bu dünyada bizleri eşitliğin gerçek anlamıyla yüzleşmeye davet ediyor. Kendi yaşadıklarını bilimsel kanıtlarla harmanlayan Harden, DNA’nın gücünü inkâr edişimizin toplumumuzdaki meritokrasi efsanesini nasıl canlı tuttuğunu gösteriyor ve hakkaniyetli bir toplum yaratmak istiyorsak genetik talihin rolünü asla göz ardı etmememiz gerektiğini öne sürüyor. Genetik bilimini ırkçılığın ve öjenik ideolojilerin elinden kurtarma iddiasında olan Genetik Piyango, doğuştan ne gibi farklılıklarımız olursa olsun herkesin kendi potansiyeline erişebildiği yeni bir toplum vizyonu öneriyor.
Aynı durum hocam, iki serinin devam kitaplarını bekliyorum. hangi seri martı yayınlarından? Okuyacak güzel bir seri arıyorum ben de
Malazan’ı da ağustos için bekliyordun(k) başımıza gelmedik kalmadı hocam . Acaba beklemesek mi? Martı batmasın şimdi durduk yere
. Çıkar bir ara nasılsa diyorum ben.
O yine iyiymiş, ben Mayıs sonu diyordum Malazan için.
İthaki boykotundayım zaten şu an. Bassa da almam ama evet beklediğim çıkmıyor Bu çıkar ama bu ay içerisinde
MŞE ve Faruk Duman
Skyward kitabıydı değil mi bu? Ya ben bunun önceki kitaplarını aldım da okumadım valla Sanderson weekly update de adı geçtikçe hatırlayıp anında unutuyorum sonra .
Evet, Skyward serisinin 3. kitabı seri 4 kitaptan oluşuyor bildiğim kadarıyla.
Şu seriye gereken özeni gösterseler keşke
Gelmesi güzel oldu da daha ikinci kitabı okuyamadım ben. Neyse, bahane olur, okuyayım hemen.
ANTİK ROMA DAHA ÖNCE HİÇ BÖYLE ANLATILMADI.
ZEKİCE TASARLANAN GRAFİKLER, DİYAGRAMLAR VE TABLOLARLA ALIŞILDIK ANLATIM KALIPLARINI YIKAN ANTİK ROMA: İNFOGRAFİK, OKUYUCUYA VERİLERE DAYALI GÖRSEL BİR ŞÖLEN SUNUYOR.
• YÜZLERCE ÇİZİM • ÇOK SAYIDA GRAFİK • TAKTİK HARİTALAR • BİNLERCE İSTATİSTİK • GÜÇ DENGELERİNİ ANLATAN TABLOLAR • SİYASÎ, ASKERÎ VE EKONOMİK İLİŞKİLERE DAİR DİYAGRAMLARAntik Roma’ya dair elimizdeki veriler, yeni bilimsel buluşlarla birlikte artmaya devam ediyor. Fakat bu verilerin çeşitli kaynaklarda dağınık halde bulunması, Roma’yı ve Roma’nın dünyayı ne denli etkilediğini anlamamızı zorlaştırıyor. ANTİK ROMA: İNFOGRAFİK ise okurların bu zorlukları yaşamasının önüne geçmeyi ve derli toplu genel bir perspektif sunmayı amaçlıyor.
Roma’yı alışılageldik şekilde bir imparatorluk olarak anlatmaktan çok daha fazlasını sunan, Roma’nın bir şehir olarak ilk ortaya çıkışı, cumhuriyete geçişi, mimarisi, sosyal hayatı, ekonomisi, askerî sistemi, lejyonları gibi konularla bu antik devi baştan aşağıya anlatan ANTİK ROMA: İNFOGRAFİK, tarihseverlerin gözünde renkli bir Roma canlanmasını sağlıyor.
“Bu infografik yaklaşım, edebiyat, resim ve filmlerde olduğu gibi Roma’yı anlamak adına yapılan görsel sanatların bir tamamlayıcısı olarak görülmeli. Roma’nın ihtişamı, kültürü, zenginliği ve gücünün yanı sıra, uygulanan titiz bilgi tasarımı imparatorluğun büyük lojistiğini de anlamamıza yardımcı oluyor. Kullanılan grafikler ve inşa edilen akış, geçirdiği merhaleleri de gözler önüne sererken Roma’yı doğan, gelişen ve büyüyen bir varlık olarak görmemizi sağlıyor. Tahıl tedariki, bütçe sistemi, askerî yapı gibi konularla birlikte erkeklerin, kadınların, askerlerin ve kölelerin hakları ve rollerine dair bilgiler edinmemizi sağlıyor.” – Hyperallergic
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN ELİT PANZER KOMUTANLARINDAN BİRİ…
54 tonluk çelikten bir canavar ve o canavarı kükreten 4 kişilik orkestranın şefi…
İlk kez Birinci Dünya Savaşı’nda boy gösteren tanklar, başlangıçta muharebe meydanlarına dehşet saçmakla birlikte sonrasında oldukça hantal bulunmuştu. Tankların ömürlerinin kısa olduğunu ve tarih sayfalarında gülünç bir hikâye olarak yer alacaklarını savunanlar dahi vardı. Fakat aradan geçen 23 sene bu görüşleri haksız çıkaracak ve tanklar İkinci Dünya Savaşı ile askerî tarihe damgasını vuran harp vasıtaları hâline geleceklerdi.
18 yaşında sıradan bir delikanlının, günün birinde Nazi Almanyası’nın en seçkin panzer teşkillerinden birinde komutanlık yapacağını kimse bilemezdi. Uzun boyuyla tankın içine sığmakta güçlük çekse de Barbarossa Harekâtı’nın açılış barajında göğün kızıla boyanışını canlı canlı izlemiş, hareket emri geldiğinde Sovyet sınırını geçen ilk panzerler arasında tozu dumana katmıştı. Sonrası ise şans, maharet ve bol miktarda aksiyon içerecekti.
Richard Freiherr von Rosen, ortaya çıkışıyla savaş ve muharebe anlayışını radikal şekilde değiştiren panzer teşkillerine katılacak, bu teşkillerin en amansızlarından biri olan 503’üncü Ağır Panzer Taburu’nun 3’üncü Bölük komutanlığına yükselecek ve savaşın en kritik anlarında bilfiil çarpışacaktı. Hatta Doğu Cephesi’nde yolu Cemil Cahit Toydemir’le de kesişecek ve Türkenübung yani Türk Tatbikatı adıyla tarihe geçen tatbikatta General Toydemir’e Tiger tankının maharetlerini gösterecekti.
Panzer Ası, İkinci Dünya Savaşı’nın en ikonik savaş makinelerinden Tiger ve Königstiger tanklarıyla amansızca çarpışan, cephede gedik tıkamak için durmaksızın farklı mıntıkalara sevk edilen ve düşmanlarına korku salan bir panzer komutanının bu sıra dışı savaşta yaşadığı akıl almaz deneyimleri tüm çıplaklığıyla okurların önüne seriyor. Panzer Ası, İkinci Dünya Savaşı’nı bu kez Nazi Almanyası’nın çelik canavarlarının içinden takip etmenizi sağlarken savaşın dehşetengiz atmosferine dair benzersiz bir bakış açısı sunuyor.
MEZOPOTAMYA’NIN HÂKİMİ
ANTİK ÇAĞ’IN SÜPER GÜCÜ…Asurlular, Antik Çağ’ın bilinen ilk evrensel imparatorluğunu kurdular. Asur İmparatorluğu gücünün zirvesindeyken toprakları Batı İran’dan Akdeniz’e, Anadolu’dan Suriye-Arap çöllerine değin uzanıyordu. Hatta bir dönem Mısır’ı dahi topraklarına katmayı başarmışlardı.
Mezopotamya’nın bu büyük imparatorluğu yalnızca askerî bir devlet olmamış, aynı zamanda büyük kütüphaneleri, botanik ve hayvanat bahçelerini ilk kez kurmuş, sosyal ve dini reformlar gerçekleştirmişlerdi. Asurluların bu kültürel atılımları, askerî başarılarını taçlandırmış ve hükümdarlarının görkemli bir şekilde yüzlerce yıl hüküm sürmesine olanak sağlamıştı.
Tarihçi Josette Elayi, Antik Çağ’ın unutulan büyük imparatorluğunu tekrar hatırlatıyor ve insanlığa etkilerini geniş çapta inceliyor. Son arkeolojik keşiflerle zenginleştirdiği çalışmasıyla Asurluları tarihin tozlu raflarından çıkaran Elayi, İsrail Krallığı’nın yıkılışı, Asurluların en büyük rakibi Babillilerle olan mücadeleleri, Anadolu’ya yayılışları ve Mısır’ı boyunduruk altına almaları gibi tarihe damga vuran önemli hadiseleri ustalıkla irdeliyor.
Elayi, kralların ve fatihlerin hüküm sürdüğü, tarihi dokusunun askerî hüner ve kültürel deha öyküleriyle örüldüğü bu büyük imparatorluğu adım adım takip etmenizi sağlıyor. Akıcı anlatımıyla Asur’un mütevazı başlangıcını, egemenliğini geniş coğrafyalara yayışını, gücünün doruklarına çıkarak adını tarihe silinmez şekilde kazıyışını maharetle anlatıyor. Asurlular: Antik Çağ’ın İlk İmparatorluğu, klasik bir tarih anlatısından ziyade entrika ve yeniliklerle dolu geçmişe açılan bir kapı. Josette Elayi, Antik Çağ’ın gizemini keşfetmek isteyen herkesi tarihin koridorlarında sürükleyici bir gezintiye çıkararak Asur İmparatorluğu’nun hayranlık verici hikâyesini gözler önüne seriyor.
Kronik yine masrafa soktu bizi