Keşke çevireni İsmail Yerguz olmayaydı, zira Oğlak Yayınlarından çıkan 2 ciltlik Sefiller romanını kötü çevirisiyle mahveden ve içinde pek çok çeviri hatası barındıran sabıkalı bir çevirmendir kendisi. Bu durumu Oğlak yayinlari da fark etmiş olmalı ki aynı eseri Birsel Uzma çevirisiyle tekrar yayımladı. İsmail Yerguz çevirilerinden uzak durmanız tavsiye edilir.
Araştırmaya çalıştığımda edebi metin çevirileri ile ilgili bir eleştiriye rastlayamadım hocam, beğeniliyor hep, herkes övmüş. Üç Silahşörler çevirisini okuyup beğendim ama zerre Fransızca bilmediğim için orijinal metne bakmadım. Çeviri hataları ile ilgili örnekler verebilir misiniz?
Yıllar önce ‘Sefiller’ romanını ilk önce Oğlak Klasiklerinden İsmail Yerguz çevirisiyle okumaya başlamıştım, okurken hemen her cümle ağır aksak ilerliyordu. Cümleye hakimiyet kuramadığımı, cümleyi sürekli tekrar okuduğumu veya okurken yeniden cümle kurduğumu hatırlıyorum. Kitap elimde sürünmeye başlayınca Altın Kalem’den 1971 baskılı Nesrin Altınova çevirisini elime alıp baktığımda, her satırın daha anlaşılır ve daha akıcı bir okuma deneyimi yaşattığını gördüm ve ilk defa çeviri/ yayınevi farkını o zaman görüp aydınlandım. Nesrin Altınova çevirisiyle de yetinmedim, en doğru en güzel çeviriyi aradım, Sosyal Yayınlar’dan Cenap Karakaya’nın çevirisi yoğun eleştiri almış olduğu halde İsmail Yerguz çevirisinden kat be kat daha güzel ve anlaşılır olduğunu görmüştüm. Yine o dönemde İşKültür HAY’ın Volkan Yalçıntoklu çevirisi daha yeni yayınlanmıştı, o çeviriyi de satın alıp en baştan okumuştum. İsmail Yerguz çevirisiyle de kıyasladığımda olumsuz bir cümlenin İsmail Yerguz’da nasıl olumlu bir cümleye dönüştüğüne bile şahit oldum. Kitabı yıllar önce elden çıkardığım için bunları göstemem mümkün değil ama bunların hepsini gördüm… İsmail Yerguz gerçekten iyi bir çevirmen değil, net.
Ben de Volkan Yalçıntoklu’yu beğenmiyorum hiç. İsmail Yerguz çevirisinden ne okuduysam memnun kaldım, hiç pişman etmedi. Bir gün Fransızca öğrenirsem karşılaştıracağım artık
“Ey okur! Bu dünyada saygınlık kazanma peşinde olsaydım, kendimi eğreti ve uydurma güzelliklerle donatırdım. Aksine istediğim, beni bütün sadeliğim, doğallığım, sıradanlığım içinde görmeleri, hiçbir özenti ve yapaylık peşinde olmadığımı anlamalarıdır, çünkü ben kendimi anlatıyorum burada.”
Fransız edebiyatının en eski, ama aynı zamanda en modern eserlerinden biri olan Denemeler’de (1595) Montaigne okuru, eserinin öznelliğini belirterek selamlıyor. Arkadaşı La Boétie öldükten sonra, birlikte tartıştıkları konuları tüm dünyaya açmaya karar verip eline kalemi alıyor. Arkadaşlıktan eğitime, felsefeden kitap okumaya, dinden ölüme kadar çeşitli alanlarda düşüncelerini yazıyor. Kendinden yola çıkarak insanlık ve buna bağlı kavramlar üzerinde geziniyor; insanın dünyadaki yerine ve düşüncelerine, eylemlerine dair köklü önermeler sunuyor.
Ele aldığı evrensel ve zamansız konularla Denemeler, yazıldığı ilk dönemden günümüz modern dünyasına dek geçerliliğini hâlâ sürdürüyor; kişisel yazım ve felsefi anıt arasındaki dokunulmaz yerini korumaya devam ediyor.
Alfa Yayınları olarak Montaigne’in eksiksiz tüm Denemeler’ini yayımlamış olmaktan gurur duyuyoruz.
Fırtına Mevsimi, Karanlık Ça veya Addie Larue’den Amazon Prime’a düşen olur mu sizce yakın zamanda? Pegasus cidden aşırı pahalı fiyatlara satıyor ama hızlı gelir diye Amazon’dan almak istiyorum.