Yanlış anlaşılma olmasın ben de sevindim. Malazan dünyasında kaybolmak istiyorum.
Bana sürpriz oldu. Alışık değilim bu hıza ama iyi oldu tabi Mart’ta çıkacaksa
Malazan 5. Kitap beklediğimden erken geliyor.
5 gelince ben de okuyanların arasına katılmış olurum. 5-5 okumak iyi yöntem.
Bence senin bu bakış açını değiştirmen gerekiyor. Kaldı ki Malazan’ın karton kapakları gayet alınabilir seviyelerde. Mesela dördüncü kitap indirimle birlikte şu anda bir hamburger parası. Bir gün dışarıdan sipariş vermek yerine evde yumurta kırarsan Malazan’ı bedava okumuş olursun (@Agape styla).
Şu algımı değişsem daha iyi olmaz mı? Bir kitabın sert kapak baskısı varsa karton kapak baskısı alınmaz.
Ama hakikaten bu kadar pahalı fantastik mi olur? Dolar hesabıyla 25 dolar civarına geliyor. 12-13 dolar iyi fiyat 25 dolar pahalı.
Ekleme: Bir kontrol edeyim dedim de dolar hesabıyla 29-30 dolar olmuş 3 ve 4 .
Onu değişemiyorsan şöyle yaparsın: Ciltli kitap 2 pide parası. İsos’a pide ısmarlayacağıma evde yumurta kırarım dersin, ciltli Malazan beleşe gelir.
Bu daha iyi bir seçenek oldu.
Benim felsefem şöyle:
Param varsa her kitap ucuzdur, gider ciltli alırım. Pişman olmam, keyfini sürerim. Alabiliyordum aldım, derim.
Param yoksa her kitap pahalıdır. Ömür boyu baktıkça keyif alacaksam biriktirip cilti alırım. Pişman olmam. Bunun dışında kalan her kitap ciltsiz alırım ve okuyup aşırı beğendiysem bir istisna yapabilirim.
Malazan’ı evladiyelik düşünüyorum. Bir daha basılmaz, basılsa da aynı olmaz. Fantastik eser zaten az. İstisnaya girer.
Vegan olarak pideli matematik hesabınıza breh breh diyorum, tofu veya falafel diycem onlar ucuz kaçıyo, hem kitap hem mutfak yuvarlanıp gider böyle.
Bazen tofunun 17 lira olduğu zamanlar aklıma geliyor üzülüyorum
Darısı Unutulmuş Diyarlar ve Ejderha Mızrağı serilerinin başına diyelim, onlarla ilgili de duyuru gelecekti bu sene hatırladığım kadarıyla.
Ama Malazan’a ben de başlarım yavaştan.
Bu arada üçüncü kitabın ciltsizi ayrılmaya başlamıştı ben tarama yaparken, ciltlisini tekrar almak durumunda kalmıştım. Halbuki ilk iki kitapta ayrılma sorunu yaşamamıştım. Dördüncü kitap konusunda ciltli mi ciltsiz mi tavsiye edersiniz sağlamlık açısından?
Hayatını Bizans’a vakfetmiş olan Jonathan Harris, bu yeni çalışmasında ne doğuyla ne batıyla kalıcı bir ittifak kurabilmiş, hem doğudan hem batıdan sıkıştırılmış, her şeye rağmen bin yıldan uzun bir süre ayakta kalabilmiş bu benzersiz imparatorluğun “kayıp tarihini” gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor. İmparatorları ve savaşları odağına alıp tarihsel bir özetle yetinen çalışmaların aksine bu çalışmada imparatorluğun toplumsal, siyasal, dinsel, kültürel ve sanatsal gelişimine tanıklık ediyor, o büyük miras karşısında hayrete düşüyoruz. Bizans’ın Kayıp Dünyası’nda okur her yeni bölümle beraber tehlikeli simalara rastlıyor, komplolara dahil oluyor, tekinsiz yerlere dalıyor ve nihayet bu kayıp tarihin seyri değişiyor.
“Bu kuşağın en heyecan verici Bizans tarihçisinden son derece muteber bir okuma.”
–Colin Wells, Sailing From Byzantium’un yazarı“Büyük bir şevkle yazan Harris, örnek olay ve anekdotlardan yola çıkıp mükemmel sonuçlara varıyor.”
Shaun Tougher, The Reign of Leo VI kitabının yazarı
Bireyler mi daha hızlı yozlaşır, kurumlar mı? Hangisi hangisine hizmet eder, hangisi hangisini kollar bu yolda?
Pavel Kohout, bu ezeli ve ebedi soruları acı bir gülümsemeyle, dozu düşmeyen kara mizah ve ironiyle, çekinmeden dile getiriyor: Cellatlık eğitimi veren özel okulun tek kız öğrencisi Lizínka’nın öğretim yılını ve bir dizi çarpıklığı anlatırken geniş yelpazede erkekliği tefe koyuyor.
"Tüyler ürpertici ama aynı zamanda şahane kurgulanmış roman, Prag menşeli oluşunu her anlamda belli ediyor. Bir yanıyla Kafka, Hašek, Meyrink gibi isimlerin şekillendirdiği edebiyat geleneğinin çizgisinde yerini alıyor; diğer yandan ancak baskıcı bir devlette işlerin nasıl döndüğünü yakından bilen bir yazarın yansıtabileceği ayrıntılarla bezenmiş. Somut deneyimle dört dörtlük düş gücünün birleşimi, Lichtenberg’in tümcesini resmeden dehşet dolu bir hiciv çıkarmış ortaya: "
–Neue Zürcher Zeitung
Benim felsefem ise karton kapakları @isos81 a kitleyip ciltliyi kendim almak oluyor genelde. Ahahaha
Gerçi 4 ün ciltlisini almadım. Bu bahaneyle alırım artık.
Üzerime yüzde 50 atın da neşemiz gelsin.
Seçimden önce gelsin de, valla seçimden sonra sağlam zamlar gelecek
Harika! en kısa zamanda alıp okuyacağım.
Hatika haber, fiyat bir tık daha düşük olsa daha tatlı okurdu ama ehonomi sağ olsun, bu da iyi 688 sayfalık bir kitap için. Mart’ta okuruz hep beraber.
Malazan büyük ihtimalle 600-700 olacak. Bunun fiyatı bedavaymış gibi geldi.
@SoundOfSilence çevirisi.
III. Napolyon 1848’de cumhurbaşkanı seçildi ve anayasaya bağlılık yemini etti, 1851’de yeminine ihanet ederek bir darbeyle meclisi feshetti, ülkede baş gösteren ayaklanmayı kanla bastırdı, bu kanlı hareketin ardından gelen baskı ortamında plebisit yaparak kendini on yıllığına cumhurbaşkanı seçtirdi, askeri ve mülki görevlere adamlarını yerleştirerek kendine biat edenlere servet dağıttı, ardından kendini imparator ilan etti. İktidarı döneminde basın özgürlüğünü ve bağımsız yargıyı yok etti, cumhuriyetçi hocaları üniversiteden attırdı, grevlere yasak getirdi. Dış politikanın da tek karar vericisi olarak Rusya, İtalya, Meksika ve Prusya’ya savaş açtı. Bu son savaşta Prusya’ya esir düştü. İmparatorluktan azledildi, 1870’te Fransa’da Üçüncü Cumhuriyet kuruldu. III. Napolyon sürgün hayatı yaşadığı İngiltere’de öldü.
III. Napolyon’un darbesine şiddetle karşı duran, sonrasında Fransa’dan kaçmak zorunda kalan ve Üçüncü Cumhuriyet’in ilanına kadar sürgünde yaşayan Victor Hugo’nun 1852’de yayınladığı ve bir haykırış olarak nitelediği bu kitap, matbuat tarihinin en keskin siyasi yergilerden biri, despot bir lider karşısında cesur bir isyan, cumhuriyetçilik ruhunun ders kitabıdır.
“Adalet Sarayı’nda kim oturuyor? Vazifeyi suiistimal. Peki ya hapishanelerde, hisarlarda, hücrelerde, sığınaklarda, zindanlarda, Lambessa’da, Cayenne’de, sürgündekiler kim? Yasa, şeref, akıl, özgürlük, hak.”