Yıllar önce ilgimi çeken, 2012-2013 yıllarında ise bütün kitaplarını satın alıp peş peşe ilk 4 kitabını okuduğum seri.
O yıllarda bir yandan da Buz ve Ateşin Şarkısı’nı okuyup dizisine başladığım için Zaman Çarkı’nın bir süre sonra bana Asoiaf evreni kadar tat vermediğini fark edip bırakmıştım.
Yüzüklerin Efendisi ile olan geçmişim çocukluğuma dayanır ve Tolkien’i ayrı bir kenara koyarak söyleyebilirim ki benim için fantazyanın zirvesi George R.R. Martin’dir.
Sonrasında bilimkurguya kayıp fantazyadan epey uzaklaştım ama günün birinde Zaman Çarkı’nı bitireceğimi bildiğim için bütün kitaplarına gözüm gibi baktım.
Şimdi hazır dizisi de geliyorken ve ben yıllar sonra yeniden fantazyaya dönüş yapmışken güzel bir planlamayla seriyi okumak istiyorum fakat yukarıda da dediğim gibi Jordan’ın dünyası Martin’e göre biraz yetersiz gelmişti bana ve bu hala kafama takılan bir etkendir.
Martin’in foreshadowingleri, motifleri, kurgu gücü, gri karakterleri ve fantazya klişelerini darma duman etmesi beni her zaman etkilemiştir. İlk kitapta bir karakterin gördüğü rüyayı hızlıca okuyup geçerken bunun 5.kitapta bir imaya denk geldiğini sonradan öğrenince seriyi daha dikkatli okumam gerektiğini anlamıştım mesela. Veya Hodor’un isminin anlamını 6. kitapta öğreneceğiz (dizide öğrendik tabii) ve bu 2020’den önce olmayacak. Seriyi yazmaya 1991’de başladığını düşünürsek sadece bir yan karakterin ismi üzerinde bile ne kadar durduğuna bakıp hayret edebiliriz bence. Ki bunlar ufak tefek örnekler, daha yüzlerce gördüğüm, binlerce de göremediğim vardır.
Youtube’ta Geek Teori kanalı da bu anlamda beni bir hayli aydınlatmıştır evrene ait videolarıyla ve kanalın sahibi Kaan’la yaptığımız sohbetlerle birlikte zaten hayran olduğum bu evrene olan sevgim hat safhaya ulaşmış durumda. Bu sebeple Buz ve Ateşin Şarkısı’nı Epsilon ciltli bastığında alıp bir kez daha sindire sindire okuyacağım kesinlikle.
Şimdi özetlemek gerekirse: İlk 4 kitap itibarıyla pek bir gri karaktere rastlayamadığım, yer yer fantazya klişeleri gördüğüm bu seriye yeniden başlamam ve sonuna kadar azimle okumam için çok güçlü etkenler olmalı diye düşünüyorum. Klasik iyi kötü savaşı okunmaz diye bir kural yok tabii ki, zira Yüzüklerin Efendisi öyküsü de bu şekilde aşağı yukarı ama o hepimiz için başyapıt. Zaman Çarkı’nın da bir başyapıt olduğuna beni inandırabilir misiniz dostlar? Sizden istediğim bu.
Buz ve Ateşin Şarkısı’nda olduğu gibi ileriye dönük imalar istiyorum, siyah beyaz olmayan karakterler istiyorum, zaman zaman beni şaşırtacak kurgu gücü istiyorum ve hatta sağ olsun Martin’in bize alıştırdığı üzere ani ölümler istiyorum.
Not: Bu arada konuya balıklama dalmadım. Her mesajı okudum. Uzun zamandır uğramıyordum foruma, 450 mesaj birikmiş onları da bugün okudum spoilerlı kısımları es geçerek. Buna rağmen yazdım bu mesajı. Dediğim gibi güçlü etkenler lazım ve bunu ancak Kayıp Rıhtım forumu sağlayabilir.