Eve bir ton ot aldım çay yaparım diye. Hazır kahve içmekten daha iyi olur sanırım. Gerçi hazırlaması ona göre daha meşakkatli ama olsun.
Kulak üstü kulaklığımın kulak süngerleri yıpranmış ve macin alt kısmındaki silikonlar kopmuş AliExpress’den sipariş verdim. AliExpress yeni üye olanlara 2 dolarlık indirim çeki veriyor, kuponu kullanabilmek için limite ulaşayım diye 8 Liralık da anahtarlık ekledim bir tane. Toplam 30 Lira ya 3 parça ürün aldım 1 tane kulaklık süngeri, laptop altı plastikleri ve anahtarlık.
İlave kargo ücreti olmadan ürünler Çin’den evimin kapısına kadar geldi.
30 Liralık ürünler için devlet tam 52 lira vergi aldı.
Sinirlenmemek elde değil ya, bir yanda 30 liraya ürün satan ve kıtalararası ücretsiz kargo hizmeti veren bir devlet bir yanda satın aldığın maldan daha fazla vergi alan bir devlet.
Bu kadar tembelliğe alışmış, vatandaştan haraç alarak gelir kazanan başka bizim büyüklüğümüzde bir ülke var mıdır bilmiyorum.
Bir ülke ancak bu kadar vizyonsuz olabilir.
Çin üretiyor, paketliyor, kargo sağlıyor 30 lira kazanıyor sen oturduğun yerden 50 lira kazanıyorsun. Ne güzel memleket ya. Alacağın ürünlerin Türkiye’de satışı yoksa mecburen haracını verip yurtdışından sipariş vereceksin.
Kesinlikle film izlememem gerekiyor.
Sorun izlediğiniz türle ilgiliyse, başka türlere yönelmenizi öneririm. Tamamen film izlemeyi bırakmayın bence.
Çok fazla etkileniyorum. Görmezden gelmeye çalıştığım şeyleri gözümün önüne sokmamla zaten zar zor bastırdığım duygularım beni ele geçiriyor. Sadece aksiyon filmi falan izleyebiliyorum, o türü de pek sevmiyorum. Sanırım güzel hikayelere tahammülüm kalmadı.
Film ve dizi izleyememe sorunu çok kötü ya. Yani gerçekten de çok güzel diyebileceğin film ya da diziye başlayamıyorsun. O istek bir türlü gelmiyor. Biraz ucundan tutayım diyorsun ama yok diyorsun sonunda. O dizi senin bu film benim derken saatler geçer ama sen izlememiş olursun.
Dönem dönem bende de oluyor böyle şeyler. Duygusal birisisin sanırım. Ben aslında burçlara pek inanmam ancak yay burcunun duygusaldır özelliğini taşıyorum, bir kaç sene evvel bende aynı şeyleri yaşamıştım. Çözümü görmezden gelmekte buldum ancak kısa sürdü. Belli bir süreden sonra, eksikliğini çektiğin için hiç beklemediğin bir yerden tekrar karşına çıkıyor.
Duygularınla yüzleş, üstüne git ki seni ele geçiremesin. Elinden bir şey gelmiyorsa, kabullenmek insanı rahatlıyor. Umarım kabullenmek zorunda kalacağın, bir durumda olmazsın. Bunu da belirteyim, çünkü bazen insan yaşadığı şeyleri kabullenemiyor. Fakat yinede bir parça rahatlattığını söyleyebilirim.
Bu bende de vardı. Yıllarca hiçbir şey izleyemedim. Bir kere yakaladı mı kolunu bırakmayan türden bir durum.
Buzdolabı ile ödeseydin…
Çözüm Netflix party oldu valla. @Sindella Davet ediliyorsunuz… Ctesi buluşalım.
Saat 23:00da:D
Telefon ekranına kendi resmini neden koyar bir insan anlayamıyorum birini bu yüzden eleştirdim ve sanki çok eleştiriye kapalı bir konu gibi davrandı. Telefonu her açınca kendimi görsem sıkılırım herhalde zaten aynada her gün görüyorsun bunu yapmaktaki amacı çözemedim.
Yüksek lisansa yeni başlamışız, odada birkaç kişiyiz, hepimiz yeniyiz. Bilgisayarlar verildi, kurulumları yaptık filan. Bir tane sevdiğim bir fotom var, onu incelerken nasıl oldu anlamadım, laptop’ın masa üstü arka planı olarak ayarladım. Araya birkaç iş girdi, sonra değiştiririm dedim.
Bir bayan arkadaş geldi, bilgisayardan bir şey istedi. Onun istediğini yapmak için masa üstüne geçince, kocaman kendi fotomu gördü ve gülerek “Ooo, baya megalomanız galiba” diye lafı yapıştırdı. Çok fena utanmıştım, net hatırlıyorum. Bir şey de diyemedim, zaten kaldıracaktım, hata ile olmuştu ama laf cuk oturmuştu yerine. O zamandan beri kendi fotomu hiçbir yerde kullanmam.
Bu da böyle bir anımdır.
Bunu yapan birini görünce benim aklıma da ilk böyle şeyler geliyo ki doğruluk payı da var bence ama onu bile belirtmedim yanlış anlamasın diye.
Çevremde bazı insanlarda gördüğüm ve anlam veremediğim bir durumdur. Özellikle otobüste bu durumla çok karşılaşırım.
İkinci el kitap fiyatlarını görünce çıldırıyorum.Baskı problemi olmayan,ilk baskı olmayan ikinci el bir kitap nasıl hemen hemen sıfır fiyatına satılabilir ya? Hatta bazıları ptt kullanmak istemediği için kargo fiyatıyla birlikte sıfırından daha pahalıya geliyor iyice deliriyorum.
Nadirkitap zaten apayrı bir yer.İkinci el kitap satışından çok sıfır kitap satışı var sanki.Yüksek indirimle kitap alıp,etiket fiyatına koyuyorlar direkt siteye.Hani koydukları tarz kitapların çoğununda baskı problemi yaşama ihtimali yok,birinci baskı değil.İndirimle o kitabı alıp etiket fiyatı artsın diye yıllarca beklemek yerine döviz alsa çok daha karlı olacak.
Çok haklı bir isyan. 2. el kitap satışları saçmalık derecesine geldi artık. Sitede 30 TL olan kitabı 28’e 25’e satıyorlar. Kargo desen ayrı bir dert olmaya başladı açıkçası. Çok uygun olmadıktan sonra 2. el kitap da almamaya karar verdim ben.
En yakın arkadaşımın babası Koronavirüs’e yakalanmış, durumu bayağı ciddi. Arkadaşımı da arayamıyorum hemen ağlamaya başlıyor. Öyle durup çaresiz beklemek çok kötü bir şey.
Çok geçmiş olsun, acil şifalar.
Kimlere nelere kaldık ya. Herif bir de pişmiş kelle gibi sırıtıyor… xXx oğlu - evladı.
Normalde büyükler çocuklarından, yeni nesilden şikayet ederler. Ama her zaman değil.
Aileme, çevreme bakıyorum da, insanlar teknolojiye, daha da teknolojiden anlamsız kullanıma gömülmüşler. Onların okuduğu haberlere bakıyorum, bir de bizim takip ettiğimiz KR haberlerine, onların yaptığı, güldüğü esprilere bakıyorum, bir de bizim güldüğümüz yazarların kitaplarda yaptıkları esprilere, onların gün içinde kullandığı “alıntılara” bakıyorum, bir de Beğendiğiniz Kitap Alıntıları başlığına yazdığımız alıntılara, biz Goodread veya 1K kullanıyoruz onlar TikTok (Instagram veya Facebook yazmadım, iyiye kullanmak mümkün, tabii ki sadece “mümkün”). Herkesi de kendileri gibi bilirler, eline telefon alan sanki, e-kitap okuyamaz, ders çalışamaz. Neden kitap okumuyorsun? dediğimde sabrım yok derler, ama Instagramdaki o uzun videoları izlemeye her zaman sabır var nedense. Ya da zamanım yok diyorlar, bu insanı daha da çıldırtıyor, kitap okumaya zaman yok, boş-boş harcamak içinse hep zaman var. Tamam, Ursula K. Le Guin’in de dediği gibi “Okumak bir işbirliği, bir katılımdır. Herkesin becerememesine şaşmamak lazım yani”. Tamam onu da geçtim, en azından haberdar olmak, kültürlenmek adına o kitapların uyarlamalarını bile izlemiyorlar. Yine sabır meselesi… Nedense anlamsız diziler izlemek için hep vakit var… Tüm bunlar insanı çok üzüyor, bari okuyanlara “sıkıcı” etiketi yapıştırmasaydılar, bari metroda giderken kitap okuyan nadir insanlara garip bakmasalar…