Okuyalı uzun yıllar oldu ama kitaplığımda yoktu benim de, siparişi verdim kitapyurdundan. İleride bir boşluk olursa tekrar okurum diye düşünüyorum şimdiden .
Uzun yıllar geçtiyse başla, gerisi gelir
1000kitap’ın uygulaması.
Okuduğum kitaplar
Benim için kitaplar açısından çok iyi bir aydı. Okuduğum her kitapdan sonra yazarların okumadığım ve almak istediğim kitaplarına bakıp iç çektim. King kitapları, Craig Thompson eserleri, diskdünya serisi, malazan serisi derken liste sürekli kabardı.
Terry Pratchett’ın bir sözü gerek bu karmaşaya.
Malazan ve Muhafızlar! Muhafızlar! bu ayın favorileri benim için, ikisi de gerçekten çok iyiydi.
Kafayı verip hiçbir şeye odaklanamadığım bir ay daha, ikisini okuyabilmişim anca. Hazirana hem beni buralardan koparıp kendi dünyasına çekecek hem de hızlı okutacak bir şeylerle başlayayım da biraz tempo kazanayım.
Diablo 4 iblis peşinde koşmak biraz ferahlatır seni.
Tam kes biç rahatla dönemi Ama kolumda tenisçi dirseğinin düşük bir versiyonu var artık böyle hızlı tepkili oyunlar falan mazide kaldı bende, ağrılar izin vermiyor
Haziran ayında okuduğum kitaplar. Devlet Ana, bu ay okuyup en çok beğendiğim kitap oldu. Mümkünatı Yok ise ayın tek sevmediğim kitabıydı. İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden çıkan bu kitabın bilimkurgu ile uzaktan yakından alakasının olmadığını düşünüyorum. 400 sayfa boyunca kaçık bir liberalin siyasi hezeyanlarını okumak isteyenler okuyabilir, onun dışında alternatif bir distopik bilimkurgu okumak isteyenlere şiddetle tavsiye etmiyorum, kötü bir kitaptı. Stoner, bir çiftçi çocuğu olan William Stoner’un üniversiteye kaydolmasıyla birlikte tüm hayatının değiştiği, üniversite hayatından itibaren ölümüne kadar hayatının dönem dönem anlatıldığı “akademik roman” türünde sayılabilecek otobiyografik özelliklere sahip bir kitap olarak değerlendirilebilir. Bu kitabı da çok sevdim. Son olarak Magda Szabo okumaya devam edeceğim. Bu kitabına da bayıldım.
Bu ay fazla kitap okuyamadım çünkü; Yapraklar Evi kitabı biraz zorlayıcı, ağır okunuyor ama şimdilik güzel gidiyor. Narnia Günlüklerini okuyorum Yapraklar Evi’nin yanında onu da çok beğendim. Bu yüzden bu ay 3 kitap okumuşum
Not: verdiğim kalp “Devlet Ana” içindir…
Yaz geldi, haziranla beraber daha çok boş vakit yaratırım diye ümit ettim ama yine tek kitapla kapattık Temmuzda biraz daha boş vakit yaratabileceğim gibi duruyor, bu ay da okuyamadan geçirirsem artık düzenli bir okur olmadığımı kabul edip istifa okurluktan edicem
.
Haziran ayı bayağı verimli geçmiş gibi gözüküyor. Bundan sonra burada her ay okuduğum tüm kitaplardan kısa kısa bahsedip bir tanesini de ayın elemanı misali, ayın kitabı seçeceğim. Benim için de günlük misali. Evet başlayalım.
Ayın Kitabı
İşkencecinin Gölgesi “Yeni Güneş Kitabı Serisi” - Gene Wolfe
Son zamanların en büyük sürprizini tam anlamıyla bu kitapla yaşadım. Gene Wolfe hakkında uzun uzun yazmak lazım aslında böyle kısa bir incelemeyle anlatmak zor ama son zamanlarda fantazya - bilimkurgu türlerinde okuduğum en özgün hikaye, en edebi eserdi. Öyle ki bitirdikten sonra orjinal dilinde okumaya başladığım çok az kitaptan birisi oldu. Bilimkurguyla fantazyanın birbirine böyle bulmacalı, bilmeceli, akıl alıcı şekilde karıştırılması daha önce hiç denk gelmediğim bir yaklaşımdı. Hakkında büyük yazarların ettiği tüm övgüleri hak ediyormuş diyebilirim Gene Wolfe için. En kısa sürede serinin tamamını okuyacağıma eminim.
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah - Jules Verne
Küçükken kısaltılmış metinlerini muhakkak her birimizin okuduğu Jules Verne romanlarının tam metin hallerini sıra sıra okumaya çalışıyordum bir süredir. Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, doğa bilimlerinin deniz altı yaşamını inceleyen tüm alt dallarına yazılmış bir aşk romanı gibi. Böylesine keşif duygusunu kamçılayan eşsiz bir kitap. Bin bir çeşit deniz altı canlısının sayfalarca tasvir edildiği romanımız modern standartlarda bir okuma deneyimi arayanlara zor gelebilir. Nitekim kitabın öne çıktığı nokta hikaye anlatıcılığı değil.
Sanal Kent - Seren Demiral
Eksik parçanın bizlerle paylaştığı güzel bir yerli bilimkurgu. Bir takım eksiklikler barındırsa da özellikle geleceğe dair iyi düşünülmüş fikirlere sahip, yaşça genç okurlara önerilesi olduğunu düşündüğüm -yazarın çocuk öyküleri yazma tecrübesi kendisini gösteriyor bu kitapta da- bir kitaptı. Bir ara uzun inceleme de yazmayı düşünüyorum kendisi hakkında.
Şebeke Etkisi “Katilbot Günlükleri” - Martha Wells
Katilbot günlüklerinin 4 novellası sonrasında ilk uzun romanı, beklentilerin karşılığını fazlasıyla veren feci derecede eğlenceli bir kitap. Açıkçası bu seri benim için çerezlik bir eğlence sunmuştu şu ana kadar ve özellikle Martha Wells’in modern okurun nabzını nasıl iyi tutabildiği ve onları sürükleyici anlatımına kaptırabildiği konusunda ibretlik bir tecrübe olması yönünden önemliydi. Bu kitap ile gerçekten ciddiye almaya başladım diyebilirim bu seriyi. İlk dört novellasını bile nihayetinde bu kitaba geliyor olması sebebiyle şiddetle tavsiye edebilirim.
Toz Gibi Yıldızlar “Galaktik İmparatorluk Serisi” - Isaac Asimov
Asimov’un 14 kitaplık malum serisini bitirme yönünde gayretlerimiz sürüyor. Gayret diyorum, çünkü robot serisinden sonra Galaktik İmparatorluk serisi biraz kekremsi bir tat bırakmadı değil damaklarda. Yine tabi dönemine göre öncü sayılabilecek fikirlerle karşı karşıya olduğumuz, galaktik entrika ve casusluk oyunlarının had safhada olduğu bir Asimov eseri. Galaksideki en önemli hammadde kirt’in üretildiği Florina’da geçiyor hikayemiz. Bu yönüyle Frank Herbert’in bu kitaptan bir takım esinlenmeler yaşamış olma ihtimalini ciddi olarak merak ediyorum. Sonuç olarak standart bir Asimov hikayesi ancak beklentiyi çok yüksek tutmamak gerekir diyeyim.
Haziran ayında okuduklarım // 9 kitap
Favorim: Büyük Defter- Kanıt- Üçüncü Yalan, Agota Kristof
Hepsinin yeri ayrı ve güzeldi. Hoşuma gitmeyen kitap olmadı Yılın başından beri en çok okuduğum günlere denk gelebildim sonunda. Evlendikten sonra eski tempomu kaybetmiştim, geri kazandım gibi bakalım