- Hayvan Çiftliği - George Orwell (İlk kez yazarın kalemini okuyorum kesinlikle çok iyi)
- Gölgeye Övgü - Cuniçiro Tanizaki (Hakkında güzel yorumlar okusam da pek sevemedim ben)
- Seksen Günde Dünya Gezisi - Jules Verne (Yazardan okuduğum ikinci kitap. İlki Zacharius Usta’ ydı ve bence o çok daha iyiydi. Ara ara hikayeye bağlansam da çok koptum ve çok uzun sürede bitirdim. Özellikle -çekinerek ve belki haddim olmayarak söylüyorum ama- maceradan ziyade biraz daha derin bir düşünce biçimi beklerdim bu nedenle pek tatmin olmadım)
- Nasıl Ölünür? - Emile Zola (Farklı bir kitaptı. Yazarı ilk kez okudum ve farklı konumlardan farklı ölümlere değindiği bu kitap oldukça hoşuma gitti. Birkaç noktada öyle bir duygu karmaşası içine sürüklendim ki kitabı bırakıp bir süre oturdum ve öylece düşündüm. Genelde ölümü ve getirdiklerini koca bir karmaşa yığını olarak hissederim ve düşünmek istemem bu nedenle kitap biraz yüzüme çarptı)
- Kan Soyu Kısım 1 - Terry Goodkind
- Kan Soyu Kısım 2 - Terry Goodkind (İlk kitaplardan sonra yazar kesinlikle tekrara düşmüş birçok noktada. Bu bir yana kitapta sevmediğim tonla iğrenç olay oluyor ancak alt metinde hatta alt metinde bile değil direkt yazarın gözümüze soktuğu o sorgulayıcı, felsefik tavır çok hoşuma gidiyor. Bu nedenle seriden garip bir şekilde kopamıyorum. Yine de kesinkes söyleyebilirim ki son iki kitabı birkaç ay bekleteceğim.)
- Vanya Dayı - Anton Çehov (Yazardan okuduğum ikinci kitaptı Vanya Dayı. Vişne Bahçesi’ ni okumam üzerinden epey zaman geçti tam hatırlamıyorum ancak bu kitabı daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Temelde bir profesör ve bir çiftçi arasında geçen çatışmanın baş kahramanlarının birbirlerine neredeyse her alanda ne denli yabancı olduklarını okuyoruz bu kitapta. Aradaki doktor ve diğer karakterlerin yansıtılışı da mükemmeldi bence.)
- Galaktik Trenyolu’ nda Gece Vakti - Kenci Miyazawa (İlk başlarda sıkılsam da sonrasında yazarın açıkça belirttiği birkaç ipucundan neler döndüğünü anladığım ve zevk almaya başladığım bu eser, bence fena değildi. Özellikle “mutluluğun ne olduğu” konusunda yapılan sorgulamaları beğenmiştim.)
- Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler - Osamu Dazai (İçerisinde en çok beğendiğim hikaye kitaba ismini veren Yeşil Bambu hikayesi oldu. Sonrasında özellikle Denizkızı Denizi oldukça güzeldi ve Aşk ve Güzellik Hakkında hikayesi fena değildi bence)
Benim standartlarıma göre bu ay da güzel geçmiş aslında.
Bu ay tek kitap okumuşum
Ay başında geçen aydan sarkan bir kitabı bitirmiştim. Şuanda da İkinci Dünya Savaşı Tarihi’ni yarılamış durumdayım.
Tanrı’nın Gözündeki Zerre’yi hunharca okumuşsunuz, kitabın sırtı haşırt diye ikiye katlanmış. İşte gerçek bir etkinlik katılımcısı.
İlk defa bir kitabı okurken ikiye bölündü, daha da kötü olmasın diye epey bir uğraş verdim
Baldurs gate oyunu yüzünden bu ay doğru düzgün kitap okuyamadım. Gerçi hoş, içerisinde geçen diyalog ve hikayeyi okurken en az 10 kitap okumuş kadar olmuşumdur. Bu sayılır mı
kesinlikle sayılmaz onlar gerçek bir kitap değil.
Not: Bende aynı durumdayım
Bence sayılmalı. Bir sürü kitap ve hikaye okuyoruz oyun içerisinde bulduğumuz şeylerden. Onlarda kitap.
O zaman gazete ve dergiler de sayılsın. Olmaz, hile yapmak yok
Tamam tamam, mesaj alındı
Son 2 aydır kitap okuma şeklim tam anlamıyla bu şekilde
Temmuz ve ağustos ayında tamamlayabildiklerim;
Bu ay en beğendiğim kitaplar Yaban Muzu, Susannah’nın Şarkısı ve Dar Kapı oldu. Nüfus 1280 ise ayın sürprizi oldu. Hem çok sürükleyici hem de okurken kahkaha attıran bir kitap olması sebebiyle yazarı takip ettiğim yazarlar arasına girdi.