Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

tum-sistemler-coktu

Martha Wells’in Tüm Sistemler Çöktü kitabını, arada bir yüzdeki istenmeyen sivilce gibi ortaya çıkan okumama isteklerinin köreldiği bir günde sonunda bitirdim.

Okuma isteği hat safhada olan okuyucular için çerezlik bir roman. Dört kitaplık serinin ilk kitabı gizemli ve merak uyandırıcı bir kurguya sahip. İlerleyen kitaplarda seveceğimiz Katilbot karakterini bu kitapta kendi ağzından anlattıklarıyla tanımış oluyoruz. Bakalım ikinci kitap neler gösterecek.

8 Beğeni

İthaki Bilim Kurgu Klasiklerinden 6. kitap olan Doktor Moreau’nun Adası kitabını okudum.

En sevdiğim bilim kurgu yazarlarından olan Wells’in bu serideki kitaplarına devam ederken bu kitabı 3 günde bitirerek aradan çıkardım. Konusuna geçmeden önce her zaman olduğu gibi kapak, editörlük konularında biraz bilgi vereyim. Bu seride kapağını beğenmediğim nadir kitap vardır. Yine çok beğendiğim, konuyla alakalı güzel bir kapak olmuş. Kitabın editörlüğü ise harikaydı. Sadece 1-2 ufak hata yakaladım. Bu serideki en az editör hatalı kitap olabilir. Ayrıca serideki ilk kitaplardan olduğu için dağılma gibi bir durum olmadı.

Kitap, Margaret Atwood’un çok detaylı bir sunuşuyla başlıyor. Ufakta olsa spoiler verdiği için okumak istemeyenler burayı geçebilir. Daha sonra kahramanımızın macerası başlıyor. Bindiği geminin batmasıyla kendisini kurtaran Montgomery (Moreau’nun sağ kolu) ile Moreau adasına yolculuk yapan E. Prendick’in başına türlü türlü olaylar gelir. Dahi-deli doktor ile karşılaşan Prendick, bu doktorun İngiltere’deki maceralarını hatırlar ve artık adada ölüm-kalım savaşı vereceğini anlar. Sonlarına doğru heyecan dozu artan bu kitabı kısa sürede okuyacağınıza eminim.

Yaşadığı dönemde canlı hayvanlar üzerindeki deneylere karşıt olan Wells’in yaşadığı durumu bu şekilde bir bilim kurgu romanı olarak aktarması, fikirleri açısından önemli bir eser. Ayrıca kitabın son satırlarında Dünyalar Savaşı kitabının temasını veren yazar, kendi hayatından esintiler sunuyor. Benim en sevdiğim bilim kurgu yazarı olan Wells’in bu kitabını okumanızı tavsiye ederim. Puanım 10/10.

12 Beğeni

Kitaba başlarken yaptığım tek araştırma arka kapak yazısını okumaktı. Yani sadece WWIII sırasında kullanılan atom bombaları dünyayı yaşanamaz bir yer haline getiriyor. Savaş kuzeyde yaşandığı için daha Avustralya etkilenmemiş. Karakterlerimiz Avustralya’da yaşamakta onların bu süreçte yaşadıkları işleniyor.

Genel olarak özet bu şekilde şimdi bana hissettirdiklerinden söz etmek istiyorum. Bilimkurgu olarak başlayıp ağır bir drama dönüşüyor kitap. Aksiyon beklentisiyle okumayın. Yazar ise WWI ve WWII de aktif bulunmuş biri. Bu da kitaba daha derinlik katıyor. BKK serisindeki en çok etkilendiğim kitap diyebilirim. Dram işlenişi cidden çok derinlerime işledi, yaşama isteği olan ama zamanı kalmayan insaların hikayesi… Şiddetle tavsiye ediyorum. Goodreads puanı 3,93 ama benim puanım 5/5

15 Beğeni

Ilya Ehrenburg - Paris Düşerken

Ilya Ehrenburg’un yazdığı 5 kitaptan oluşan nehir romanın ilk kitabı Paris Düşerken’e başladım. Henüz 70. sayfadayım kurgu, karakterler, anlatım şuana kadar gayet iyi ilerliyor. Tek sıkıntı daha kitabın başı olmasına rağmen epeyce karakterle tanışıyorsunuz. Ben not alarak ilerlemeye karar verdim yoksa devrimcisiydi, komünistiydi, kapitalistiydi karıştırıyorum karakterleri :slight_smile: Okuduğum kadarıyla döneme merakı olanlara tavsiye ederim. Kitabı bitirince detaylı bir yorum yapacağım. Herkese keyifli okumalar

8 Beğeni

İnsanın Esaretine başladım. Arkadaş o ne güzel kısa ve vurucu sahneler öyle. Kullanılan dil de çok hoş ve özlü. 800 sayfa ama böyle giderse yağ gibi akar.

2 Beğeni

image
Kumarbaz bitti. Uzun zamandır Dostoyevski okumuyordum, tekrar bir Dostoyevski kitabı okumak çok hoşuma gitti.

Bildiğim kadarıyla yazar bu kitabı, kumar borçlarını ödemek için 9 gün gibi kısa bir sürede yazmak zorunda kalmış. Bu bilgiyle kitabı okuyunca yazarın kitap başından itibaren devam eden kumar nefretinin nedenini daha iyi anlamış oluyoruz. Kumarbaz kitabı bugüne kadar okuduğum en kolay Dostoyevski kitabı oldu, yazara başlamak isteyenlere bu kitapla başlamalarını tavsiye ederim.

Çeviri ve editörlük de çok iyiydi, kitapta herhangi bir soruna rastlamadım.

9 Beğeni

İthaki Bilim Kurgu Klasikleri serisinden 21. kitap olan Su Adamı kitabını okudum.

A. Belyaev, bu seride Rus yazar olarak okuduğum 3. yazardı. (diğer 2 yazar Strugatski biraderler ve Ivan Yefremov) Yazarın ilk defa bir kitabını okudum. Strugatski biraderlerin diline göre oldukça sade bir dili var. Diğer Rus bilim kurgularını bu kadar kısa sürede bitirememiştim normalde. Ayrıca araştırdığım kadarıyla yazarın 2-3 tane daha bilim kurgu kitabı daha varmış. İleride belki bu seride yeniden görebiliriz. Her zaman olduğu kitap kapağı ve editörlük işlerinden bahsedeyim. Kapak, konuyla çok alakalı olan bir tasarım olmuş. Ayrıca kitap içindeki illüstrasyonlar da harika olmuş. Editörlüğü de beğendim. 1-2 yazım yanlışı vardı sadece.

Kitabın konusuna gelecek olursak; Güney Amerika’da Buenos Aires sahillerinde inci avcılığı yapan Pedro Zurita ve ekibi söylentilere göre ortalıkta dolanan Deniz Şeytanı’nı (Su Adamı) yakalayıp inci işlerinde kullanmak ister. Uzun uğraşlar sonucu başarılı olamasalar da pes etmezler. Bu yaratığın korkulan bir canlı olmadığı daha sonra anlaşılınca işler karışır. Meğerse bu canlı üzerinde bir sürü deney yapılan ve artık bir deniz canlısına dönüştürülen İhtiandr’miş. İhtiandr, Zurita’nın ekibinden olan Baltasar’ın evlatlık kızına aşık olunca Zurita’nın işleri kolaylaşır. Gutierrez yüzünden başına bir sürü bela gelir. Bu olaylar dedikodu olarak ortaya çıkınca Salvator (ameliyatları yapan cerrah) yakalanır ve olayları anlatması istenir. Buradan sonra bilim ve evrim konuları artınca kitabın okunması daha da zevkleniyor. Yazarın diline benzer şekilde devamı yazılsa harika olur. Çünkü İhtiandr’in başına neler geldi şimdilik bilmiyoruz.

Bilim kurgu denilince illa ki zaman yolculuğu veya uzaylı istilası olmadan yazılan, biyoloji ve evrim teorisini kitabın içerisinde detaylandıran güzel bir bilim (özellikle bilim) kurgu kitabı. Bu kitaba bir şans vermenizi tavsiye ederim. Puanım 10/10.

18 Beğeni

Ilk kitaptan kesinlikle daha iyiydi ve aynı akıcılık ile devam etti. Bölümler öyle güzel bitiyordu ki bırakmadan diğer bölüme geçiyor, geçemeyecek iseniz üzülüyorsunuz. Ve kesinlikle siyasetten politikadan ve ekonomiden pek anlamayan ve sevmeyen birisi olmama rağmen -kitapta bolca mevcut- sıkıldığım tek bölüm olmadi. Yine ilk kitap gibi aynı karakterler etrafında geçiyordu ve kesinlikle daha az tahmin edilebilir idi. Yazarın adım adım vakıf gelişimini izliyoruz yani ve bu cok hoş bi’ etmen oluyor. Üçünçü kitaba yüksek beklentiler ile geçiyorum bakalım. Özellikle kitabın içinden bi’ tane çarpıcı cümle paylaşmak istiyorum, zira benim çok hoş hoşuma gitti. Kitabı okumayanların okuması tavsiye edilmez. Spoiler sayılmaz ama okurken görmek daha güzel olur.

Dünya için söylenen bir replik: Öyle zaten. Orası terk edilemez. Terk edilmemesi gerekiyor. Bir gün orayı değiştirecek, yüzeyini eski haline getireceğiz. O zamana dek… kalıyoruz.

Tavsiye etme kısmına gelir isek de yeniden; “E Asimov yani.” diyoruz :krs: Keyifli okumalar.

13 Beğeni

Farabi’ nin İdeal Devlet’ ini bitirdim ama doğru dürüst felsefe alt yapımız olmayınca doğru dürüst bir şeyler anlayabildiğimi söyleyemem ama tabiki okunması gerekenlerden. Şimdi Martha Wells’ in Yapay Koşullanma’ sına başlayacağım ve bu arada da İdeal Devlet’ in açıklamalarını bulup okuyacağım netten. :smiley: :smiley:

5 Beğeni

Ben, Kirke

Çeviri ve editörlük ile başlamak istiyorum, çünkü onlar sayesinde kitap yağ gibi akıp gidiyor. 408 sayfalık yapısına rağmen bir iki oturuşta bile bitirilebilir. Dil hem lirik, hem de akıcı. Bu lirik kısım özellikle önemli, çünkü karşımızda bir nevi destan var. Ayrıca İthaki’de bazı kitaplarda karşımıza çıkan harf hatalarına ben henüz hiç rastlamadım. Okuma keyfim bununla da bölünmüyor :slight_smile:

Kirke’nin isminin telaffuzuna dair tartışmalar olmuştu forumda. Kitabın en başında ülkemizde bu alanda duayen olan Azra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü kitabının kaynak alındığı not düşülmüş. Zaten başka türlüsü uygun olmazdı.

Hikayenin kendisine gelecek olursak, her bir karakterin tasvir edilişine bayılsam da en çok Prometheus’u sevdim sanırım.

Titanlar ve Olimpos tanrılarının ilişkileri, ölümlülere yaklaşımları, güzeller güzeli bir anne ve babadan doğmasına rağmen çirkin kalan Kirke’nin kendisi derken dilin de yardımıyla kendimizi bir destanın içinde buluyoruz. Özellikle tanrıların ve titanların ölümlülere karşı vurdumduymazlığı güzel işlenen noktalardan.

Ufak bir not: Kitabın orijinal adı her ne kadar sadece Kirke de olsa, Almanca baskının adı da bizdeki gibi “Ben, Kirke” imiş.

Özetle, keyifle okuyorum :slight_smile:

26 Beğeni

Evet, kitabın adı benim de dikkatimi çekti, orijinali Kirke olarak, bizde ise Ben, Kirke olarak görünüyor. Kitabın ön okumasına göz atmıştım, çeviri gayet güzel, dil akıcı olmuş. Çok eski ve ağır sözcük kullanımına gidilmemiş. Bu da artı bir özellik bence

2 Beğeni

İlginç konusu ve Philip K. Dick’in gerçekliği sorgulayan felsefesiyle harmanlanan güzel bir bilimkurgu romanı. PKD’nin 25 yaşında kaleme aldığı Kozmik Kuklalar bilimkurgusal olmasının yanında fantastik olaylarıyla da okunmaya değer bir eser. Pek çok kişiyi finaliyle tatmin etmese de beni tatmin etti.

15 Beğeni

0001782662001-1

Yaban Diyarlarda Yabancı, İthaki’nin Bilimkurgu serisinde okuduğum en eğlenceli karakterlerden birini barındırıyor olabilir. serinin büyük bir kısmını okudum ve şu anda tüm serilerde beğendiğim karakterleri hatırlayamayacağım fakat Valentine Michael Smith gerçekten eğlenceli bir karakter. kitap oldukça kalın ve "marstan gelen adam"ın dünyalıları anlama çabası bütünüyle ele alınmış. bu sebeple okuyup sindirmem biraz uzun oldu fakat gayet beğenerek okudum. ilk defa bir kitabın yan karakterlerine kadar hepsini çok sevdim. Mike’a sürekli destek olan avukat/doktor jubal abimiz verdiği sivri cevaplar, toplumlara ve sisteme bakışı, dini kurumları ve temelleri eleştirisiyle mükemmel bir karakter. sonuç olarak uzun fakat okuyan için anlaşılacağı gibi bir çok sistemi gayet güzel eleştirmiş Heinlein abimiz.

18 Beğeni

Mario Mazzanti/On-İçimdeki Katil

0001723864001-1

Kitabın orijinal adı “Non Uccidere” ve “Öldürme” gibi bir anlamı var. İngilizceye de “Öldürmeyeceksin” şeklinde çevrilmiş zaten. “On-İçimdeki Katil” gördüğüm en kötü kitap adı çevirisi oldu.

Kitabın çevirisi sık sık karşımıza çıkan "Lanet olsun"lar ve küfürler dışında yapaylık içermiyor. Dil oldukça sade, sayfalar küçük ve puntolar bir tık büyük. Epey kısa sürede okunabiliyor.

Benim gibi okuduğu her şeyde güçlü bir dil ve hayret verici betimlemeler bekliyorsanız aradığınızı bulamayabilirsiniz, ama not aldığım birkaç hoş betimleme de oldu açıkçası. Biraz daha detaylı anlatımı, biraz daha güçlü bir dili olabilirdi. Ama zaten polisiye kendini konusu ve kurgusu itibariyle okutan bir tür. Çoğu polisiye okurunun dilden çok olaylara ve kurguya baktığına eminim.

Kitabın başında katilin sahip olduğu farklı kişiliklerin konuşmalarını okuyunca hepsinin farklı insanlar olduğunu düşünmüştüm ve çoklu kişilik bozukluğu aklımdan bile geçmemişti. Bu bakımdan oldukça başarılı bir girişti bana kalırsa.

Polisiye seviyorsanız pişman olmayacağınız, gerilimli ve maceralı bir roman.

9 Beğeni

İthaki Bilim Kurgu Klasikleri serisinden 46. kitap olan Postacı kitabını okudum.

Yazarı ilk defa okudum. Kitabı da çok beğendiğim için 2 gün gibi bir sürede yaklaşık 365 sayfalık kitabı bitirdim. Konusuna geçmeden her zaman olduğu gibi kapak ve editörlük konusundan bahsedeyim. Kapak her zamanki gibi efsane olmuş. Metis basımı olan kapağı da güzel ama bu bir başka olmuş. Amerikan milliyetçiliği işlendiği için Amerikan bayrağı ve posta pulu özgün bir şekilde resmedilmiş. Editörlük işleri de iyi kotarılmış. Serinin son çıkan kitaplarındaki hatalar yoktu. Bu yüzden hızlı bir okuma yapılabiliyordu. Ayrıca matbaa sorunu olmamasına da sevindim.

Kitabın konusuna gelecek olursak; post apokaliptik bir dönemde, savaşlar ile yıkılmış bir ülkede çetelerden saklanarak yaşayan Gordon Krantz’ın yaşamına şahit oluyoruz. Kıyamet savaşları sırasında asker arkadaşları ile birlikte savaşmış, arkadaşlarının öldürülmesine şahit olmuş bir adam. Holnist (tarikat gibi bir grup) çetesi bunu soyuyor ve eşyasız kalıyor. Bu da dağlarda dolaşırken bir posta arabası görüyor ve gerçek macera başlıyor. Kendi kendini gaza getirip bir kahraman olmaya çalışıyor. Okuma zevkinizi baltalamamak için fazla spoiler vermeyeceğim.

Çok severek okuduğum, güzel bir eser. Puanım 9.5/10.

18 Beğeni

Martha Wells’ in Yapay Koşullanma sını bitirdim. Maalesef ilkinden pek farkı yoktu. Onda da biraz sıkılmıştım, bunda da dikkat çekici bir hikaye (öncekinin devamı ama olsun) yoktu. Üçüncüsü var mı bakmadım ama inşallah o hikayeyi güzel bir yere bağlar da okuduğumuza değer.

5 Beğeni

Bu benim okuduğum ilk Kazuo Ishiguro romanı. İşin aslı, Uzak Tepeler ve bir kitabını daha kitaplığımızda görüyordum küçükken ve bana itici geliyordu. Belki o zaman okusam anlamazdım bir şey de zaten. Neyse, tee o zamanlardan gelme ön yargım engel olmuştu okumama. Ardı ardına birkaç kez filmi karşıma çıkınca alıp okuyayım dedim. Çok çok beğendim. İçinde kaybolmak harikaydı. Uzun bir aradan sonra beni bu kadar sürükleyen ve bir günde bitirmek için karnımda heyecan hissettiğim bir kitap olması güzeldi. Daha okumayanlara tavsiyedir.

11 Beğeni

Beşleme olacak bu seri.

1 Beğeni

W.H.Hodgson-Sınırdaki Ev

Korku edebiyatı bana uzak bir alandı ve bu alanda Lovecraft’ın eserlerine giriş yapmadan önce onu etkileyen ve başyapıt dediği eseri Sınırdaki Ev’i okumak istedim.Eser iki arkadaşın 1877 yılında İrlanda kıyılarında bulduğu bir yazmayı bize okumalarıyla başlar.Yazma ıssız bir yerde münzevi bir adamın yaşamını kız kardeşi ve köpeği biber(en tatlı karakterdi)ile geçirdiği tuhaf evde yaşadıklarını anlatır.Kitap önce tipik bir korku filmi gibi başladı ve o gizemin,korkunun içine beni çekti fakat yarısından sonra ve belki de Lovecraft’ın başyapıt demesine yol açan kozmik dehşetle devam etti.Bir anda zaman,mekan kavramlarıyla yok olup tanımlanamayan şeyler okudum.Sonuç olarak pek çok yazarı etkileyen W.H.Hodgson’un korku edebiyatına giris mahiyetindeki bu eserini bu alanda okuma yapmak isteyenlerin okuması gerektiğini düşünüyorum.

8 Beğeni

Asimov’un ‘’ Dünya Hepimize Yeter’’ kitabı. Güzel öyküler var özellikle uzun süredir Susan Calvin karakterine denk gelmemiştim iyi oldu. Ama en çok şaşırtan içinde cin olan bir öykü okumamdı ve çok iyidi.

9 Beğeni