Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Okuduğum en farklı kitaplardan birisiydi. Klasik anlamda başı sonu belli olan tüm kitap boyunca tek bir hikayeyi takip ettiğimiz romanlardan değil bu kitap, birbiriyle bağlantılı denilebilecek aynı evrende geçen hikayelerden oluşuyor ancak her hikaye bir öncekinden zaman olarak ileride olduğu için zaman bakımından bir ilerleme söz konusu.

Bradbury bu kitabında postmodern denilebilecek bir anlatım tarzını seçmiş. Kitabı hikayenin sonunu merak ettiğiniz için değil hikayenin kendisini sevdiğiniz için okuyorsunuz, en azından bende öyle oldu. “Varılacak yerden ziyade yolculuğun kendisini sevmek” de denilebilir. Ben bu durumdan çok memnunum.

Bana göre bu kitapta Bradbury’nin psikolog yönü ön plana çıkıyor. İnsan davranışlarını gözler önüne seriyor. İnsanın en ilkel dürtülerinden kaynaklanan davranışlarını harika bir şekilde gözler önüne seriyor. İnsanı bu kadar iyi çözümlemiş yazar sayısı bir elin parmaklarını geçmez muhtemelen.

İnsanın varlığını sürdürmesi için bulunduğu ortama uyum sağlamak zorunda olması veya problemleri dışsallaştırarak kendisini masumlaştırması gibi şahane konular işleniyor. Poe’ya yapılan saygı duruşu ise taktire şayan.

Açıkcası bu kitabı salt bilimkurgu olarak görme taraftarı değilim çünkü yazar bilimkurguyu bir araç olarak kullanıyor ve bize insan hakkında yaptığı çözümlemeleri anlatıyor. Tabii bunları yaparken akademik bir anlatıdan uzak bir şekilde ve oldukça eğlenceli olarak yapmayı da başarıyor. Kesinlikle okuruna bir şeyler katacak bir kitap, tavsiye ederim…

30 Beğeni

İyi akşamlar, bugün size geçenlerde okuduğum bir bilimkurgu serisinin ilk kitabı olan “Yaşlı Adam’ın Savaşı’nı” anlatmaya çalışacağım. Öncelikle türlere tam olarak ne ad verildiğini bilemediğim için kendi çapımda açıklayacağım. Kitabın dili basit ve keyifli boş bir haftasonunuz varsa bir çırpıda okuyabilirsiniz. Kitabın mizah yönü de bayağı kuvvetli en son Otostopçunun galaksi rehberi serisini okurken bu kadar eğlendiğimi hatırlıyorum. Kitabın konusuna gelirsek insanoğlu uzayda koloniler kurmaya başlamış ancak bu bir kurum (veya her ne deniyorsa) olan KSG’nin tekelinde ve uzaya yalnızca bu askeri ordu/kurum a katılırsanız çıkabiliyorsunuz. Bu kuruma katıldığınız an Dünya’da ölü kabul ediliyorsunuz ve bir daha ayak basamıyorsunuz. İyi habere gelirsek 2 ile 10 yıllık bir zorunlu hizmetten sonra herhangi bir koloniye yerleşip hayatınızı yaşıyorsunuz. Kitap çoğunlukla uzayda geçiyor ve kitabın içerisinde bilimkurgularda görmekten çok hoşlandığım insan vücudu üzerinde oynama olayı var. Neyse herkese tavsiye ederim sağlıcakla kalın.

23 Beğeni

Henüz tatilde hangi seriyi okuyacağım karar vermedim ama adaylarımdan birisi de John Scalzi’nin bu serisi.

Tüe olarak askeri bilim kurgu diyebiliriz sanırım. Konusunu duyduğum ve bildiğim kadarıyla en azından. Elinize sağlık inceleme için :slight_smile:

3 Beğeni

Uzun zamandır bu seri radarıma giriyor ama nereden başlayacağım bilemiyorum. Odakitap’ta John Scalzi’nin yedi sekiz kitabı var. Kaçı bu seriden, Yaşlı Adam serisinin kaç kitaptan oluştuğunu ve sıralamanın nasıl olduğunu söyleyebilir misiniz?

2 Beğeni

Yaşlı adamın savaşı, hayalet tugay, son koloni, zoe’nin öyküsü. Aslında 6 kitap bildiğim kadarıyla ama 4’ünü bastı ithaki ve devamı da gelmeyecek. Zaten imparatorluk serisini basıyordu, onu da yarım bıraktılar sanırım. Sendrom kitabı da seri ama o da pek umut vermiyor.

5 Beğeni
  1. Yaşlı Adamın Savaşı
  2. Hayalet Tugay
  3. Son Koloni
  4. Zoe’nin Öyküsü
    Yaşlı adamın savaşı serisinin okuma sırası bu. Yazarın diğer kitaplarının bu seri ile bağlantısı yok diye biliyorum. ek olarak sizi John Scalzi başlığına etiketliyorum orada daha detaylı açıklanmış.
7 Beğeni


Dr. Ox’un Bir Fantezisi

Konusu : Quiquendone, belediye başkanı Van Tricasse ve danışmanı Niklausse tarafından akıllıca yönetilen küçük bir şehirdir. Oldukça soğukkanlı ve sakin insanlar olan Quiquendonelılar, son derece ağır işleyen bir rutinin içinde hayatlarına devam ederler. Ta ki bir gün şehre gelen şaşırtıcı Doktor Ox, belediye başkanıyla anlaşıp, tüm şehre ücretsiz olarak gazlı sokak lambaları yerleştirmenin sözünü verene kadar. Alelacele bir fabrika kurulur, kaldırım taşlarının altına açılan kanallar hızla ilerler ve sokak lambaları bir kahraman edasıyla yükselmeye başlar. Fakat değişen sadece sokaklar ve caddeler değildir. Şehir halkı da yavaş yavaş değişmeye ve başka insanlara dönüşmeye başlamıştır.

Yorumum : Oldukça sürükleyici bir kitaptı. Jules Verne’in yazdığı bir şeyin kötü olma ihtimali yok zaten. Mutlu mesut yaşayan ve polise bile ihtiyaç duyulmayan Quiquendone halkının bir kaos halkına dönüşmesini okumak etkileyiciydi. Sonrasında yaşananlar da aynı şekilde. Jules Verne yine güzel bir sonla noktalandırmış :slight_smile:

23 Beğeni

Feminizm isimli çizgi romanı okudum. Karakarga yayınlarının çizgi roman serisini takip etmek istiyorum bu kitapla birlikte, seride ilgimi çeken başka kitaplar da oldu.

Kitap ile ilgili yorumum şöyle ki, iyi bir giriş kitabı olduğunu düşünüyorum feminizmi hem tarihsel hem kavramsal hem de örnekler üzerinden anlamak için, bir çizgi romanın olabileceği kadar derli toplu olmuş. Çizim tarzı olarak da hoşuma gitti.

Kitap yazar ve çizerin diyaloğu ile başlıyor feminizmi nasıl anlayabileceklerini ve ifade edeceklerini tartışırken sloganlar üzerinden gitmeye karar veriyorlar ve 7 slogan üzerinden feminizmi çerçeveliyorlar.

Öne çıkan konular şöyle:

-Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisi ve Olympe de Gouges’in idam edilişi (1793) ve insanın eril temellere göre kavramsallaştırılması
-Kadınların ülkelere göre oy ve temsil hakkı, kadının kamusal alandaki varoluş mücadelesi
-Kişisel olan politiktir sloganı üzerinden tecavüz ve kürtaj hakkı, Bobigny davası(1972)
-1. ve 2. Dalga feminizm ve mücadele ettiği konular
-2. Cins olarak kadın (Simone de Beauvoir)/ öteki olarak kadın cinsiyeti ve toplumsal normlar
-Siyahi feminist mücadele ve siyahi kadın sömürüsü, popüler kültürde siyahi kadın temsili
-toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelimler üzerinden LGBT, Freud’un libido üzerinden kadını eksik olarak konumlandırması, queer kuram, male gaze(eril bakış üzerinden kadının temsili ve nesneleştilmesi),pornografi
-kadına yönelik şiddet, maçoluk, feminizmin erkek düşmanlığı olarak algısı, dünyada kadın cinayetleri ve medya temsilleri vb.

Herkese iyi okumalar dilerim :metal:t2:

18 Beğeni


korkunun bütün sesleri
Yolculukta ve gece yatmadan önce okuyarak bitirdim ve çok beğendim :slight_smile: Gerçekten güzel bir seçki olmuş. İçindeki hikayeler şu şekilde:

Bence bu yazarları okumaya başlayacaklar için, yazarların tarzlarını anlamada harika bir veri kaynağı olacaktır. Sadece Lem’in hikayesi, son bölüm hariç, Lem’i çok da yansıtmıyor.

  • Toplam 45 sayfa olan maske’nin, ilk 20 civarı sayfasında çok yoğun anlatım ve bir türlü ne olduğu tam anlaşılamaması nedeniyle zor okuma sunarken, devamında öykü açılıyor. Ortalarına kadar, ufak göndermeler hariç, bu nasıl bilim kurgu dedim. Bitirdiğimde de “bu hikayeyi böyle anlatmaya gerek var mıydı?” diye düşünürken buldum kendimi. Lem’i çok severim ama buradaki hikayesi biraz değişik geldi bana.

  • Ballard beni çok şaşırttı, çok beğendim hikayesini. Gerçekten reklam sektörünü, kapitalizmi, totaliter yönetimi ve başka pek çok şeyi harika eleştirmiş. Açık ara farkla en iyi hikayeydi.

  • Asimov’un normaline göre buradaki hikayesi daha az formdaydı.

  • Bradbury’nin hikayesi tam bir Bradbury hikayesiydi :slight_smile: Çoğu hikayede aynı tadı korumayı başarıyor Ray Bradbury.

  • Kurt Vonnegut’ın hikayesi de Ballard’dan sonra en sevdiğim hikaye oldu. Gerçekten güzel bir eleştiri barındırıyor hikaye ve keyifle okunuyor. Özellikle sonunda kahkaha attım.

  • Heinlein henüz okumadığım bir yazar ama tarzını biliyorum. Yine bir askeri bilim kurgu ile kitaptaki yerini almış. Hikayeyi beğendim.

  • Kitaba ismini veren Ellison’un öyküsü ise bazen karmaşık bazen hızlı tempolu, ilginç bir hikayeydi. Güzel işlenmiş ve edebi yönü kuvvetli bir hikayeydi.

Genel olarak beğendim kitabı. Bence türe yeni başlayacaklar, yazarları merak edenler yahut bilim kurgu sevenler sıkılmadan keyifli vakit geçirecek aynı zamanda da bu kitaptan gayet faydalanacaklardır. Genel olarak tavsiye ederim. Herkese keyifli okumalar dilerim.

27 Beğeni

Steven Erikson
Gardens of the Moon
Malazan Book of the Fallen 1

Malazan, Türkçeye çevrilmemiş fantastik seriler arasında en meşhurudur sanırım. Çevirisi olmamasına rağmen forumda şu an itibariyle 941 mesajlık bir konusunun olması da bunu gösteriyor. Serinin bu ilk kitabını okumadan önce seri hakkında bildiklerim, çok detaylı bir dünya olduğu, özellikle ilk kitapta dünyayla ilgili pek fazla bilgi verilmeden okuyucunun direkt olayların içine atıldığı ve bu sebeple anlatılan olayları anlamanın zor olduğu, sonraki kitaplarla bu durumun düzeldiği ve yaygın görüşe göre serinin gelmiş geçmiş en iyi epik fantastik serilerden biri olduğuydu.

Kitabı okumaya başladığımda hikayenin tahmin ettiğimden çok daha karanlık olduğunu gördüm. Karanlık hikayeleri sevdiğim için kitap beni zaten en başından kazandı. İlk kitapta anlatılan olayları anlamanın zor olduğunu bilerek okumaya başladığım için bu durumun fazla bir olumsuz etkisi olmadı. Hatta kendimi çok karmaşık bir hikayeye fazla şartlamıştım ve birbiriyle alakasız görünen birçok olayla karşılacağımı düşünüyordum ama kitapta soluksuz bir şekilde takip ettiğim bir ana hikaye buldum.

Bununla birlikte, kitapta geçen olaylara ortasından dahil olma kısmı çok da yanlış değil. Yaratılmış olan dünya gerçekten muazzam büyüklükte. Bazı yerlerde karakterler mevcut zamandan yüzbinlerce yıl önce olan olaylardan bahsediyorlar, bu kadar geniş bir geçmiş var. Farklı farklı ırklar, tanrılar, büyücüler, askerler, hükümdarlar, bunların her birinin farklı farklı özellikleri ve hedefleri, aralarındaki ilişkiler derken önünüze sunulan bilgi çok fazla ve bunların hemen hepsi önemli. Bazen anlamsız ya da gereksiz görünse bile verilen her bilginin hikayeye bir katkısı var aslında, bunu bazen hemen, bazen bir paragraf sonra, bazen 100 sayfa sonra, bazen de belki sonraki kitaplarda anlıyoruz. Seriyi bu açıdan ince ince dokunmuş, detaylı ve şahane bir deseni olan el halısına benzetiyorum ve Steven Erikson’a saygılarımı yolluyorum.

Kitabı okurken olayları takip etmeyi kolaylaştıran
Sunum linkindeki sunum dosyası ve Reread linkindeki reread sayfasını okuduğum her bölümden sonra kullandım. Bu sayfaların linklerini forumun Malazan başlığında paylaşan @isos81 ve @HamdemitAbi sonsuz teşekkürler.

Genel olarak serinin en zayıf kitabı kabul edilen ilk kitabı bile bayıla bayıla okudum, sonraki kitapları düşünemiyorum bile.

Serinin Türkçe çevirisini son olarak İthaki yayımlayacağını duyurmuştu, hatta ilk iki kitabın çevirisini birlikte yayınlamayı planlıyorlardı. Çevirilerin kısa sürede geleceğini düşünmüyorum, en iyi ihtimalle gelecek sene yayımlanmaya başlayacaktır. Hedefim o zamana kadar İngilizce olarak seriyi bitirmek ve yayımlandıkça Türkçe olarak ikinci kez okumak, umarım serinin tamamını Türkçe olarak görebiliriz.

22 Beğeni

korkunun bütün sesleri
Beni eski günlere götürdünüz. Kitaplarımı araştırınca Korkunun Bütün Seslerini buldum çıkardı. Bende şubat 1993 baskısı var. Sevmiştim bütün öyküleri okuduğumda. Özellikle Ray Bradbury’e hayranım desem yanlış olmaz

17 Beğeni

Çok değerli bir kitap :slight_smile: İlk baskısı sanırım 93 baskısı. Gerçekten harika yazarlar, güzel hikayeleriyle bir araya gelmiş. Bradbury’ye hayran olmamak elde değil. Bazı bilim kurgu okurları biraz basit olmakla suçlarlar ama gerçekten isimsiz bir hikayesini okusam, bu Bradbury hikayesi diyebilirim, bu da bence önemli bir özellik. Her hikayesinde aynı tadı tutturuyor Bradbury.

4 Beğeni

NOVRUN’UN VARİSİ (RIYRIA REVELATIONS #3)

İlk kitabını okuduğumda aşırı etkilenmemiştim ama yazar her yeni kitapla seviyeyi yükseltmeyi başardı. Hani kitapları sırala derseniz direk 6>5>4>3>2>1 derdim. Tatmin edici, sürpriz dolu ve epik bir finaldi.

İleride İlk İmparatorluğun Efsanelerini de okumayı düşünüyorum. Umarım satıyordur da bu seri de çevrilir.

8 Beğeni

İlk İmparatorluğun Efsaneleri Serisi’nin ilk iki kitabı halihazırda çevrilmiş durumda ancak hem kurgu (genel ve fantastik) hem de edebi kalitesinin ortalamanın altında olduğunu düşünüyorum.

2 Beğeni

Zaman
Kitabı beğendim ve 3 gün içinde bitirdim. Pdf okudum. Ama akıcı kitap değildi. Bazen bazı kısımları anlamıyordum ve bir kere daha okuyordum. Sanırım ben bilim-kurgu sevmiyorum. :thinking: Ama bazı kısımları çok ilginçti. :thinking:
Herkese tavsiye ediyorum. :slightly_smiling_face:

12 Beğeni

WOOL - I: SİLO - HUGH HOWEY
Özgün Adı: Wool Omnibus Edition
Çeviren: Mehmet Rasim Emirosmanoğlu, Gökhan Sarı


Kitabı elimden bırakamadım. Okumaktan çok keyif aldığım, her anını yaşıyormuşçasına hissettiğim, temposu yüksek, rahat okunabilen bir kitaptı.

Sarmal şeklinde bir silonun içinde yaşayan ve bu silonun katlarına iş bölümüyle yerleştirilmiş bir topluluğun sisteme başkaldırmasıyla birlikte hikaye hız kazanıp, kitabın sonuna kadar da bu hızını hiç kaybetmiyor. Bir bakmışsınız 200 sayfa okuyuvermişsiniz, öyle akıcıydı.

Bu hikaye bana Metro kitabını anımsattı. Orada da dışarıda tehlikeli bir ortam olduğu için topluluklar metroda yaşamak mecburiyetinde kalıyordu. Bu kitapta da benzer bir durum var. Silonun dışarısı tehlikeli olduğu için herkes siloda yaşıyor.

Bazı sayfalarda geçmişe, bazı sayfalarda geleceğe gidiyoruz ama zamanımızın büyük kısmını şimdiki zamanda geçiriyoruz hikayede. Her sayfasını “sonra ne olacak” merakıyla çeviriyoruz. Bazı kelimeler ve göndermeler dipnotlarla açıklanmış. Çok beğendim.

18 Beğeni

Isaac Asimovdan Ben, Robotu bitirdim az önce. Bu yazardan okuduğum ilk kitaptı. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Olaylar, yapılan tespitler, karakterler Çok hoşuma gitti. En sevdiğim öykü ise Yalancı! oldu. Bilimkurgu seven herkese öneririm.
4.5/5

16 Beğeni


Fallada ile tanışma kitabım. Tüm külliyatını almıştım, şimdi okuma vakti :slight_smile:

12 Beğeni

Kallokain - Karin Boye

Ana karakterimiz bilim insanı Leo Kall, insanlara gerçekleri söyleten, daha sonra adına Kallokain koyacağı bir serumu geliştiren kişidir. Hikayeyi de onun gözünden günlük şeklinde okuyoruz. Birkaç gün önce bitirdiğim bu kitabı okurken çok sıkıldım. Karakterin eşinin gözünden anlatılsa daha ilginç olabilirmiş kendisinden çok daha derin bir karakter olduğunu düşünüyorum. Aslında bakıldığında kitap bir yere varmıyor.
Cesur Yeni Dünya ile anılması gereken bir kitap denilince bir hevesle okumaya başlamıştım ancak hayal kırıklığına uğrattı. Bunların dışında kitapta sevdiğim bir şey olarak başlığını söylemeliyim. Birden fazla anlama geliyormuş ve adını çok yaratıcı buldum.

Bu arada Kallokain’in soluk yeşil renkte bir madde olduğu kitapta geçiyor ama kapakta mavi renkte gösterilmiş bu da garip.

6/10

20 Beğeni

Enigma’ya başladım. Farklı bir kitap, yavaş yavaş içine giriyorum hikayenin. Sel Yayıncılık’tan okuduğum kitaplarda genel olarak tatminsizliğim var. Bakalım bu da aynı olacak mı?..

3 Beğeni